To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Canon Eos 1000D+18-55 f/3.5-5.6+55-250 f/4-5.6-Case Logic DCB-309-Benro A-157M8/Slik SH704E-MK-500 BG.-Yongnuo YN560 II-RF603 C1- Hoya CPL - Slik Mini Pro III
Bu konuyu nasıl dillendirsem diye düşünürken başlığı gördüm, fikirlerimi paylaşmak istedim. Daha doğrusu paylaşılmışlıklara küçük bir ekleme yapmak istedim.
bende 550D ile (analog EOS50'den sonrası 10 yıllık bir ara) tekrar başladığım amatör hobimde bu konuyu çok fazla düşündüm, EOS50 ile seri çekim , AEB gibi şeyler yapmak benim açımdan gerçekten cesaret ve bütçe istiyordu. Makinayı seri olarak sadece sesini dinlemek için içinde film yokken kullanabildim o yıllarda. Sonra 550D yi alırken pop-up flaşın gücüne falan bakıyordum ki 30D si olan bir arkadaşım bana gülüp, ne flaşı ya, bir monopod olsun yanında herşeyi çekersin dedi fotoğraf teknolojisinden çok uzakta kalmıştım. IS, OS, VC falanda yoktu o zamanlar. Teleler tripodsuz soba borusundan farklı değildi yani Dia çekerdim, hepsi çok kıymetli hepsi masraflıydı bana, sonucu görmek için günlerce beklerdim. Çoğu zaman hüsran nadirende pek hoşuma giderdi EOS50 ile çektiğim dialar.
550D ile önce eski alışkanlıktan korkak, nadir deklanşör sonrası kendi kendime "e bunları banyo yaptırmıyorum, bastırmıyorum, çerçevede almıyorum "sıfır" gider. Çek oğlum dedim" kendime göre güzel kareler çıktı, mutlu oldum. Üstelik artık seride çekebiliyordum rahatça, AEB 'de yapabiliyordum. Sonra bu photoshop olayını gördüm, dedim ki "iş iyice çığırından çıkmış" . Photoshop hala kullanmıyorum, bana (kimse alınmasın kendi fikrim) sonuçları çoğunlukla aldatma gibi geliyor . Hem kendini, hem diğerlerini. İnsan "çok iyi bir photoshop kullanıcısıyım " diyebilir ama fotoğrafcıyım diyememelidir. Fotoğrafla uğraşmayan ancak reklam sektöründe çalışan Photoshop alimi bir arkadaşım benim beğenmediğim fotoğraflarımı 1-2 gün sonra bana işleyip mail atınca bu kanıya varmıştım, geri de dönmem; uğraşmayın.
Kendimi çok uzak tutamadım, Light Room kullanmaya başladım çok geride kalmamak için hem teknolojiden hemde masabaşı fotoğrafcılığından. Ama yaptığım genelde crop-biraz ışık vs ile oynamaktan ibaret. Ayrıca PC başında bu kadar vakit harcamamda imkansız. Birkaç kez HDR da denedim, onun içinde çok vakit harcamak lazım PC başında. Ben ise fotoğrafcılık hobimi açık havada olmak, güzellikleri, terslikleri saptamak için edindim. PC başında sabahlamak için değil.
Sonuçta internette aklımı çıkaran fotoğraflar (imaj desek daha doğru sanırım) görüyorum, ama illüzyon olduğunu bildiğimden analog fotolar zamanındaki kadar etkilemiyor beni artık, malesef.
EOS60D, EFS 15-85mm, EFS 55-250mm, EF 50mm 1.8, 430EXII
Dunning Kruger Sendromu (biraz uzun bir yazı ancak faydalı olduğunu düşünüyorum affınızla paylaşıyorum)
Televizyon izlerken birilerine bakıp da "Ya bu adam bu sığlıkla nasıl buralara kadar gelebilmiş" diye düşündüğünüz oldumu hiç?Ya da işyerinizde sizinle aynı ya da daha üst aşamada bir görevde olan bazıları, sizde büyük bir şaşkınlık uyandırdı mı?; onlara bakıp "Bu cahillik, kendini bilmezlik nasıl fark edilmez?" diye iç geçirdiniz mi?Justin Kruger ve David Dunning adlı iki ABD'li bu hissi çok yaşamış olacak ki, iki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya attı:"Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır."Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler. Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimin-dedir. Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler. Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerini n farkına varmaya başlarlar.Bitmedi...Cornell Üniversitesi' ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik "Nasıl geçti?" sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi...Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin "kendilerine güvenleri" müthişti. Onların "testin yüzde 60'ına doğru yanıt verdiklerini" düşündükleri; hatta "iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları" ortaya çıktı.Soruların yüzde 90'ından fazlasını doğru yanıtlayan-lar ise "en alçakgönüllü" deneklerdi; soruların yüzde 70' ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı.Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning-Kruger Sendromu'nun metni yazıldı:"İşinde çok iyi olduğuna" yürekten inanan 'yetersiz' kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyinhakkı olduğunu düşünür!Ancak bu 'cahillik ve haddini bilmeme' karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur. 'Eksiler' kariyer açısından 'artıya' dönüşür. Sonuçta, 'kifayetsiz muhterisler' her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler.. . Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında 'fazla alçakgönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler... Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler... Muhtemelen üstleri tarafından da 'ihtiras eksikliği' ile suçlanırlar... "Ne olur fazla mütevazi olmayın!... "Siz de çevrenize şöyle bir bakın" diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti... Bence Dunning ile Kruger'in, bu çalışmalarıyla 2000'de, Nobel yerine Harvard Üniversitesi' nin Ig Nobel'ini alma nedeni "cahil olmamalarıydı" .Gönlümün nobelini bu ikiliye vererek yazımı Bertrand Russel'in birsözüyle bitiriyorum:"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Alntıdır...
Yeni çıkan 'sözde fotoğrafçıların' yaşamlarına indiğinizde dunning sendromuna rastlarsınız.Bizim dersanede de vardı..Bütün gün çektiği fotoğrafları anlatırdı şöyle böyle derdi ben de benim fotoğraflarımı yetersiz bulduğumdan sesimi çıkarmazdım.Çektiği fotoğrafları görünce gülmemek için zor tuttum kendimi...İşin ilginç yanı çevreden destek almaları , ve işin en gıcık eden yanı da herkes onu fotoğrafçı biliyor ! Bu tür insanlar nedense hayatta başarılı oluyorlar...Öyle veya böyle iş teklifi alıyorlar.Bir şekilde yaptıkları işten değil o işi yaptığından söz ediliyor...Demek istediğim bu tür insanlar sadece fotoğrafçılık alanında değil.Müzik,spor,sanat...kişilikle alakalı bir şey
Bence fotografin son hali cok onemli. Su sanattir su emektir bu degildir demek olmaz cunku iki taraftan da inanilmaz ornekler mevcut. Sonucta hala dijital makineleri kullanmanın fotografa yakismadigini dusunen insanlar da var. Bu iş de goreceli her konuda oldugu gibi. Kendi yaptigimiz isin en ozel is oldugunu dusunursek olmaz tabiki. Sanatın baslangıcı saygıdır.
@R.
Söylediklerine aynen katılıyorum gerçekten iletmiş olduğun yazı olayı açıklıyor,
teşekkür ederim.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Bu yazı anasayfaya taşınmıştır..
http://www.canonturk.com/wp/3417-kaz...ndurmalar.html
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Önemli olan tarih değil , içerik diye düşünüyorum =)
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Elinize sağlık. Photoshopta kendimce fena değilimdir. Tarzım buradaki birçok arkadaştan farklı tabiki. Uğraştığımda Resim gibi çizerim. Resim Öğretmeniyim zaten. Ama Fotoğrafı nasıl çektiysem o şekilde kalır genelde
Oh be tam istediğim tarzda,kafamdan geçenleri anlatan bir yazı yazmışsınız. Teşekkürler.
Sanat şudur ya da budur demek sanatı bir kaba sokmaya çalışmak imkansız. Saygı tabiki çok önemli ama çok iyi sanatçılar toplumun normlarına uymayanlar ve kendi bakış açılarını yansıtmaya çalışanlardır. Örneğin Leonardo Da Vinci'nin Mezardan çıkardığı cesetleri kesip biçip çizim yapması gibi. Sanatın başlangıcı bence insanların kendilerini ifade etme dürtüsüdür.
Saygılar
Sıkılmadan okudum hocam, önemli bir konuya temas etmişsin.
"1 saatte 1000 tane cekip 20 tanesini beğenenlerden bize ne?" diyeceğim ama bazıları bozulacak. Sen 1 ayda bir tane çek, o 1 saatte 1000 tane çeksin. Stüdyoda modelin her mimiğini yakalayabilmek için seri çekim yapan insanlar da var, onlara ne diyeceğiz örneğin? "1 tane çek tam olsun" mu demek lazım? "Ama o profesyonel, ne yaptığını biliyor" diye bir açıklamayı kabul etmem. 1 saatte 1000 tane çeken de bu işi bilmediği için 1000 tane çekiyor zaten. Bu işin doğasında var, deneyerek öğreniliyor.
Elinde kompakt makine olup 1000 tane çekse kimse itiraz etmeyecek, olay DSLR olunca nedense birçok kişi tepki gösteriyor. Yolda gitmek için Palio yeterken neden daha fazla para verip başka arabalar alıyorsunuz?
Ansel Adams saatlerini karanlık odada geçirirmiş ki fotoğraf "istediği gibi" olsun diye. Bence toplanıp Ansel Adams vakfına mektup yazın ve "adam gibi bir kere çekseymiş kardeşim" deyin
Bence yapar. Ama tersi de doğru, yani iyi fotoğrafı da kötü yapabilir. Eski aile fotoğraflarımı Photoshop ile kurtarıyorum ki fotoğraflar bambaşka bir hale dönüşüyor. Turistik gezide yamuk yumuk ve kötü pozlamayla çektiğiniz fotoğraflarınızı RAW halinden kurtarıp çok iyi hale getirmek mümkün. Demiyorum ki "hep kötü çekin nasıl olsa Photoshop var", ama böyle "kural" cümlelerini ortalara yazmak birçok yeni başlayani yanlış yönlendiriyor. Neyse ki yeni nesil fotoğrafçılar böyle düşünmüyor.Photoshop yardimci bir programdir kotu fotografi iyi yapmaz.
Eklenti 5253
Eklenti 5254
İlk fotoğrafı otobüsün penceresinden hızlıca çektim. E-PL2 odaklayana kadar anca bir kare çekebildim, sonra manzara kayboldu. Onun altındaki versiyonu Photoshop'ta düzenledim. Belki ödüllük değil, ancak orjinal hali ne kadar kötüyse düzenlenmiş hali da o kadar iyi. Keşke üçayağı kurup farklı kadrajlar deneseydim, ama zaman ve ortam yoktu. Şu anda ofisimin duvarında A3 boyutunda bir çerçevede duruyor.
Photoshop düzenlemesi demek sadece kesip biçmek, yamultmak, renkleri bambaşka hale getirmek de değil. Hafif kontrast ve renk düzenlemeleri ile fotoğraf ilk halinden çok daha iyi duruma gelebiliyor. Bunu yapmayan kalmadı artık. Sen fotoğrafı yalın (ne demekse?) beğeniyorsundur, bir diğeri biraz daha alengirli kare ister. Bu görüş doğruysa ressamlar ne yapacak? Hangi resim gerçeği birebir yansıtıyor? Hangi roman, hangi dizi, hangi film, hangi şiir gerçeği olduğu gibi veriyor? Fotoğrafın bunlardan farkı ne ki "yalın" olmak zorunda olsun?Ama fotograflarin yalinligini bozacak, gercekligini carpitacak daha guzel gostermek adina manipule edecek islemlere ve heleki fotografa yeni baslayanlara bu islemlerin tavsiye edilmesine karsiyim.
Yıl olmuş 2012 hala ps gereklimi değilmi diye tartışılıyor... Fotoğraf yalın kalsın ne demek ? Kadrajda istemediğiniz bir öğe varsa bunu çıkarmanın ne zararı var... Ayrıca işe sanat kısmından bakarsanız sanat orada olanı belgelemek midir yoksa yeni birşeyler ortaya koymakmıdır.... Bunun için kullanılan aracın ne önemi var...
Ayrıca ps ile kötü fotoğrafı iyi fotoğraf yapabilirsiniz... Bunun tersi tamamen kullanmayı beceremeyenlerin çıkardığı birşey....
Bu arada ozturert in dediği gibi Ansel Adams bir kere de çekip fotoğrafların üzerinde hiç uğraşmasaymış zone system diye birşey de olmayacakmış... Yok koyuluk oranına göre gümüş miktarını ayarla yok banyo süresini tona göre ayarla ne gerek var bunlara
Konu Serrrcan tarafından (07.September.2012 Saat 14:29 ) değiştirilmiştir.
Nikon 20-35-50-135-200
yapılan uygulamalar fotoğrafın doğasını bozmadığı sürece karşı değilim.
hafif kontrast hafif aydınlatma hafif doygunluk pc'de verilebilir.
ufuk çizgisi örneği vermişsiniz. ufuk çizgisini çekim esnasında tutturulacak diye 10 tane fotoğraf mı çekilsin? kaldı ki ufacık kadrajdan ne kadar dikkat ederseniz edin eğilip çekerken hatta dikey kadrajlarda ufuk çizgisi zorluyor. acemiliğimden belki. pc'de düzelttiğim de oldu düzeltmeyip "vay bee ne çekmişim dümdüz" dediğim de. şimdi siz kalkıp benim gibi insanları (acemileri) de tutup aynı kefeye koyarsanız yanılırsınız. deneyerek öğreniyoruz. yanlış çekene ben de pc'de düzeltseydin derim.
bu aynen hesap kitaplamaları bilgisayar ile yapmak varken elle yapın hesap makinesi kullanın demeye benziyor. böyle bir nimet varken neden insanlar kendini kısıtlasınlar?
kısacası düşüncenize katılıyorum ancak dediğim üzere fotoğrafın doğallığı bozulmadan yapılan müdahalelerin kimseye zararı yoktur, ki bu tip müdahaleler fotoğrafı grafiğe falan da dönüştürmez.
edit: 2nci sayfadaki yazınızı şimdi okudum, aynı düşüncelere sahipmişsiniz.
flood yapmak gibi olacak ama bunu ayrı yazmak istiyorum:
düğün fotoğraflarına ve model çekimlerine PS müdahalesi öncesi ve sonrası bakarsak "ps uygulanmadan pek bi cacık yokmuş" diyoruz.
en azından ben diyorum. ps öncesi fotoğrafı dümdüz bir fotoğraf olarak görüyorum.
fotoğrafta anlatılacak konu/kompozisyon yoksa (düğün dernek model çekimleri vs) PS şart oluyor.
ancak dediğiniz gibi fotoğraf esnasındaki duyguyu yansıtabilen fotoğraflar için müdahale gereksiz. 1-2 kontrast doygunluk kafidir bence.
biryerden kaybettiğimizi diğer yerden topluyoruz sanırım. duygu yoksa bunu renklerle ışıkla oynayarak yapıyoruz.
ha bir de ah reflektör olacaktı şimdi dediğimiz anlar oluyor. her an her dk her istediğimiz ekipman yanımızda olmayabilir.
nd filtre falan diye örnek vermişsiniz. kim yanında 500 tane filtre ile geziyor? milyon tane filtre var. milyon tane ekipman var.
ah keşke bi softbox olsaydı şurda diyebiliyoruz. yanımızda nasıl götürelim bunları?
e durum böyle olunca o eksikleri kapatmak için de müdahale ediliyor.
kim sadece stüdyoda fotoğraf çekiyor? ki bütün ekipmanları elinin altında olsun. veya bunları almaya paraları olsun.
neyse ya konudan uzaklaştım sanırım.
bu değerlendirme yazısına tepki vermeden önce iyi okunması gerektiğini düşünenlerdenim. aydın abinin yazdığı yazıyı ne ifrat ne de tefrit noktasında görenlerden değilim. yazıdan herkes kendince bir şeyler çıkartmıştır muhakkak. şahsen photoshop konusunda iyi olmadığım için fotoğraf çektiğim zaman bunun arkasına sığınma gibi bir kaçamak aramıyorum ama hafif müdahale ile kurtarılabilecek fotoğraf diye de bir tanımlama yok değil. benim yazıdan çıkardığım uçlara kaçmamak gerektiği, ki bu da bir düşüncedir ve herkes katılacak diye bir şey olamaz. ben bin değil iki bin kare çekerim yeter ki bir tane güzel fotoğraf çekeyim diye düşünen de olabilir, benim her çektiğim güzel olsun diye düşünen de olabilir. bu kişinin ne kadar uzmanlaştığına göre değişen bir husustur bence.
burada olay başkasının hakkına ya da yorumuna saygıdan ibarettir sadece. kim kaç kare isterse çeksin, kim de çekemediği fotoğrafları oynama yaparak bakılabilir kılsın. biz sonuçlanmış olanı beğenip beğenmeme özgürlüğümüzle yaşamaya devam edeceğiz =)
@oztuert
-1000 tane cekip 20 tane kullanilabilir fotograf cikmasi farkli, 1000 tane cekip %90'nin kullanilabilir olup aralarindan 20 tane secmek yani secim sansina sahip olmak farkli bir seydir. Karistirmayin
-Ansel Adams ornegini vermisisniz. Size su yazdigimi tekrar okumanizi tavsiye ederim... dememisimki PS kullanmayin. Ama once bu isin temeli olan cekmeyi ogrenin...
Ansel Adams fotografin herseyini bitirmis uzerinede kendisi bir sistem getirmistir. Zone sistemi biliyorsunuz ama Ansel Adams'in bu sistemi niye ortaya cikarttigini biliyormusunuz. Amaci fotografi gerceklige en mukkemmel sekilde yakinlastirmak film karesinin dinamik araligini gozle gorunen gercege cekmek. (Bu yazdigimi gunumuz HDR islemleri ile karistirmayin)Bence fotografa baslayanlarin ilk basta dijital edit programlarina yaklasmamasi gerekir. Once Makinenizi nasil tutacaginizi, Ufuk cizgisini nasil kullanacaginizi, yuksek dinamik alan elde etmek icin pozlamanizin nasil olmasi gerektigini, ortam isigni nasil okuyabileceginizi, fotograftaki ritmi ve kompozisyonu ogrenin yani "Fotograf Cekmeyi" ogrenin.
Ondan sonra kisisel tercihiniz manipule edilmis, yapilmis fotograflar olursa ona kimse birsey diyemez.
- Kotu fotografi iyi yapiyorsaniz o fotografi yapmissiniz demektir. Grafikerliginiz iyi demektir. Fotografi yapmissinizdir. Fotograf cekilir, fotograf yapilmaz... Sonuc itibari ile ortaya cikan eser sahane bir eserde olablir. Buna itirazim yok. Ancak o kare gercek degildir. Duzenleyen, uzerinde manipulasyon yapan kisinin gormek istedigi ve gostermek istedigidir. Gercekleikten ne kadar uzaklasilirsa fotograftan o kadar da uzaklasilir.
- Ayrica son yazdiginiz paragraf icin yani PS ile sadece renk degistirilmiyor, azicik kontrast azicik biseyler demissiniz onunla ilgili olarakda su cumleyi gozden kacirdiginizi tahmin ediyorum.
---Sen fotografi yalin (ne demekse?) begeniyorsundur, bir digeri biraz daha alengirli kare ister. Bu görüs dogruysa ressamlar ne yapacak? Hangi resim gerçegi birebir yansitiyor? Hangi roman, hangi dizi, hangi film, hangi siir gerçegi oldugu gibi veriyor? Fotografin bunlardan farki ne ki "yalin" olmak zorunda olsun?* Photoshopun cok ince bir cizgisi vardir. Yapilmis fotograf ile cekilmis fotografi o belirler.
Fotograf resim degildir. Resmin, muzigin, sinemanin, fotografin uretim yontemleri farklidir. Ressamin gercegi birebir anlatmak gibi bir derdi yoktur, Olsa dahi resmin uretim sureci buna izin vermez. Resim uretim esnasinda zaman ve buna uygun olarak mekan degisir, fotograftan resim uretilmesinde dahi yansimanin yansimasindan yapilan bir uretim soz konusudur. Ayni durum sinema icinde gecerlidir. Ki sinemanin anlatim dili de farklidir zaten.
Fotograf ise farklidir. Saniyenin bilmem kacta biri zamanda akan zaman icerisinden bir bolumun sabitlenmesidir. Fotograf butun bu dallar arasinda gercege en yakini (Gercegi degil) yansitma sansinasahiptir. Fotografa sonradan yapilan islemler ne kadar artar ve uzarsa hem uretim sureci nedeni ile hemde editleyenin keyfine keder (kotu veya iyi farketmez) yapilan degisikliklerden oturu Resime yaklasir. Daha evvel dedigim gibi ana mazlemesi fotograf olup resime yaklasan ve/veya grafike yaklasan bir calisma kotu demek degildir. Cok cok iyi de olablir.Sadece baska bir sanat dalinin uygulama alanina girmistir.
@Serrrcan
PS gereklimi diye tartismiyorum. PS'i yogun sekilde kullaniyorum. Ondan para kazaniyorum. Sadece PS ile fotograflari didiklemeye baslamadan evvel once nasil cekilmesi gerektiginin ogrenilmesinin sart oldugunu, ve bunun faydalarini yazdim.
Ansel Adams icin lutfen yukariya bakin...
@chronic
Once bir sorunuzacevap veriyim kim yaninda o kadar malzeme ile geziyor demissiniz ya, mesela ben geziyorum. Eger yanimda malzeme yok guzel bir kare gormussem cekiyorum. Sonra malzeme ile ayni noktaya donup tekrar cekiyorum. Fotograf ani yakalamak degildir. Daha dogrusu ani yakalam yolda yururken olmaz %90.
Fotografci o gun evden cikarken nereye gidecegini ne icin gidecegini bilir. Bu da fotografcilik ile ilgili ogrenilmesi gereken bir bilgidir. Sadec bu bilgi bile PS'e olan bagimliligi azaltir. Yanina ona gore malzemesini alir, ona gore saatinde cekim yapacagi yerde olur vs... Mesela Manzara cekmeye cikan fotografci yanina ona gore filtreleri ile gider.
Portre cekmek icin cikan reflektorunu alir. vs...
Ayrica Siz butun o filtreleri bilin, kullanabilecek duzeyde olun ama tercihinizi PS ile kullanin. Bu noktada kimsenin birsey diyebilecegini sanmiyorum.
Saygilar
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Yazdiklarim tecrubelerime dayanir. Siz ayni tecrubeyi paylasmak zorunda degilsiniz.