Sevgili arkadaşlar,
Esas konudan sapmış da olsak; unutmamak gerekir ki "cinsel sapkınlık" insan varlığının başlangıcından beri var..
Doyumsuzluğun getirdiği azgınlık ile her dönem yeni arayışlara giren insan yeni zevkler aramış ve çoğu kez "alternatif cinsel hazlar" bu durakların başında gelmiştir.
Ancak bu durumun varlığı, onun kültürün kabul edilebilir bir parçası olduğu anlamını gerektirmez...
Yaygın bir hata/yanlış/sapkınlık kültürü oluşturan tüm varlığı bağlamaz...
Bu bahsettiklerim tamamen işin sapkınlık boyutu.....
Cinsel anlamda farklılık hissetmek yada doğuştan gelen enzimsel yada organel çeşitlilik ile öyle olmak kişinin bir tercihi değil elbet... Bu konuda en ufak bir söz söyleyemem..
Ayrıca bu konuda birileri konuşacaksa ben ve sizler değil; eğer aramızda var ise tabipler, psikologlar ve sosyologlar olmalı, esas konuşması gereken...
Ancak bir birey olarak benim bakış açım şu: İster straight (kendi cinsiyetinde) ister transeksüel olsun çevremde fahişelik yapan kimse görmek istemiyorum.. En sevdiğim dürümcüye, akşam belli bir saatten sonra (22:00 de geç bir saat değil hani) o bölgede transeksüeller iş tutuyor diye gidememek beni rahatsız ediyor..
Polisin de bu konuda sıkıntı çektiğini biliyorum...
Eskiden Merter E-5 üstünde yaşananları hatırlayanlar beni daha iyi anlayacaklardır...
Kenan Bey gibi ben de bir eğitimciyim.. Hatta benim çevremde de bir çok eşcinsel var.. Ve hayatlarını son derece saygın işlerde çalışarak kazanıyorlar.. Bu kişilere karşı, normal bir hayat yolu seçtikleri için, sonsuz saygım var.. Ancak dediğim sebeplerden dolayı öteki gruba karşı esneklik gösteremem...
Kaldı ki, bence bunu beklememek de gerekir..
Çünkü tüm semavi dinler, ki insanoğlunun varlığı ile başlarlar, cinsel sapkınlığın hertürlüsünü yasaklamışlardır... Dininiz ne olursa olsun, bunun bir "yasak olduğunu ve lanetlendiğini" bilirsiniz..
Bu nedenle belli bir terbiyeden geçmiş kişiler ne kendileri ne de aileleri için bunu uygun görmezler...
Bunu neresinden tutarsanız tutun (sosyolojik, politik, psikolojik yada teokratik) bu böyledir...
Merdiven boyama meselesine de gelince....
Yerleşik toplum kültürü olmayan yada gelişmemiş bir milletten bu konularda bir yaklaşım beklemek bence tarihi bilmemek demektir...
Türk halkı için yapıların estetiği ve tasarımı çok anlam ifade etmez...
Tek önemli tarafı işlevselliğidir....
Eğer tarihimize bakarsanız, hangi etnik grupların bu meslekleri üstlendiğini ve ortaya koydukları eserleri de daha iyi görürsünüz...
Tekrar söylemekte fayda var.. Eğer bir şey kanunen yasak ise, o suçtur arkadaşlar..
Bu işin lamı cimi yok..
Ama iş yerel yönetimce de kabul görür hatta desteklenir ise işte o zaman tadından yenmez....
ANCAK; bir kişisel gözlemimi de paylaşmadan geçemeyeceğim... Niyetler iyi olsa da tohum aynı olduğu için neticeler aynı oluyor.. Bu tür reaksiyonlar hep anlık olduğu için ömürleri ve neticeleri de çok yetersiz, hatta eskisini aratır vaziyette....
Bir sokağı boyamak boyandığı gün ve haftası için güzel sonuç verir.. Ancak ömürsüzdür.. Sahipsizdir.. Renkler kirlenince, griden daha çirkin olurlar... Ancak bir sokağın basamaklarının renkli taşlar ile kaplanması bambaşka bir olaydır...
Ben isterdim ki bu iş bir uzman ekibi ile koordine edilsin, bir sponsor bulunsun, ve daha kalıcı malzemeler ile yapılsın...
Çünkü yurdum insanı, aynı ataları gibi, sadece kendisi oradayken olaya sahip çıkıyor.. Bir fotoğraf karesi sonrası olayı bırakıp gidiyor... Oysa o sokağın sahipleri, kimliği ve bölgesel kültüre bir etkisi var...
O sebeple işkembeden projeler yerine daha ciddi çalışmalar mümkün ise onları konuşalım...
Aramızda mimar, tarihçi, şehir planlamacı veya sosyolog var ise beni daha iyi anlayacaklardır....