yurtdışında işler nasıl yürür bilemem ama Serhan tam da dediğin gibi oluyor.
Bazen deklanşöre bile gerek kalmıyor. Enter yapıp geçiyorlar. Moda çekimlerinde ise modeli yönlendirmek ve makine ayarlarını yapmak dışında bir iş yapmayabiliyorlar.
Tabi arka planda asistan aldığı üç kuruş ve öğrenemediği birçok şey yüzünden sövüyor, fotoşop(photoshop) çusu ayrı bir sövüyor arka planda çıkan şeyler yüzünden, renkçisi ayrı bir sövüyor doğru renk ayarlarını önceden yapmadığı için, dekorcusu ayrı bir sövüyor imkansızı yapmalarını istediği için, vs.vs.
Az sövmedim zamanında. Öğrendiğim nadir bir şey vardı. Fotoğrafçı 5-10 bin tl arası alıp deklanşöre basmakla yetinebilir ama asistan 500-1000tl arası alır ve sürekli söver.
bir de şu var. o asistan eğer sınıf atlayıp fotoğrafçı olabilmişse bir işletmede demeyin haline. Biz böyle gördük demeye bir başlar o stüdyonun kuruluşuna gider.![]()
Bu işin hakkı ise PS başındaki adama çok iş bırakmamaktır.
Örn. moda çekiminde gidipte pürüzsüz bir surat istiyorsa müşteri gider adam akıllı bir model seçersin. En çilli ve kepçe kulaklısını 100 lira ucuz diye seçmezsin, Makyöz ve saç için adam akıllı birini bulursun ve doğru makyaj ve saç yapar PS başındaki adamı dertten krtarırı, doğru ışık ve doğru renkleri yakalamaya çalışırsın, asistanı yönlendirirsin(o da bir şey öğrensin garibanım). Stilist vsler de iyi çalışır adam akıllı ürünü göstermeye çalışır, dekorcuyu da yormaz kafandaki adam akıllı yapmak istediğin şeyi bir defa söylersin. Onlarca kez değiştirmez.
böyle sayarım da bu iş sarpa sarar.