Altan bey yazımı ne düşünmek istiyorsanız onu anlamaya çalışmışsınız bence ne anladığınız umurumda değil
Altan bey yazımı ne düşünmek istiyorsanız onu anlamaya çalışmışsınız bence ne anladığınız umurumda değil
Anıl'ın bu sözlerinin altına imzamı atarım....
Hatta şunu da ifade etmeliyim, Anıl'ın evinde iki gece misafir kaldım ve uzun sohbetler yaptık...
Kendisi ortalamanın çok çok, hatta bir çoğunuzun hayalinin ötesinde, üzerinde yazılı ve görsel kaynak yutmuş, inanılmaz dolu bir arkadaşımız...
Yazdıklarını iki kere okumanızı tavsiye ederim..
sevgili dostum, Vefa;
ellerin dert görmesin.
toplumsal hareketin olması gereken çıtayı çok güzel derlemişsin. uzun yıllar her kesimin her etniğin her taraftarın bir çok eylemine "diğer taraf" olarak içinde bulunma ve tecrübe edinme fırsatım oldu. 500e yakın belki daha fazla gösteri ve eylemden bahsediyorum.
hemen hemen hepsi şenlik havasında geçti.
neden?
çünkü belli bir amacı ve sistematiği vardı. açık alanlarda yapılacak gösteri ve oturumlar öncesinde diyaloğa açık olunduğu için (buna rijit kabul edilebilecek grupları da dahil ediyorum) gösteri öncesi eylemin ne kadar süreceği, kullanılacak güzergah, belki amacı hakkında karşılıklı toplantı yapılır. buna göre herkes ne yapacağını önceden bilir.
analizini yaptığın gibi buradaki resme baktığımızda çok güzel bir cümle kullanmışsın. "kendi içinde düzenli ama geneli düzensiz kalabalık" şeklinde olunca maalsef belli bir grup lideri ve muhatap bulunamayınca doğal sonuç olarak kendi içinde ve dışında kaotik bir yapı olarak hayat buldu.
yine analizinde belirttiğin gibi, fayda / zarar hesabı yapılmadan, sonucu ve bu muhtemel sonuçlara bağlı başarı ve başarızılık senaryoları hazırlanmadığı için ekonomik zararları çok fazla oldu. ekomoik zararın yanında sinir harbi ile beraberinde anlayış kaybı yaşandı her kesimde. bunun da neticesi olarak arkadaş arkadaşa darıldı, toplum yine kendine cephe aldı.
her zaman türkün türkten başka dostu yoktur diyoruz ama gördük ki uygun koşullar altında türkün türk kadar çetin düşmanı da yok!
not: türk kelimesinden etnik köken değil, ulusal yapıyı oluşturan bu ülkenin tüm vatandaşlarını kast ediyorum.
biz birbirimizi sevemezsek, anlayamazsak, sahip çıkamazsak kimse çıkmaz....
bu toplumsal hareketin özünde ben şunu görüyorum. "iktidar olabilirsin, çoğunluk da olabilirsin ama bu ülkede biz de varız. bizi de dinle!"
çok da haklı bir düşüncedir.
demokrasi çoğulcu veya çoğunlukçudur. asıl ideal olanı çoğulcu olsa da bizim ülkemiz başta olmak üzere çoğu ülkede çoğunlukçu yapıda uygulanır. bunun sonucu uygulamada çoğunluğun azınlığa hükmetmesi gibi yorumlanabilir. oysa çoğulcu demokrasi daha hümanisttir. çoğunluk karar alırken azınlığın taleplerini de her kararında dinler, düşünür ona göre kararında pay verir.
güzel bir cümle dolanıyor bu sıralar: "düşündüğüm gibi düşünmek zorunda değilsin ama düşünmek zorundasın!" bunu biraz daha genişletmek ihtiyacı hissediyorum. slogan olduğu için kısa kesilen bir cümlenin devamında şu da olmalı. beni dinlemeni ve anlamanı istiyorum. hepimizin menfaati için buna ihtiyacımız var.
ötekilerin olmadığı, bizlerin olduğu bir toplumun bireyi olmayı öğrenebiliriz inşallah....
saygılarımla....
vefa'dan sonra bir imza da benden. sevgili anıl, gerçekten geniş görebildiğin için tebrik ediyorum seni.
en zorlandığım zamanlar 13-18 yaş arasını yönlendirmeye çalıştığım zamanlardır. çünkü herkes sivrilmeye kendini ve cesaretini ispatlamaya, eski tabir ile rüştünü ispatlamaya çalışıyor.
18-25 arası yine hareketli ama biraz daha diyaloğa açık.
25-35 arası heyecanını kaybetmemiş ama çok güzel diyalog kurabiliyor.
35 ve üstü ise tam fikir adamı oluyor genelde. otur saatlerce sohbet et.
Konu Halil Ibrahim Duran tarafından (05.June.2013 Saat 09:45 ) değiştirilmiştir.
İnsanların en zayıf oldukları an kendilerini en güçlü hissettikleri andır. (Yanlışım yoksa HZ. Ömer'in lafı)
Mevcut yönetimin de zaafı budur. O kadar büyüdüklerini zannettiler ki nasıl bir ülkede yaşadığımızı unuttular. Kavga başlayabilir ama güçlü olan zengin olan kapşısındakini küçümserse neler olabilecekleri kimse tahmin edemez. son arap baharı vesaire derken aklımıza düştü Türk yazı da başlamasın diye.
"VARLIĞIM, TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...."
Yüksek sesle bir daha söyle
"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE..."
Bu ülkenin yeni nesil gençleri apolitiktir.O meydandan alıp onları 2 kelime konuşmaya kalksan konuşamazsın.Gençlerin büyük bölümü olaya eğlence olarak bakıyor.Havalar güzel,ortam güzel zaten yaşları itibariyle kanları kaynıyor ergen tayfasına bedava eğlence ve stres atma fırsatı çıktı.
Dün kahvede oturuyoduk arkadaşla yan masamızda 2 tane ergen kızın diyalogu aynen şöyle
AYŞE:Bugün gösteri için nerde buluşçaz?
FATMA:Saat 7 de buluşalım burgerda yemek yeriz.Sonra 8 gibi gündoğduda toplanıyolarmış bira alıp oraya gideriz.Çimlerde bira içer keyif yaparız.
AYŞE:Ya dün ahmetin yanındaki çocukta çok hoştu oda gelcekmi acaba gösteriye
FATMA:Akşam gelirse kaynaşırrsınız ben ahmeti ararım getirir bi şekilde.Hadi kalk ben ayakkkabı ve çanta bakıcam.
Vefa Abi,
Pek çok kesimden gazete takip ediyorum. İslami kesimden en önem verdiğim kesim Zaman gazetesi.
Günlerdir fikirlerine katılmadığım ama değer verdiğim köşe yazarları başbakanın, kaba, küçümseyici kibirli tavrını eleştiren yazılar yazmaya başladılar.
Dünya medyası başbakanın, kaba, küçümseyici kibirli tavrını eleştiren yayınlar yapıyorlar.
Cumhurbaşkanı mesaj alındı dediğine "ne mesajı aldın" diyen bir başbakan düşünün.
Mahkeme kararına rağmen ben yapıcam diyen.
Kendini Cumhurbaşkanı, yargıdan üstün gören başbakandan korkuyor insanlar.
Yıllarca bu ülkede çok korkunç hatalar yapıldı insanların giyimine kuşamına bek çok değerine saygı duyulmadı.
Toplum mühendisliği ile tektip bir vatandaş profili oluşturulmaya çalışıldı. İnsanlar karşı koydu AKP kazandı.
Şimdi aynı başbakan aynı toplum mühendisliği işine girdi kendisi gibi olmayan insanların ne şekilde giyineceğine, ne şekilde oturup kalkacağına saat kaçta içeceğine kaç çocuk doğuracağına karışmaya başladı.
yukarıda yazdıklarım başbakanın hataları.
Polisin olaylara müdahalesi son 5 yıldır oldukça değişim gösterdi. Yıllardır siyasetin içindeyim.
Ailemde siyasi parti genel başkan yardımcılığı yapmış insan var.
Eskiden beri polisin nasıl müdahale ettiğini bilirim.
Yüzlerce eylemde gazetecilik yaptım.
Son zamanlarda polis toplumsal olayları önlemek yerine toplumsal olayları cezalandırma aracına dönüştü.
Adliye önünde açıklama yapmak istiyen 10 kişilik gruba önce biber gazı sıkıp joplayıp sonra gözaltına alıyor.
Önceden yaka paça alırdı. Kameraların önünde zarar vermekten çekinirdi polis. Artık çekinmiyor bir ceza almayacağını biliyor.
Vatandaş sokakta kişsel meselelerden olay çıkartan polisleri. Karısının çocuğunun önünde polisten dayak yiyen adamları izliyor.
Bilinçsiz yada bilinçli neşeli günlerde aileleri birleştiren babacan komserler gitti yerine sinirli tepeden bakan sert abiler geldi.
Parkta oturup kitap okuyan 30 tane gence gaz sıkıp döve döve gözatına aldığında da polis başına birşey gelmeyeceğini biliyordu.
Hemen ardında vali çıktı orantısız güç kullanılmadı dedi.
Yukarısı vali emniyet polis üçgeni.
Anaakım medya üzerinde akılalmaz bir sansür var iç politikayı dış politikayı sadece bilmemiz istendiği kadar biliyoruz.
Devlet televizyonları devlet haber ajansları içler acısı durumda. Hiç bir habercilik ilkesine uymuyorlar. Ciddiyetleri ve inandırıcılıkları yok.
Medya bu ülkede sadece gündem değiştirmeye çalışıyor.
Devlet kadrolarında eğitimsiz deneyimsiz insanlar başa getirilmiş. Hiçbir kriz yönetimini adam gibi yapamıyoruz.
Kriz sırasında yapılan açıklamalar komedi filmi replikleri gibi.
Bakanlar arasında koordinasyon yok bilgi alışverişi yok.
Bir olay oluyor 3 bakan konuşuyor hepsi başka şey diyor.
her olay olduğunda bir yetkili çıkıp önce hiçbir inandırıcılığı olmayan saçmasapan bir açıklama yapıyor sonra toparlıyolar.(örnek: Toplumun ilgi gösterdiği her türlü iç burkan olay)
Dış politikaya girersem çıkamam. Suriye, ırak diyim siz anlayın.
Ekonomi diyecek olursak enflasyon artmıyor bu çok güzel birşey.
10 yılda 3 kat artan milli gelirin alım gücü olarak standart bir Türk ailesine yansıması %5 %10.
Dedem Annanem memur emeklisi 2 çocuklarını üniversitede okutmuşlar düğünlerini yapmışlar bir evleri bir yazlıkları birde arabaları var.
Hayatın boyunca karı koca dürüst bir memur olsan 2 çocuk okutsan bir evin bir yazlığın bir tane de araban olur. (emeklilik yaşı uzadığı için oda)
Banane zenginleşen şahenkten ağaoğlundan koçtan.
Rüşvet yolsuzluk ahlaksızca yapılan ihaleler projeler özelleştirmeler yaz yaz bitmez.
Hakkında hiçbir fikrim olmayan Kürt politikamız hakkında bir yorum yapamıcam.
Ne olup bittiğini kimse anlatmıyor sonrasında ne olacağını da anlatmıyor.
Hükümet BDP PKK kendi arasında bi şekilde anlaştı herkez mutlu oldu.
4 bölge ne şartlar altında birleşecek. Bağımsız mı olacaklar.(Başlığı provoke etmek amacında değilim ama çocuk da değilim)
Türkiye'ye mi bağlancaklar kimse anlatmıyor.(kürtler de anlatmıyor)
binbir basiretsizlikle birbirleriyle konuşamayan konuşsada çelişip hiçbir zaman ortaklaşamayan muhalefet.(CHP,MHP,BDP)
Siz eylemlerin sadece hükümete karşı yapıldığını mı sanıyorsunuz?
Yukarıdaki yazdıklarıma karşı olduğum için bu eylemlere katılıyorum ve destek veriyorum.
Oradaki 50-100 ağaç simge o park kurtulursa insanlar rahatlayacak ve eylemler bitecek ama yukarıdaki sıkıntılar giderilmez ise yine olucak.
Yazdıklarımın hangisinin yanlış veya doğru olduğunu özelden burdan tartışırız.,
Yukarıda yazdıklarım değişmeyecekse dış imaj falan umrumda değil. Ekonominin durumu da umrumda değil.
Yukarıda sorunlar devam ettiği sürece benim gözümde gerikalmış fakir bir arap ülkesiyiz.
Zenginlik imaj göktelenle AVM'yle olmaz demokrasiyle hakkaniyetle adil gelir paylaşımıyla olur.
Yazdıklarım arasında yalan yanlış rahatsız edici birşey bulan söylesin hemen sileyim.
"Menfaat budalalığı insanı maymuna çevirir."
Kendi işleri arasında geceleri dahi siteyi kontrol eden bu çapulcu yöneticileri seviyorum. Nereden biliyon sen diye soran olursa cevabım da hazır. Yaptım ordan biliyorum.
Ayrıca şu başlığın değiştirilmesi taraftarıyım. Her gördüğümde sinirleniyorum. Dahrik oluyom.
Ciddi manada şu başlığın adını değiştirin daha düzgün bir şey koyun arkadaşlar. Yasakçı zihniyet insanların kendi düşüncelerine vurdukları zincirlerde var buradaki yöneticilerde değil.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
diğer yazdıklarında haklısın ama bu paragraftaki polis eskisinden daha gaddar sözüne katılmıyorum.
öncelikle, kastettiğin genel değil son on gündür yaşanan gerginlik olsaydı haklı olduğun çok taraf var derdim.
yaşanan gergin ortamdaki kötü olayları savunduğumu zannetmeyin sakın. hepiniz gibi ben de karşıyım.
senin söylediğinin aksine 2000 yılı ile 2013 yılı arasında dağlar kadar fark var. eskiden ne gaz kullanılırdı ne su. sadece joplanır joplanır joplanırdı. çevik kuvvet şubeden bugün kimi dövmeye gidiyoruz diye çıkardı. olayları yakinen takip ettiğini biliyorum. istanbul üniversitesinin, ankarada dil tarih coğrafya fakültesinin önünde 2000li yıllarda ve öncesinde bu süreçte gitmedi mi olaylar? bir olayda 4-5 tane jop kıranları gördüm bahsettiğim eski zamanlarda.
2005 yılından itibaren öncelikle kullanılan tazyikli su ve gaz ile müdahale dünya standartlarında olan, jop ve ateşsiz / ateşli silahlara göre daha insani müdahale ve kalabalığı dağıtma / toplu uzaktan müdahale unsurlarıdır.
genel düzenleme olarak:
kanunun koyduğu sınırların dışına çıkanlara da su, gaz, süpürme, fiziksel (jop gibi, yakalama ve götürme gibi) müdahale, plastik mermi (halk tabiri olduğu için böyle yazdım, türkiyede plastik mermi değil paintball topu kullanılıyor), ateşli silah kullanımı zor kullanma metodlarıdır.
bunlar sırasıyla ve onartı ile kullanılmalıdır. kanun bunu böyle söyler. bu kanunlar da yeni değil. en yenisi 2005 yılında komple revize edilen türk ceza kanunu, polise yetki veren iki kanun da Atatürk'ten miras kalan kanunlar.
özellikle 2005 yılından itibaren fiziksel müdahale prensibi emniyet teşkilatında teknik malzemelerin artırılması ve güncellemelerle yerini uzaktan uluslararası müdahaleye bırakmıştır. bu tarihten önce her müdahalede kolu bacağı kırılanların haberlerini alırdık. bu düzenlemeler ile su ve gaz öncelikli uzaktan müdahale var. yaralanma sayısı eskisine göre çok daha az. yukarıda bahsettiğim direk jopla müdahale şeklinde olsaydı on günde bunun on mislinden fazla yaralı hatta belki çok sayıda ölü olurdu.
son olarak dediğim gibi ben de bu işin profesyonelliğini savunurum. yine tekrar ediyorum, son on günde yaşananlar gerçekten her iki taraf adına kötü olaylar. AMA her iki taraf içinde de kötü niyetli şahısların yaptığı eylemleri her iki taraftaki iyi niyetli kişilere yani genele mal etmek akıl dışı bir yaklaşım olur.
selam ve saygı ile...
sevgili ve sayın üyelerin mesajlarını okudum ve çok güzel yazılar vardı yaklaşımlarınız ve bakış açınızla sıradan insanların arasından sıyrıldınız ve aklı başında insanlar olduğunuzu gösterdiniz
bende kendi fikrimde birkaç şey söylemek istiyorum görüşüme kimse katılmak zorunda değil
arkadaşlarıyla buluşup gezmeye diye eylemlere gelenleri eylem yapan insanlar da aralarında istemiyor olaylar ciddi insanlar yaralanıyor ölüyor çocuk oyuncağı değil
bu aralar hükümet gündeminde olan bir diğer konu da diğer parkların da imara açılmasıydı ( belgrad ormanı, manyas kuş cenneti ve daha nice araziler apartman yapılmak üzere inşaat firmalarına verilecekti)
bir ülkede yöneten güç iseniz sadece size oy atanların değil herkesin yöneticisisinizdir halkın yarısını diğer yarısıyla tehdit etmek ayıptır
tüm bu olaylardan önce istanbulda yaşayan üyelerimiz de şahit olmuşlardır ki taksimde kadıköyde vs yerlerde toplanıp da basın açıklaması yapmak isteyen gruplarda konuşmacıların hoparlor sesini öyle kısarlar ki etraflarındakiler bile duymaz ve daha da açmalarına izin verilmiyormuş. amacı hakkında sanırım konuşmaya gerek yok
taksimde siyaset olduğunu öne sürenlere şu gördüklerimi anlatmak isterim:
cumartesi günü polis çekilmesinden önce bende istiklal caddesine gittim fotorğaf falan çekiyordum bir grup parti sloganı attı ama kendi çaplarında bağırdıklarıyla kaldılar insanlar destek vermedi onlara hatta dönüp bakmadılar bile. ama nedense biz haberlerde hep o insanları ve onların yaptıklarını gördük. eli sopalı insanların polis çıktığı da haberlerde yer aldı. oysa bu insanlar bizi korumak için yemin etmemiş miydi. provokatörler hem halkın hem de polisin içinde yer alarak olayları başka yere çekmeye çalıştı
gençlerin apolitik olduğu bence de doğrudur. kendi açımdan söylüyorum politikayla uğraşan bölge başkanlığı yapan akrabam vardı, okuduğum lisedeki bir öğretmenim belediye başkanı oldu diğer öğretmenim yardımcısı oldu vs. ( istifasını verip okuldan ayrılana kadar belediye başkanlığına aday olacağını hiçbir öğrencinin bilmediğine dair sizi temin ederim hatta şok olmuştuk nasıl yani diyerek. o derece siyaset bulaşmazdı okulumuza). neyse sözün özü etrafımdaki bu kadar politikacı siyasetçi insan varken öğrendiğim en iyi şey şuydu siyaset o kadar pis birşey oldu ki kimse bulaşmak istemiyor artık. Güç hırsıyla yükselmeye çalışan insanlar ve onların çevirdiği dolaplar yüzünden gerçekten iyi duygularla siyasete girenler siyaseti bıraktı hep
sağcısı solcusu apolitiği herkes meydanlardaydı. insanlar birbirlerine yardım etti görüş ayrımı yapmadı. Gündüz insanlar işe gidip akşam protestosuna devam etti. hangi ülkede var ki böyle bir şey sizce de gurur duyulucak bir durum değil mi?
son olarak da kimisi halkı suçladı kimisi polisi. kendi düşüncem polis böyle davranmasa olaylar bu kadar uzamaz büyümezdi. madem parktaki inşaatın yürütmesi durdurulacaktı neden polis müdahale etti. daha önceleri de parasız eğtim isteyen öğrenciler tutuklandı hapse atıldı sonra eğitim parasız yapıldı. bunlar bana göre politik hatalar. ama şimdi söyleyeceğim herkes için geçerli benim içine polis içinde ve diğer herkes için de. başına ateş edip öldürdüğün yaraladığın insanın hesabını veremeyeceksen sökülen kaldırım taşının hesabını da yapma. aynı şekilde söküp fırlattığın taşın hesabını veremeyeceksen provokatöre laf atma demek ki sende provoke olmuşsun. ya o taş birinin başıan gelseydi ne olacaktı? oraya gerçekten temiz duygularla gidip hakkını arayan etrafa zarar vermeyen insanlara ise diyeceğim şudur ki sizler tüm dünya için bir örneksiniz dünyanın konuştuğu insanlar sizlersiniz
Okunmuş Vizör
Levent bey bu yaşınıza gelmişsiniz görmüşsünüz bazı şeyleri, yaşamışsınız tecrübe etmişsiniz.
Bir laf söylerken açıklamasının yapılması gerektiğini bilmiyorsanız sizle konuşmak tartışma çıkarmak demektir.
Çocuklar gibi "olmasın istemiyorum, banane banane" cilik oynamakla eşdeğer bu. Size kolay gelsin. Hayırlı kandiller.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
ahmet ergün beyefendi,
genel olarak yazınıza katılıyorum.
başından vurulup öldürülen kişiye allahtan rahmet diliyorum. çok talihsiz bir olaydı.
yalnız, hatay valiliğinin olayın ertesi günü yaptığı açıklamayı okudunuz mu?
olayın olduğu esnada polisin silah kullanmadığı ve kimliği belirlenemeyen birisi tarafından ateş açıldığı basın açıklamasında duyuruldu.
Yanlış olur çünkü Aspet Bey haklı olur. O zaman yasakçı olursun. O zaman bu başlığı yazan der ki bak yasakçı yazmıştım yönetim kaldıramadı benim yazdıklarımı ama hiç değilse başlığı değiştirdiler. Yasakçı işte der. Deme hakkına da sahip olur ve 6 sayfadaki uzlaşı yapılan yerlerin hepsi çöpe gider.
İnsanlar tartışabilir bunda sıkıntı yok.Kendimden örnek vereyim herkesle tartışmaya girmem. Mesela sizinle de girmeyeceğim. Yaşımla başımla bana ders verme cürretine girseniz bile.
Size de iyi kandiller.
"VARLIĞIM, TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...."
Yüksek sesle bir daha söyle
"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE..."
İyi niyetli siyasi komserlerin olay çıkmaması için saatlerce pazarlıklık yaptığı parti bürolarına gelip çay içip yürüyüş korrdinatları konusunda ortak nokta aradıkları zamanlar vardı. Müdahale etmek için mutlak suretle eylemci gruptan tepki bekledikleri zamanlar. Kalabalık yönetimi ile zarar düzeyini minimum düzeye indirmeye çalıştığı zamanlar vardı. Dakikalarca kalabalığın sinirinin geçmesi için taş yağmuru altında bekleyen polisler vardı. Panzerler sıktıkları sularla hareketi kısıtlar gaz bombası gibi araçlar çok az sayıda kullanılarak hareketin geldiği yönün ön kısmına atılarak geride kalan boşluktan eylemcilerin geri çekilmesi sağlanırdı. Bu sayede çevrede gündelik hayatın minimum zarar görmesi hedeflenirdi. Hatta hatırlarmısınız Ankara tarihinin en büyük esnaf eyleminde (polis barikatının üstüne kamyon sürüldüğü). Binlerce esnaf polisle saatlerce çatışmış kızılayın ara sokaklarında hayat akmaya devam etmişti. Şimdi müdahale direkt kitlenin göbeğine yoğun bir şekilde yapılıyor. Ön saflarda kalan eylemciler 2 gaz arasında kalıyor. Çatışmanın süreci maksimum zarar göze alınarak minimum sürede bitirilmeye çalışılıyor. Benim gözlemlerim yanlış olabilir. Sonuçta ben gözlemciyim siz uzmansınız. Bu kanunlar yeniden düzenlenebilir. daha iyileri yapılabilir. Kanunları kimin yaptığı da önemli değil isterse padişah fermanı olsun yanlış giden birşeyler var ise düzeltilir.
Ama güç oranının tanımın kesinlikle yapılması lazım tehlike yaratabilecek kitlesel olaylar dışında kucaklasan dağıtabileceğin topluluğa kanunla silah kapsamına alınmış biber gazı sıkılması oldukça sıkıntılı. Polisin olaylara müdahale ederken minimum cevre zararını hedeflemesi lazım.
"Menfaat budalalığı insanı maymuna çevirir."
Benim kızdığım nokta sizin açıklama yapmamanızdı. Böyle açıklama yapınca bak bende de bir şeyler değişebiliyormuş ya adam haklıymış diyebiliyorsam o zaman doğru söz söylemişsinz demektir. İlk yaptığınız şeyin yani açıklamanın olmamasının insanları ya da beni farklı bir düşünceye sevkettiğinizi gördünüz.
Devamını getirip güzel açıkladığınız için teşekkür ederim ayrıca. VE özür dilerim, sadece sormalıydım yargılamamalıydım. Bu son zamanlarda bazı aşırı duyarlılık, tepki verme gibi şeyleri zaman zaman kelimelere yansıttığımı biliyorum ama doğru bilgi ve gerçek bilgi karşısında boynum kıldan incedir.
Tekrar iyi kandiller.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
demek ki aynı şeyden, özellikle şu on gün içinde yaşanan olumsuz havadan bahsediyoruz.
ne güzel oluyor değil mi böyle müzakere yapılınca. bir haftadır bunu anlatmaya çalışıyorum.
BÜTÜN EYLEMCELER EYLENCE OLSA KEŞKE.
tabi ki kanunlar ihtiyacı karşılamıyorsa değişmelidir. burada da sivil toplum örgütlerinin organize olması bunu belli bir strateji ve sistematik ile gündeme getirmesi önemlidir. (fuhuş ve evli kadının zinası olayının türk ceza kanunundan çıkartılması buna bir örnektir)
zor kullanma aşamalarının düzgün analizi sizin de dediğiniz gibi önemli bir durum. keşke her zaman ideal seviyeyi yakalayabilsek.
yukarıda bir yerde yazmıştım. uygun koşullarda insanlar normalden çok farklı davranabiliyor maalesef.
adamım 50 yaşına da gelse ders alacak şeyler bulur insan
edit: fotoğraf konuşalım...
Konu hypo tarafından (05.June.2013 Saat 15:48 ) değiştirilmiştir.
Bu gece çok Müslümanlar için çok kutsal bir gece.
Forumda üyeliği bulunan bütün arkadaşlarımızın üzerine büyük sorumluluk düşüyor.
Üyeliğimizin bulunduğu sosyal medya hesaplarından gideceğimiz camilerden meydanlardan
Bu gece ibadetlerini yerine getirecek insanlarla eylem alanlarında olacak insanlar arasında hiçbir sürtüşme çıkmaması için çaba sağlamamız gerekiyor.
Meydanlarda ibadetlerini yerine getirecek arkadaşlara yardımcı olunması gerekiyor.
Camilerde ibadetlerini gerçekleştirecek eylemcilere saygı ve sevgi dolu davranılması gerekiyor.
Gezi Parkı'nda Kandil hazırlıkları - Milliyet
"Menfaat budalalığı insanı maymuna çevirir."
"VARLIĞIM, TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...."
Yüksek sesle bir daha söyle
"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE..."