CanonTURK Foruma Hoş Geldiniz.
Toplam 56 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 20 arasi kadar sonuc gösteriliyor
Like Tree62Likes

Konu: "Bu fotoğraf bana birşey vermedi" ... FOTOĞRAFI ELEŞTİRMEK...

Hybrid View

  1. #1
    Halil Ibrahim Duran
    Guest

    Standart

    ben bu ironiye canı gönülden katılıyorum. eklemek istediğim bazı hususlar var:

    fotoğraf başlı başına bir üst dil, sanat ise yine başlı başına bir üst dildir. sanatın her dalında fotoğraf olmayacağı gibi fotoğrafın da her dalında sanat anlamı aramak yanlıştır. başka bir başlıkta daha yazmıştım bunu ama yeri geldiği için tekrar yazayım. fotoğraf sanatı tabiri güdük ve bence yanlış bir tabirdir. fotoğraf az önce dediğim gibi bir üst dildir ve sanatsal kaygılarla oluşturulmuş fotoğraflar veya belli teknik kaygılarla oluşturulmuş fotoğraflar bunun olsa olsa alt başlıkları olabilir.

    sanatsal kaygı taşımayan fotoğraflardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: bilimsel fotoğraflar, deneysel fotoğraflar, belgesel fotoğraflar, spor / fotomuhabir fotoğrafları, anı fotoğrafları..... belki bu liste uzayabilir de!

    ayrıca sanatsal fotoğraf üzerine bazı tekniklerden bahsediyoruz; bu tekniklere uyulmasa ne olur?

    1/3 kuralı: rönesans sanatçılarının, ressamların, uydurduğu bir kuramdır. orijinalde resme ait bir tabir ve uygulamadır. görsel bir tercihtir. 1 atm basınçta su 100 derecede kaynar, bunu değiştirmek için bazı fiziksel şartları değiştirmek gerekir. katı bir kuraldır. 1/3 kuralı o kadar katı bir kural mıdır? bence hayır. bir fotoğraf işini yapıyor ve anlatması gerekeni anlatıyorsa görevini yerine getirmiştir. o saatten sonra benim için 1/3 kuralı önemli değildir.
    bakış boşluğu: (yine bir resim ve ressamlık tabiri olan) portre fotoğrafçılığı ile alakalı bir düzenleme veya tercihtir. ülkemizde portre fotoğrafçılığı büst veya vesikalık gibi uygulansa da geçmişte portre tam boy ve daha geniş kadrajlama olarak örnekleri ile hayat bulmuştur. bir kişi yaşadığı ortamda ve zamada vardır. bakış boşluğu bu merakı nispeten gidermek için tercih edilir. ama mekanı anlatmak için aksini de tercih etseniz ve anlatım yerindeyse bakış boşluğuna ne gerek var.
    açık diyafram kullanımı: az önce kişi yaşadığı ortamda ve zamanda vardır demiştim. kişinin o anki halini anlatmak istiyorsam açık değil tam aksine kısık diyafram tercih ederim. bu şekilde fotoğraf sunsam ülkemizde çok kişi niye diyaframı böyle kıstın gibi yorumlar yapacaktır. peki ortamdan tamamen soyutlanan bir vesikalık fotoğraf ile kişinin hayatına / duygusuna dair ne anlatabilirim?

    bunun gibi örnekleri ve klişeleri çoğaltabiliriz.

    teknikleri ve nerelerden nasıl geldiğini öğrenmek iyidir ama yeni şeyler çıkarabilmek için de bu tekniklere bağlı olmamayı da bilmek lazım.

    madem fotoğraf ile bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz o zaman klişelerden kurtulmalı........

    son olarak, ahmet yeşil ve aydın tuna palabıyıkoğlu arkadaşlarımızın söylediklerine katılıyorum. fotoğrafı incelerken teknik olarak duygu olarak ulaşabiliyorsak fotoğrafçının düşüncesi ile etraflıca değerlendirilebilir. ama asla ve asla saygıyı elden bırakmamak lazım. sonuçta bir üretim ve bu üretim için emek var










    Konu Halil Ibrahim Duran tarafından (01.May.2013 Saat 14:12 ) değiştirilmiştir.

  • #2
    mustafanazif
    Guest

    Standart

    Alıntı Halil Ibrahim Duran Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    ben bu ironiye canı gönülden katılıyorum. eklemek istediğim bazı hususlar var:

    fotoğraf başlı başına bir üst dil, sanat ise yine başlı başına bir üst dildir. sanatın her dalında fotoğraf olmayacağı gibi fotoğrafın da her dalında sanat anlamı aramak yanlıştır. başka bir başlıkta daha yazmıştım bunu ama yeri geldiği için tekrar yazayım. fotoğraf sanatı tabiri güdük ve bence yanlış bir tabirdir. fotoğraf az önce dediğim gibi bir üst dildir ve sanatsal kaygılarla oluşturulmuş fotoğraflar veya belli teknik kaygılarla oluşturulmuş fotoğraflar bunun olsa olsa alt başlıkları olabilir.

    sanatsal kaygı taşımayan fotoğraflardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: bilimsel fotoğraflar, deneysel fotoğraflar, belgesel fotoğraflar, spor / fotomuhabir fotoğrafları, anı fotoğrafları..... belki bu liste uzayabilir de!

    ayrıca sanatsal fotoğraf üzerine bazı tekniklerden bahsediyoruz; bu tekniklere uyulmasa ne olur?

    1/3 kuralı: rönesans sanatçılarının, ressamların, uydurduğu bir kuramdır. orijinalde resme ait bir tabir ve uygulamadır. görsel bir tercihtir. 1 atm basınçta su 100 derecede kaynar, bunu değiştirmek için bazı fiziksel şartları değiştirmek gerekir. katı bir kuraldır. 1/3 kuralı o kadar katı bir kural mıdır? bence hayır. bir fotoğraf işini yapıyor ve anlatması gerekeni anlatıyorsa görevini yerine getirmiştir. o saatten sonra benim için 1/3 kuralı önemli değildir.
    bakış boşluğu: (yine bir resim ve ressamlık tabiri olan) portre fotoğrafçılığı ile alakalı bir düzenleme veya tercihtir. ülkemizde portre fotoğrafçılığı büst veya vesikalık gibi uygulansa da geçmişte portre tam boy ve daha geniş kadrajlama olarak örnekleri ile hayat bulmuştur. bir kişi yaşadığı ortamda ve zamada vardır. bakış boşluğu bu merakı nispeten gidermek için tercih edilir. ama mekanı anlatmak için aksini de tercih etseniz ve anlatım yerindeyse bakış boşluğuna ne gerek var.
    açık diyafram kullanımı: az önce kişi yaşadığı ortamda ve zamanda vardır demiştim. kişinin o anki halini anlatmak istiyorsam açık değil tam aksine kısık diyafram tercih ederim. bu şekilde fotoğraf sunsam ülkemizde çok kişi niye diyaframı böyle kıstın gibi yorumlar yapacaktır. peki ortamdan tamamen soyutlanan bir vesikalık fotoğraf ile kişinin hayatına / duygusuna dair ne anlatabilirim?

    bunun gibi örnekleri ve klişeleri çoğaltabiliriz.

    teknikleri ve nerelerden nasıl geldiğini öğrenmek iyidir ama yeni şeyler çıkarabilmek için de bu tekniklere bağlı olmamayı da bilmek lazım.

    madem fotoğraf ile bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz o zaman klişelerden kurtulmalı........

    son olarak, ahmet yeşil ve aydın tuna palabıyıkoğlu arkadaşlarımızın söylediklerine katılıyorum. fotoğrafı incelerken teknik olarak duygu olarak ulaşabiliyorsak fotoğrafçının düşüncesi ile etraflıca değerlendirilebilir. ama asla ve asla saygıyı elden bırakmamak lazım. sonuçta bir üretim ve bu üretim için emek var

    aslında duygu anlatma konusu da karışık ve göreceli bir kavram...
    sende duygu uyandıran bir fotoğraf bende hiç uyandırmıyor olabilir. hatta duygu olması da gerekmiyor bence...
    duygu dediğin şey; senin tamamen öznel yaklaşımındır, sana hissettirdiğidir.
    bende hissettirmiyor olabilir...

    "bu fotoğraf bende duygu uyandırmıyor" diyen bir kişi için, nasıl bir duygu uyandırması beklenebilir?
    bu herhangi bir fotoğraf için de geçerli aynı zamanda...
    anlık, insani duygularla o an için bir şeyler hissedilmiş olsa bile, o "hisler" gerçek değildir...

    filozof abelard helloise'e yazmış olduğu mektuplarda; "hiç bir söz yere düşen bir yapraktan daha gerçek değildir sevgili" demişti...
    fotoğraf da bu konunun içindedir bana göre...
    sen istediğin kadar yere düşen yaprağın fotoğrafını çek;
    istediğin kadar yağmurun fotoğrafını çek:
    o yağmurun altında ıslanmadığın sürece, o yaprağın düşüşünü izlemediğin sürece;
    yani kısaca orada olmadığın sürece sen o fotoğrafa ait değilsindir...

    ben bosna'ya çekime gittiğim zaman, orada savaşta annesini, babasını ve kardeşlerini kaybeden bir kızla konuşma yapmıştım.
    konuşma esnasında; "sizi çok iyi anlıyorum" demiştim...
    kız bana; "siz bizi anlayamazsınız, çünkü siz burada değildiniz" demişti...
    işte bu cümle adamı bitirir...
    sen istediğin kadar fotoğraflara bak,
    sen istediğin kadar bir afrikalı çocuğun başında bekleyen akbaba fotoğrafına bak.
    bir noktadan sonra hikayedir...
    sende uyandırdığı duygular da anlıktır.
    sen hiç savaş fotoğrafları sergisinden göz yaşları ile ayrılan fotoğrafçı gördün mü?
    açıkça söylemek gerekirse o vietnam'lı çocuğun bulunduğu fotoğraf tarihin önemli bir sayfasına ışık tutuyor olsa bile, bende hiç bir şey uyandırmıyor.
    bu duygusuzluk değil;
    orada değildim, orayı yaşamadım:
    o fotoğrafın tek özelliği, bana bir şeyler anlatmak isteyişi,
    yani fotoğraf, "bir imge'dir",
    iyi bir fotoğraf da bir şiirin içindeki "berceste" gibidir.
    diğerlerinin arasından sıyrılır...

    fotoğraf konusunda eskiden daha ütopik düşünüyordum fakat bu düşüncelerim zaman içinde evrimleşti.
    şahsen iyi bir fotoğrafın teknikten oluştuğuna inanıyorum. bu tekniğe mekan kurgusu da eşlik eder. fotoğraf ses ya da duygu kayıt cihazı değildir. sana duygu transferi sağlamaz. sana sadece bir şeyler anlatmaya çalışır, işaret eder... fotoğraflar bir işaret tabelası gibidir... seni düşünsel bazda bir yerlere götürmeye çalışır...
    bu bağlamda; duyguyu tamamen bir kenara bırakıyorum.
    bu bir doktorun hastaya yaklaşımı ile aynıdır. belli bir noktadan sonra artık konu dönüp dolaşıp tekniğe geliyor.

    tabii, burada öznel yaklaşımlar var:
    örneğin anneni, babanı çekmişsindir. o fotoğraf senin için çok özeldir.
    geçerken çekmişsindir o an, yakalamak istediğin bir an vardır, onu yakalamak istemişsindir.
    bunlar konu dışı noktalardır...

    yukarıda bir çok "fotoğraf neden sanat değildir" anlatımına ek maddeler yazmışsın,
    o maddelere ek daha çok madde de yazılabilir.
    yani fotoğrafın sanat olması için geriye bir iki madde ancak kalıyor
    (yoksa o da mı kalmıyor yâ hû?)


    senin mesajına alıntı yaptım fakat sana özellikle yazmadım genel fikirlerim bunlar...











  • Yetkileriniz

    • Konu Acma Yetkiniz Yok
    • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
    •