Alıntı promete Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sevgili Furkan,

Çizdiğin tablo içinde ben 20 yıl çalıştım, profesör olarak emekli oldum. Branşım nedeniyle mezuniyet öncesi eğitimde çok fazla etkinliğim yoktu ancak mezuniyet sonrası eğitim konusunda oldukça deneyimliyim. Her iki eğitim programı için de söyleyebileceğim, yerden göğe haklısın. Her şeyden önce, hiç bir objektif kalite ölçümü yok. Sadece sınav kapılarında aklar karalar ortaya çıkıyor. Hoş, artık o bile yok, son yıllarda OSYM nin ne olduğu ortada.

Bireysel olarak kendimi tanımlarken asla "bilim adamı" demedim. Zira işimi bir amaç olarak değil, bir araç olarak yaptım. Kanımca olması gereken de o. Biraz daha açmam gerekirse yaşamdan beklentilerimi -maddi ya da manevi - karşılayan bir araç yani, bir meslek olarak yaptım.
Bilim adamı ise kendini bilime, araştırmaya adamış kişidir.

O nedenle de, öğretim üyesi olmak için "idealist, özverili" filan olmaya gerek yok. Adam gibi işini, mesleğini yapmak yeterli.

Asıl sorun, "adam gibi" nin ölçüsü ne? İşte orada amaçlar, tercihler devreye giriyor. Aklın ve bilimin gösterdiği yol işimize geliyor mu?
Selam Atalay abi merak ediyordum yazdıktan sonra acaba forumdan bir akademisyen çıkıp da cevap verir mi diye hehe. Akademisyen olmaya karar verenler günümüz ülkesinde biraz daha dediğiniz gibi rahat bir araç olduğu için ve adeta bir milletvekili gibi dokunulmazlık hakları olduğu için insanların ilgisini çekiyor.( Merak eden varsa yök disiplin yönetmeliğini okusun 15 gün uzaklaştırma disiplin cezası aldığım için zamanında iyi bilirim tamamen öğrenci karşıtı bir yönetmelik iran mı burası dersin nasıl bir dikte var.) Maaşlarda dolgun olduğu için oh mis haftada max 10 saat ders daha az bile çoğu hocaya. Haftasonu tatil. Güç bende dilediğim kadar ego tatmin edebilirim öğrenci üzerinden diye düşünülerek akademisyenlik bir araç olarak seçilebiliyor. Böyle bir profil var trde bu bir gerçek. Asistanlardan hiç bahsetmek istemiyorum en sinir bozuculardan 1 sene sonra memur olmaya karar veren adamlardan bilim adamı tribi çekiyorsun. Bu kadar yalandan kurulu ahlaksız bir sistemden sonra işte işini araç olarak görüp belki de ama adam gibi yapanlarda vardır elbet ben çok az rastladım belirtmekde isterim. ADAM gibiden kasıt. Kendi eğitimi doktorası bilmemnesinde öğrendiği eski vizyona ve teknolojiye sahip bilgilerin üstüne kendinden de bişiler katarak yeni bilgi ve deneyimlere her zaman açık olmak, ulan dünyada ne olup bitiyor diye kafasını kumdan kaldırıp etrafı gözlemek ve ona göre hareketlerini değiştirmeye cesaretli olmak ve en önemlisi de iletişimden anlamak karşında 20 yaşlarında olan bir insan topluluğu var onla iletişim kurcaksın derdini sorcaksın ideallerini tutkularını paylaşıcaksın herşey ders sistem değil. Elektrik Elektronik mühendisliğinde okuyorum Kırıkkale Üniversitesinde. Biraz sorunluğu öğrenci olduğum için sürekli Bölüm başkanı çağırır beni. Hatta der iyi güzel hakkını ara sorgula der de bunu düzgün yap der. Bende genelde damarıma basan bir konu oldugunda sabrımı koruyamam. Bir keresinde hocam bakın 3 senedir derse giriyosunuz bir kere de öğrenci ile ders sistem dışında bir iletişim kurmayı denediniz mi işin sırrı gücü orda belki dedim hoca bana üniversite ders ortamında o kadar sosyal bir ortam düşünülemez dedi. Yani üstü kapalı bana amerikan filmlerindeki kolej partilerine benzemez burası kendine gel dedi gibi geldi bana. Ama benim anlatmak istediğim farklıydı tabi artık derdimi anlatma gereği duymamaya başlıcam diye korkuyorum ama yılmak yok en azından düşüncelerimi açıkca söyleyebilecek kadar özgür ve cesurum. Ben gerçekleri veriyorum onlar yalan hayatlarıyla yaşayıp gidiyorlar. Nese bu konuda çok derdim oldugu için kendimi tutamıyorum. Yazdıklarım kimseye itafen yazılmamıstır. İstisnalar tabiki vardır olmalıdır da. Ama bence özveri ve idealizm eğitim sisteminin olmazsa olmazıdır.
Saygılar. Sevgiler