Forum ortamının genel anlamı ilgili konu üzerine konuşmak eleştirmek eleştirilmektir.
Bizim forum biraz daha farklı. Zamanında gayet içinde yer aldığım için bunu söyleyebilirim. Yani insanlar düşüncelerini karşısındakini kırmadan söyleyebiliyorsa sıkıntı yok yani.
Mesela ben. Aydın diyebilirim değil mi? Aradaki az da olsa konuşmalar geçtiği için isminle hitab ediyorum. Ama ilk başta Aydın deyip sonradan aydın bey diye mesaj değiştirmiyorum, değiştirmem de.
Hitabet sorununu bile daha baştan düşünerek soruyorum. İstemezsen isminle hitap etmem. Sıkıntı değil.
Şimdi ben sana hakaret ettim mi? O öyle olmaz bu böyle olur bunu böyle söyleyeceksin diye ne sana ne de başka birine söyledik. Aksine soru sorduk burada ne söylemek istiyorsunuz içini doldurun kelimelerin farklı yönlere sapabiliyor dedik.
Bu sebeplerle senden özür dilememin de bir anlamı yok galiba. Zira ne fiziksel ne de manevi bir zarar gördün benden yana. Ha gördüysen söyle ben sebebini bilmeden özür dileyemem.
örnek misal yolda yürürken bir taş gördüm ve aldım kenara koydum. Yoldan geçen adama yararı dokundu belki üzerine basıp düşmedi ama kenardan yürüyen adam takıldı. Şimdi ben o taşı takibe alıp kontrol edip oraya takılan adamı bulup özür dilemem gerekiyor ama bunu benim bilmem imkansız aynı senin düşüncelerini internet ortamında yazdığın bir iki cümleden öğrenemeyeceğim gibi. Nedenler ve sonuçlar işin kısacası.
Bazı insanalr farkındaysan kendi düşüncesini söylüyor. Kendi düşüncesini söyleyip senin düşünceni kısıtlamıyor. Sana neyin yanlış olduğunu göstermek amacıyla kendi doğrularını empoze etmiyor. Sadece kendi düşüncesini paylaşıyor. Üstüne gelindiği zaman da nedenlerini araştırıyor.
Ama bazı insanlar da kendi düşüncesinden çok yaratıcının söyledikleri arkasına sığınıyor. Doğrudur yanlış demem. Ama bazı şeyler eksik. Kendi düşüncesi mesela.
Saf düşünce ile bulmak var bir de dogma ile bulmak var. Saf düşüncede mantığın var ama dogmalarda mantık yoktur.
Son cümlende "konuşmayacam artık forumda girip tüm yazıları okuyup çıkacam" demişsin. Şakasına dedin belki. Ben de zaman zaman böyle söylüyorum ama yine kendimi ifade etmeye çalışıyorum. Ben böyle düşünüyorum diğerlerinin düşüncesine saygı duyar duymam ama bunu kendimde saklı tutarım uluorta laf çarpmam diyorum kendime.
bazen nefse uyup ima ederek laf çarparım ama anlayana. Arada bunu yönetici arkadaşlarım da anlar ve üzerime çizik atarlar. Sıkıntı değil zira ben bunu bilerek yapmışımdır.
Her şeye rağmen, Eski yönetici de olsam uzun süredir forumdan kopmayan ve hala bir şeyler yazan kaç tane insan var bir bakmak lazım etrafa.
Kaç kişiyi kırmışım kaçı ile samimiyetimi tutuyorum etrafıma bakıyorum. Forumdan ortalama 200 kişi ile samimi olduysam bir kere sormak lazım kim la bu Taner denen eleman diye. Eminim %50 nin üzerinde kişi destekler. Ama bu bana yeterli değil diye düşünürüm.
Kendimi anlattım bu mesajda çoğunlukla ama hala konuya dönersek; Savaşın kötü olduğunu anlamamız için görmemiz gerekecek. Çok geç olacak belki ama öğrenecek insanlar. O zaman kötüymüş savaş diyeceğiz. neden görmemiz gerek diye soracak olan varsa şöyle cevap verebilirim.
her ne kadar bir yaratıcı varlığa inanma isteği duysa da ve varlığını kabul etse de insanoğlunun nefsi madde görmek ister, ger.çeği görebildiği, duyabildiği, tadabildiği dokunnabildiği şeylerde arar. İşin özünde insan materyalisttir. O sebeplerle birçok insan tanrı düşüncesini dogmalaştırmıştır.
Aklı selim olan biri tereddüte düşse dahi bir yaratıcının varlığını kabul edebilir ya da etmeyebilir. Bunun için illa bir incil, tevrat ya da Kuran görmesi gerekmez. Çevresine bakar.
Umarım anlatabilmişimdir. Yani Savaş önünden geçen arabadaki adamın içinde, savaş afrikalı bir çocuğun kalbine kazınmış, Her zaman da din ile değerlendirilmiş savaş.
Haçlı seferlerinin amacı neydi? Kendi içlerinde de yaşanmış bu sadece müslümanlar arasınddaki savaşlarda değil. İkonoklast dönem diye biraz araştırıp bakmak lazım.
Bütün insanlar kardeştir mantığıyla hareket etmek lazım. İyilik de kötülük de insanın içinde. Önemli olan iyiyi çıkarmak. Önce yanındakini sonra uzaktakini.