Talebeyken senaryo yazımına ilişkin epey araştırma yapmıştım. İş kesinlikle senaryoda bitmiyor ama iyi senaryo yoksa en iyi yönetmen/görüntü yönetmeni ve oyuncular dahi işi kurtaramaz. İyi film ortaya çıkmaz. Süre sıkıntısı yönünden kısa metrajlı filmde senaryo bence çok daha önemli. Her sahne çok iyi planlanmalı ve seyirciyi uzun metrajlı filmlerde olduğu gibi senaryonuz aksıyorsa bile başka şeylerle arada oyalayıp "serim", "düğüm", "çözümü" hasbel kader başka unsurların yardımıyla birbirine bağlayıp filmi kurtarma şansınız olmaz pek..
1) Öncelikle tıpkı fotoğrafta olduğu gibi kontrast büyük bir nimet bilhassa mizahta. Çok lüks bir otelin çamaşırhanesinde, mutfağındaki tezat yahut çok steril bir ortamdaki abes koşullar gibi. Kısa mesafe sprinterlerini depara kalkarak kamerayla çeken muhabir, külüstür bir video çekim aracıyla yarış otomobillerinin önünde gidip çekim yapan kameraman, haltercilerin yüzlerce kiloluk ağırlıklarını müsabakaya hazırlamak üzere yerlerinden kaldırıp umursamazca podyuma taşıyan sıska adam vs. şeyler dünyanın her yerinde herkese ilginç gelir.
2) İki aykırı karakterin bir araya gelmesi müthiş olayların (etkileyici filmin) başlangıcıdır usta senaristler için. (Butch Cassidy ve Sundance Kid, Wyatt Earp ve Holiday, Tom ve Jerry, Martin Riggs ve Roger Murtough vs.)
3) Kısa film ilginclikle başlamalı bence. "Film zaten kısa, beni nerede şaşırtacak" beklentisiyle olağan atmosferde olağan bir öykü değil başından beri enteresan bir atmosfer, kompozisyon planlanabilir. Paralel anlatım (bilhassa nitel kontrastı vurgulamak için) kullanılabilir. Flash back yahut flash forward yöntemi zor olur kısa filmde olağan şartlarda. Fakat adam sevgilisine iltifat ederken adamla ilgili başkaca hakikatler cümle cümle paralel anlatımla araya girerse, ya da bir politikacının çektiği nutuk esnasında yahut lüks/ihtişamlı ortamla tezat fakat aynı konuya dair başka şeyler pasaj pasaj gösterilirse komik olabilir..
İlginç bir öykü diliyorum. Umarım ilk fırsatta seyredebiliriz. Kolaylıklar dilerim