Ben de bir dilbilimci olarak bu konuda aslında her iki düşünceyi de destekleyenlerin farklı yönlerden haklı olduğunu söyleyebilirm. Neticede İngillizce dediğimiz dil bile başta Fransızca'dan ve Almanca dan birsürü kelime barındırıyor ve yeryüzünde 52 farklı İngilizce lehçesi var. Onlarda kimse İngilizcemizi bozuyorsunuz demiyor.
Güzel Türkçe'miz Farsca ve Arapça'nın çok etkisinde kalmış. Azerilere bakın çoğu kelimenin Rusça'dan geçtiğini görürsünüz. Doğru veya yanlış olsun " Dil " dediğimiz şey yaşayan bir varlıktır. Toplumlar hayat verir, değiştirir ya da öldürür. Teknik olarak karşılık bulunnması gereken birsürü kelime var gündelik hayatımızda. Lakin dili arı hale getirmek çok zor bir döngü olduğu gibi ancak entellektüel ( ki bu kelime bile bakın Türkçe değil, ama kimse artık okur-yazar yada bilgili diyeceksin kardeşim demiyor çünkü oturmuş artık; kemikleşmiş) zümrenin bu konuda çaba harcayıp Türkçe kelimelere yönelip okuyan ve kültür paylaşımı üzerine eğilen toplumun bundan örnek alıp kendi diline yerleştirmesi ve gündelik hayatta kullanması lazım.
Ne kadar zor olduğunu bir Türkçe-İngilizce sözlüğe sonra da bir İnglizce- Türkçe szölüğünün kalınlıklarına bakarak görebilirsiniz.
Yani demem o ki nasıl yaşıyorsak dilimiz de o. Potography kosunundaki şahsi fikrim ise şu: İster Türkçe ister İnglizce olsun, bu işi meslek olarak yapmayan birisinin kadrajında iğreti duruyor. Kullanmayı yeğleyen birisine söylenecek tek şey var: Anlam olarak ikisi de aynı Türkçesinin tam karşılığını vermediğini düşünmeniz sadece kullak dolgunluğu yaratmadığından, başka bir şey değil.
Saygılarımla.