Yahu okuyorum ve gülüyorum....
Sanki hiç biriniz tarih okumamış, hepiniz kavonozda beslenmişsiniz...
Arkadaşlar, savaşlar da insanlığın varoluşundan beri tekrarlanan kaçınılmaz gerçeklerden biri..
İstediğiniz kadar yok deyin, boş...
Olacağı var ise, olur...
Hem savaşların tek taraflı kötü olduğunu da kim söylemiş...
Savaşların faydalı yanları da vardır...
Bugün kullandığınız matematik, teknolojik hemen hemen herşey, internet vs. hep ya savaş esnasında icat olmuş, ya savaş sonrasında gereklilikten geliştirilmiş yada askeri amaçlarla yapılan çalışmaların halka indirilmiş ürünlerdir...
Toplumların sınırları, ilişkileri hep savaşlar ile belirlenir...
Adalet bazen savaşlar ile sağlanır..
Haklar savaşlar ile kazanılır...
Gezi parkında haklar nasıl iş makinaları yakılarak kazanılmaya çalışıldı ise...
Şimdi bu tüm gerçeği unutuyor musunuz... Yada gözden mi çıkartıyorsunuz..
Evet insanların; önce sivillerin sonra askerlerin ölmesini ben de istemiyorum...
Ama bu, tarihin ve insanlığın gerçekleri ile yüzleşildiğinde, sabun köpüğünden hayaller ile olmuyor..
Eğer gerekiyor ise savaşlar yapılır... Ve savaşın kaçınılmaz sonucu olan canlar verilir...
Üstelik konuştuğunuz bölgeye bir bakın derim...
Yada önce bir yakın dünya tarihine...
Savaşsız geçen en uzun süre ne kadar...
Hatta medeni devlet yada üçüncü dünya ülkesi ayrımı olmadan...
Sonra tekrar dönün bu bölgeye...
Irak, Suriye ve aşağısı...
Bu devletlerin kuruluş tarihlerine, şekillerine, amaçlarına ve bugüne kadar bu devletlerin idarelerine (hem içeriden hem de dışarıdan idarelerine) bir bakın derim..
Bir bakın bakalım bunlar ağaç mı, çimen mi...
Tamamen matematiksel bir mantık ile konuşuyuorum...
Başkasının savaşı diye bir şey yoktur....
Senin çıkarlarının etkileşimi vardır..
Sizin laflarınız tamamen sokak ağzı..
Devlet idare böyle değildir...
Ne güzel demişti Margaret Thatcher: "Devletlerin ahlakları değil, çıkarları vardır..."
O sebeple istediğiniz kadar etik değerlerden bahsedin, en medeni avrupa ülkelerinin bile çıkarları için Avrupa'da Afrika'da yaşattıkları unutulmamışken, orta-doğu'nun göbeğinde yer alan Osmanlı İmparatorluğu'nun devamı durumundaki Türkiye Cumhuriyeti devletinin kendi çıkarlarını koruması ve ona göre hareket etmesi kadar doğal bir şey yoktur...
İstediğiniz kadar etik değerlerden, "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" ifadelerinden bahsedin, gerçekler bu şekilde....
Siz kendi yaşadığınız ülkeyi ne zannediyorsunuz..
"Türkiye nükleer bir güçtür..!!"
Sakın bu gücü küçümsemeyin...
Ve bu gücün gereği olarak yeri geldiğinde Türkiye kalıbının adamı olduğunu da göstermek zorunda kalacak ve bunu gösterecektir.. Siz üzülseniz de, tasvip etmeseniz de, karşı dursanız da...
Yoksa bir başkası gelir sizin şekerlerinizi elinizden gelip alıverir...
Herkes bu bölgeyi bir kış bahçesi zannediyor...
Unutmayın ki Anadolu tarih boyunca en çok kanın aktığı bölgedir..
Bakın bunlar hep matematik...
Duygularımı paylaşmıyorum bile....
Çünkü bu oyunun kuralını siz değil, insanlık binlerce yıl önce yazmış ve medeniyet ne şekilde gelişirse gelişsin "Anayasa'nın ilk maddeleri kadar sabit ve değişmezdir"...
Diğer bir konu ise din mevzusu...
Sevgili Taner, biraz dikkatli düşün ve öyle yaz derim....
Din söz konusu olduğunda bazı konularda kişisel fikrini sunamazsın...
Yazılı metin ne ise o şekilde dile getirir ve uyarsın...
Saman altında da buzağı aramazsın...
Kişi bir tanrıya inanır yada inanmaz, bu onu bağlar...
Ama İslam dini şartları ile Allah'a inanan bir kişi için başka buyruk yoktur..
İslam dini masaya yatırılmaz, yada tartışılmaz...
Çünkü Allah İslam dini son ve değişmez din olarak gönderdiğini buyurmuştur...
O sebeple laf cambazlığı yapmana gerek yok ki zaten senin de bunu bildiğini düşünüyorum...
Bu bahsettiğin ifade de hem Kur'an-ı Kerim de bir ayettir, hem de bu klonu ile ilgili hadisler vardır..
O sebeple imam efendi de, vazifesi gereği yeri geldiğinde, Allah buyruğunu rahatlıkla dile getirecektir ve getirmelidir de...
Öze dönecek olursam, ister Amarika'nın çıkarları ister insani durumun gerçeğinin gereklilikleri söz konusu olsun; Türkiye gerektiğinde gerekeni yapmak zorundadır...
Unutmayın; hükümet ile devlet farklı kurumlardır...
Ve devletler, özellikler de bizim gibi, İran gibi, Rusya gibi geçmişleri olan devletler: 3-5 yıllık politikalar ile yönetilmezler...
Çok daha uzun vadeli planlar ile bölgesel çıkarlarını gözetirler...
Bakın hiç duygularımı, hislerimi yazmadım...
Çünkü bir önemi yok...
Dini durum hakkında da bir fikir beyan etmedim, çünkü Türkiye "laik" bir ülke..
Ancak askeri stratejilerde laiklik yoktur, onu da lafımın bir köşesine iliştireyim; yarın bir gün gerek olur..


141Likes
LinkBack URL
About LinkBacks




