Sevgili arkadaşlar,
Şiddetin her türlüsüne karşıyım..
Eli kelepçelenmiş bir kişinin ilave darp edilmesi ise bambaşka bir durum...
Bu hiç bir tarafı savunulmaz bir hareket...
Ancak bazı gerçekleri de yazalım tek taraflı bir yorum oluşmasın..
Üniversitelerin yemek ücretlerini incelerseniz Eskişehir Osman Gazi Üniversitesinin yemek ücretinin son derece normal bir rakam ile sunulduğunu görürsünüz. 1,5TL son derece kabul edilebilir bir rakamdır. İkinci tabldot talebi karşında ise zaten sayıştay denetimleri sebebi ile farklı fiyattan sunum kaçınılmaz bir durum. Yani öğrenci arkadaşların fiyat bazlı ifadeleri maalesef hak doğuran ifadeler değil..
Üniversite sınırları içerisinde her türlü organizasyon idareye haber verilmek zorundadır. Bu zaten o kurumun yazılı, bildirilmiş kurallardır. Uymak zorundasınız. Hele bir de denetimsiz yemek dağıtmak son derece riskli bir durumdur ki izin verilmesi mümkün bile olamaz.. Düşünsenize hazırlanan kumanyada bir problem çıksa, bu nasıl açıklanacak..?
Özel güvenlik ise sadece üniversitelerde değil tüm ülkemizde, zaman zaman yasaklar başlığı altında tartıştığımız, ayrı bir mesele...
Üniversitelerde neden özel güvenlik ekipleri geldi? 2004 yılında yürürlüğe giren kanun ile Polis ile Öğrencinin karşı karşıya gelmemesi için alınmış bir karardır.
İsterseniz özel güvenlik ile ilgili mevzuata bir göz atalım:
I-Özel Güvenlik Görevlilerinin Sorumlulukları
a) Üniversitelerin bina ve eklentileri ile açık alanlarında izin tabi olmayan bilimsel, ticari ve ekonomik amaçlı toplantı düzenlenebilir. Özel güvenlik görevlileri bu toplantılar öncesi, sırası ve sonrasında meydana gelecek olaylara karşı suç önleyici tedbirler alır. Toplantı esnasında protesto eylemi gerçekleştirenler engellenir. Eylem suç niteliği taşıyorsa 5188 sayılı kanunun 7/(c) maddesi gereği yakalanan şüpheliler üniversite yetkilisinin bilgisi dâhilinde genel kolluğa teslim edilir.
b) Üniversitelerin bina ve eklentileri ile açık alanlarında öğrenci gençlerin gelenek ve göreneklere göre yapacakları toplantı, tören, şenlik, spor faaliyetleri için üniversite yönetiminin görüşüne göre hareket edilir. Yasa dışı duruma dönüştüğü gözlenen bu etkinliklerde suç işleyenler yakalanarak üniversite yetkilisinin bilgisi dâhilinde genel kolluğa haber verilir.
c) Basın açıklaması izne tabi olmayan sadece düşünceyi açıklama hürriyeti kapsamında bir etkinliktir. Ancak üniversitelerin bina ve eklentileri ile açık alanlarında basın açıklamasına izin verilmez. Üniversitelerin yakın çevresinde, araç ve yaya girişini engellemeyecek şekilde yapılan basın açıklamalarına ise müdahale edilmemesi gerekir. Tedbir olarak genel kolluğa bilgi verilmesi doğrudur.
ç) Kamu hizmeti görülen bina ve tesislerde ve bunların eklentilerinde toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılması 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunun 22 nci maddesi ile yasaklanmış 28 nci maddesinde yaptırım öngörülmüştür. Bu bakımdan üniversite bina ve eklentilerinde henüz başlamış veya devam etmekte olan toplantı veya gösteri yürüyüşleri yasa dışı kabul edilir, toplantıyı düzenleyen ve katılan öğrenciler ikaz edilerek dağılmaları sağlanır. Toplantı ve gösteri yürüyüşüne devam edilmesi halinde özel güvenlik görevlilerinin çevre emniyet tedbirlerini alıp genel kolluğu beklerken eşkâl bilgilerini not alması esastır.
d) Öğrencilerin üniversite bünyesinde kamu malına, kişilerin can ve mal güvenliğine, çevreye zarar verici eylemleri karşısında yönetime bilgi verilerek genel kolluğun daveti sağlanır. Genel kolluğun eylem yerine intikaline kadar 5188 sayılı kanunun 7/(c) maddesi gereği olayın faillerinin tespiti ve yakalanmasına çalışılır. Bu andan itibaren özel güvenliğin 7/ (k) maddesine göre zor kullanma yetkisi de söz konusudur. Genel kolluk olaya el koyduğu andan itibaren 5188/6 ncı maddesinin son fıkrası gereği genel kolluk amirinin emrine girilerek 5237 sayılı TCK/24/(2)’ye göre verilecek konusu suç teşkil etmeyen emirler yerine getirilir.
e) Eğitim ve öğretim faaliyetleri ile öğrencilerin toplu olarak kaldıkları binalara veya bunların eklentilerine eylem amaçlı girmek isteyenler engellenir. Aksine hareket edenler yakalanır ve üniversite yönetiminin bilgisi dâhilinde genel kolluğa teslim edilir. 5237 sayılı TCK/112’nci maddesinde bu fiil suç olarak tanımlanmış ve yaptırım öngörülmüştür.
f) Öğrencilerin slogan atma, çatışma ortamı yaratma, direniş, boykot, işgal, gibi eylemleri üniversite yönetiminin bilgisi dâhilinde genel kolluğa iletilir. Bu gibi özel durumlarda özel güvenlik görevlilerinin çevre emniyet tedbirlerini alıp genel kolluğu beklerken eşkâl bilgisi not etmesi esastır.
g) Üniversite bünyesinde terör örgütü propagandası yapmak, bildiri dağıtmak, afiş ve poster asmak, pullamak 3713 sayılı TMK’ya göre suçtur. Dolayısıyla bu mealde gerçekleşen eylemlerin şüphelileri, üniversite yetkilisinin bilgisi dâhilinde ve 5188 sayılı kanunun 7/(c) maddesi gereği yakalanır ve genel kolluğa teslim edilir.
ğ) Basın savcılıkları devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, milli egemenliğe, cumhuriyete, milli güvenliğe, kamu düzenine, genel asayişe, kamu yararına ve genel ahlaka aykırı yayın ve mevkuteler için 5237 sayılı TCK, 1632 sayılı ACK ile 3984 sayılı RTKYHK’ya istinaden yasaklama ve toplatma kararı vermektedir. Bu itibarla üniversiteye girmek isteyen kişilerin veya öğrencilerin üzerinde, eşya ve araçlarında usule uygun olarak yapılan aramalarda yasak olduğu kuvvetle muhtemel olan mevkuteler ile karşılaşılması halinde genel kolluk ile koordine edilir.
II-Özel Güvenlik Görevlilerinin Yetkileri
a) 5188 sayılı ÖGHDK’nun 7 nci maddesinde düzenlenen yetkiler, özel güvenlik görevlilerini görev alanında bir suçla karşılaştığında suça el koymak, suçun devamını önlemek, sanığı tespit ve yakalamak ile olay yerini ve suç delillerini muhafazaya yetkili ve genel kolluğa teslim etmekle görevli kılmıştır.
b) Özel güvenlik görevlileri 5188 sayılı kanunun 7’nci maddesinden aldığı yetkiyle üniversiteye girmek isteyen kişilerin veya öğrencilerin üzerinde, eşya ve araçlarında elektronik cihazlar ile önleme araması yapar. Eğer bu cihazlar ile kontrol yapmak imkânı yok ise gözle kontrol yapılabilir. Bu esnada konusu suç teşkil eden veya delil olabilecek veya tehlike doğurabilecek maddeler 5188 sayılı kanunun 7/(g) madde hükmü gereği emanete alınır, şüpheliler yakalanır ve genel kolluğa derhal bilgi verilir.
c) Özel güvenlik görevlilerine 5188 sayılı kanunun 7’nci maddesi ile yakalama yetkisi verilmiştir. Yetkiye konu eylem ortaya çıktığında özel güvenlik görevlileri –suçun devam etmesi halinde- derhal yakalama yetkisini ve buna ilişkin diğer yetkileri kullanacak ve fail/failler ile suç delillerini genel kolluğa teslim edecektir. Şayet bir suç işleneceği konusunda bilgi/duyum alınmış ise durum genel kolluğa iletilecektir.
ç) Suçüstü halinin varlığında kanunun lafzı değil ruhuna göre hareket edilerek suç eşyasının elde edilmesi saikıyla sıvazlama yoluyla basit bir aramadan bahsedilebilir. Aksi takdirde özel güvenlik görevlisinin zarar görme ihtimali söz konusu olacaktır.
d) 5188 sayılı ÖGHDK’nun 7/(j) madde hükmü ile özel güvenlik görevlileri olay yerini ve delilleri korumakla görevlendirilmişlerdir.
e) Özel güvenlik görevlilerinin kimlik sorma yetkisi 5188 sayılı kanunun 7/(b) ve (f) hükümlerinde açıklanmıştır. Buna göre üniversitelerde kimlik sorma yetkisi bulunmayan özel güvenlik görevlileri öğrencilerden, kimlik bir başka ifade ile hüviyetten farklı bir anlam taşıyan öğrenci kimlik kartlarını göstermelerini isteyebilir.
f) 5188 sayılı kanunun 7/(k) madde hükmünde özel güvenlik görevlilerinin zilyedin veya kendisinin meşru müdafaa hallerinde zor kullanabileceği belirtilmiştir. (Zaten bu bir yetki değil kanun koyucunun herkese tanıdığı haktır.)
Bu arkadaşların nasıl seçilip eğitildikleri ise esas problemdir..
Ne zannediyoruz, bu görevli arkadaşların hepsi İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya gibi sosyalleşmenin had safhada olduğu illerden seçilmiş Üniversite mezunu arkadaşlar mıdır?
Kesinlikle değil....
İlgili ilin sakini ve muhtemelen düşün öğrenim seviyesinden arkadaşlar...
Dolayısıyla olay bir mahalle kavgası formatına her an dönüşebilir..
Önüne geçmek ise idarecilik meziyetidir.. Ancak bunun kolay olmadığını ancak idareci olduğunuzda anlayabilirsiniz...
Rektör orada "şuna da vur.... bak, şunun da başına bas..." diyen kişi değildir..
Ama evet özel güvenlikler her aşamada problemli bir konu...
Öğrenci arkadaşların ve medyanın ise yukarıda ifade ettiğim kurallar bünyesinde hareket etmemeleri bir ifade özgürlüğü yada hak değil, mevcut kanunlara göre suçtur...
İdareci ise suçun gerçekleşmesi halinde gerekli önlemleri almak "zorunda kalan" kişidir...
Peki bu kurullar olmasın desek....
O konuda ise maalesef iyimser değilim...
Son bir şeyi de ifade etmem gerekir ki; bahis geçen rektörlük seçiminde adı geçen rektörümüz 2. olarak (134 oy) seçilmiştir..
Seçilen kişinin akademik özgeçmişine bakmanızı tavsiye ederim...
Badem bıyıklı dediğiniz beyefendi bir Profesör ve saygın bir geçmişe sahip...
Akademik yeterlilikler ile siyasi görüşü karıştıramazsınız...
Seçim kanunidir... Bu arada birinci olan rektör adayı ise (143 oy) eski Türk Ocakları başkanlarından.. Sanırım biraz daha siyasi bir kimlik, öyle değil mi?