Konu: ISO, ISO,ISOCUK. bU DA MI GOL DEĞİL :)

Yıllar önce güneyde bir otelin fotoğrafçısının yanında çalışırken dikkatimi çekmişti; perde hızı vb yanında bilmem kaçyüz asa gibilerinden bişeyler sayıklardı makinaya ayar girerken. Dijitale daha yeni geçmişti ama alışkanlıkları devam ediyordu anlaşılan. Iso/Asa'nın analog filmin ışığa hassasiyeti olduğunu biliyordum ama dijital makinelerdeki ISO değerlerinin de filmlerdeki hassasiyet standardına eşdeğer olduğunu sanırdım hep ta ki az önce bu videoyu izleyene kadar. Hele markalar ve modeller arasındaki bu standartsızlığın gövdelerin ISO performansı hakkında nasıl yanıltıcı olduğunu görünce hayretler içinde kaldım çünkü bugün bile birçok profesyonel fotoğraf ekipman inceleme sitesi çeşitli gövdeler arasında ISO karşılaştırması ve değerlendirmesi yapmakta ve aynı ISO değerinde bir gövdenin diğerinden daha iyi sonuç verdiğini belirtmekteler. Acaba FF ve crop sensörlü gövdeler arasında gerçekten ne kadar fark var merak ettim şimdi.

Bu adam surekli tartismali konular yaratarak izleyici toplayan bir tip. Kamerlarda her zaman Gain denirdi. Bu yeni degi mesela. Bahsettigi durum daha cok lensden kaynaklaniyoru.

Dogru degindigi bir kac nokta olsada yukselen ISO yu post process olarak adlandirilmasi tamamen sacmalik. 400 den push ettigi fotografta olusan puprle artificial noktalari ve renk noisine gormeyecek kadar kor olamaz (bknz 6.58) . Bir de ayni diyor.

Ayrica sen ISO 100 de cek bakalim 1/50 f/8 fotograf onu yukselt bakalim ne datay goreceksin.

Katildigim tek nokta firmalarin ISO ve f degerlerinde cheat yaptigi. Farkli model kameralarda ayni lesni kullandiginizda (ki bu yapmamis) sonuclar nispeten daha yakin cikar. ama farkli kamerda farkli lens kullandiginizda sonuclar arasi fark artarki bu genelde diyaframdan kaynaklanir. alan derinligindeki degisimi burada gorebilirsiniz.

Yanlışsa düzeltilsin lütfen. filimde olay sabit. yani filmin kimyası gereği ışığa duyarlılığı. buraya kadar her şey tamam. iş digitale geçince ne değişti? elimizde bir sensör var. bu sensör en yüksek performansı iso 100 de vermeye optimize edilmiş. gelellim üst isolara. burda iki faktör var anlatılan. ilki malumunuz sensöre kabaca verilen gerilim arttırılarak hasssasiyet arttı. bu liner bişey değil.zaten log olduğu ortada. hassasiyet log ta gren log değil mi? evet o da log. burda da işlemci devreye giriyor. başlıyor post prosese. peki post proses ne zaman başlıyor. cevap her zaman her yerde. peki bu işte sensör hassasiyeti ile işlemci hızı oranı nedir? ben de bilmiyorum işin açıkçası.

gelelim lense. elimize manuel bir lens aldık. bu lensi farklı farklı gövdelere taktık. e ilki çarpan faktöründen zaten aynı olmaacak bu ayrı konu. tüm gövd3ler ff olsun. aynı lenlse, farklı sensör le ve farklı algoritma ile aynı sonucu vermesi beklenemez.

e bu durum lenstede aynı. f stop kabaca bir değer. daha sağlıklı t stop var. bu ayrı bir konu. diyelim bir lens yaptınız. e f değeri f/1 e 1 demiyoruz f/1 diyoruz. bu teorik olarak giren ışık çıkan ışığa denk. e bir de f/0.8 e bir de istersen teorik olarak mümkün ama pratikte saçmalık olur isterseniz f/0.1 lik lenste yaparsınız. he kullanışlı olur mu olmaz. mümkün mü evet mümkün. ama unutmayalım bu bir oran. bu ışığın geçirgenliği değil. şöyle düşünelim. siz oranı düşürseniz bile alan derinliği vs değişir ışık artar mı? artmaz. bir de ihmal edilen iç elemenaların saydamlık değerleri var. f/1 bile olsa en az 6 optik elemandan geçecek. nasıl giren ışık çıkan ışık aynı olacak.bir uv filtre bile yüzde 3 e kadar ışığı soğuruyor.

neyse iş karışıtı. elektronikte çözümler eski sistemdeki mekanik karşılığı olması beklenmemli. 2 kere 2 dört etmiyor. iş sırf mekanik yada çarpan değil. işin içinde hem log var hem matrisler var. hem de acayip algoritma var.

e peki sonuca bakarsak tüm bu işlemlerden sonra iso başarımı var mı ? evet var. ama bu sensörün yalın iso başarımı değil. top yekün bir başarı.

diğer bir e bu başarım liner mi? yooo değil. katlana katlana giderken ne oluyor? bir kaç katlanmadan sonra pis pis kokular çıkıyor.
diğer diğer e miz zaten bu iş reel bişey olsaydı zaten teste gerek kalmazdı. o zaman iso testi olmazdı, dr testi olmazdı, keskinlik testi olmazdı.


bu sefer e demeyecem

ez cümle mühendisler çalışıyor. iyiye mi gidiyor evet iyiye gidiyor. burada kullanılan kavramlar olayları izah için kabaca terimler. he sabit olanda o da meklanik olduğu için shutter speed. o bile değişiyor aslında. nasıl mı elektronik ön shutter açılınca yine iş sabit değil.


bu olaylar sadece fotoğrafta değilki. otomotovde de var. beygir gücü, tork eğrsi, tekerleklere giden güç kaybı, emisyon değerlerini belirleyen algoritma, sensör olamdan lastik basın arızası tespiti, esp, elektronik dif kilidi, hatta hatta hilholder bile ne varsa işin içinde bir makanik bir de yazılım var. yazılım digital gibi gözükse yani her koşulda her araçta aynı sonucu elde etmek gibi. maalesef öle olmuyor. e bir de şasi dinamikleri denen şey var. o bile sabit değil. bir sürü değişken var. kısaca otomotivde de hiç bir zaman 2 kere 2 dört etmiyor. ben yaptım oldu diyorlar kağıt üzerinde ama olmuyor. olmuşluk göreceli oluyor kullanılan şey reel mühendislik olmasına rağmen.

olaylara nerden baktığımız önemli.

" gülümseyin çekiyorum " " ya gülümsesene " " sen gıcık sende gülümse "

Bu videodaki beyefendi neden şikayet ediyor? ısolar neden faklı?ıso bir aldatmaca mı? Peşinen yazalım,değil.
Bir deney yapılırken belirli koşullar sabit tutulur,araştırılmak istenen konu ise kademe kademe değiştirilerek sonuçlar değerlendirilir. Bu kuralı hepimiz biliyoruz. Beyefendi bir kere kurala uymayarak farklı malzemeleri deneyin içine sokuyor. Sonucun farklı çıkması kadar doğal bir durum olamaz. Her makinada kullandığı objektif,sensör tipi farklı değil mi? Algılayıcının tipi önemli değil mi? Algılayıcıların algılama başarısı farklı farklı değil mi? Bütün bunlar farklı iken "aslında sabit sandığımız ıso sabit değil" gibi bir şey sorup kafa karıştırıyor? Olamaz ki...Firmalar farklı materyal üretip standartlaştırma adına ıso nun adını koymuşlar. Işık bardağı ne kadar dolduracak? Bu standart üzerinden malzemesinin kalitesini ortaya koymaya çalışıyor. Efektif piksel kavramını da sorgulamalı bu noktada çünkü fotoğrafın anası ışık. Işık olmadan piksellik düşünülemez. Cihaz algoritması, çekilen fotoğrafı cihazın kendi ayarlarından başlayarak profesyonellik derecesi yükseldikçe kullanıcının kendi ayarlarını kullanmasına izin verir. YETEBİLDİĞİ KADAR! Cihazın algılayıcısı kaliteli ise ışığa az miktarda ve yeteri kadar ihtiyaç duyar,kalitesizse-yetersizse interpolasyon uygular. Bu noktada amcamızın derdi başlıyor. E cihaza yapacağın bir tanımlama olmalı ki cihaz senin ne tür fotoğrafı nasıl çekeceğini anlasın. Bir murat 124 ile porsche aynı hızda gitsin demek gibi ıso aynı olsun. Teoride ikisi de 50 km hızla gidebilir. Biri konforlu diğeri biraz sallantılı. Yokuşu 150 km ile çıkmak gerektiğinde ne yapmalı?Hadi 124 arkandayızO yüzden ıso 100 bir başlangıç standardıdır, önemli olan cihazın bunun üzerine ne kadar koyabildiğidir...

Iso’nun acılımı; International Standards of Organisations (Uluslararası Standartlık Örgütü)’ün kısaltmasıdır.
Asa’nın acılımı ise American Standarts Association (Amerikan Standartlar Enstitüsü)’dir.
Dünyada bir çok standardisasyon var. mesela 1kg, 1m, 1 litre, 1 saat vs vs vs. Bunların hepsi reel. iso, asa da bunlar gibi bir ölçü iken dijitalde böyle olmadığını, bu algının doğru olmadığını söylüyor.

hacı murattta porşta 100 le gidiyorsa 100 le gider bu standarttır. fiziktir. ışıkta fizik. bu ölçüde fizik ölçüsü idi. kısaca matematiksel bir durumdu. digitalde bu böyle değildir diyor. ki bende katılıyorum

Tuna'nın bahsettiği gibi bu adamla karısı anca böyle çok sansasyonel bir şey keşfetmişler de dünyayı değiştirmişler tarzı videolar ile klik toplayıp youtube üzerinden deli para kazanan boş beleş tipler. Merak ediyorum kaç kişi adamın portfolyosuna baktı bugüne kadar, ben baktım pek de bir boka benzemiyor (kötü demiyorum ama otorite takılabilecek bir altyapıdan çok uzak) yani öyle lafları kaale alınabilecek bir fotoğrafçı değil.

Gelelim konuya başka bir şekilde yaklaşalım, bu ISO/ASA mevzusunun film döneminde hepsinin aynı olduğu kanısına nereden varıyoruz? 5 tane ASA100 film olsun, 3ü negatif 2si dia pozitif olsun ve hepsi birbirinden farklı marka/model. Aynı şartlarda aynı anda fotoğraf çektik diyelim. E hepsinin banyosu kimyasalı vs farklı birbirinden. Sonuçların aynı olup olmadığını neye göre kıyaslayacaz?

son dönemde 2 markadan, 4 farklı model makina kullandım.
canon, M3, 7Dmark2, 6 D mark2,
sony, Rx10 mark2
6D2 hariç diğerleri aps-c ve gördüm ki, hepsinin iso değerleri aynı olsada (ör; 400) sonuçta çıkan üründeki parlaklık ve noise farklı oluyor.
hatta sony de başlangıç 64 iso da çekilen foto, 6D2 de ki 100 iso ile hemen hemen aynı noise veriyor.

sonuçta, sensörlere ve işlemlere bağlı olan, 100 iso artık makinalarda temel başlangıç değeri olmaktan çıkmalı,
iso yerine daha gerçekçi bir tanım verilmeli,
bu tanımın değerleride değişken olmalı.
yoksa hepsi bir aldatmaca gibi görünüyor.

bir zamanlar plasma tv lerde oluşturlan kontrast değerlerinde yaptıkları oynamalar gibi, milleti karmaşaya sürüklememeli.

mlhplt Nickli Üyeden Alıntı

Tuna'nın bahsettiği gibi bu adamla karısı anca böyle çok sansasyonel bir şey keşfetmişler de dünyayı değiştirmişler tarzı videolar ile klik toplayıp youtube üzerinden deli para kazanan boş beleş tipler. Merak ediyorum kaç kişi adamın portfolyosuna baktı bugüne kadar, ben baktım pek de bir boka benzemiyor (kötü demiyorum ama otorite takılabilecek bir altyapıdan çok uzak) yani öyle lafları kaale alınabilecek bir fotoğrafçı değil.

Gelelim konuya başka bir şekilde yaklaşalım, bu ISO/ASA mevzusunun film döneminde hepsinin aynı olduğu kanısına nereden varıyoruz? 5 tane ASA100 film olsun, 3ü negatif 2si dia pozitif olsun ve hepsi birbirinden farklı marka/model. Aynı şartlarda aynı anda fotoğraf çektik diyelim. E hepsinin banyosu kimyasalı vs farklı birbirinden. Sonuçların aynı olup olmadığını neye göre kıyaslayacaz?

Kim görsem bu adama gıcık. Daha önce de gıcık olanlar vardı. Ben çok videosunu izledim. Bir youtuber olarak iyi. Fotoğraflarını görmedim.

Tek bildiğim tartışmak eleştirmek iyidir. Yazan arkadaşlara da teşekkürler.

Vuralım kırbacı



MI MAX cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Bu beğenmediğiniz Tony Northrup hakkında yazarken biraz da kendimşze baksak iyi olacak.
Adam, yazar, video eğitmeni, fotoğrafçı, yazılım geliştirici ünvanları olan biri.
boru değil, youtube da 1.2milyon izleyicisi var, 138 milyon izlenmesi var.

ayrıca, ödüllerini de yazalım;
Sexiest Geek Alive contest - 2000 (bu biraz hafif kaçsada)
Finalist for the IBPA Book of the Year Award - 2012
Benjamin Franklin Digital Award - 2013

fotoğraflarını gidip görebilirsiniz.
Tony Northrup Photography

5 yıllık hobi fotoğrafçılıkda, youtube da araştırmalarım sonucu takip ettiğim 15-20 fotoğrafçıdan biri, çünkü, benim de çizgim olan, “araştır, incele, deneyimle, yaz, anlat” düsturunu benimsemiş.

yazdıklarını kabul etmeyebilirsiniz, ama en azından “eşi Chealsea” hatrına biraz insaflı olun.

https://youtu.be/WAQkOQQQJP4

MI MAX cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Bahsi geçen konu hakkında yazacak bir şeyim yok. Ben adama gıcık olanlardan biriyim sadece. Karısına da gıcığım. Evlenene kadar iyiydi aslında bu adam. Evlendikten sonra hep bir sansasyon kovalama, hep Dünya'nın haberdar olmadığı gerçekleri ifşa etme gibi triplere girdi. Bu adam bizim forumda olsa yeminle kan gövdeyi götürür. Acaip tartışmalar çıkartıp kardeşi kardeşe kırdırtır. Yazılanların hepsini okudum, güzel bilgiler edindim. Teşekkür ederim hepinize ama adamın videosunu izlemedim, evrenin sırrını söylese de izlemem. Tuna Bey izlemiş, 6.58'de yaptığı katekulliyi fark etmiş. Her videosunda var öyle şeyler. Bu arada Melih Bey'e de katılıyorum, fotoğrafları bu kadar tantana yapan biri için hiç de matah değil. Hatta kötü bile diyeyim. Bu forumda ondan çok daha iyi fotoğrafçılar, çok daha teknik bilgiye haiz insanlar var. Adamın esas yeteneği ortamları çok iyi manipule etmesi, daha Türkçesi ortalığı kızıştırması. Siyasete girse Trump'ı devirir bu adam.

Şaka maka ne biriktirmişim içimde be! Hani öyle memnuniyetsiz, herkesi acımasızca eleştiren, üreten insanları karalamaya çalışıp falan filan... bir değilim, öyle tiplerden de hiç haz etmem. Bu adama karşı olan hislerim istisna. Acaip gıcığım kendisine. Sevenlerine saygım sonsuz. O ayrı konu.

Anlaşıldı,
hepimiz Ara Güler yetiştiren bir ülkenin çocukları olduğu için ve hepimiz bir Ara Güler olduğu için bu “hırboları” sevemiyoruz,yaptığı işleri önemsemiyoruz.


şu “..... kabul etmiyorum ama saygı duyarım....” cümlesinde de sıkıldım artık.... neden saygı duyacağım arkadaş, hem itin kulağına sok, hem de saygı duy, böyle tezat olur mu.

yav ne gergin milletiz 2 gün önce bir taksiciyle az daha kan çıkıyordu. Bence hep yekün rahatsız aşırı gergin tahammülsüz ve kavgacı olduk. Sebep olanlar utansın. Popomuzla bile polemiğe giriyoruz. Var mı benim gibi zaman zaman kendi ile sesli konuşup kavga eden. Yada huni kolleksiyonu olan

MI MAX cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Ben olaya farklı bir bakış açısı katayım.
Eğer youtube da bir video 10:XX dakika ise izlemeyin bile.
9dk olur, 11olur, 15 olur, 20 olur tamam ama 10:xx dakika ise izlemeyin. O videonun amacı youtube da para kazanmak için yapılmıştır.
Çünkü 9.59sn de videoyu keserlerse ekstra reklam gösterilmiyor. 10dk dan sonra çıkıyor bu da ciddi fark yaratıyor. Para kazanan için.

Tony dayıyı severim ama dinlemem de, inanmam da.

Videoyu izleyemedim neyden bahsediyor bilmiyorum ama izleyenlere sorayım siz olsanız, ekstra efektler, durmalar, soluklanmalar, izleyiciye soru sorup cevap bekliyorcasına duraksamalar gibi gereksiz süre uzatan olaylar olmadan bu videoyu 9dk 59sn de çekebilirmiyidiniz?
Cevabınız evet ise çokta şey etmeyin derim.

Özşir Bey ben hiç gergin değilim vallahi. Takip ettiğim onlarca fotoğrafla ilgili içerik üreten Youtuber'ların arasından sevmediğim bir Fro Knows'du kanalının adı galiba, kıvırcık saçlı biri var. Bir de bu Tony Bey'i sevmem. Sevmediğimi de belirtebilmek en doğal hakkım. Benim şahsi düşüncem olduğu açık. Kimse gibi düşünmek zorunda değilim. Bu adama gıcık olma konusunda müdahil olduğumu belirttim peşinen. Benim gibi düşünmeyenlere bir laf sokmuşluğum falan da yok yazımda ayrıca. Şahsıma gelen laf sokmalara bile zeka örneği barındırmıyorsa dönüp cevap vermem ben. İtle kopukla tartışacak adam değilim. Ne burada, ne başka mecrada. Hayatımda kavga etmişliğim de yoktur 43 yaşıma kadar. Rahat adamım ben vesselam.

Hakan bey. Hakancığım. Senin kendini anlatmana gerek bile yok. Yüzüne söylenmez ama sen şeker mi şeker pırlanta gibi insansın. Biz forumda konu açarız her fikir konuşulur eleştirilir. Maksat fikir alışverişi. Biri bi konu açarsa yada yazarsa fikrini baştan, saygı çerçevesinde her eleştiriye açık olmalı. Maksat muhabbet olsun birazda bilgi alış verişi.

Bu adamı o adamı şu adamı sev sevme. Yer öv dikkate alırım. Amaaaaa ben o ve onun gibi youtuburları senin gibi kardeşlerimin forumdaşlarımın tırnağına kurban ederim.

Sadece bugünlerde forum gergin. Gerginlikle ilgili cümleler sana yada diğer arkadaşlara değil kişisel olarak. Genele.

Sevgi ile kal

MI MAX cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

bir sansasyon video daha. gelsin yorumlar...

https://www.youtube.com/watch?v=dnB4NvIBlbQ