heh hu. 80 li yıllardı, Kızılay meydanında kırmızı ışığa uymayan yayalara polis ceza yazcak, bir önceki ışık nedeniyle tamamen boşalan caddeye kırmızı ışıkta hücum eden yaya kalabalığı arasından saftirik bi oğlanı çekti. yaşlıca bi teyzem de sesleniyo "olum kaçsana, kıçında plaka mı var". sonrasında ben de iki sene Brüksel'de yaşadım. sabahın dördünde kırmızı ışıkta bekleyenleri gördüm. kurallara uymak konusunda çok katılar. bunun en büyük nedeni de, korku. kuralların herkes için eşit, istisnasız uygulandığı ortam, zaman içinde düzenli yaşam şekli oluyor.
son beş yıl içinde iki üniversitede yaşadıklarım harbi roman olur.
Akdeniz Ü de öğrencilere silahlı saldırı sonrası hafta içi teorik ders sonunda güvenlik ya da barınma dahil herhangi bir konuda yardım isteyen her öğrenciye kapım açık, gerekirse evimde de misafir ederim diyerek çıktım. peşimden koşup geldiler. o an a kadar ne üniversite yönetiminden ne de herhangi bir öğretim üyesinden benzeri bir açıklama duymadıklarını, vizelerinin, stajlarının akibetini bile bilmediklerini diğer fakültelerden bine yakın öğrencinin yurt kapandığı için evlerine döndüklerini, sınavlara giremediklerini söylediler. kampüsteki ölüm korkusu bir yana 30 a yakın güneydoğulu öğrencinin ilişiği kesildi. mucize sayılabilecek şekilde üniversiteye girebilmiş bu öğrenciler muhtemelen dağa çıktılar. olay sırasında sırra kadem basan rektör ise belediye başkanı oldu!..