Yukarida konusu gecen pixel alani ve iso basarimi arasindaki iliskiyle ilgili benim de birkac yorumum var. Öncelikle evet ayni mp degerine sahip iki sensörden FF olani crop olanindan ISO acisindan daha basarili olacaktir ki bundan daha dolag bir sey olamaz. Bu konuyla ilgili en temel kriter dogrudan sensördeki pixellerin yüzey alaninin büyüklügüdür. O nedenle ki firmalar kullanicilar farkli özelliklerde ürünler sunarlar. Yani CaNikon abilerin durdur yere 100mp kamera cikarmamasinin yada belirli serilerde belirli araliklari korumalarinin amaci da budur. Örnegin 5Ds ve 5DsR modelleri normal 5D serisine göre ISO acisindan daha verimsiz ama daha yüksek mp üreten makinelerdir. Bu gibi makinelerde firmalar örnegin kullanim alanina uygun olarak bir takim yan özellikleri de belirlerler. YÜksek mp itibariyle mesela bu iki makine daha cok stüdyo kullaniminda ve büyük boy baski ihtiyaci nedeniyle tercih edilirken kullanim alanindan isik rahatlikla kontrol edilebilir olmasi nededniyle ISO basariminin görece verimsiz olmasi bu kullanici grubunu rahatsiz etmez. Öte yandan istisnai durumlar haricinde zaten bu kullanicilar mesela saniyede 12-14 kare de cekmeye gerek duymaz ki zaten bu ön görülerek 5DsR gibi bir makinede cok yüksek FPS degeri yoktur.

Benzer örnegi mesela Sony nin A7 serisinde de görebiliriz. A7s modeli kulaga komik gelecek sekilde sadece 12mp iken, A7 24mp ve A7r ise 42mp cözünürlüge sahiptir. Bu ücü arasinda hangisi ISO acisindan digerlerini tokatlar diye sormama gerek yoktur diye düsünüyorum. Fotograf makinelerinin video cekme özelliklerinin gelismesinden itibaren bircok vidoegrafi meraklisi, kisa filmci, düsük bütceli filmci bu cihazlari kullanmaya basladir. Bunlar icerisinde 12mp cözünürlük ile A7s ve A7sII modelleri onlar icin bicilmis kaftan oldu.

Gel gelelim peki olay sadece pixel boyutuyla mi ilgili? Hayir tabi ki. Bir dijital fotografin üretilmesi icin sensör ve lensten cok daha fazlasi gereklidir. Lensin ulastirdigi görüntü sensör tarafindan algilanir ancak fotograf islemci ve yazilarimlar vasitasiyla olusturulur. Iste tam bu olusum asamasinda yorumlayan programin gelen veriyi nasil yorumlaidigi da cok önem kazaniyor. Bundandir ki daha 3-5 sene öncesinde cücük sensörlü telefonlarimiz cöp fotograflar üretirken günümüzde ayni cücük sensörler ile bizim tonla para harcadigimiz kameralarimiza kafa tutuyorlar. Bunun haricinde sensör teknolojisi de oldukca komplike bir alan. Yillardir FF, APS-C, APS-H, micro four thirds vs. formatlar var. Bunlar degismiyor ama fotograf kalitesinde ciddi degisikler yasaniyor. Örnegin pixel dizilimi bile basli basina derin bir konu. Her bir pixel icerisinde RGB sisteminin bilesenlerini barindirir. Fotograf makinenizin sensöründen pek göremezsiniz ama cok siradan bir macro lens ile yada yine standart bir lensi ters tutup monitörünüzün ekranini yakindan cekerseniz bu pixeller kirmizi yesil mavi dizilimiyle tek tek görürsünüz(örnek görsel icin asagiya bakiniz). Kimi zaman hepsi parlak iken kimi zaman farkli yüzdelerde parliyor olacaklardir. Neyse baglamak istedigim yer örnegin Fujifilm X-Trans isimli bir dizilim kullaniyor. Bunu haricinde Bayer dizilimi denen daha standart bir dizilim var. Bu konuda cok fazla bilgi sahibi degilim ama muhtemelen bunlar gibi baska patentli dizilimler vardir. Mesela BSI denen Back Screen Illumunated(yada o tarz bir sey) sensörler var ki artik daha cok kullaniliyor. Bu ufak detaylarin her biri sonuc olarak olusan fotografi etkiliyor en basta ISO yada DR basarimi olmak üzere.

X-Trans vs. Bayer ile ilgili detayli inceleme: Fujifilm X-Trans III vs. Bayer - Texture & Detail Comparison - The Photo Fundamentalist