Tuğçe Hanım'ın konusunda lüzumsuz yere mesaj kirliliği yaratmak istemem.

Lâkin bence ileri kompakt yahut küçük hacimli aynasızların ticari amaçla hedef kitlesi belli ürünler için, "lensi de değişsin, hem havalı olur hemen her konuyu çekebilirim. D-SLR ile uğraşmak kasıyor" diyenler olabilir.Fakat örneğin benim için (Belki Tuğçe Hanım için de) "hem kolaylıkla taşıyayım, küçük olsun. SLR teşhir etmenin ya da taşımanın güç olduğu yerlerde elimde belli bir düzeyde çekebileceğim bir alet olsun. Lens değiştirmekle uğraşılmıyor bilhassa seyahatlerde" mantığı da olabilir..

Zaten belli bir düzeyde çekecek ve D-SLR'yi tümüyle bir kenara atmayacak kişiler için bir de minik aletin lensiyle, destek ekipmanıyla uğraşmak mantıklı görünmeyebilir Aspet.. Tümüyle tercih meselesi..

Bence "lens illa ki değişsin" kaygısı yok ise asıl soru (örneğin Fuji X100 gibi aletler için) "sabit odaklı bir lensi mi olsun aynasızın/kompaktın, yoksa lens kararlılığı ve imaj kalitesi olumsuz etkilenebilse de açı aralığının (zoom özelliğinin) barındırılması mı daha iyi olur genel kullanım için" olmalıdır.. Zira zaten Tuğçe Hanım, Mark II'sinde belli lenslere farklı amaçlı fotoğraflar için sahiptir..

Capa, Cartier-Bresson gibi bazı fotoğrafçılar ellerinde her türlü imkan olmasına karşın sabit odaklı 35mm - 50mm gibi objektiflerle çok başarılı şekilde çekip zoom'dan genellikle imtina etmişken, dediğim gibi zevk ve tercih meselesi.. X 100 bu anlamda çok hoş bir tercih olabilir.