Sizin ingilizce öğretmenini benim yanıma getir, ben ona bir iki ders vereyim. İngliizce 'de "siz" diye bir kavram bile yok. Ne kadar saygı duyarsan duy, "nasılsın?" var; bizdeki gibi "nasılsınız?" tarzında nezaket yok.
Sizin ingilizce öğretmenini benim yanıma getir, ben ona bir iki ders vereyim. İngliizce 'de "siz" diye bir kavram bile yok. Ne kadar saygı duyarsan duy, "nasılsın?" var; bizdeki gibi "nasılsınız?" tarzında nezaket yok.
Benim edindiğim izlenim ise karşısındaki çocuk, büyük, küçük fark etmeden "çoğul" ifade ediyorlar. Yani "sen" yerine "siz" diyorlar. Kaldı ki dediğin gibi olsa dahi, bence bizim dilimizin İngilizce'ye üstünlüğünü tek başına kanıtlayacak bir husus değil bu durum Halilim. Zira Türkçe de tıpkı senin verdiğin "you" örneğindeki gibi çok fazla eşsesli sözcük barındıran bir dil. Oysa eşseslilerin değil eşanlamlıların çokluğu ve günlük yaşamda kullanılması dil zenginliği kriterlerinden.
Dilin zorluğu, basitliği, gelişmişliği hep göreceli kavramlar. Zeka küpü nice profesör kafa yorup "uydurma" ve hakikaten çok iyi işleyen "esperanto" diye bir dil yarattılar tutmadı.. Şekspir'in sonelerini, Wilde'ı, Hemingway'i, Steinback'ı orjinalinden okuyan adama "benim dilim onunkinden üstün" derseniz mümkün değil kabul etmeyecektir kendince haklı olarak. Bana göre ise benim hem konuşma hem yürek dilim olduğu, türkülerimizin, şiirlerimizin lisanı olduğundan elbette dünyanın en üstün dili Türkçe.
Fakat dillerin birbirinden "üstünlüğüne" bakılacaksa hangi dilde kökten gelen kaç sayıda yaşayan sözcük var, hangi dile ne kadarı doğrudan yahut dönüşerek geçmiş gibi ilmi kriterlere bakılıyor ve bu durumda canım Türkçemiz'in de bize hep büyüklerimizin anlattığı anlamda küresel bir üstünlüğü asla söz konusu değil. Bilakis günden güne aşınan, yozlaşan, dönüşen bir dilimiz var. Halkımızın önemli bir bölümü günde en fazla 250 farklı sözcük tüketerek yaşamını geçiriyor.
Dili olmayan toplumların yok olacağı muhakkak. Elbette dilimize sahip çıkmalıyız ayrı konu..
"Öğrenmek Benim Mutluluğumdur.." (Orhan Hançerlioğlu)