Atalay Hocam,
Aslında benim atladığım çok güzel bir noktaya parmak bastınız...
Yurtdışında rektör ile idari işler sorumlusu farklı kişiler...
Biz de ise hepsi tek kişi....
Siz tahmin edebiliyor musunuz, bir rektör günde kaç kez imza atıyor yada onay veriyor...
Bu nasıl bir sorumluluk ve yüktür...
Fakülteleri dekanlar değil fakülte sekreterleri idare eder...
Dekan ne anlar yönetmelikten kanundan...
Rektörün işi akademik hayatın idaresi ve geliştirilmesidir, yemekhane ihalesinin şekli yordamı değil...


Sevgili Emre,
Bastırdığın konuda haksız değilsin....
Ancak her iki taraftan da örnekler maalesef azımsanmayacak kadar çok fazla...
Örneğin Çağdaş Taşamı Destekleme'nin burs dağıtımında da "Haa.. Demek Malatyalı'sın... Kesin ülkücüdür bu çocuk..." ifadesini kendim yaşadım...
Yada bana sırf oruç tuttuğum için "müslüman" diye dalga geçildiği dönemi çok iyi hatırlıyorum...
Çoğu arkadaşım orucunu gizli tutardı.. Bu arada bahsettiğim yıllar 2000'li yıllar...
Ama olay bu değil...
Ne öylesi iyi ne de böylesi...

Seçimler de gizli oylama ile yapıldığı için, kadrolaşma olsa dahi henüz doç. ve prof. seviyesine ulaşmamıştır..
Aksi halde Yunus SÖYLET İstanbul Üniversitesi'nde yeniden rektör seçilmezdi..