CanonTURK Foruma Hoş Geldiniz.
Sayfa 3 Toplam 4 Sayfadan BirinciBirinci 1234 SonuncuSonuncu
Toplam 62 adet sonuctan sayfa basi 41 ile 60 arasi kadar sonuc gösteriliyor
Like Tree71Likes

Konu: Bu nasıl eğitim sistemi?

  1. #41
    OmerFaruk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Ömer Faruk Gör
    Makina:
    canon çokD
    Üyelik tarihi
    07.March.2012
    Nereden
    Samsun
    Yaş
    33
    Mesajlar
    309

    Standart

    Yuvarlanmışız gidiyoruz...
    Gençlik desen utanıyorum nesilimden ve akranım insanlardan,nasıl anne baba yetiştirdi sizi,yada siz nekadar çok amerikan gençlik filmleri izledinizde bukadar benzediniz...
    Üniversite ? %70 i sapkın insan topluluğu...
    Ne okuması?okumak dışında herşey için gelen insan bulabilirsin.
    Eğitimcide değil asıl suç yada sistemde...
    Adam neyapsın karşısında onunla dalga geçen öğrenciye karşı...
    Öğrenci mi bu ?
    Bu adam mezun olduğunda tabi adam gibi bi öğretmen olmayacak, tabi betondan , harçtan çalan mühendis , mimar olacak.
    Zaten gerçekten okumaya gitmedimiştikiii ....
    Şimdi bu devrin yetiştirdiği çocuklar nasıl olacak ?
    Şimdi bu devrin eğittiği insanlar nasıl olacak ?
    Herkes önce doğru insan olmalı ki , doğru birer eğitimci , anne , baba olsunlar...
    Bana göre varmı düzelme ihtimali derseniz, yok!
    Düzgün bir insanı ne yanlış öğretmen bozar nede yanlış sistem...
    Bir insanın kişiliğindeki ve karakterindeki en büyük etmen de ailedir bana göre.
    Herkes çocuğunu ''adam'' gibi yetiştirsin eğitim de kurtulur , ülke de , dünya da...
    Yeter ki herkes insanlık,ahlak ve vicdan dan payını alsın...










    Konu OmerFaruk tarafından (12.March.2013 Saat 01:03 ) değiştirilmiştir.
    Birtane fotoraf makinem var hacı böyle büyüklerinden en profesyonelinden + birkaçtane de ucuna takılan mercekleri varya hani onun büyüğü küçüğü falan var + tepesine takılan büyük fılaşım var + daha ayaklıgım falan var üstüne makineyi koyuyorum...
    Ama çok deli çekiyo hee,çirkin adam bile yakışıklı çıkıyo !


    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

  2. #42
    yabay - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    yağmur bayrakdarlar
    Makina:
    5D mk2 -20D - G12
    Üyelik tarihi
    12.December.2012
    Nereden
    ANKARA
    Mesajlar
    49

    Standart

    Alıntı mertop Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Hasbelkader eğitimcilik yapıyorum... Çok şey yazdım da sonra sildim.
    Susma ve yutkunma hakkımı kullanıyorum. ;(

    Hasbelkader'i Hasselblad olarak okudumya allah iyiliğimi versin artık ne kadar foto konusuna odaklandıysam aushdad










    mertop and selenyum2 like this.
    7D-20D-G12 l Sigma 17-70 f2.8-10-20 f3.5 l Tamron 70-30 apo l Canon 50mm-28-80 f.35 l Canon 430ex-380ex l Yongnuo yn460-yn465-rf602- DIY flycam

  3. #43
    enesoz
    Guest

    Standart

    Universiteyi Türkiyede okumadığım için, bazı anlattığınız konulara tamamen fransız kalıyorum bu sebebptende fikir yazmak istemiyorum açıkçası, ama çorbada benimde tuzum olsun isterim.
    Yazılanların genelini analiz edip bir kaç cumle yazmak gerekirse, sistem aşşağı yukarı tüm dünyada aynı, sadece uygulama ve konulara bakış açısı farklı.
    Koç universitesi, George Washington University'nin sistemini kullanıyor, Yeditepe American University hatta bir cuma çıkışı dalanı gormustuk, okulda, hepimizi 3 kere optu

    Ben yabancı ogrenci oldugumdan, bir derse 3 kereden fazla devamsızlık yapamazdım.Derse gitmedigimizde var yazıp sallamayanda vardı, özellikle insan eti yemiz bir afrikalı vardı Prof Mokoli, o adam yuzundan bir THY bileti yaktım, haftalarca bekledim. Oda bana takmıştı çunki.

    Bazı yazılanlara gonulden katılıyorum, bazılarına sadece bence haksızsın demek geliyor içimden.
    Aslına bakarsanız, sistemimiz kurtuluş zamanından bu yana gelen insanları tamamen yetiştirmek ve gelistirmek mantalıtesı ile ayaga kaldırılmıs bir sistem. Her birey her konuda söz sahibi olsun, 3 cumle kuramasada 1 cumle kurarak fikrini beyan etsin diye oldugunu dusunuyorum. Yanlışım varsa bu konudaki ustadlarım duzeltirlerse sevinirim. Askerlikte oyle ordunun kimseye ihtiyacı yok aslında, amac bir millete savaş sanatını ogretmek, tuvalet kullanmayı bilmeyene onu ogretmek, konusmayı, yazmayı bilmeyene yokuma yazma ogretmek. Aslında hayatta sebepsiz hiçbir oluş yoktur, hersey sebepler dairesinde birleşir.
    değişimde zor bizim ulkemizde, metrobus yapılırken istanbulun yarısı itraz etti şimdi itraz edenlerde kullanıyor ve minnet duyuyorlar.

    Kafa yapımız çok farklı, arabesk ruhluyuz birazda, kapı gıcırdasa rakı içip yas tutabilecek potasiyelimiz çok yuksek.
    bence insanlarınn suyuna gitme huyumuz pek gelişmişmiş değil, yada bir kismimizda bu chip olmadan geliyor.

    Vefa ustadı, Atalay abiyi dinlemek isterim, Mustafa abi'yi zaten dinliyoruz, susmasına musade etmiyoruz buluşmalarımızda.
    Mahallelerde abiler vardı, kollayan, sokağın bilgesi bu tip insan rolleri gerekli ve saygı, günümüzde yitirilen en yegane servet saygı.











  4. #44
    boyabadanaci
    Guest

    Standart

    Arkadaşlar,
    Bahsi geçen konu "milli" bir mesele...
    Adı üstünde "milli eğitim"..
    Zaman zaman değişik konular altında M.Kemal'in rakı meclisinde geçen bir hikayeyi anlatırım/yazarım. Uzun olduğu için linkini vereyim:
    http://www.canonturk.com/vbulletin/c...-1-piyasa.html
    Bu sadece devletin, hükümetin, eğitimcilerin değil velilerin, öğrencilerin ve hatta sokaktaki insanın da meselesi..
    Sevgili Furkan bir akamisyen çıkar mı demiş, ben biraz yazayım..
    Açıkçası bu biraz yumurta tavuk hikayesi...
    Bir akademisyenin hayatından biraz bahsedeyim..
    Akademisyenlik fiziksel efor gerektiren bir meslek değildir.. Buna tıp fakültelerini ve saha çalışması gerektiren bölümleri dahil etmiyorum..
    Ancak zihinsel efor ister.. Hangisi daha yorucu yada yıpratıcı tartışmak gerekir..
    Akademisyenin kendisini geliştirmek için uygun kültür ortamına ihtiyacı vardır..
    Bundan kastettiğim çok geniş bir çerçeve:
    Öncelikle biraz akademik yaklaşıp insan ihtiyaçlarını anlayabilmek için Maslow'un "Gereksinimler Hiyerarşisi Kuramı" nı okumanızı tavsiye ederim.
    e-motivasyon.net "Motivasyon Adresiniz" - Maslow' un Gereksinimler Hiyerarşisi Kuramı (Hierarchy of Needs)
    Akademisyen'in varlık sebebi sadece öğrenciler değildir.
    Akademisyen aynı zamanda gerek mesleğinin özü gerekse de yönetmelikler gereği bilimsel yayın yapmak zorundadır.
    ABD'de bu sistem karmaşasının önüne geçilmiş. Ve her üniversiteye kuruluşundan itibaren misyonlar verilmiş. Kimisi sadece eğitim amaçlı (dolayısıyla düşük yayın sayısı beklentisi ancak yüksek öğrenci sayıları ve ders saatleri), kimisi sadece araştırma amaçlı (yüksek akademik yayın beklentisi ancak düşük öğrenci sayısı ve ders saati), kimisi ise bölgesel kalkınma amaçlı (bölgenin ticari ve kültürel kaynaklarına odaklanmış, sanayi işbirliği projelerine odaklanmış, dolayısıyla düşük akademik yayın, yüksek öğrenci sayısı ve proje beklentili)..
    ABD'de bir akademisyenin hem academically qualified (akademik becerilere haiz) hem de professionally qualified (sahada pratik uygulama tecrübesi olan) olması gerekiyor. O sebeple herkes her okulda görev alamıyor.. Doktora derecesi esas derecedir.. Yrd.Doç., Doç.Dr. ve Prof.Dr. gibi mertebeler kalıcı değil, kurumdan kuruma değişkenlik gösterebiliyor. Birisi Prof.Dr. olabilir ama doktora tezi yönetmesine izin vermeyebilirler.. Tüm akademisyenlerin performans odaklı sözleşmeli olduklarını da unutmamak gerekir..
    ABD'de asistan dediğiniz arkadaşlar de dönemsel olarak research asistant (sadece akademik yayın ve araştırma amaçlı) ve teaching asistant (sadece derslere destek amaçlı) olarak görevlendiriliyorlar..


    Türkiye'de ise olay tam bir muamma... Üniversiteler "herbokolok" durumunda...
    Öğrenci mi yetiştirecek yoksa akademik çalışma mı belli değil...
    Kendi lisans derslerimde 200-300 öğrenciye ders anlatabiliyorum..
    Hafta da 27saate yakın ders anlattığım dönemler oldu..
    Bu arada Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora dersleri de veriyorum...

    Pratik tecrübeye devlet zaten izin vermiyor.. Bunun için döner sermaye üzerinden çalışmalısınız.. Ancak buna ne akademisyen ne de piyasa yanaşıyor.. Çünkü akademisyen para da kazanmak istese döner sermaye oranları ile müşteriye rakam müthiş şişiyor, aksi durumda ise akademisyen kendini kullanılmış hissediyor...

    Akademik gelişmek isteseniz ülkemizdeki basılı eserlerin kalitesi konusunda konuşmak bile istemiyorum.. Yabancı kaynaklar söz konusu olduğunda ise en ucuz kitabım, hardcover değil ise, $90 dan başlar.. Eğitim almak isterseniz üniversitenin bunun için bir kaynağı yoktur.. Otur kendin öğren denir..

    Öğrenci ise bambaşka bir muammadır.. Şimdi çoğunuz öğrenci olduğunuz için olayı kendinize de yontuyorsunuz.. Ancak madalyonun diğer tarafı bambaşka... Siz bir kişiye bakım sıkılırken ben mesleğime saygı göstermeyen 200 kişiye bakıp sıkılırım... İnanın daha tatsızdır.. Bu arada hoca işte diyenler ekşisözlük vs gibi kaynaklardan adımı aratabilirler, iyi hocayımdır..
    Öğrenci liseyi bitirip üniversiteye kapak attığı için, "kendi götünü kurtarmış" zanneder.. Dolayısıyla mezuniyete bir hafta kalana kadar okulun hangi kapısından çıktığı önemli değildir.. Yada okul uzarsa ailesine nasıl açıklayacağı sıkıntısı o dönem basar.. Oysa bilmez ki esas güzel günler bir hafta sonra bitiyor...
    Yeni mezun iş yok diye isyan eder, sanayici/işveren ise işe alabilecek kapasitede adam yok diye......
    Akademisyen bir şey vermek zorunda değildir... Üniversite hayatında esas öğrenci parazit gibi bilgiyi somurmak zorundadır... Öğrencilik hayatınız da kaç saatinizi kütüphane de yada hocam dur dersi bitirme şu konu havada kaldı diye geçirdiğinizi kendinize sorarak bunun yorumunu yapabilirsiniz... Kaçımız staj zorunluluğu olmasa bile zaten tatil ile geçen okul dönemi sonrasında yazı staj yaparak geçirir... Kaçımızın stajı naylon değildir yada düzgün yapılmıştır.. Kaçımız mesleki yayınları yada elektronik sosyal grupları takip eder..

    Şahsen elimden geleni yapıyorum, ancak istekli bir öğrenci kitlesi yakalarsam elimden gelenin de ötesine çıkarım.. O sebeple menüsküs ve varis derdim var..

    Maaş konusuna gelince bir dünya kitap okur, çalışma yapar, dirsek çürütür, özel sektöre geri dönüşü neredeyse olmayan bir yola girersiniz ancak aldığınız maaş (aşağılamak için söylemiyorum) son ütücü maaşı kadardır...

    Her mesleğin elbet iyi ve kötü temsilcileri var.. Yok diyemem...

    Aslında akademik hayatın cazibe göstergesi, 1.lik ile mezun kaç öğrencinin akademik hayatı seçtiği ile ölçülebilir...
    Yada akademisyenlere genel yetenek ve kişilik envanteri testleri uygulayarak da görebilirsiniz...

    Ancak bunun sebebi dediğim gibi sadece akademisyen ve devlet değil, koca bir toplum....

    Adam üniversiteye gelirken boş gelir, tek bildiği 1 ÖYS zamanında ne kadar bulmaca çözeceğinin bilgisidir...

    Çoğu öğrencim maalesef asosyaldir.. Kendini geyik yaparken sosyal zanneder.. Ancak ciddi bir ortama, iş toplantısı sonrası kokteyle girdiğinde, konuşabileceği entellektüel bir birikimi yoktur maalesef...

    Bu yazı biraz madalyonun benden taraf kısmı ile, bir nevi cevaben, oldu... Biraz karışık ve eksikler ile dolu olabilir.. Çalakalem, kısıtlı zamanda ancak bu kadar çıktı.. Kusura bakmayın..
    Ancak bu başlık altında kullanılan Türkçe'yi bile irdelerseniz genel durum hakkında bir çerçeve oluşur kanaatindeyim...

    Bu arada şu M.Kemal hikayemi de, okumamış iseniz, mutlaka okuyun derim...
    Çok dersler var..










    yokyokyok likes this.

  5. #45
    JaCKiE_BrOwN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CT İstanbul Avrupa Yakası Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    ¢ιнαη
    Makina:
    Canon EOS 7D
    Üyelik tarihi
    10.December.2010
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    956

    Standart

    Alıntı boyabadanaci Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    iyi hocayımdır..
    bir sizi bir de muhteşem hocayı unutmam zaten hıı bir de ertuğrul hocayı :p










    Canon EOS 7D | Canon EF S 15-85mm f/3.5-5.6 IS USM | Lexar 16gb 400X Professional UDMA CF Card | CULLMAN Magnesit 519 CW25 Tripod | Hoya 77mm UV | Tiffen 77mm CPL | Diesel Rush Hour |

  6. #46
    promete - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Atalay Mete
    Makina:
    Sony RX100 M3 Nikon D3300, Nikon 35 mm f/1.8, Nikon 50 mm 1.4 G, Nikon 55-200 mm ve Nikon 16-85 VR, Sigma 105mm2.8 Macro
    Üyelik tarihi
    17.July.2011
    Nereden
    Antalya
    Yaş
    67
    Mesajlar
    2,661

    Standart

    Alıntı enesoz Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Universiteyi Türkiyede okumadığım için, bazı anlattığınız konulara tamamen fransız kalıyorum bu sebebptende fikir yazmak istemiyorum açıkçası, ama çorbada benimde tuzum olsun isterim.
    Yazılanların genelini analiz edip bir kaç cumle yazmak gerekirse, sistem aşşağı yukarı tüm dünyada aynı, sadece uygulama ve konulara bakış açısı farklı.
    Koç universitesi, George Washington University'nin sistemini kullanıyor, Yeditepe American University hatta bir cuma çıkışı dalanı gormustuk, okulda, hepimizi 3 kere optu

    Ben yabancı ogrenci oldugumdan, bir derse 3 kereden fazla devamsızlık yapamazdım.Derse gitmedigimizde var yazıp sallamayanda vardı, özellikle insan eti yemiz bir afrikalı vardı Prof Mokoli, o adam yuzundan bir THY bileti yaktım, haftalarca bekledim. Oda bana takmıştı çunki.

    Bazı yazılanlara gonulden katılıyorum, bazılarına sadece bence haksızsın demek geliyor içimden.
    Aslına bakarsanız, sistemimiz kurtuluş zamanından bu yana gelen insanları tamamen yetiştirmek ve gelistirmek mantalıtesı ile ayaga kaldırılmıs bir sistem. Her birey her konuda söz sahibi olsun, 3 cumle kuramasada 1 cumle kurarak fikrini beyan etsin diye oldugunu dusunuyorum. Yanlışım varsa bu konudaki ustadlarım duzeltirlerse sevinirim. Askerlikte oyle ordunun kimseye ihtiyacı yok aslında, amac bir millete savaş sanatını ogretmek, tuvalet kullanmayı bilmeyene onu ogretmek, konusmayı, yazmayı bilmeyene yokuma yazma ogretmek. Aslında hayatta sebepsiz hiçbir oluş yoktur, hersey sebepler dairesinde birleşir.
    değişimde zor bizim ulkemizde, metrobus yapılırken istanbulun yarısı itraz etti şimdi itraz edenlerde kullanıyor ve minnet duyuyorlar.

    Kafa yapımız çok farklı, arabesk ruhluyuz birazda, kapı gıcırdasa rakı içip yas tutabilecek potasiyelimiz çok yuksek.
    bence insanlarınn suyuna gitme huyumuz pek gelişmişmiş değil, yada bir kismimizda bu chip olmadan geliyor.

    Vefa ustadı, Atalay abiyi dinlemek isterim, Mustafa abi'yi zaten dinliyoruz, susmasına musade etmiyoruz buluşmalarımızda.
    Mahallelerde abiler vardı, kollayan, sokağın bilgesi bu tip insan rolleri gerekli ve saygı, günümüzde yitirilen en yegane servet saygı.
    Savol varol Enes. Yannız uyariyim abisi, rakısız muhabbetim hiç çekilmez. Ayık kafayla dinlemez, kaçarsınız.










    Gelmiş dünyanın dört bir ucundan
    Ayrı dilleri konuşur, anlaşırız
    Yeşil dallarız dünya ağacından
    Gençlik denen bir millet var, ondanız.
    NHR.

  7. #47
    enesoz
    Guest

    Standart

    Atalay Abi

    Antalyaya kısmet olursa bir geliyim, 1LT Tekirdag esintisi ile gelicem söz.











  8. #48
    yokyokyok - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Deha Akın
    Makina:
    Mark2
    Üyelik tarihi
    02.July.2011
    Nereden
    Kocaeli-İstanbul-Kastamonu-Tosya
    Mesajlar
    844

    Exclamation

    Egitim hayatina ucretli ogretmen olarak bu sene basladim sadece 4 ay yaptim Ogretmenlik benim tercihim hic bir zaman olmadi meslek lisesine zamaninda gondermisler bi is sahibi olsun en azindan diye
    neyse gorev yaptigim okul benim lise hayatimi gecirdigim okuldu ben lisede okurken, 50 kusurlerde olan hocalrimi gordum adamlar hala ogremnlik yapiyorlar.. onlarla birlikte gorev yaptim ..
    Meslek lisesi ogrencilerini bilirsiniz haylazlik potansiyelleri %90 ustu ders potansyeli ise %10un altinda olan cocuklar.. Ortaogretim denilen kurumda saygi ya dair pek birsey kalmadigini gordum.. egitim desek yok denecek kadar az cunku almak isteyen yok .. Disiplinin, sayginin olmadigi bir yerde ne egitim ne de ogretim yapilabilir.. (Allahtan biyik birakmistim cocuklar beni buyuk zannediyorlardi 2 3 yas buyuk oldugumu bilseler hic sallamazlardi ) bu disiplinsizligi nedenleri icerisinde okul idaresinin basarisizligini goruyorm..

    Ornek bir olay anlatayim atolye tuvaletinde sigara iciliyor idarede bunu biliyor cozum olarak adamlar tuvaleti kapattilar Ogrenci ile bir sorun yasyorsn idare ye gonderiliyor ogrenci hani dayakmak atmak suc ya idareden elini kolunu sallaya sallaya geliyor idarecilere soruyorsn niye ceza vermediniz hocam cocuklari doveiyoruz sikayetci oluyorlar .. devletin savcisi boyle bir durumla karsilastiginda sikayetci olmasi icin aileye her turlu tesvikte de bulunuyor.. Dinazorlasmis hocalarin egitimi sadece dayak olarak dusunmesi hem ogrencinin ozguveni artiriyor hemde yapilmis olan hatali davranisi pekistiriyor.. Oncelikle Idarecilerin kafa yapisi degistirilmeli diye dusunuyorm ya da daha genc bir nesil getirilmeli bu bir ..
    Ayrica bu yasli ogretmenlerin acil olarak kendi hayatini idame ettirecek colugunu cocugunu okutabilecek ek iste calismayacak bir maasla emekli edilmesi gerekir.. bu iki

    En onemlisi de devletin ogretmenini korumasi gerekir arkasinda durmasi gerekir (bu demek degildir cocugun azini burnunu kiran ogretmenlerini korusun zevk icin dayak atan sopa atan vs.. ) .. bu da uc

    Benim bu kisa zamanda ogrendigim bir sey varsa o da, agac yasken egilir atasozunun geercekligidir.. Ilkokulda egitilmeyen cocuklari lisede ergenlik patlamasiyla egitim verilmesi (Ogretim yani ders konu anlatilmasi degil) neredeyse imkansiz hale geliyor.. Ozetlemek gerekirse Sinif ogretmenleri icin ayri bir sisteme ihtiyac vardir.. diye dusunuyorm bu da dort
    Bana soracak olursanizda umudum yok acikcasi zamaninda ziraat muhendislerinden ogretmen acigi var diyerek sinif ogretmeni yaparsan bunun sonucuna cehaletin hukum surmesine katlanirsin .. ha islerine gelir mi gelir akilli insani cahil olmayan insani kim ister ki

    Benim ilkokul ogretmenim bize derste sayisal loto kuponu verip kupon doldurturdu bu sevgili saygili ogretmencigim hala sinif ogretmeni
    Kissadan Hisse Ulkemizin gelismesi icin sayisal loto oyna










    İletişim :

    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.


    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

  9. #49
    furkans33 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    FURKAN BASKAK
    Makina:
    Canon Eos 6D
    Üyelik tarihi
    03.July.2012
    Nereden
    Antalya
    Yaş
    34
    Mesajlar
    276

    Standart

    Alıntı boyabadanaci Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Arkadaşlar,
    Bahsi geçen konu "milli" bir mesele...
    Adı üstünde "milli eğitim"..
    Zaman zaman değişik konular altında M.Kemal'in rakı meclisinde geçen bir hikayeyi anlatırım/yazarım. Uzun olduğu için linkini vereyim:
    http://www.canonturk.com/vbulletin/c...-1-piyasa.html
    Bu sadece devletin, hükümetin, eğitimcilerin değil velilerin, öğrencilerin ve hatta sokaktaki insanın da meselesi..
    Sevgili Furkan bir akamisyen çıkar mı demiş, ben biraz yazayım..
    Açıkçası bu biraz yumurta tavuk hikayesi...
    Bir akademisyenin hayatından biraz bahsedeyim..
    Akademisyenlik fiziksel efor gerektiren bir meslek değildir.. Buna tıp fakültelerini ve saha çalışması gerektiren bölümleri dahil etmiyorum..
    Ancak zihinsel efor ister.. Hangisi daha yorucu yada yıpratıcı tartışmak gerekir..
    Akademisyenin kendisini geliştirmek için uygun kültür ortamına ihtiyacı vardır..
    Bundan kastettiğim çok geniş bir çerçeve:
    Öncelikle biraz akademik yaklaşıp insan ihtiyaçlarını anlayabilmek için Maslow'un "Gereksinimler Hiyerarşisi Kuramı" nı okumanızı tavsiye ederim.
    e-motivasyon.net "Motivasyon Adresiniz" - Maslow' un Gereksinimler Hiyerarşisi Kuramı (Hierarchy of Needs)
    Akademisyen'in varlık sebebi sadece öğrenciler değildir.
    Akademisyen aynı zamanda gerek mesleğinin özü gerekse de yönetmelikler gereği bilimsel yayın yapmak zorundadır.
    ABD'de bu sistem karmaşasının önüne geçilmiş. Ve her üniversiteye kuruluşundan itibaren misyonlar verilmiş. Kimisi sadece eğitim amaçlı (dolayısıyla düşük yayın sayısı beklentisi ancak yüksek öğrenci sayıları ve ders saatleri), kimisi sadece araştırma amaçlı (yüksek akademik yayın beklentisi ancak düşük öğrenci sayısı ve ders saati), kimisi ise bölgesel kalkınma amaçlı (bölgenin ticari ve kültürel kaynaklarına odaklanmış, sanayi işbirliği projelerine odaklanmış, dolayısıyla düşük akademik yayın, yüksek öğrenci sayısı ve proje beklentili)..
    ABD'de bir akademisyenin hem academically qualified (akademik becerilere haiz) hem de professionally qualified (sahada pratik uygulama tecrübesi olan) olması gerekiyor. O sebeple herkes her okulda görev alamıyor.. Doktora derecesi esas derecedir.. Yrd.Doç., Doç.Dr. ve Prof.Dr. gibi mertebeler kalıcı değil, kurumdan kuruma değişkenlik gösterebiliyor. Birisi Prof.Dr. olabilir ama doktora tezi yönetmesine izin vermeyebilirler.. Tüm akademisyenlerin performans odaklı sözleşmeli olduklarını da unutmamak gerekir..
    ABD'de asistan dediğiniz arkadaşlar de dönemsel olarak research asistant (sadece akademik yayın ve araştırma amaçlı) ve teaching asistant (sadece derslere destek amaçlı) olarak görevlendiriliyorlar..


    Türkiye'de ise olay tam bir muamma... Üniversiteler "herbokolok" durumunda...
    Öğrenci mi yetiştirecek yoksa akademik çalışma mı belli değil...
    Kendi lisans derslerimde 200-300 öğrenciye ders anlatabiliyorum..
    Hafta da 27saate yakın ders anlattığım dönemler oldu..
    Bu arada Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora dersleri de veriyorum...

    Pratik tecrübeye devlet zaten izin vermiyor.. Bunun için döner sermaye üzerinden çalışmalısınız.. Ancak buna ne akademisyen ne de piyasa yanaşıyor.. Çünkü akademisyen para da kazanmak istese döner sermaye oranları ile müşteriye rakam müthiş şişiyor, aksi durumda ise akademisyen kendini kullanılmış hissediyor...

    Akademik gelişmek isteseniz ülkemizdeki basılı eserlerin kalitesi konusunda konuşmak bile istemiyorum.. Yabancı kaynaklar söz konusu olduğunda ise en ucuz kitabım, hardcover değil ise, $90 dan başlar.. Eğitim almak isterseniz üniversitenin bunun için bir kaynağı yoktur.. Otur kendin öğren denir..

    Öğrenci ise bambaşka bir muammadır.. Şimdi çoğunuz öğrenci olduğunuz için olayı kendinize de yontuyorsunuz.. Ancak madalyonun diğer tarafı bambaşka... Siz bir kişiye bakım sıkılırken ben mesleğime saygı göstermeyen 200 kişiye bakıp sıkılırım... İnanın daha tatsızdır.. Bu arada hoca işte diyenler ekşisözlük vs gibi kaynaklardan adımı aratabilirler, iyi hocayımdır..
    Öğrenci liseyi bitirip üniversiteye kapak attığı için, "kendi götünü kurtarmış" zanneder.. Dolayısıyla mezuniyete bir hafta kalana kadar okulun hangi kapısından çıktığı önemli değildir.. Yada okul uzarsa ailesine nasıl açıklayacağı sıkıntısı o dönem basar.. Oysa bilmez ki esas güzel günler bir hafta sonra bitiyor...
    Yeni mezun iş yok diye isyan eder, sanayici/işveren ise işe alabilecek kapasitede adam yok diye......
    Akademisyen bir şey vermek zorunda değildir... Üniversite hayatında esas öğrenci parazit gibi bilgiyi somurmak zorundadır... Öğrencilik hayatınız da kaç saatinizi kütüphane de yada hocam dur dersi bitirme şu konu havada kaldı diye geçirdiğinizi kendinize sorarak bunun yorumunu yapabilirsiniz... Kaçımız staj zorunluluğu olmasa bile zaten tatil ile geçen okul dönemi sonrasında yazı staj yaparak geçirir... Kaçımızın stajı naylon değildir yada düzgün yapılmıştır.. Kaçımız mesleki yayınları yada elektronik sosyal grupları takip eder..

    Şahsen elimden geleni yapıyorum, ancak istekli bir öğrenci kitlesi yakalarsam elimden gelenin de ötesine çıkarım.. O sebeple menüsküs ve varis derdim var..

    Maaş konusuna gelince bir dünya kitap okur, çalışma yapar, dirsek çürütür, özel sektöre geri dönüşü neredeyse olmayan bir yola girersiniz ancak aldığınız maaş (aşağılamak için söylemiyorum) son ütücü maaşı kadardır...

    Her mesleğin elbet iyi ve kötü temsilcileri var.. Yok diyemem...

    Aslında akademik hayatın cazibe göstergesi, 1.lik ile mezun kaç öğrencinin akademik hayatı seçtiği ile ölçülebilir...
    Yada akademisyenlere genel yetenek ve kişilik envanteri testleri uygulayarak da görebilirsiniz...

    Ancak bunun sebebi dediğim gibi sadece akademisyen ve devlet değil, koca bir toplum....

    Adam üniversiteye gelirken boş gelir, tek bildiği 1 ÖYS zamanında ne kadar bulmaca çözeceğinin bilgisidir...

    Çoğu öğrencim maalesef asosyaldir.. Kendini geyik yaparken sosyal zanneder.. Ancak ciddi bir ortama, iş toplantısı sonrası kokteyle girdiğinde, konuşabileceği entellektüel bir birikimi yoktur maalesef...

    Bu yazı biraz madalyonun benden taraf kısmı ile, bir nevi cevaben, oldu... Biraz karışık ve eksikler ile dolu olabilir.. Çalakalem, kısıtlı zamanda ancak bu kadar çıktı.. Kusura bakmayın..
    Ancak bu başlık altında kullanılan Türkçe'yi bile irdelerseniz genel durum hakkında bir çerçeve oluşur kanaatindeyim...

    Bu arada şu M.Kemal hikayemi de, okumamış iseniz, mutlaka okuyun derim...
    Çok dersler var..
    Selam Vefa abi iyi oldu akademisyen abilerimizden cevap gelmesi empati açısından en azından. Belki de ülkemizde sorun bahsettiğin 2 değerli kaynağı bazı akademisyenlerin okumamasından da kaynaklanıyor. Detay bazen önemlidir diye düşünüyorum. ABD ' de yürüyen sistem hakkında bilgiler çok aydınlatıcı oldu. Gerçeken o sistemde trde uygulanmaya çalışılsa çürük yumurtalar ayıklanabilir.Herkes yatttığı yerden maaş almamalı.

    Açık söylemek gerekirse çoğu akademisyenlerin sığındığı bir kaç noktaya sizde sığınmışsınız. Mesela topu öğrenciye atma meselesi.Zaten ülkemizin acı gerçeği olan bireysel istek ve tutku doğrultusunda öğrenciye seçme hakkı vermeyen sistem baskısını (kimden oldugu önemi yokdur bence. ) yaşayan yüzbinlerce üniversite öğrencisini bu konuda günah keçisi ilan etmek bence haksızlıkdır.Akademisyen için de öğrenci içinde her koşulda kendini geliştirme imkanı vardır. Önemli olan seçim yapmaktır. Ve ben bu yüzden rahat bir pozisyon olsa bile yakın mezuniyetim de akademisyen olmayı asla düşünmüyorum. Nedeni ise ben o kadar çalışkan ve idealist bir adam olamamam gereği.Aslında rahat iş diye bir çok arkadaşımda düşünmekte. Maaşlar konusunda ise özel sektöre göre gayet tatminkar oldugunu duymustum ama bilemedim şimdi siz son ütücü falan diyince

    BENCE bizim asıl sorunumuz hep bir günah keçisi arama ve kendin üzerinden sorgulamaya tahammül göstereme ve gerçeği acısıyla kabul edememedir. Kendimizi hep önemli, değerli ve aranan adam zannederiz. Kişi elbette kendini önemli biri olarak görmelidir fakat bunun da bir ego sınırı olmalıdır.Bu çoğu akademisyende ne yazık ki yokdur. Bu ülkede 1 yıl sonra memır kadrosuna girmek için kpss ye çalışırken boş durmayım herhangi bir üniversitede asistanlık yapayım fenada maaş almam diyip araştırma görevlisi ve asistan olan ve asistanlığı boyunca kendinden bir iki yaş küçük öğrencilere isviçreli bilim adamı tribi atan akademisyen geçinen insanlarda var. Çok acı çok karşılastım bu tiplerle. Hatta disiplin cezamı bile bu insanların direktifi ile aldım ben daha da acısı İşte dağın öteki tarafında düşman olmasa bile günah keçisini bile karşı tarafa yıkma meselesi var ya bizim sorunumuz işte. Bu iki taraf için geçerli eğitimde. Öğrenci ve Öğretmen. Ama bana kalırsa ikiside acımasız ve yeteri kadar objektif değil. Bu durumu anlatan Akademisyen ve yönetmen olan Emin Alper'in ilk filmi "Tepenin Ardı" filmini bir şekilde izlemenizi tavsiye ederim. Bu günah keçisi arama meselesini türkiye metaforlarıyla çok iyi anlatmış hem de bir akademisyen entellektüelliğiyle.

    Son olarak öğrencilerde dediğin gibi abi cidden çok asosyal. Öğrencilikleri boyunca barlarda takılmayı, ya da ne biliyim kafe de yemek yemeyi sosyallik zannediyorlar. Cesaretin varsa tek başına hiç bilmediğin bir yere git ve bilmediğin bir yerde bilmediğin bir insanla iletişim kurup hikayeni derdini anlat ve paylaş. Bu özgüven ve cesaret ne yazık ki çoğu üniversite öğrencisinde yok. Sosyallik cidden çok farklı algılanıyor günümüz gençliğinde ben de sinir oluyorum.

    Son olarak son 1 ay içinde ülkemizde gelişen 2 olayı paylaşmak istiyorum. Eskişehirde olan olay daha dün oldu ve ne kadar acı. Bir de eskişehir en modern öğrenci şehridir diyoruz ya aslında o da koskoca bir yalanmış. Bakınız neler olmuş. 2. paylaştığım olay ise İstanbul Üniversitesinde iletişim fakültesinde panoya afiş asan öğrenciye verilen kınama disiplin cezasının ailesine mektup yoluyla gitmesi ve kral babanın fakülte dekanına kapak cevabı mutlaka okuyun. Halimizi asıl o zaman anlıcaksınız. Özgür düşünce platformu olan üniversitelerde bile ne kadar geri kafalı akademisyen ve yöneticilere sahibiz. Ve biri gelmiş dünyanın en iyi 10 ekonomisinden biriyiz palavrasını atıyor. Bizde yiyoruz.Üniversiteler elden gidiyor lütfen herkes artık ayık olsun. Şimdilik bu kadar. Hoşçakalın gene yardırdım ya.
    VARAN 1 - ESKİŞEHİRDE ÖZEL GÜVENLİK GÖREVLİSİNİN ÖĞRENCİYE DAYAĞI SEBEP YEMEKHANEYE PROTESTO AMAÇLI SANDWİCH DAĞITMAYA TEŞEBBÜS ETMEK YUH DİYORUM
    Eskişehir'de öğrenciye dayak - YouTube

    VARAN 2- İSTANBUL ÜNİVERSİTESİNDE İLETİŞİM FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİNİN BÖLÜM PANOSU AFİŞ PANOSU ASMASI ÜZERİNE KINAMA CEZASI VERİLİP BİR DE AİLESİNE OLMAYAN PROSEDÜRDE CEZA MEKTUBU GÖNDERMEK VE AİLENİN DEKANA KAPAK CEVABI

    Aileden İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığına İlanen Tebliğ - BalikBilir | BalikBilir

    SON SÖZÜM BUNLARA GÖZ YUMAN AKADEMİSYENLERE DE YAZIKLAR OLSUN.










    JaCKiE_BrOwN likes this.
    Mutluluk sadece paylaşıldığında gerçektir.
    Christopher Mccandless




  10. #50
    boyabadanaci
    Guest

    Standart

    Sevgili Furkan,
    Aslında sığınma yapmadım. Madalyonun benden taraf kısmı ile ilgili bazı saptamalarda bulundum..
    Evet, üniversite özgür düşüncenin, bilimin hatta siyasetin tartışıldığı ama işleyişe bulaştırılmadığı bir ortamdır aslında...

    Bu bahsettiğin arkadaşların maruz kaldıkları durum elbetteki kabul edilir gibi değil...
    Bu maalesef üniversite değil bürokratların iş bilmezliği nedeni ile başımıza geliyor..
    Ben de, hele ki şiddet var ise, iki taraflı da karşıyım..

    İkinci vak-a'da ise İ.Ü. İletişim Fakültesindeki arkadaş'ın ailesine yazı gönderilmesi komik olmuş gerçekten.. Hatta bilgi mahremiyeti nedeni ile suç da sanırım..
    Ancak bu arkadaşın bahsi geçen afişi asmak için izin alıp almadığı konusunda bilgi verilmemiş..
    Eğer fakülte sekreterliğinden izin alınmadı ise bu suçtur ve soruşturma açılması doğaldır..
    Ancak mutlaka bu işin arkasında başka detaylar da vardır. Aksi halde iletişim fakültesi gibi bir ortamda (kendi üniversitemin bir birimi) böyle bir soruşturmayı kolay kolay açmazlar..
    Maalesef şu da bir gerçek ki; çoğunlukla sol görüşlü arkadaşlar, fikirlerine saygı duysam da, derse girmekten çok eğitim hayatlarını bu tür hak arayışları ile mahvediyorlar.. Hak aramaya karşı değilim, hatta destekçisiyim, ancak öğrenimden ödün vermeye de kesinlikle karşıyım..

    Bu ülke güncel rakamlar ile (3 Mart 2013) 170 adet üniversite görev halinde...
    Elbetteki bu üniversitelerin hepsi de tam teşekküllü değil, yada tam kapasite eğitim yapamıyor...
    Bunun pek çok sebebi var...
    Başta yetişmiş akademisyen eksiği ve gereksiz öğrenci fazlası...
    Hala insanların neden ille de üniversite okumak zorunda bırakıldıklarını anlamış değilim..
    Bence gelişmişlik düzeyimiz irdelendiğinde, esas meslek liseleri ve meslek yüksek okullarına ihtiyacımız var..
    Bu sebeple de maalesef öğrenciler her istedikleri bölümde, kontenjan kısıtı nedeniyle, okuyamıyorlar..
    Yeni asistan olmuş bir kişinin bir yaş küçük yada kendinden daha büyük birisi üzerinde egemenlik kurması yada sözünü dinletmesi, hele ki günümüz ahlaki çöküntüsünde, maalesef çok zor... O sebeple ilk yıllarda bahsettiğin problemler oluşuyor ve bu sıkıntılar daha deneyimli asistanlar ve hocalar tarafından giderilmeye çalışıyor..
    Sistem elbetteki mükemmel değil ancak şikayet etmekle de düzelmiyor...
    "Düzelin..!!" denilince de düzelinmiyor...
    Senin rahat meslek dediğin asistanlık hiç de rahat bir meslek de değildir...
    Öncelikle meslek değildir... Yargıtay kararınca "burslu yüksek lisans yada doktora öğrencisi" sinizdir... Y.L. biter iş biter... 8-9 yıl hizmet yaparsınız ancak tazminatınız yoktur... Ancak deli gibi de çalışırsınız...
    İçini bilmediğiniz için dışarıdan rahat görünüyor olabilir...


    Ama dediğimiz gibi arzu edilenden her iki tarafça da çok uzağız....

    Ve ifade etmeye çalıştığım gibi bu kişisel bir mesele değil, milli bir meseledir...











  11. #51
    furkans33 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    FURKAN BASKAK
    Makina:
    Canon Eos 6D
    Üyelik tarihi
    03.July.2012
    Nereden
    Antalya
    Yaş
    34
    Mesajlar
    276

    Standart

    Evet Vefa abi İ.Ü 'deki olayda afişin detayı ile bilgi yok ama asıl üzerinde durulan meselede Disiplin Cezası tebliğinin aileye gitmesi yasal olarak suç dediğin gibi çünkü olayın muhattabı da zaten 18 yaşını geçmiş yetişkin bir insan. Bu olaydaki asıl konuda dekanın art niyeti bence. Daha kendi yönetmeliği bilmezken aileye mektup göndermek tamamen göz korkutmaca ve akıllı olun demekten başka bir şeyle açıklanamaz. Olayların görünen yüzünden çok gerçekci derin tabanına inmekte fayda var. Zaten babası da durumu zekice anlayıp kapak niteliğinde cevabı iadei mektup yazarak vermiş.Günümüz de Bürokratların çoğu daha çok hakim gücü elinde olan yasalar yönetmelik vs. üniversitelerdeki özgür ortamı istemiyorlar. Buna da sol görüşlü öğrenciler haklı olarakdan tepki koyuyor.Çünkü genelde sorgulayan kesim onlar. Bu bir muhaliflik olarak da algılanabilir ama bu onların tercihi ve hayattaki gayeleridir saygı duymak gerekir. Zaten hocaların bu öğrencilere çıkışı da çok zavallıca olmakdan öte değildir. " Yahu ders de ne kadar başarısız olan adam varsa sorgulayan,hak arayan,muhalif bu parazit adamlar" diye düşünceler biriktirmek bana göre anlamsızdır. Bir üniversitede iyi bir bölüm kazanmış bir öğrenci muhalif takılarak isterse okulu da bırakabilir isterse inadına savaşarak bilgisini de katarak derslerini de geçip başarılı olabilir. Ama ne yazık ki ortam da bu son verdiğim profile uygun değil. Günümüzde başarılı ve muhalif takılabilen öğrenci sayısı bulunmaz hint kumaşı. Nedeni ise çok açık Üniversitelerdeki aynı görüşten, gücü elinde bulunduran ve farklı düşünene tahammülü ve empatisi olmayan öğretim görevlileri ve yöneticilerin kadrolaşması ve derin devlet adeta. Daha geçen gün okudum örnekler çok. Konya Selcuk Ünisinde. Reklamcılık bölümüne alakasız bir bölümden hoca ataması yapılmış öğrenciler noluyoruz yahu demiş. Sebepse çok açık rektör düşünmüşdür. Bu reklamcılık öğrencileri de yaratıcılıkdan uçtu artık tahammülümüz kalmadı yollayalım bir elçimizi akıllansınlar. Vefa abi ben Anadolu'da bir üniversitede okuyan bir öğrenci olarak söylüyorum burada durumlar cidden farklı. Senin görev yaptığın üniversite belli bir entellektüel seviyededir diye düşünüyorum. Son olarak Allah yakınlarımı asistan olmayı nasip etmesin diyorum. Arkalarında öğrenciler neler atıp tutuyor bir duysalar yüksek lisansı bırakırlar Hakedenlerde olabilir tabi. Neden olmasın.Fikirlerini paylaştığın için teşekkür ederim. Faydalı bir fikir alışverişi oldu. Sevgiler.










    Konu furkans33 tarafından (12.March.2013 Saat 19:09 ) değiştirilmiştir.
    JaCKiE_BrOwN likes this.
    Mutluluk sadece paylaşıldığında gerçektir.
    Christopher Mccandless




  12. #52
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Ibrahim
    Makina:
    Canon Eos 650d
    Üyelik tarihi
    27.January.2013
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    37
    Mesajlar
    105

    Standart

    butun yazilari okuyamadim ama genel kani ayni gibi duruyor, bende kendimce bir cumleyle ozetlemek istiyorum :

    Keske insanlar yaptiklari isi (ogretmense ogretmenligi, ogrenciyse ogrenciligi) severek ve isteyerek yapsa, o zaman bu kadar problem ortadan kalkacak aslinda...











  13. #53
    mustafanazif
    Guest

    Standart

    hep eğtim sistemi ve öğretmenler / hocalar konuşuldu...
    hadi biraz da öğrenciyi konuşalım:

    vefa'nın da dediği gibi, madalyonun iki yüzü var.
    ben akademisyen değilim, grafik tasarım, kurgu teknikleri ve fotoğraf üzerine dersler verdim, bu zamana kadar da 200'ün üzerinde öğrencim olmuştur. bir akademisyeninkine nazaran çok çok az bir rakam
    fakat şunu iyi biliyorum ki; öğrenciyle uğraşmak çok berbat bir şey...

    bir kere işin şu boyutu var: öğrenci her zaman kendisini haklı görüyor, yapmış olduğu hatalar bile kendi gözünde olağan bir davranış gibidir ve cezalandırılamaz... öğretmen ise her zaman kusurludur.
    bence bu tamamen yanlış bir durum.

    ben şahsen öğrencilik hayatımda ceza da aldım ve aldığım cezaların hepsi hakettiğim cezalardı.
    okul bittikten sonra bana en katı cezayı veren hocayı bile evinde ziyaret ettim, elinden öptüm.

    kanımca türk eğitim sisteminin en büyük sorunu, iktidara göre eğitim şeklinin belirlenmesi
    dolayısıyla verilen eğitimin asla "milli" olmayışıdır.
    tamamen iktidar eğitimi'dir.

    eğitim - özgürlük tamam fakat tedrisat dediğimiz olgu, mutlak özgürlük anlamına gelmez.

    öğretmenlerin yetersiz olduğu durumları konuştuk, eğtim sistemini de konuştuk ama bunların da konuşulması gerekiyor.

    çocuk metroda, karşımda oturuyor, yanında ailesi var:yediği cips'in paketini yere atıyor (metronun içerisine);
    anne baba tabiri caizse ot gibi bakıyor, hiç umurunda değil.
    paketi alıp annesinin kucağına attım... çünkü çok sinirlenmiştim...
    şimdi bu kalas anne babanın yetiştirdiği çocuk yine kalas bir şekilde okula gidecek.
    saygı yok, toplum bilinci yok, en azından küçük toplum kuralları bilgisine bile sahip değil.

    bu çocuk okula gidince de öğretmene kafa tutuyor, küfür ediyor, hakaret ediyor, aşağılıyor...
    ben şahsen böyle bir düzende öğretmen olmak istemezdim.
    her ne kadar öğretmenlerin yetersiz olduğu eleştirilmiş olsa bile, ben yine de önlerinde saygıyla eğiliyorum.
    ben bu zırzop nesille hakikaten uğraşamazdım, o kadar sabrım yok galiba...










    enesoz and HaDeS like this.

  14. #54
    HaDeS - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Mustafa Çetinkaya
    Makina:
    550d
    Üyelik tarihi
    15.October.2011
    Nereden
    istanbul
    Mesajlar
    1,011

    Standart

    Abi nereyi tutsak dökülüyor.. Komple ülkeyi kapatıp gidelim vallahi Ağlanacak halimize mizah..










    Madem Ki Unuttunuz Kür Şad Adlı Çeriyi.. Hatırlatırız O Yağmur Kokan Geceyi..

  15. #55
    theimage - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    ömer uğur
    Makina:
    Mirrorless
    Üyelik tarihi
    19.June.2012
    Nereden
    Izmir, Turkey
    Yaş
    44
    Mesajlar
    338

    Standart

    Paragraflara ayrılmamış tek solukta yazılmış yazıları okumadım. Gözümü yordu. Bu da bir eğitim sorunu heralde. Neyse fazla şekilci olmayalım.

    Mustafa Bey'in vermiş olduğu çöp örneği eğitim ile öğretim in farkını ortaya koymak açısından çok güzel. Hayatımda yere çöp atmadım. Çöp tenekesi bulamadığım için 600 km cebimde taşıdığımı bilirim. Bu eğitimi bana kimse vermedi. Zannedersem aldığım iyi örnekler.. Ama bunun yanında içtiği sigara izmaritini dükkanın önüne fırlatan yada plajda güneşlenip sigara keyfini tattıktan sonra izmaritini kuma saplayan bir toplumun da üyesiyim.

    Eskilerden güzel bir şarkı vardır. "Things can only get better" "İşler sadece daha iyiye gider" diye...Ben buna inanırım. Küreselleşen dünyada en iyi örnekleri almak artık herkes açısından daha kolay. Hiç kitap okumayan çocuk bile facebook sayesinde okuduğu kelime sayısı ne kadar saçma olsa da azımsanacak düzeyde değildir. Bununla beraber öğretmenlerin içini dolduramadığı ve sırf başından savmak için verdiği ödev sadece onu bağlar. Bütün örnekler böyledir diye bir kaide yok. Ama korkutucu bir çoğunluk hala bu kırtasiye ödevlerini kabul etmekte. Çocuklar proje den performans ödevlerinden kitap okumaya bile vakit bulamıyor. Ben lisede çalışıyorum ama ilköğretimden duyumlarımız öğrencinin üzerine fazla gidildiği yönünde.

    Bunu yanında ilköğretim öğretmenliğinin zorluğunu anlamak açısından " İki Dil Bir Bavul" filmini izlemelerini tavsiye ederim. Slayt mı ? Hmm köyde 2 gün elektriğin gelmediği oluyor. Ama bunun yanında çoğu köye bilgisayar labarutarı yapılıyor. Yani herşeyi biranda yapmaya çalışıyoruz haklıyız kaybedecek zamanımız yok ama bazen hiçbirşey yapamayabiliyoruz.










    Ricoh Singlex II --Auto Chinon 55mm f/1.7

  16. #56
    Gulezgi87 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Gül Ezgi
    Makina:
    Canon 1100d
    Üyelik tarihi
    21.November.2012
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    37
    Mesajlar
    170

    Standart

    İyi, yararlı ve faydalı ödev vermek, öğretmenlik becerisi, alan bilgisi, meslek bilgisi, eğitim psikolojisi bilgisi, program geliştirme bilgisi, öğretme psikolojisi bilgisi, ölçme ve değerlendirme bilgisi, öğretim strateji yöntem ve teknik bilgisi gerektirir. Kpss'nin olmadığı dönemde, liseden mezun olup atanan bir öğretmende bu vasıfların olması beklenemez. Büyük bir ihtimalle öğretmenlik becerisinde bir problem vardır. Çünkü çocuğun hazırlayacağı materyale bilgisayara donanıma sahip olmamasından çok, verilen ödev daha saçma.











  17. #57
    akdogru - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    A.Kadir DOĞRU
    Makina:
    Canon 5D Mark II
    Üyelik tarihi
    16.July.2011
    Nereden
    Diyarbakır
    Mesajlar
    69

    Standart

    bir eğitimci olarak ancak şunu söyleye bilirim ; bu herkesin ( öğrenci- veli- milli eğitim kurumu vb ) ak-pak olduğu, öğretmenin işleyişinde tek suçlu olduğu, üzerinde konuşmanın bile gereksiz olduğu bir eğitim sistemidir.











  18. #58
    promete - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Atalay Mete
    Makina:
    Sony RX100 M3 Nikon D3300, Nikon 35 mm f/1.8, Nikon 50 mm 1.4 G, Nikon 55-200 mm ve Nikon 16-85 VR, Sigma 105mm2.8 Macro
    Üyelik tarihi
    17.July.2011
    Nereden
    Antalya
    Yaş
    67
    Mesajlar
    2,661

    Standart

    Sonu gelmeyecek bu konu için yeterlilik önergesi vereceğim de son olarak sevgili Mustafa hocamın söylediklerine bir iki ilave yapayım.

    "Öğrenci" kelimesinin eski karşılığı malum, "talebe". Yani, talep eden, isteyen kişi. Talep edileni sunmak ise bizim (öğrenci olmayan herkesin) işimiz.
    Her akademik derece, eğitimcinin formasyonuna katkı sunacak tabiri caizse onu eğitim konusunda daha ehil yapacak bir süreç. En azından öyle olmalı, değil mi?

    İlk meylimde sormuştum, YÖK kalktı mı?










    Gelmiş dünyanın dört bir ucundan
    Ayrı dilleri konuşur, anlaşırız
    Yeşil dallarız dünya ağacından
    Gençlik denen bir millet var, ondanız.
    NHR.

  19. #59
    enesoz
    Guest

    Standart

    Benim zamanımda Amerikada okuyan Türk öğrenci sayısı 300.000 kişi civarındaydı. Bu sayı Amerika birleşik devletleri yetkilileri tarafından açıklana sayı idi. Şuan yaptığım araştırmada senede 55.000 kişi Amerikaya egitime gidiyor. Bunun İngilteresi ve diğer ulkeleride var.
    Hem uzunulecek bir durum hemde sevinilmesi gereken bir mesele.
    Yolda yaya, olduğunda durulması gerektiğini bilen, kırmızı ısıktan kaçmak için benzinlikten kestirme yapmayan ( Arkadaşım $500 ceza yedi bu yuzden )
    Markette birinin onunden geçerken musade istemesi bilen insanlar yetişiyor, üzüntü yaratacak en buyuk tarafı kendim dahil, duşunce ve hayata bakış açısı Türk örf adetlerindan biraz uzaklaşması.

    Dini vecibelerini yerine getirdiği için Tubitaktan uzaklaştrilip, NASA'nın direk vatandaşlık verdiği insanlarlamı tanışmadım, yada İhtilal zamanı kaçmıs profesorlerlemi tanışmadım.
    Dünya bankasında 300 türk çalışan var, trişka mertebelerde değiller.

    Herşeyin başı saygı ve sevgi.

    Vefa abinin yazdığı bir satırda,

    [QUOTE][Siz bir kişiye bakım sıkılırken ben mesleğime saygı göstermeyen 200 kişiye bakıp sıkılırım.../QUOTE]


    Aksarayda kadına jip çarpıyor ve kaçıyor, buyrun burdan yakın.
    Kendi kendine cahilligin muptelesı olmuş bir nesile kim ne verebilir, sadece Allah, gonullere istediğini yerleştirir.

    Mustafa abinin yaşadığı, metroda cocuk yere çok atıyor ana baba, ÖKÜZ.

    Ben kendi adıma, her daim güzeli görmeye çalışıyorum, aksi olabilecek durumlara 30m dahi yaklaşmıyorum.
    İmkanım olsa Tuna abi gibi bende hicret ederim, inanın yurtdışında oruç tutmakta, cuma namazına gitmekte bir ayrı keyfli. Amerikalı Profesor, Musluman arkadaşlar iftar açabilir diye, iftar vaktini anons ediyor sınıfta. Samimi yada değil, ben sonuca bakarım.
    Ulkenizi özlemekte güzel, Bayrağı evinize asıp ona bakıp ağlamakta bir ayrı güzel.


    Herkes hatayı kendinde aramalı.....











  20. #60
    promete - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Atalay Mete
    Makina:
    Sony RX100 M3 Nikon D3300, Nikon 35 mm f/1.8, Nikon 50 mm 1.4 G, Nikon 55-200 mm ve Nikon 16-85 VR, Sigma 105mm2.8 Macro
    Üyelik tarihi
    17.July.2011
    Nereden
    Antalya
    Yaş
    67
    Mesajlar
    2,661

    Standart

    heh hu. 80 li yıllardı, Kızılay meydanında kırmızı ışığa uymayan yayalara polis ceza yazcak, bir önceki ışık nedeniyle tamamen boşalan caddeye kırmızı ışıkta hücum eden yaya kalabalığı arasından saftirik bi oğlanı çekti. yaşlıca bi teyzem de sesleniyo "olum kaçsana, kıçında plaka mı var". sonrasında ben de iki sene Brüksel'de yaşadım. sabahın dördünde kırmızı ışıkta bekleyenleri gördüm. kurallara uymak konusunda çok katılar. bunun en büyük nedeni de, korku. kuralların herkes için eşit, istisnasız uygulandığı ortam, zaman içinde düzenli yaşam şekli oluyor.

    son beş yıl içinde iki üniversitede yaşadıklarım harbi roman olur.
    Akdeniz Ü de öğrencilere silahlı saldırı sonrası hafta içi teorik ders sonunda güvenlik ya da barınma dahil herhangi bir konuda yardım isteyen her öğrenciye kapım açık, gerekirse evimde de misafir ederim diyerek çıktım. peşimden koşup geldiler. o an a kadar ne üniversite yönetiminden ne de herhangi bir öğretim üyesinden benzeri bir açıklama duymadıklarını, vizelerinin, stajlarının akibetini bile bilmediklerini diğer fakültelerden bine yakın öğrencinin yurt kapandığı için evlerine döndüklerini, sınavlara giremediklerini söylediler. kampüsteki ölüm korkusu bir yana 30 a yakın güneydoğulu öğrencinin ilişiği kesildi. mucize sayılabilecek şekilde üniversiteye girebilmiş bu öğrenciler muhtemelen dağa çıktılar. olay sırasında sırra kadem basan rektör ise belediye başkanı oldu!..










    Gelmiş dünyanın dört bir ucundan
    Ayrı dilleri konuşur, anlaşırız
    Yeşil dallarız dünya ağacından
    Gençlik denen bir millet var, ondanız.
    NHR.

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •