mustafanazif Nickli Üyeden Alıntı
ben zaten o yüzden yazmamıştım dostum... değişik bir bakış açısı sunma kaynaklı yazmıştım.
bir kitap okudum hayatım değişti diyen çok kişiyle tanıştım,
bazen bir cümle, bazen bir fotoğraf bazen bir sanat eseri, bazen bir şair, bazen bir şiir vesair liste uzar gider.
ama ne yazık ki toplum bunları alamayacak ve bunların farkına varamayacak kadar kendisinden uzaklaştı.
popüler kültür'de varolan ya da geçmiş değerlern bir önemi yoktur.
eskiden tv'nin bir ahlakı vardı, şimdi o da yok. popüler kültür dediğimiz şey insanları gttikçe kendisinden uzaklaştırdı.
birbirine yabancı ve duyarsız toplumlar yetiştirdi...
bu insanlar edebiyat, sanat görse elbette ki faydası olur. fakat temelden almak gerekiyor...
fakat şu da var ki; bu saydığımız unsurlar, bir çok insan için ne yazık ki gereksiz unsurlar.
yani hayatta olmasa da olur. bir şekilde nasılsa yaşayıp gidiyoruz; önemil olan insanın ihtiyaçlarını gidermesidir. diyen insanlar var.
insanların okumaması, sanata edebiyata karşı duyarsız ya da bunları gereksiz kabul etmesinin sosyolojik sebepleri de elbette ki var.
bunda devletin de insanlar üzerindeki etkisi tartışılmaz.
ben asgari ücretle çalışan bırak para biriktirmeyi kemer sıkmaktan bitap düşen bir adama da niye okumuyorsun diyemem.
goethe'den, abdülhak hamitten, orhan veliden, cahit sıtkıdan cemal süreya'dan elbette ki bahsedemem...
ama hayatın bütün zorlukları karşısında, bütün bunlara karşı ilgi duyan ve özümseyen insanları da göz ardı edemem.
insanlar öncelik sırasına koyabilen canlılardır, yeri geldiği zaman da önemsizleştirebilir.
dolayısıyla yapılan bu tercihler sebebiyle bu bahsettiğimiz olgular ya sümenaltı edilir, ya baştacı...
bozuk olan bir neslin düzelmesi en az üç nesil sonraya kayıyor ne yazık ki
bu yüzden işimiz çok zor...
Cocteau şiir hakkında, “ne masayı anlatacağım diye masa sözcüğünü kullanacaksınız, ne kuşu anlatacağım diye kuş sözcüğünü; ne de aşkı anlatacağım diye aşk sözcüğünü.” der fakat artık öyle bir duruma geldik ki, bırakın masayı anlatmak için "masa" demeyi, kulağından tutup insanları, masanın önüne kadar getirip, bak bu masa diyecek hale geliyorsun... ne yazık ki devir çok değişti ve yıldızlara merdiven atmak iyice zorlaştı. bugün türkiye'de en bilinen şairlerin bile şiir kitabının kaç bastığını biliyor musun dostum? 1000 adet... o da satılırsa, şanslıysa... edebiyat dergileri zaten okunmuyor, şairler ve editörler kend imikanlarını zorlayarak bir şeyler yapmaya çalışıyor ve edebiyat dergileri de ne yazık ki çok uzun ömürlü olmuyor.