En komik askerlik anınızı anlatın.

Ben başlayayım...
Bir gün komutan beni sırada görünce ne bu saçlar git berbere yarın seni böyle görmeyecem dedi, adımı da cebinden çıkardığı bir kağıda yazdı...

Tabii hemen mecburiyetten gittik berbere, önü kuyruk 1 süre sonra sıra geldi oturduk asker daldı kafaya... Tam o sırada içeri giren rütbeli bir asker beni tıraş eden berbere
-Berber nerde lan?- diye bir soru sordu... O da -ne bileyim lan buralardaydı- diye cevap verdi...
Hıı?
Meğerse beni tıraş eden eleman Van'ın Erciş ilçesinde kasapmış, berberin yanına takıla takıla öğrenmiş bizi de koyun gibi kırktı işte... Hala gülerim bu sahneye...

Siz de anlatım gülelim hadi...

Bir de hemen herkes askerde "Parka"(giyilen parka) ya "Parke", "Kabza"(silah kabzası) yada "Kabze" diyordu nedenini anlayamadan döndüm askerden...

İnşallah Tahir bu başlığı görmez...

Ben Kırıkkale'de Ana Mühimmat Deposu'nda yaptım askerliği..Görüp görülebilecek en sayko yerlerden biridir bence..En azından benim öyle oldu..Sürgün bölüğü gibi bir yer..Tonlarca mühimmat her gün, oraya buraya iş olsun diye taşınıyor, fıtık oldum da geldim orada geçen 4 ay sonunda..Neyse, birgün, bir tane "sadist" bir tane "mazoşist" bulmuş duvara vuruyor!..Sadist arkadaş o kadar iri ki, hakikatten kaldırmış elemanı çat çat diye duvara vuruyor..Mazo olan da gülerek : "Abey biraz da büle vur yav" diyor..Hayatım boyu unutamam bu görüntüyü!..:O :D

Yine günlerin birinde, binbaşı geliyor uzaktan kendi kendine konuşarak : "Evladım senin ne işin var, n'apıyorsun burada!" yerde uçuşan bir kağıda söyleniyor!..:rofl:

Alıntı:

---

babaluga Nickli Üyeden Alıntı

Bir de hemen herkes askerde "Parka"(giyilen parka) ya "Parke", "Kabza"(silah kabzası) yada "Kabze" diyordu nedenini anlayamadan döndüm askerden...

İnşallah Tahir bu başlığı görmez...

---

1 ay kisa sure tabi insan ne oldugunu anlamadan gelip gecmistir :rofl:

usta askerliğimi yapmak için antalya'ya vardım. askeriyeye girdiğim ilk gün, mensubu olduğum istihkam bölüğüne ait koğuşa girdim. ama öyle bir manzara var ki anlatamam. koğuşun içini adeta sis basmış. 1 metre ilerisini kesinlikle göremiyorsun. her yerden öksürme sesi geliyordu. içimden "allah'ım ben nereye geldim" dedim.

neyse bu sis bulutunu yara yara içeri doğru ufak ufak adımlar atıyordum. ilerledikçe askerleri de görmeye başladım. bulduğum ilk kişiye "bu duman da nedir böyle" diye sordum. bana esrar içtiklerini söyledi :D meğer benim sis sandığım esrar dumanıymış :D esrarı bırakın, sigara bile içmeyenler koğuşun içinden doğal olarak durmadan öksürüyordu. o ilk günü unutamam :)

Ankarada askerdim, bölükte bir hırsızlık olmuştu. Albayda bütün karakolu ördek yürüyüşü durumuna getirip, aranızdaki hırsız çıkana kadar bu vaziyette yürüyeceksiniz dedi.
işin ilginci, albayın küçük bir hayvanat bahçesi vardı, içinde kızım dediği bi tane tavuskuşu, biz ördek yürüyüşü yaparken tavuskuşuna hitaben; hadi kızım kim hırsız sölye bakim bana diyor :) tavus kuşuda sanki anliyomuş gibi her seferinde başka bi arkadaşın sırtına kanat çırparak çıkıyordu:)
erol tertibime dönerek erol burdan terhis olduğumzda ilk işimiz bu tavus kuşunun işini bitirmek demiştim.kısmet olmadı.
nihayet çalıntı malzeme bulunduda tavuskuşu kabusundan kurtulduk

Askerlik yaptım hemde 18 ay,ama hiç bir anım olmadı,hep o gülüşen askerlerin arasında olmak onlarla şakalaşmak istemişimdir ama olmadı,asker koğuşunda yatmak bile nasip olmadı,binlerce asker arasında sdadece üç asker arkadaşım var:sorry:..

askere gitmedim ama eger gitseydim buraya yazacak bir çok şey gelirdi başıma herhalde :)) yazılanları gülerek okudum,:))

Ben askerligimi Gelibolu-Yildirim kislada yaptim, en komik an elime tezkeremi alip nizamiyeye yurudugum andir :tease:

Eyvah tehlikeli başlık :)

Ben Lüleburgazda matbaa çavuşuydum. Yahya vardı matbaada ve yine bir sabah matbaanın komutanını sinir etti. Başçavuş "oğlum şimdi meşgulüm, öğleden sonra 3 te gel, seni döveceğim" dedi :) Öğleden sonra Yahya geldi bekliyor. Komutan da bana soruyor, saat üç oldu geldi mi diye :) Velhasıl Yahya o gün saat üçte baya da temiz bir dayak yedi.

O zamanlardan hatırladığım en garip şey ise, hergün birilerinin önümüzde dayak yediğini görmemiz ve o sırada çay sigara falan normal hayatımıza devam ediyor olmamızdı. Bunu acemilerin gözündeki korkudan anlayabildim. İnsanın alışmayacağı şey yok.

ben hiç dayak yemedim ama :)

Alıntı:

---

karakuss Nickli Üyeden Alıntı

Eyvah tehlikeli başlık :)

Ben Lüleburgazda matbaa çavuşuydum. Yahya vardı matbaada ve yine bir sabah matbaanın komutanını sinir etti. Başçavuş "oğlum şimdi meşgulüm, öğleden sonra 3 te gel, seni döveceğim" dedi :) Öğleden sonra Yahya geldi bekliyor. Komutan da bana soruyor, saat üç oldu geldi mi diye :) Velhasıl Yahya o gün saat üçte baya da temiz bir dayak yedi.

O zamanlardan hatırladığım en garip şey ise, hergün birilerinin önümüzde dayak yediğini görmemiz ve o sırada çay sigara falan normal hayatımıza devam ediyor olmamızdı. Bunu acemilerin gözündeki korkudan anlayabildim. İnsanın alışmayacağı şey yok.

ben hiç dayak yemedim ama :)

---

Demeeeee :)

Düşündümde çok olmuş Askerden geleli 1986 da bitmiş askerlik :fool:
Ama iyi hatırladığım ilk teslim olduğumuzda Bir hafta kadar kıyafet yetmediği için kışlada sivil olarak gezdiğimizdir ayakta postallar üstte Parka(parke)diğer herşey sivil komiktik :shout:

askerlikte malzeme çok... anlat anlat bitmez .. ucundan başlayalım ;)

* yıl 97 Şırnak ta Ohal de askerim..
bir de deli ve bir o kadar da iyi bir başçavuş vardı...

bir sabah spordan önce bölük askerlerini dizdi tek sıra.. (blk. komutanı dahil spor yapardık) herkesin üzerinde eşofman ve kısa kollu-kolsuz t-shirt ler var
eller arkada askerlere baka baka dolanıyor.. bir askerin yanından geçti2-3 adım.. sonra aynen 2-3 adım geri geldi.. ve sordu askere;
- o ne o kolunda ki..
- dövme komtanım
- sert ve ultimatom içerikli bir tonla Başçavuştan cevap gelir askere
- SİL LEN O NU
- ve yoluna devam eder


hepimiz arka planda yerlerdeyiz... :yarıl

7 yıl kaçtıktan sonra 2008' de Mamakta acemiliğe başladım uzun dönem olarak.
Çavuş talimgahına aldılar beni. kaçak gittiğim için normal tertip gitmedim, haliyle millet eğitimleri tamamlamak üzereler ve silahlıya geçmişler bize silah kalmamış. ortalarda dolanıyor, kim nereye çağırırsa oraya...
neyse, ben ve benimle gelenler, yeni gelenlerin ilk kaydı için olan binada işe başladık(bir haftalığım bu arada). ilk kayıt, traş, tartım ölçüm falan filan işte...
yeni gelenlerde ki korkuyu, heyecanı gidenler bilirler...
bi tane yeni gelen var tirtir titriyo sıradan geliyo. parmak basma kısmına gelince zar zor parmak bastı bi şekilde, sonrası çok komik; bu parmaklar ne olacak nasıl çıkacak dedi, bende dedim "ne olacak işte üstüne süreceksin" dedim. parmaklarına baka baka üzerine sürdü garibim... durup durup hep aklıma gelir.

birde traş kısmına geçtim aynı binada. biri geldi "nasıl olsun" dedim. şu yanları falan alalım üst kalsın falan dedi. kör makineyi bir daldırdım ama tepeye...
gerisini düşünün.

acemiliğim bu şekilde geldi geçti. usta birliğide zaten tatil gibiydi. Yine Ankara bu kez Çankaya... sonra anlatırım..

Gideceklere hayırlı tezkereler..

Ağrıda 15 ay şaka gibi bir askerliğim vardı. Bir gün hazır kıtayız alarm yedik.

3 manga dizildik koşturuyoruz alarm noktsına. Bir çavuş var 1.60 ya var ya yok. Kış ayı belimize kadar kar çavuş zaten zar zor gözüküyo. Bir noktada tık dedi adam kayboldu. Adamın kaybolduğu noktada bi küme oluştu bağırış çağığırış. Meğer adam çukura düşmüş her yer kar. Güç bela çıkarttılar adamı çukurdan :yarıl

Usta birliği Kayseri'deyiz acemi birliğinden askerliğimin bittiği son güne kadar hep aynı bölüklerde beraber olduğum 2 arkadaşımdan biri olan Haydar.

Ağustos 11 tekir yaylasına çıktık tugay dışına eğitim için hiç çıkmamış bir asker için karanlıkta 6-7 saatlik yürüyüş baya bir zor oldu .Neyse efendim gittik eğitimlere başladık filan arka fonda erciyes dağı olunca ana konuda fotoğraf oluyor :)

Haydar 3 alt devrenden bir arkadaşla bulunduğumuz noktadan biraz yüksekte bir tepede nöbetteler sabahın ilk ışıkları bulundukları noktadan çektikleri fotoğraflar tatmin etmeyince biraz daha yükseğe çıkmak istiyorlar,Haydar üzerindeki parka ve hücum yeleğini çıkartıp oraya bırakıyor,tepeye çıkıyolar birbirlerinin fotograflarını cekiyolar filan,geri dönüyolar anam ! hücum yeleği ve parka yok işin diğer bir yanıda benim cüzdanımın o parkanın cebinde ve sim kartımında içinde oluşu, rütbeli kesimine çaktırmadan aramalar yapıyoruz filan sonuca ulaşamayınca rütbeliler aldı kesin diye düşünerek kendimize yakın gördüklerimizden başlayıp sorarak en tepeye kadar çıktık,kimsenin bilgisi olmadığından talimatla komple aramaya başladık öyle bir aramaki taşların altına bakar ve orda gördüğümüz börtü böceğe sorar hale geldik hepimiz adeta birer dedektif gibi iz sürmüştük :))))
Gündüz arayıpta bulamadığımız kıyafetleri akşam tekrar aramaya başladık kayserili olan yada gitmiş olanlar bilir yerde yaklaşık 10-15 cm uzunluğunda yine 15-20 cm genişliğinde sert dikenli bir bitki topluluğunun olduğu bir tepeye geldik yavaşlamak yok allahım o anı anlatamam yokuş aşağıya koşuyoruz tepede ay ışığı birkilerin arasındaki boşluklara basmaya çalışsakta nafile hayatımda bu kadar dikene maruz kalmamıştım :)

Gelelim ertesi güne Teğmen Nihat bu elemanların sırt çantasına komple taş doldurttu ve 1 hafta tuvalet ve yatma hariç o çantaları çıkarttırmadı ( Eğitim arasında çantaya yaslanıp yaslanıp uyurdu haydar:) ) Bir gün mola arasında başçavuş eline aldığı o küçük kürekle arkamızdaki tepenin kenarında girmiş niye kaybediyosun lan benim hücum yeleğini senin ...... ahhh haydar ahh hem kendini yaktı hem bizi.Tekir yaylasının böyle bir anısı vardır bende.


Hücum yeleği bulundumu sorunun cevabı ?
Reklam arası reyting kaygısı yok vatandaş hemen şimdi :)))


Bütün bu kabus dolu günlerden sonra 6-7 saatte gittiğimiz tekir yaylasından dönüyoruz komutundan sonra yaklaşık 3-4 saatte geri döndük :)
Tugaya döndükten yaklaşık 1 hafta sonra Başçavuş hücum yeleği ve parka nizamiyeye bir köylü tarafından bırakılmış dedi ve haydarın ağrısı dinmesede ben cüzdanıma kavuşmuştum :)


(Biraz uzun oldu sanırım umarım sıkılmada okursunuz)

Yer: İstanbul Askerlik Dairesi, komutan odası
Saat: Sabah 03:30, bendenizin teskereye 6 gün var.


7-8 kısa dönem çavuşuz komutanın gece canı sıkılmış, kısa dönem çavuşları uynadırmış sohbet edecek, bendenizinde yat içtimasına kadar imanım gevremiş, ölü gibi uyuyorum. Askerin biri geldi:

- Abi komutan çağırıyo
- lan senide komutanınıda ... (sanıyorum ki bizim nöbetçi çavuşlardan biri veya bir kaçı bana oyun yapıyorlar)
- Yok abi valla ..... Üsteğmen çağırıyo
- Ulan, oyunsa topunuzu .... deyip söve söve, kalktım

Komutanın odasına gittim eşofman, atlet, baktım bizim kısa dönemleri toplamış çaylar falan sohbet ediyo,

- Kemal hoşgeldin.
- Sağolun komutanım
- Bir iki hoş beş sonrası bensandalyede uyuklamaya başlamışım. Her halde bir yarım saat falan geçmiştir. Üsteğmen;

- Eeee Kemal sen ne diyon?
- Ben şöyle bir kulaklarımı diktim, hani afedersiniz kuçuların adını söyleyince bir kulakları dikerler ya o hesap, gözümüde açtım açmadım.
Vallah komutanım dedim ....sen, ...sen 6 gün daha ....sin.

Dedim, demişim, nasıl dedim hala inanamıyorum. Hani bazı anlar vardır ya herşey durur, bütün dünya, o anda da öyle oldu. ne kadar sürdü bilmiyorum, rahat 3-5 saniye öyle kalmıştır herşey, sonra komutan bir kahkaha patlattı.

Sonrasında zaten herkes severdi beni, kaç asker geldi, teskereye kadar abi büyük adammışsın falan diye.

Benimde böyle bir anım var. Hoş anı çokta açık açık yazılmaz. Herşeye rağmen çok güzel günlerdi

Kıyafetlerimizi yeni dağıtıyorlar bana da bir takım verdiler, içindeki gömlekle koridorlarda dolaşırken (parke!yle değil içindekiyle) usta askerler (beni ilk defa gören) birdenbire irkilip 1-2 saniyeliğine hazırola geçiyorlar... 3-5 sefer ben anlayamadım kimse de birşey demedi... Meğerse bana yanlışlıkla omuz kısmına rütbe takılabilecek yeri olan subay gömleği verilmiş, hani düğmelenen kumaş parçası, saçlarda kır, beni bir an subay zannediyorlar hazırola geçiyorlar... Çavuşlardan bir tanesi cüzdanına gizlediği bir parça jilet çıkardı kesti pırpırları da ben tekrar er statüsüne geri döndüm... Sonra siyah tükenmezle 3 er yıldız çizsemiydim diye de düşünmedim değil ama benim askerlik bitmezdi herhalde... Zaten 1 ay bedelli neyi bitmeyecek diyecen? Mehmet Ağa yım ben arkadaş 1 ay yeter askerlik... :yarıl

Cidden cok bile :D
aklin mantigin bittigi yer....

Alıntı:

---

babaluga Nickli Üyeden Alıntı

Kıyafetlerimizi yeni dağıtıyorlar bana da bir takım verdiler, içindeki gömlekle koridorlarda dolaşırken (parke!yle değil içindekiyle) usta askerler (beni ilk defa gören) birdenbire irkilip 1-2 saniyeliğine hazırola geçiyorlar... 3-5 sefer ben anlayamadım kimse de birşey demedi... Meğerse bana yanlışlıkla omuz kısmına rütbe takılabilecek yeri olan subay gömleği verilmiş, hani düğmelenen kumaş parçası, saçlarda kır, beni bir an subay zannediyorlar hazırola geçiyorlar... Çavuşlardan bir tanesi cüzdanına gizlediği bir parça jilet çıkardı kesti pırpırları da ben tekrar er statüsüne geri döndüm... Sonra siyah tükenmezle 3 er yıldız çizsemiydim diye de düşünmedim değil ama benim askerlik bitmezdi herhalde... Zaten 1 ay bedelli neyi bitmeyecek diyecen? Mehmet Ağa yım ben arkadaş 1 ay yeter askerlik... :yarıl

---

Abi bendede benzer bir olay var.
Acemiliğimde boşta gezenleri toplar iş yaptırırlar ya. Bina taşınıyor dolaplar falan taşınıyor. Üzerlerimizi çıkarttık, atletle eşya taşıyoruz.
Bende gözlük var yaş ileri zaten boyum biryetmişüç olsada kalıp var, yani yarbayım ben evet duymadınız yarbayım :)
Biz aşağı dolap indirirken yukarı çıkan rütbeliler vardı tabi bilmiyorum rütbeyi daha iki haftalık bir askerim. neyse tekrar yukarı çıkarken, yüzüm terli, gözlük var suratım kıpkırmızı... yukarıdan gelen bir yüzbaşı, ben köşeyi dönünce karşına dikildim bana esas duruş gösterdi, kafa selamı verdi bende kafa salladım gittim, ama arkamdan baktığını hissettim. tanımadı çıkartamadı beni :) neyse dönüşte beni dolabın ucundan tutarken görünce asıl film o zaman başladı...
Az önce yukarı çıkan rütbelilerde tipi bana benzeyen varmış o zannetmiş.
Acemi olduğum için dokunulmazlık var tabi. Şakayla karışık bir yığın laf yedim sonra pııııırrrr..!

pazar günü askerlik beni bekliyor... dönüşte ben de bir kaç bir şey anlatırım herhalde :D