Vefa hocam, daha spesifik konuşayım. çalıştığım üniversitede şu anda rektör olan kişi, tıp fakültesi öğretim üyesi idi. fakültedeki tek psikiyatri profesörüydü. kendisi, fakültede part-time çalışan, muayenehanesi olan tek öğretim üyesi idi. iki yıl boyunca kendisi ile hiç karşılaşmadım. ne olmuş diyebilirsiniz ama topu topu 6 (yazıyla da, altı) profesördük. Yönetim kurulu oluşturmak bile zor.. seçime doğru dört beş aday çıktı, broşürler, YÖK le, cumhurbaşkanıyla görüşmeler vs vs gırla, ama sayın hocamın esamesi okunmuyordu. cemaatin adayı tebrikleri kabul etmeye başlamıştı. yönetici deneyimi olan, rektör yardımcısı ve başhekimlik yapmakta olan bu olağan aday," kendisnin aday gösterilmekten vaz geçildiği " için aday olmaktan çekildiği duyurusu yaptıktan sonra şu anda rektör olarak atanan sayın hocamızla muttali olduk.
daha dün sayın dekan aradı. kendisi de "lailk düzenin madurlarından"dır. gün boyu tekrar tekrar aramış. ameliyattaydım. akşam tekrar aradı, "ayrılmaman konusunda seni ikna etmek için çok çabaladım ama şimdi o kadar bunaldım ki ben ne yapacağımı bilemez durumdayım. sesini duyayım dedim" dedi, kapattı. üzüldüm.

olmuyor sayın hocam. artık 1980 de değiliz. o yılların düzeninde diretmenin kimseye faydası olmadığı ortada.