CanonTURK Foruma Hoş Geldiniz.
Sayfa 1 Toplam 3 Sayfadan 123 SonuncuSonuncu
Toplam 56 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 20 arasi kadar sonuc gösteriliyor
Like Tree62Likes

Konu: "Bu fotoğraf bana birşey vermedi" ... FOTOĞRAFI ELEŞTİRMEK...

  1. #1
    Ahmet Yeşil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    ... ...
    Makina:
    Hasselblad 501cm, Leica M6 TTL, Canon 5D Mark II
    Üyelik tarihi
    03.July.2010
    Nereden
    Ankara
    Yaş
    44
    Mesajlar
    2,987

    Standart "Bu fotoğraf bana birşey vermedi" ... FOTOĞRAFI ELEŞTİRMEK...

    Aslında bu başlık daha uzun da olabilirdi, mesela;

    "Bu fotoğraf bana birşey vermedi", "Belki de sen birşey alamadın"...

    Ya da;

    "Bu fotoğraf bana birşey vermedi" (Üretim ve sunuma karşı bir üretimsiz karşı çıkış),

    Ya da;

    "Fotoğrafı Eleştirmek"

    Belki de bu en yalını oldu.

    Görsel öğelerin-imgelerin- hergün milyonlarcasının gözlerimizin önünden geçtiği bir yaşamda herhangi bir görsele dikkat edecek-üzerinde düşünecek bir alışkanlığın duygularımızda ya da belleğimizde yer etme ihtimali var mı?

    Sokağa çıkın;

    "Dünyaya Çerçevelerden Mi Bakacaksınız",
    "Yeni Dünya Kuruyemiş",
    "Charisma Rent a Car"

    ve daha milyonlarca tabela- anlatım, açıklama... Çok çok hızlı ve net!

    İçeriğin doğru olup olmaması önemli mi? Kim düşünebilir ki kuruyemişle yeni dünya olup olmayacağını; çıt çıt çekirdek yok mu en kötü ihtimalle..?
    Bunca göz ve zihin bombardımanı sonucunda (ama hepsi de güzel tabelalarda-burası önemli çok güzel tabelalarda ) nefes almaya ve düşünmeye zaman ayırabilen insanlar var mı?
    Pek tabi...
    Ancak bu insanların sunumları yine gözleri ve zihinleri zaten bombardıman altında olan insanların önüne geliyor.
    Peki bu insanlar bu görsel sunumlarda ne bulur?
    Ne bulmak ister?
    Altın oran?, Güzel tabela (bakın yukarıda söylemiştim) ?
    Hoşluk, güzellik? Yani zihin bombardımanında unutulmaya alışılmış olan imgeler?

    Bence görsel öğeleri (artık konumuz olduğuna göre "Fotoğraf" sözünü kullanabilirim) eleştirmek için sanıyorum ki öncelikli kural olarak nefes almayı başarabiliyor olmak önemli.
    Durmalı, düşünmeli ve tanımalıyız.
    Çirkin- paslı bir tabela es geçilebilir ama çirkin(!) bir fotoğraf es geçilemez.

    Neden çirkin? Çirkinlik bilinçli mi?
    Sunucunun (sanatçı vb) aslında paslı tabelayı düzeltme (bu fotoğrafı daha önceden estetik bir sunuma büründürecek teknik bilgi) bilgisi ve becerisi yok muydu?
    Sanatçıyı tanıyor muyuz? Genel eğilimlerinin farkında mıyız?
    Sanat güzeli mi yansıtmalı?
    Çağdaş sanatta özellikle kuralların bütün olmasından söz edilebilir mi? Gerçek dünya ve yaşam doğru, güzel ve estetik mi?

    Görsel sunuya yapılacak eleştiri (eleştiri derken olumsuzu kastetmiyorum-tanıma ve onu tanımaktan dolayı olan şükran) yukarıdaki soruların cevaplanmasıyla başlamıyorsa fotoğraf eleştirisinin kalıcı metne dökülmemesinden yanayım.
    Doğru eleştirinin bu sorulara cevap verebilecek potansiyele sahip insandan gelebilmesi taraftarıyım.

    Bir örnek...



    Hadi yukarıdaki soruları sormadan bir eleştiri yapalım...

    1- Açık havada daha ince grenli film kullanılabilirdi, iso 100 bu fotoğrafta daha temiz sonuçlar verirdi.
    2- Soldaki çocuğun sağ eli fotoğrafta çıkmamış, bacak varken ayaklar da çıkmamış; koşma hissi daha iyi verilebilirdi-önemli bir hata.
    3- En sağdaki kızın asker tam arkasına gelmiş, orada bir belirsizlik var.
    4- Fotoğrafın ortasındaki çıplak kız anafikir olduğuna göre üçte bir kuralına uyulmalıydı, ana fikir tam ortaya gelmemeliydi.
    5- Yine merkezdeki kızın tam arkasında asker var, kadraj az yana alınmalıydı ki boyut etkisi verilsin.
    6- Zemin ve toz bulutu üçte bir oranda değil, zemin az daha küçük olmalıydı ki üçte bir kuralına uyulmuş olsun.
    7- Tabelalar dikkat dağıtıyor.

    Kısacası: Bu fotoğraf bana birşey vermedi!

    E tabi, bu kadar eleştiri yapıp bilgeçliğimizi ortaya koyunca Nick Ut için güzel birşeyler de söylemek lazım;
    "Daha iyi çalışmalarınızı bekleyeceğiz,
    ışığınız bol olsun"...

    Saygılar ve sevgiler...










    Konu Ahmet Yeşil tarafından (01.May.2013 Saat 13:19 ) değiştirilmiştir.
    İNTERNETİME DOKUNMA!

  • #2
    Titofloyd - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Timuçin Toprak
    Makina:
    Canon EOS 50D
    Üyelik tarihi
    19.April.2013
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    43
    Mesajlar
    154

    Standart

    Benimde düşüncelerime tercüman olan çok keyifli bir yazı olmuş...











  • #3
    mustafanazif
    Guest

    Standart

    nedense sevmez fotoğrafçılar şiiri...
    oysa ki o da bir fotoğraftır:
    eleştirine bir tutam yâren'lik olsun ahmet...


    ...
    polistir babam
    Cumhuriyetin bir kuludur
    bense
    anlamış değilim böyle maceralardan
    ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur
    yalnız
    coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan
    nüfus cüzdanımda tuhaf
    ekmek damgası durur
    benim işim bulutlar arşınlamak gün boyu
    etin ıslak tadına doğru
    yavaş yavaş uyanmak
    çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp
    hırsız cenazelerine bine bine
    temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme
    korkak dualarından cibinlikler kurarak
    dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz
    nakışsız yaşamakları
    silâhlanmak sayarak
    çıkardım
    boğaza tıkanan lokmanın hartasını
    çıkınımda güneşler halka dağıtmak için
    halkı suvarmak bin saçlarımda bin ırmak
    ıhtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış
    hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa
    fly Pan-Am
    drink Coca-Cola

    Tutun ve yüzleştirin hayatları
    biri kör batakların çırpınışında kutsal
    biri serkeş ama oldukça da haklı.
    Ölümler
    ölümlere ulanmakta ustadır
    hayatsa bir başka hayata karşı.











  • #4
    evirgen2008 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Ömer Alp Evirgen
    Makina:
    5D Mark II+
    Üyelik tarihi
    15.November.2010
    Nereden
    Ankara-Kırıkkale-İstanbul
    Yaş
    34
    Mesajlar
    3,872

    Standart

    Ben çok yanlış gelmisim affola










    Konu evirgen2008 tarafından (01.May.2013 Saat 03:40 ) değiştirilmiştir.
    erkalkasikci likes this.
    Gerekirse kefen başa sarılır.

  • #5
    evirgen2008 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Ömer Alp Evirgen
    Makina:
    5D Mark II+
    Üyelik tarihi
    15.November.2010
    Nereden
    Ankara-Kırıkkale-İstanbul
    Yaş
    34
    Mesajlar
    3,872

    Standart

    .....










    Konu evirgen2008 tarafından (01.May.2013 Saat 03:41 ) değiştirilmiştir.
    Gerekirse kefen başa sarılır.

  • #6
    DustyBrain - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Uğur Bilgin
    Makina:
    Minolta XG-1, EOS 550D
    Üyelik tarihi
    17.February.2013
    Nereden
    İzmir
    Mesajlar
    66

    Standart

    İnsan beyninin algı yolaklarını az-çok biliyoruz. Bunları neyin tetiklediğini, seçimimizi nelerin etkilediğini biliyoruz. Bu sebepledir ki en altta yazdığınız genel-geçer bilinen 7 madde ve dahasına, fotoğraf çekmek ve fotoğraf eleştirmek için çokça başvuruluyor. Sonuçta amacımız insan zihnine ulaşmak. Bence işte burada büyük bir hata yapıyoruz. Biz neden insan zihnine ulaşmak için çaba sarfediyoruz? Algıya açılan yolları olabildiğince kullanıp, algılayacak kişiye her türlü imkanı sunmak görevimiz olmalı mı? Böyle yapınca anlatmak istediğimizi anlatabiliyor muyuz, yoksa anlatamasak da fotoğrafa bakmalarını mı sağlıyoruz?

    Ben fotoğrafa başlamadan önce, izleyici olarak sinemayla çok ilgileniyordum. Açık anlatım-kapalı anlatım belli başlı iki tekniktir sinemada, açık anlatımda sahnelerin, diyalogların, ekrana yansıtılanların ucu açıktır, seyirciye bırakılır. Seyirci kendi bilgi birikimi, kültür düzeyi, ilgi alanı vs. ile bunları yorumlar, özümser. Kapalı anlatımda ise, yönetmen neredeyse filmin sonunda filmin ne anlatmak istediğini akan yazıyla seyirciye anlatır. İzleriz, "haaa, böyleymiş" deriz, 2 gün sonra unuturuz. Tüm büyük yönetmenler, haliyle, açık anlatımı kullanmışlardır. Bu ayrım malesef fotoğraf sanatında çok yer bulamıyor, belki de doğası gereği.

    Sinema için bir başka ayrım, estetik kaygı/içerik kaygısı. Stanley Kubrick gibi, Ingmar Bergman gibi, Kieslovski gibi yönetmenler bu iki kaygıyı da kendi yollarıyla olabilecek en iyi şekilde taşımışlardır ve bu yüzden dünyanın gelmiş geçmiş en iyi yönetmenleri arasındadırlar. Nuri Bilge Ceylan gibi, geri planında fotoğrafçılık ağır basan yönetmenler estetik kaygıyı, zeki demirkubuz, michael haneke vb. yönetmenler ise içerik kaygısını uçlarda yaşayan yönetmenlerdendir. Bu konuda ise sinema ile fotoğraf sanatları arasında fazla bir ayrım olduğunu düşünmüyorum. İkisi de estetik ve içerik kaygıyı belirli oranda taşıyabilir.

    Az ve çok yüzeysel olsa da, bu kadar şeyi neden yazdım? Fotoğraf, bana göre estetik kaygıyı her zaman daha çok taşıyan bir sanat olmuştur. Bunda biraz haklıdır da. Bir fotoğrafın derin bir şeyler anlatması zordur. Konusu-nicelik olarak içerebileceği- buna izin vermez. Bir fotoğrafta birden fazla cümle kuramazsınız. Fakat bundandır ki, anlatmak istediğinizi eğer bir cümlede anlatabiliyorsanız ve bunu estetik bir şekilde fotoğraf karesine yansıtabiliyorsanız o kare unutulmaz. Biraz da bu yüzden, "Unutulmaz kareler çekme" beklentisi içinde olmak, bana göre çok gerçekçi değil. Bu gibi beklentiler genelde hayatınızı bu yola adamayı gerektirir. "Hobi" diyemezsiniz. Bu işten "para kazanıyorum" diyemezsiniz. Amacınız bunlar olamaz. Bence herkes bunun farkında, tam olarak kelimelere dökülemese dahi, eleştirdiğiniz eleştirilerin temelinde bu inanç yatıyor.

    Örneğiniz üzerinden konuşursam, estetik kaygıdan eser olmayan bir fotoğraf. İçeriğiyle, kurduğu cümleyle "iz bırakan" fotoğraflardan. Aynen kastettiğiniz gibi, bu fotoğrafı estetik açıdan değerlendirmek, kurduğu cümleyi anlamamak, anlamaya uğraşmamak demektir.

    Toparlarsam, estetik kaygı, sanıyorum fotoğraf çeken herkeste olan bir duygu. İçerik ise, bir insanın hayatla "bir derdi" olmadan hissedemeyeceği bir kaygı. Bu sebeple içeriği önemsesek dahi, çoğu zaman görüp etkilendiğimiz bir fotoğrafı(içerik yönü yüksek) yeniden yorumlamaktan öteye gidemiyoruz ve yorumumuzu estetik kaygıyla olabildiğince güzelleştirmeye çalışıyoruz. Bana öyle geliyor ki bu yüzden, fotoğraf/afiş/kitap kapağı/tişört baskı vs. her ne "görsel" görüyorsak ilk önemsediğimiz estetik kaygı oluyor. İçerik, ancak estetik kaygı doyurulunca bizim için anlam kazanıyor.

    Başlık için kendi adıma teşekkür ederim, benim 6 paragrafta anlatmaya çalıştığımı çok daha kısa bir şekilde anlatabilmişsiniz görünüyor.
    Buradan kolayca, fotoğrafta içerik kaygısını benden daha fazla yaşadığınızı düşünebilirim. Kendimi bildiğim için de, estetik kaygıya-şimdilik-daha çok önem verdiğim bir gerçek.

    Tekrar teşekkürler başlık için, selamlar.










    Ahmet Yeşil and mustafanazif like this.

  • #7
    mustafanazif
    Guest

    Standart

    Alıntı evirgen2008 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    AYrıca fotoğraf bombalar atıldıktan hemen sonra çekilmiş ve savaşın içerisinde bir fotoğraf... AN fotoğraflarında bu kadar sanatsal kaygı taşındığını da görmedim ben esasında... Bırak sağ elin kadrajda düzgün gözükmemesini o çocuğun yarısı kesili olsa fotoğrafta yine de damga vuracak bir fotoğraf olurdu kanaatimce... Çünkü sanatsal bir kaygı taşıyarak çekilmedi bu fotoğraf. Anı belgelemek için çekildi.

    Esasında 1/3e uymamış biraz daha gökyüzüne yer ayırmalıymış yazmışsın ama başka bi maddede de bacakları kesmiş demişsin. Bu durumda çelişmiş olmuyor musun abi? AYrıca ne yapsaydı adam bi dakka fotoğraf çekiyorum deyip bi adım geriden daha geniş bi kadrajla mı çekmeye çalışsaydı? Olayın devamında kız çocuğuna askerlerin yardım ettiğini hatırlıyorum yanlışım yoksa. Bu bütün olayı yüzündeki o ifadeyi katlederdi ki fotoğraf bu kadar manidar olmazdı o zaman...

    Doğru yazdığın şeylerde haklısın belki ama örnek açısından bu fotoğraf olmamış bence. Savaş gibi bir durumda AN fotoğraflayan bir fotoğrafçıdan sanat kaygısı bekliyorsun ve buna göre de acımasızca eleştiriyorsun fotoğrafı. Bu örnek olmamış bence hiç...
    ömer...
    bence ahmet'in yazısı ironik öğeler içeren bir yazı...
    o açıdan okursan zannedersem açıklamaların başka türlü olacaktır...










    Ahmet Yeşil and DustyBrain like this.

  • #8
    evirgen2008 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Ömer Alp Evirgen
    Makina:
    5D Mark II+
    Üyelik tarihi
    15.November.2010
    Nereden
    Ankara-Kırıkkale-İstanbul
    Yaş
    34
    Mesajlar
    3,872

    Standart

    Alıntı mustafanazif Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    ömer...
    bence ahmet'in yazısı ironik öğeler içeren bir yazı...
    o açıdan okursan zannedersem açıklamaların başka türlü olacaktır...
    Abi sabahtan beridir yalı iletken çalışıyorum kafam kaldırmaz muhtemelen farklı anladım zaten okumadım da yarın sakin kafayla bi okurum artık










    Gerekirse kefen başa sarılır.

  • #9
    mustafanazif
    Guest

    Standart

    Alıntı evirgen2008 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Abi sabahtan beridir yalı iletken çalışıyorum kafam kaldırmaz muhtemelen farklı anladım zaten okumadım da yarın sakin kafayla bi okurum artık
    oy oy bu daha fena.. okumadığın şeye mi yanıt yazdın











  • #10
    tanerunlu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CT İstanbul

    Status
    Offline
    İsim
    Taner Ünlü
    Makina:
    Canon EOS 50D Fujifilm X-E2
    Üyelik tarihi
    01.January.2010
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    38
    Mesajlar
    2,711

    Standart

    Farklı bakış açıları ortaya çıkmaya başaldıysa bu yazının amacına ulaştığının göstergesidir bence. O sebeple ayrı olarak tebrik ederim ve teşekkür ederim. Uğur beyin yazdığı şeyleri gecenin bu saatinde kafamda toplayamasam da bazı noktaları aklımda kalıcı oldu. Örneklendirmesi bunda etkili. Uğur bey size de teşekkür ederim.

    Ben de birkaç şeyi farklı örneklendirmek isterim dilim döndüğünce bu gece vakti.

    Fotoğrafı vidyodan ayıran özelliğini değil ama benzer bir ayrımı söyleyebilirim.
    Eğer bir film = roman ise
    bir şiir de kesinlikle fotoğrafın kendisidir.

    Şiir yazmanın zorluğu birçok kişi tarafından kaleme alınmıştır. Doğrudur. Çünkü belirli bir düzen içerisinde aynı altın oran ya da farklı teknikler gibi şiirin de teknikleri ölçüleri uyakları kafiyeleri vardır.
    "Eeee, serbest şiir var" demekle olmaz başka birisi de der ki serbest şiirin de bir ölçüsü bir dengesi var. İşin özü düzensizlik gibi görünen şeylerde de aslında bir düzen vardır.

    Çok uzatmayayım. Bizim ilk önce insan olarak eleştiri kavramını bilmemiz gerekiyor. Eleştiri doğruya yönlendirmektir bence. Karalayarak, aşağılayarak "yok bu olmamış" mantığıyla işe girersek biz eleştirmen değil bir kere insan olma yolunda sıkıntı çekmişiz demektir. Zira eleştiri dediğimiz doğrularını göstermelidir ki eleştiri amacına ulaşsın.

    Fotoğrafı eleştirmek her kişinin haddine değildir. Ben eleştiremem çünkü hala bilmediğim birçok şey var. Bir kere ben sanat yaptığımı iddia etmiyorum. Kimi zaman işimi yapıyorum kimi zaman ise hobimi fotoğrafla törpülüyorum. Ama ben bu işin üstadı olsaydım, ben bunu sanat adına yapsaydım eleştirebilirdim. Bizimkisi nacizene bir yorum sadece. Bildiğimiz noktalarda yardım kimi zaman kimi zaman da doğru yol şurdaymışı söylemekten ibaret.

    Bu arada ilk baştaki fotoğraf yanlış bilmiyorsam kırpılmış halidir. Üzerinde ironi yapılmıştır ve alanı tabiki belgesel fotoğrafçılığıdır ve haber niteliği taşıdığı için bir belgedir. Tabiki eleştirilebilir ama büyük ihtimal ölen bir adamın fotoğrafını eleştirmek picassonun resimlerinden birşey anlamıyorum demek gibi bir şeye denk gelir. Fotoğrafçıya bir şey katmayacaktır. Amaç sanat değil haber yapmaktır.










    Ahmet Yeşil likes this.

    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

  • #11
    tunapala - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Fotografci vs...

    Status
    Offline
    İsim
    Aydin Tuna Palabiyikoglu
    Makina:
    Elde avucta kalmadi ne bulursam onu artik...
    Üyelik tarihi
    07.July.2010
    Nereden
    Los Angeles, CA
    Mesajlar
    4,591

    Standart

    Sevgili Ahmet;

    Fotograf okuma, elestimre uzerine bir kac kelam laf edebilirim sanirim.

    Fotograf dedigimizde tek bir tur urunden, uretimden veya sunumdan bahsetmiyoruz. Fotograf elestirisi dendiginde hem bir cok farkli fotograf tanimi isin icine giriyor hem de bir cok farkli elestirme tanimi.

    Genelleme yapilirsa her bir fotograf teknik olarak elestirilebilir.Ve teknik cozumleme daha basittir. Fotografin amaci, hedef kitlesi, cekim teknigi ve uygulamasinin basarisina bakilir o alanin genel kurallari cercevesinde toparlanir.

    Ancak fotograf sadece teknik degildir. Fotograf icerik, gorsel duzenleme, cekilenler, cekilirken disarida birakilanlar, varsa sanatcinin vermek istedigi mesaj ve butun bunlarin yaninda tekniktir. Bazen teknik olarak basarisi dusuk bir fotograf icerik olarak cok kuvvetli olabilir. Veya iceriksiz bir fotograf uygulama ve kompoziyon anlaminda carpici durabilir.


    Elestiri yapacak olan kisinin de birikimi ayrica onemlidir. Mesela Sevgili Ahmet demiski yukaridaki ozelliklere bakmadan elestirelim. Ancak bilgisizce yapilan elestiride bahsettiginiz arastirmayi yapin yada yapmayin elestiriniz hatali olacaktir.

    Bahsedilen yani kimdir nedir diye bilgi olmasa bile:
    Gren ile ilgili elestiri yanlistir cunku hareketli obje ve dumanli bir ortamda isik miktari az olacagi icin 200 ASA film tercih edilmistir.

    Soldaki cocugun sag eli fotografta cikmistir. Kosma halinde bu eli gormek zorunda degilsiniz.

    En sagdaki kizin tam arkasina gelen asker kontrast yaratarak kizin durumunu daha cok belgelemistir.

    Ciplak kiz ana fikir degil fotograftaki en carpici ogelerden sadece biri ve altin noktaya gelmistir.

    Ucte bir planlama sadece zemin icin degildir. Bu yaklasim hatali.

    Tabelalar mekani ve zamani belli ediyor.

    Dolayisi ile bir fotografa bilgili bir sekilde salt teknik elestiri yapildiginda sonuclar yanlis degildir sadece sadece teknige bakarakbir fotograf hakkinda yorum yapmamak gerekir.


    Kaldi ki fotograf bana bir sey vermedi bir elestiri degildir. Oznel bir gorus sunumudur. Bu sozu soyleyen kisiye saygi duymak ve kisisel begenisi olarak bakmak gerekir. Kisilerin bu sozu soylemesi bir sekilde fotografi degersiz kilmaz ayni bu fotograf super arkadas cumlesinin fotografi yuceltmeyecegi gibi.

    Kalin kisimda yazdigim yazilar Sevgili Ahmet ile ayni fikirde degilmisim gibi bir intiba yaratmasin. Elestirinin tam olabilmesi icin Ahmet'in saydiklari ve daha fazlasi gerekir. Ancak
    bahsettigi sorular yanitlanmadan da Teknik bir elestiri yapilabilir ve bilgili biri tarafindan yapildiginda bu dogru (ama gelistirilebilir/ekisk) bir elestiri olur.

    Ayrica Elestiri konusunda daha evvela ctigimiz uzun uzadiya tartistigimiz bir baslk vardi.

    http://www.canonturk.com/vbulletin/f...i-anlamak.html

    Ayrica konudan bagimsiz fakat yeri gelmisken bir ricam. lutfen birine ait fotograf yayinlarken ki ozellikle bu tarz cok bilinen fotograflarda fotograf sahibinin ismini yayinlayalim ve bilmem kim tarafindan sacma sapan croplanarak veya renkleri oynanarak katledilmis halini degil orjinal halini yayinlayalim.
    Birinci fotograf Nick UT'a aittir. Kirpilmamis hali buradadir. File:TrangBang.jpg - Wikipedia, the free encyclopedia
    Omerin Paylastigi fotograf Kevin Carter'a aittir. Her iki fotografinda baskilarini gormus biri olarak Renk, tonlama isik ile ilgili tum gondermeleriniz hatali arkadaslar.










    Konu tunapala tarafından (01.May.2013 Saat 02:16 ) değiştirilmiştir.

    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

    Yazdiklarim tecrubelerime dayanir. Siz ayni tecrubeyi paylasmak zorunda degilsiniz.

  • #12
    Titofloyd - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Timuçin Toprak
    Makina:
    Canon EOS 50D
    Üyelik tarihi
    19.April.2013
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    43
    Mesajlar
    154

    Standart

    Ahmet bey sanırım bu yazıda insanların teknik kurallara kafayı takıp,kusursuz fotoğrafı yakalama peşinde aslında fotoğrafın gerçek amacından uzaklaşıldığından bahsetmiş...önemli olan bence de akıllarda yer edecek,izleyince birşeyler verecek çalışmalar ortaya koyabilmek...hayattan bir fotoğraf yada manzara fotoğrafı olur farketmez...bu kareye koyduğu eleştiri doğru yada yanlış ama bu ironi yi çok güzel dile getirmiş...özellikle fotoğraf sitelerinde öyle saçma sapan eleştiriler görüyorum ki...adam müthiş bir kare yakalamış,yok kadraj eğri yok el yarım çıkmış vs...kimse içeriğe bakmıyor...bunu yazanın portfolyosuna bakıyorsun,son derece iyi pozlanıp karelenmiş içi boş anlamsız fotoğraflar... ben kendi adıma herkezin hatırlayacağı 3-5 kareye sahip olsam daha ne isterim...










    Elensar likes this.

  • #13
    ilbey666 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CT Avrupa Yakası Gezi Sorumlusu

    Status
    Offline
    İsim
    İlbey Yağcı
    Makina:
    Canon Eos 5D mk I
    Üyelik tarihi
    10.July.2011
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    2,345

    Standart

    Harika bir yazı olmuş Ahmet abi..

    İronilerde %100 haklısın, bazen ben bile yok 1/3 kuralı yok altın kural yok diyafram-alan derinliği derken ne konu kalıyor ne duygu.. Fotoğraf yaşıyorsa, kadrajdan sana doğru harekete geçiyorsa, içine işliyorsa fotoğraftır.

    Senin tepkini anlıyorum abi, fotoğrafa salt teknik yönden eleştiren ve fotoğrafın hikayesini bilmeyen, duygusunu hissedemeyen adamlara lafın. Işığı neden sağdan vurdurmadın da neden orada gren var vs vs. Bırak da adamın o fotoğraftaki duygusunu anlamaya çalış azıcık..










    Referanslar;
    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.


    Biz 6-7li yaşlarımızda sabahın köründe titreyerek de olsa "varlığım Türk varlığına armağan olsun" derken gayet ciddiydik.

  • #14
    mobidik - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Erdem LEVENT
    Makina:
    Canon 60D 18-55 Kit + 50mm 1.8 II + Tamron 70-300 VC
    Üyelik tarihi
    22.April.2011
    Nereden
    Adana/Muş
    Mesajlar
    31

    Standart

    Estetik kaygı her zaman var olacaktır. İnsanoğlu, kurallar koyar, bu kurallara uyma kuralı koyar, bu kurallara uyma kuralına da bir kural koyar vs vs vs. Fotoğraf için birçok insan kısaca şu tanımı yapar: "Bakmak ile görmek arasındaki farktır fotoğraf." Tanım bu ki herkesçe kabul ediliyorsa nasıl görüldüğü değil ne görüldüğü mü önemlidir? Soruyu böyle sorduğumuzda 'diğerlerinden fark' dediğimiz şeyi kaçırabileceğimiz aşikardır.
    Fotoğrafta ne var? Ne kadar fotoğraf üst başlığı var? Bu başlıklar için bütün kurallar aynı mıdır?
    Fotoğrafçılık bir sanatsal uğraş ise temel sayıltıları elbette olmak zorundadır ya da "Temeli kural, kuralsızlıktır." diyerek işin içinden çıkabiliriz. Eleştiriler de farklı fotoğraf türlerinden yola çıkılarak yapılmalıdır gibi geliyor bana. Yani bir model çekimi ele alalım. Fotoğrafçı imkanları dahilinde hemen hemen her şeye müdehale edebiliyor. Bir de sokak fotoğrafçısını ele alalım. Öyle bir anda öyle bir yerde buluyor ki kendisini, bazen sadece makinesini kaldırıp çekebilecek zamanı oluyor. Daha sonra eleştirmen karşısına çıkıyor fotoğraf elinde bir tepsi kahvesi ile. Başlıyoruz rakamlarla konuşmaya. Her iki fotoğrafa da aynı muameleyi gösteriyoruz. Işık çok sert, altın oran, kadraj yamuk, elin yarısı yok, ayaklar kesilmiş.... Duygu nerde? İki fotoğraf da aynı şartlarda mı çekilmiş? Kontrol altına alınabilecek her şeyi eleştirebiliriz. Neden öyle değil de böyle çektiniz? Şöyle yapsaydınız daha iyi olabilirdi? Bu bir model çekimi için gayet makul sorulardır. Lakin bir sokak fotoğrafçısına, akışın içinde olmadan, ortamı bilmeden, şartları görmeden aynı şekilde eleştirebilir miyiz?
    Basit olarak nitelendirilebilir yularıda yazdıklarım. Lakin ben de bu iş ile uğraşıyorum. Bu işin içerisinde yeniyim ve böyle eleştirilmekten kafamda hep fotoğraf değil matematik oluyor. Oysa bu işe başlarken hedefim, insanlar fotoğraflarıma baktığında bir şeyler düşünsün, bir hikaye çıkarsın idi... Başka birisinin kafasında şu olabilir: Teknik açıdan mükemmel fotoğraflarım olsun...
    Sonuç olarak şunu isterim: Birisi fotoğrafıma baktığında (teknik bilgisi yeterli ise) beni teknik ve estetik olarak eleştirsin; lakin içerik olarak da bir şeyler söylesin, söylesin ki duyguyu aktarabildim mi? öğreneyim.

    (Karma karışık oldu ama çelişkili olduysa affola.)











  • #15
    Ahmet Yeşil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    ... ...
    Makina:
    Hasselblad 501cm, Leica M6 TTL, Canon 5D Mark II
    Üyelik tarihi
    03.July.2010
    Nereden
    Ankara
    Yaş
    44
    Mesajlar
    2,987

    Standart

    Çok faydalı yorumlar olmuş.

    Tabi bazı arkadaşlarımız başlığı okumadan dahi yorumlar yapmış; olabilir bir fotoğrafı anlamaya çalışmadan önce yorum yapanlar da var ne de olsa-anlayışla karşılıyorum.
    Aydın Bey'in saygı sözüne elbette katılabilirim ancak bir fotoğrafa da nasıl eleştiri yapılırsa yapılsın öncelikle saygıyla yaklaşılmasından yanayım.
    Sonuçta hepimiz duygu sahibi insanlarız ve kendi adıma alınacak eleştirinin çok üst düzey olup olmamasından ziyade kişinin buna saygı önceliğiyle yaklaşıp yaklaşmadığına dikkat ederim.

    Eleştirici fotoğrafın üzerinde belli okumaları yapıp ardından "Bu fotoğraf bana birşey katmadı" diyebilir. Zaten her fotoğrafın birilerine birşey katıp katmaması mümkün.
    Ancak bir fotoğrafa karşı yazılacak bir ya da iki cümlenin bir tanesi "Bu fotoğraf bana birşey vermedi" ise bu o kişinin zaten eleştirisinin (!) tamamen içerik yoksunu olduğunu belli eder ki en kötü ya da en anlamsız (kime göre?) fotoğrafın fazlalık ve gereksizliğinden daha fazlalık ve gereksizliktir.

    Ayrıca örneğimdeki fotoğrafta yer alan sözde fotoğraf eleştirim de zaten çoğumuzun anladığı üzere bir ironi.
    Yoksa tabelalar zamanı ve yeri de belli edebilir dikkat de dağıtabilir-ki böyle bir fotoğrafta bu zamanın ya da dikkat dağınıklılığın yeri bile bence olamaz.
    Her fotoğraf eleştirilebilir. Her imge için birçok olumlu olumsuz şey söylenebilir.
    Ancak en az fotoğraf kadar eleştiri de okuyucuya birşeyler verebiliyorsa o hem fotoğrafı hem eleştiriyi hem de sanat doyumunu (aşkınlık vb) yüceltmelidir diye düşünüyorum.

    Not: Fotoğraf sahibinin adını yazmıştım am ayanlış yazmışım; konu başlığını eniden düzenledim.










    İNTERNETİME DOKUNMA!

  • #16
    Halil Ibrahim Duran
    Guest

    Standart

    ben bu ironiye canı gönülden katılıyorum. eklemek istediğim bazı hususlar var:

    fotoğraf başlı başına bir üst dil, sanat ise yine başlı başına bir üst dildir. sanatın her dalında fotoğraf olmayacağı gibi fotoğrafın da her dalında sanat anlamı aramak yanlıştır. başka bir başlıkta daha yazmıştım bunu ama yeri geldiği için tekrar yazayım. fotoğraf sanatı tabiri güdük ve bence yanlış bir tabirdir. fotoğraf az önce dediğim gibi bir üst dildir ve sanatsal kaygılarla oluşturulmuş fotoğraflar veya belli teknik kaygılarla oluşturulmuş fotoğraflar bunun olsa olsa alt başlıkları olabilir.

    sanatsal kaygı taşımayan fotoğraflardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: bilimsel fotoğraflar, deneysel fotoğraflar, belgesel fotoğraflar, spor / fotomuhabir fotoğrafları, anı fotoğrafları..... belki bu liste uzayabilir de!

    ayrıca sanatsal fotoğraf üzerine bazı tekniklerden bahsediyoruz; bu tekniklere uyulmasa ne olur?

    1/3 kuralı: rönesans sanatçılarının, ressamların, uydurduğu bir kuramdır. orijinalde resme ait bir tabir ve uygulamadır. görsel bir tercihtir. 1 atm basınçta su 100 derecede kaynar, bunu değiştirmek için bazı fiziksel şartları değiştirmek gerekir. katı bir kuraldır. 1/3 kuralı o kadar katı bir kural mıdır? bence hayır. bir fotoğraf işini yapıyor ve anlatması gerekeni anlatıyorsa görevini yerine getirmiştir. o saatten sonra benim için 1/3 kuralı önemli değildir.
    bakış boşluğu: (yine bir resim ve ressamlık tabiri olan) portre fotoğrafçılığı ile alakalı bir düzenleme veya tercihtir. ülkemizde portre fotoğrafçılığı büst veya vesikalık gibi uygulansa da geçmişte portre tam boy ve daha geniş kadrajlama olarak örnekleri ile hayat bulmuştur. bir kişi yaşadığı ortamda ve zamada vardır. bakış boşluğu bu merakı nispeten gidermek için tercih edilir. ama mekanı anlatmak için aksini de tercih etseniz ve anlatım yerindeyse bakış boşluğuna ne gerek var.
    açık diyafram kullanımı: az önce kişi yaşadığı ortamda ve zamanda vardır demiştim. kişinin o anki halini anlatmak istiyorsam açık değil tam aksine kısık diyafram tercih ederim. bu şekilde fotoğraf sunsam ülkemizde çok kişi niye diyaframı böyle kıstın gibi yorumlar yapacaktır. peki ortamdan tamamen soyutlanan bir vesikalık fotoğraf ile kişinin hayatına / duygusuna dair ne anlatabilirim?

    bunun gibi örnekleri ve klişeleri çoğaltabiliriz.

    teknikleri ve nerelerden nasıl geldiğini öğrenmek iyidir ama yeni şeyler çıkarabilmek için de bu tekniklere bağlı olmamayı da bilmek lazım.

    madem fotoğraf ile bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz o zaman klişelerden kurtulmalı........

    son olarak, ahmet yeşil ve aydın tuna palabıyıkoğlu arkadaşlarımızın söylediklerine katılıyorum. fotoğrafı incelerken teknik olarak duygu olarak ulaşabiliyorsak fotoğrafçının düşüncesi ile etraflıca değerlendirilebilir. ama asla ve asla saygıyı elden bırakmamak lazım. sonuçta bir üretim ve bu üretim için emek var










    Konu Halil Ibrahim Duran tarafından (01.May.2013 Saat 14:12 ) değiştirilmiştir.
    adnerix, Ahmet Yeşil and Elensar like this.

  • #17
    altiner - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    altiner
    Makina:
    Canon EOS 60D
    Üyelik tarihi
    27.August.2012
    Nereden
    istanbul
    Yaş
    47
    Mesajlar
    206

    Standart

    Düşüncelerime tercüman olan bir yazı. Elinize sağlık...











  • #18
    Ahmet Yeşil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    ... ...
    Makina:
    Hasselblad 501cm, Leica M6 TTL, Canon 5D Mark II
    Üyelik tarihi
    03.July.2010
    Nereden
    Ankara
    Yaş
    44
    Mesajlar
    2,987

    Standart

    Aslında fotoğraf en büyük devrimini resim sanatının yönünü değiştirerek yapmıştır.
    Fotoğrafla gerçeği zaten yansıtıyor olan portre ve manzaralar, fotoğrafın icadından önce bu çizimleri yapan ressamlarda önemli dönüşümlerin başlangıcını ortaya attı.
    Gerçeklik resimden fotoğrafa kaydı.
    Ancak fotoğrafın icadından 150yıl geçmiş olmasına ve özellikle 50 yıldır fotoğrafın tüm dünyada yaygınlaşmasından sonra fotoğrafın da resmin yerini aldığı dönemlerdeki estetik kaygılarla düşünülemeyeceği zaten açıktır.



    Mondrian bu eserinde Broadway'i anlatır.
    Oranın kalabalıklığı, ışıltısı ve ritmi bu tabloda yer alır.
    Bu dönemde çekilen fotoğraflarda ise mecburen rönesans estetiği ön planda olmalıdır.



    Nasıl Mondrian'ı anlayabilmek için dönemi, yeni sanat felsefesini, sanatın evrimleşmesi ya da gelişimini anlıyor olmak gerekiyorsa iyi bir fotoğraf görüşü için de aynı kriterleri geliştirmek gerekmektedir.
    Çünkü kimileri için artık fotoğraf rönesans estetiğinden çoktan uzaklaşmış ve uzak olmak da zorundadır.

    Bu durumda belki de sanatsal düşünce, entellektüel bilgi, duygusal bir bakış hem ileten hem de alıcı için bir ortak payda ve anahtar olmalıdır.










    Konu Ahmet Yeşil tarafından (01.May.2013 Saat 21:14 ) değiştirilmiştir.
    İNTERNETİME DOKUNMA!

  • #19
    mustafanazif
    Guest

    Standart

    Alıntı Halil Ibrahim Duran Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    ben bu ironiye canı gönülden katılıyorum. eklemek istediğim bazı hususlar var:

    fotoğraf başlı başına bir üst dil, sanat ise yine başlı başına bir üst dildir. sanatın her dalında fotoğraf olmayacağı gibi fotoğrafın da her dalında sanat anlamı aramak yanlıştır. başka bir başlıkta daha yazmıştım bunu ama yeri geldiği için tekrar yazayım. fotoğraf sanatı tabiri güdük ve bence yanlış bir tabirdir. fotoğraf az önce dediğim gibi bir üst dildir ve sanatsal kaygılarla oluşturulmuş fotoğraflar veya belli teknik kaygılarla oluşturulmuş fotoğraflar bunun olsa olsa alt başlıkları olabilir.

    sanatsal kaygı taşımayan fotoğraflardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: bilimsel fotoğraflar, deneysel fotoğraflar, belgesel fotoğraflar, spor / fotomuhabir fotoğrafları, anı fotoğrafları..... belki bu liste uzayabilir de!

    ayrıca sanatsal fotoğraf üzerine bazı tekniklerden bahsediyoruz; bu tekniklere uyulmasa ne olur?

    1/3 kuralı: rönesans sanatçılarının, ressamların, uydurduğu bir kuramdır. orijinalde resme ait bir tabir ve uygulamadır. görsel bir tercihtir. 1 atm basınçta su 100 derecede kaynar, bunu değiştirmek için bazı fiziksel şartları değiştirmek gerekir. katı bir kuraldır. 1/3 kuralı o kadar katı bir kural mıdır? bence hayır. bir fotoğraf işini yapıyor ve anlatması gerekeni anlatıyorsa görevini yerine getirmiştir. o saatten sonra benim için 1/3 kuralı önemli değildir.
    bakış boşluğu: (yine bir resim ve ressamlık tabiri olan) portre fotoğrafçılığı ile alakalı bir düzenleme veya tercihtir. ülkemizde portre fotoğrafçılığı büst veya vesikalık gibi uygulansa da geçmişte portre tam boy ve daha geniş kadrajlama olarak örnekleri ile hayat bulmuştur. bir kişi yaşadığı ortamda ve zamada vardır. bakış boşluğu bu merakı nispeten gidermek için tercih edilir. ama mekanı anlatmak için aksini de tercih etseniz ve anlatım yerindeyse bakış boşluğuna ne gerek var.
    açık diyafram kullanımı: az önce kişi yaşadığı ortamda ve zamanda vardır demiştim. kişinin o anki halini anlatmak istiyorsam açık değil tam aksine kısık diyafram tercih ederim. bu şekilde fotoğraf sunsam ülkemizde çok kişi niye diyaframı böyle kıstın gibi yorumlar yapacaktır. peki ortamdan tamamen soyutlanan bir vesikalık fotoğraf ile kişinin hayatına / duygusuna dair ne anlatabilirim?

    bunun gibi örnekleri ve klişeleri çoğaltabiliriz.

    teknikleri ve nerelerden nasıl geldiğini öğrenmek iyidir ama yeni şeyler çıkarabilmek için de bu tekniklere bağlı olmamayı da bilmek lazım.

    madem fotoğraf ile bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz o zaman klişelerden kurtulmalı........

    son olarak, ahmet yeşil ve aydın tuna palabıyıkoğlu arkadaşlarımızın söylediklerine katılıyorum. fotoğrafı incelerken teknik olarak duygu olarak ulaşabiliyorsak fotoğrafçının düşüncesi ile etraflıca değerlendirilebilir. ama asla ve asla saygıyı elden bırakmamak lazım. sonuçta bir üretim ve bu üretim için emek var

    aslında duygu anlatma konusu da karışık ve göreceli bir kavram...
    sende duygu uyandıran bir fotoğraf bende hiç uyandırmıyor olabilir. hatta duygu olması da gerekmiyor bence...
    duygu dediğin şey; senin tamamen öznel yaklaşımındır, sana hissettirdiğidir.
    bende hissettirmiyor olabilir...

    "bu fotoğraf bende duygu uyandırmıyor" diyen bir kişi için, nasıl bir duygu uyandırması beklenebilir?
    bu herhangi bir fotoğraf için de geçerli aynı zamanda...
    anlık, insani duygularla o an için bir şeyler hissedilmiş olsa bile, o "hisler" gerçek değildir...

    filozof abelard helloise'e yazmış olduğu mektuplarda; "hiç bir söz yere düşen bir yapraktan daha gerçek değildir sevgili" demişti...
    fotoğraf da bu konunun içindedir bana göre...
    sen istediğin kadar yere düşen yaprağın fotoğrafını çek;
    istediğin kadar yağmurun fotoğrafını çek:
    o yağmurun altında ıslanmadığın sürece, o yaprağın düşüşünü izlemediğin sürece;
    yani kısaca orada olmadığın sürece sen o fotoğrafa ait değilsindir...

    ben bosna'ya çekime gittiğim zaman, orada savaşta annesini, babasını ve kardeşlerini kaybeden bir kızla konuşma yapmıştım.
    konuşma esnasında; "sizi çok iyi anlıyorum" demiştim...
    kız bana; "siz bizi anlayamazsınız, çünkü siz burada değildiniz" demişti...
    işte bu cümle adamı bitirir...
    sen istediğin kadar fotoğraflara bak,
    sen istediğin kadar bir afrikalı çocuğun başında bekleyen akbaba fotoğrafına bak.
    bir noktadan sonra hikayedir...
    sende uyandırdığı duygular da anlıktır.
    sen hiç savaş fotoğrafları sergisinden göz yaşları ile ayrılan fotoğrafçı gördün mü?
    açıkça söylemek gerekirse o vietnam'lı çocuğun bulunduğu fotoğraf tarihin önemli bir sayfasına ışık tutuyor olsa bile, bende hiç bir şey uyandırmıyor.
    bu duygusuzluk değil;
    orada değildim, orayı yaşamadım:
    o fotoğrafın tek özelliği, bana bir şeyler anlatmak isteyişi,
    yani fotoğraf, "bir imge'dir",
    iyi bir fotoğraf da bir şiirin içindeki "berceste" gibidir.
    diğerlerinin arasından sıyrılır...

    fotoğraf konusunda eskiden daha ütopik düşünüyordum fakat bu düşüncelerim zaman içinde evrimleşti.
    şahsen iyi bir fotoğrafın teknikten oluştuğuna inanıyorum. bu tekniğe mekan kurgusu da eşlik eder. fotoğraf ses ya da duygu kayıt cihazı değildir. sana duygu transferi sağlamaz. sana sadece bir şeyler anlatmaya çalışır, işaret eder... fotoğraflar bir işaret tabelası gibidir... seni düşünsel bazda bir yerlere götürmeye çalışır...
    bu bağlamda; duyguyu tamamen bir kenara bırakıyorum.
    bu bir doktorun hastaya yaklaşımı ile aynıdır. belli bir noktadan sonra artık konu dönüp dolaşıp tekniğe geliyor.

    tabii, burada öznel yaklaşımlar var:
    örneğin anneni, babanı çekmişsindir. o fotoğraf senin için çok özeldir.
    geçerken çekmişsindir o an, yakalamak istediğin bir an vardır, onu yakalamak istemişsindir.
    bunlar konu dışı noktalardır...

    yukarıda bir çok "fotoğraf neden sanat değildir" anlatımına ek maddeler yazmışsın,
    o maddelere ek daha çok madde de yazılabilir.
    yani fotoğrafın sanat olması için geriye bir iki madde ancak kalıyor
    (yoksa o da mı kalmıyor yâ hû?)


    senin mesajına alıntı yaptım fakat sana özellikle yazmadım genel fikirlerim bunlar...











  • #20
    Halil Ibrahim Duran
    Guest

    Standart

    Koca mesajda bi tane duygu kelimesi kullanmısım
    Sen hep duygudan gitmissin abi

    Kendi icinde bir butunluk var ve anlatılmak isteneni aktarıyorsa gorevini yapmıstır.
    (Duygu derken kastım portresi cekilen kisinin duygusu)


    Tapatalktan gonderdim Turkce karakter varsa "tepetaklak" olmus olabilir











  • Yetkileriniz

    • Konu Acma Yetkiniz Yok
    • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
    •