CanonTURK Foruma Hoş Geldiniz.
Sayfa 1 Toplam 2 Sayfadan 12 SonuncuSonuncu
Toplam 22 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 20 arasi kadar sonuc gösteriliyor
  1. #1
    savage24 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Ferdi Demircan
    Makina:
    CANON 60D
    Üyelik tarihi
    25.July.2009
    Nereden
    Karabük
    Yaş
    45
    Mesajlar
    589

    Standart FELSEFE Felsefi paradokslar- Bu işin içinden nasıl çıklılır?

    aradoks ne ola ki?


    Bu üçgen mümkün mü?
    Paradoks, görünüşte doğru olan bir ifade veya ifadeler topluluğunun bir çelişki yaratması veya sezgiye karşı bir sonuç yaratmasıdır. Çoğunlukla, çelişkili gözüken sonuç veya sonuçların aslında çelişkili tarafları vardır.TDK sözlüğünde paradoks; aykırı düşünce, çelişki, kesin bir yargı içermeyen karşıtlık olarak anlamlandırılmıştır.

    Tarihte bilinen ilk paradoks

    Epimenides paradoksu: ”Bütün Giritliler her zaman yalancıdır” ( Epimenides bir Giritlidir.) Öyleyse bu söz doğru mudur, yanlış mıdır?

    Peki, buna ne dersiniz?

    Euplides, hiçbir zaman bir “kum yığını” oluşturulamayacağını iddia etmiştir. Çünkü bir kum tanesi, “yığın” değildir. Yanına bir tane daha koyarsak yine yığın oluşmaz. “Kum yığını” olmayan bir şeyin yanına (veya üzerine) kum tanesi koymakla yığın elde edemeyeceğimize göre Hiçbir zaman “kum yığını” oluşturamayız.

    Daha açık bir deyişle: Kabul edelim ki birer birer kum tanelerini bir araya getirelim. Hangi merhaleden sonra kumlar “yığın” oluşturur? Diyelim ki ‘bir milyon’ adet kum tanesi, bir yığın oluştursun. Dokuzyüz doksandokuzbin dokuzyüz doksandokuzu “kum yığını” kabul edilmeyecek mi? Edersek “1″ eksiği de yığın olmaz mı? Yani hangi aşama bizim için “yığın” anlamına gelir?


    Bu fil beş ayaklı olabilir mi?
    Ne olacak berberin hali?

    Bir berber, bulunduğu köydeki erkeklerden, yalnızca kendi kendini tıraş edemeyen erkekleri tıraş ediyor. Berberi kim tıraş edecek?

    Theseus’un gemisi aslında kimin gemisi?

    Plutark’ın aktardığı Yunan efsanesine göre, Girit’ten muzaffer dönen Theseus’un gemisi Atina’da hatıra olarak uzun süre muhafaza edilir. Zamanla geminin tahtaları çürüdükçe yenileriyle değiştirilir. Öyle ki, bir gün geminin değiştirilmedik hiçbir parçası kalmaz. Bu durumda gemi hala Theseus’un gemisi sayılır mı, yoksa başka bir gemi haline mi gelmiştir?

    Öğretmenler asla sürpriz sınav yapamazlar ki?

    ”Öğretmen Cuma günü şöyle diyor: “Gelecek hafta hiç ummadığınız bir gün sizi yazılı yapacağım.”


    Gerçekten de aynı mı?
    Sınavın haftaya Cuma günü yapılamayacağı açık, çünkü Cumaya kadar sınav yapılmamışsa o gün herkes okula sınav olacağını bilerek gelecektir. Aynı nedenle Perşembe de yapılamaz, çünkü Cuma günü yapılacak sınav sürpriz olmayacağından Perşembe’ye kadar sınav olmamışsa öğrenciler sınavın o gün yapılacağına kesin gözüyle bakacaklardır. Bu da Perşembe günü yapılacak sınavın sürpriz olmaması demektir. O halde sınav Perşembe’den önce yapılmalıdır. Ancak sınav Salı günü de yapılmamışsa Perşembe günü de yapılamayacağından Çarşamba günü yapılmalıdır. Bu da Çarşamba günü yapılacak sınavı sürpriz olmaktan çıkarır. Aynı şekilde mantık yürütürsek, Salı ve dolayısıyla Pazartesi günü yapılacak sınavın da sürpriz olamayacağı sonucuna varırız. Öyleyse öğretmen gelecek hafta sınav yapmayacaktır. Fakat biraz düşünürsek, öğretmenin gelecek hafta yerine gelecek yıl demiş olması durumunda da aynı akıl yürütmeyle sürpriz bir sınavın yapılamayacağı sonucuna varırdık…”


    Kaç basamak var ki?
    …. ve işte kaplumbağayı geçemeyen ünlü Aşil? Ama nasıl?

    Yunan kahramanı Akhilleus’un kaplumbağa ile bir yarış yaptığını hayal edelim. Çok iyi bir koşucu olduğu için Akhilleus kaplumbağa’nın belirli bir mesafe, örneğin yüz metre, ileriden başlamasına izin verir. Eğer her ikisinin de sabit hızlarda koştuğunu düşünürsek (biri sabit yüksek bir hızda, diğer sabit düşük bir hızda), belirli bir süre sonra Akhilleus yüz metre koştuğunda, kaplumbağanın başladığı yere gelmiş olacaktır; bu süre boyunca kaplumbağa da küçük de olsa belirli bir mesafe ‘koşmuştur’, örneğin 1 metre. Akhilleus bir süre sonra bu mesafeyi de tamamladığında, o süre zarfında kaplumbağa yine küçük de olsa bir mesafe ilerlemiş olacaktır ve bu böyle devam edecektir. Böylece, Akhilleus ne zaman kaplumbağanın varmış olduğu bir noktaya varsa, daha hâlâ gitmesi gereken bir mesafe kalmış olacaktır. Bu nedenle Zenon Akhilleus’un kaplumbağayı hiçbir zaman geçemeyeceğini söylemiştir.

    Fizikçiler çıldırdı mı ne?


    Hem bu yönde hem o yönde
    ‘Karşı konulamaz bir kuvvet, kımıldatılamaz bir kütle ile karşı karşıya geldiğinde ne olur? Bu bir paradoks. Çünkü kuvvet galip gelirse, o karşı konulamazlığını korurken, kütle kımıldatılamaz olmaktan çıkar. Aksi halde, kütle kımıldatılamazlığını korurken, kuvvet karşı konulamaz niteliğini yitirir. Aslında böyle birer kuvvet ve kütlenin var olması, kuramsal olarak mümkündür. Ne diyor bu fizikçiler?

    Ödemeyi kim yapacak?

    Yunanlı ünlü avukat Protogras, verdiği özel dersin ücreti ile ilgili olarak öğrencisiyle bir anlaşma yapar. Bu anlaşmaya göre öğrencisi aldığı ilk davayı kazanırsa bu ücreti avukata ödeyecek, kazanamazsa ödemeyecektir. Dersin bitiminden hemen sonra herhangi bir dava almayan öğrenciden ses seda çıkmaz. Sabrını yitiren avukat, bir dava açarak bu ücreti öğrencisinden talep eder. Yeni avukat olan öğrenci bu ilk davasında kendini savunmayı üstlenir. Bu davayı öğrenci kazanırsa ilk davasını kazanmış olacağı için davayı kaybeden hocasına parayı ödemek zorunda kalacaktır. Tersine davayı kaybederse bu kez de davayı kaybettiği için hocasına yine ödeme yapmak zorunda kalacaktır.

    Ya bunlara ne demeli?

    Bu cümleyi okumayın!’
    ‘ Tek kelime dahi Türkçe bilmiyorum!’
    “Okuma-yazma öğrenmek isteyenlere müjde! Hemen aşağıdaki adrese başvurun…”
    “Bildiğim tek şey var; o da hiç bir şey bilmediğim.”
    -”Her ne kadar ben inanmasam da bir tanrının var olduğunu kabul etmek gerekir.”
    Adamın biri kanepeye uzanmış. Sonra düşmüş. kalkıp tekrar uzanmış ve tekrar düşmüş. Sonra düşünmeye başlamış: “Eğer ilk düştüğümde kalkmasaydım, ikincisinde üstüme düşecektim” demiş
    ”Burada yasak koymak yasaktır”

    Nasıl bir şekil bu?




    İleri düzey paradokslar

    Fermi’nin dünya dışı yaratıkları

    Hempel’in tümevarımı sarsan paradoksu

    Cantor Paradoksu

    Arrow’un İmkansızlık Teoremi

    Russel’in küme paradoksu

    Fizik paradoksları









    Bu kitaplara göz atın



    Schopenhauer / Paradokslar Üzerinde Raks

    Einstein Paradoksu ve Diğer Bilimsel Gizemler

    Mantık Oyunları ve Paradokslar

    Paradokslar Kitabı

    Zihni Allak Bullak Eden 33 Felsefi Bilmece

    Sıradışı Mantık Bulmacaları

    Şekiller için: Felsefi paradokslar- Bu işin içinden nasıl çıklılır? HER ŞEYDEN BİRAZ











    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

  • #2
    mehmet guzelipek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    mehmet güzelipek
    Makina:
    İnsan beyni ve gözü
    Üyelik tarihi
    29.May.2010
    Nereden
    ORDU
    Mesajlar
    575

    Standart

    Şunu sevinerek belirteyim ki böyle bir konu açtığınız için üzüldüm

    Şöyle bir ilan görmüştüm,Elazığ'da (gerçekten)
    'dalgıçlık kursu .......,not:yüzme bilmek gerekmez!'










    Konu mehmet guzelipek tarafından (15.September.2011 Saat 14:45 ) değiştirilmiştir.

  • #3
    yoldju - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Senior Member

    Status
    Offline
    İsim
    İlhan Asiruh
    Makina:
    Nikon D7000 (şimdilik) D800 olacak :)
    Üyelik tarihi
    22.December.2009
    Nereden
    İzmir
    Yaş
    51
    Mesajlar
    947

    Standart

    bu konu ve metin tartisilmisti ...

    Tabi bu tur paradoksal icerikleri ara sira hortlatmak faydali olabilir










    Konu yoldju tarafından (15.September.2011 Saat 15:37 ) değiştirilmiştir.
    Andy Passenger

    Nikon D7K | Nikkor 50 mm f/1.8D | AF-S Nikkor 24-85 F/3.5-4.5 G
    Manfrotto 055XPROB | 498 RC2 BH
    | MBP Z0LZQ

  • #4
    savage24 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Ferdi Demircan
    Makina:
    CANON 60D
    Üyelik tarihi
    25.July.2009
    Nereden
    Karabük
    Yaş
    45
    Mesajlar
    589

    Standart

    Alıntı mehmet guzelipek Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Şunu sevinerek belirteyim ki böyle bir konu açtığınız için üzüldüm

    Şöyle bir ilan görmüştüm,Elazığ'da (gerçekten)
    'dalgıçlık kursu .......,not:yüzme bilmek gerekmez!'
    Süpermiş doğrusu











    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

  • #5
    savage24 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Ferdi Demircan
    Makina:
    CANON 60D
    Üyelik tarihi
    25.July.2009
    Nereden
    Karabük
    Yaş
    45
    Mesajlar
    589

    Standart

    Görme özürlüler için fotoğraf çekmek de belki bir paradoksal durum yaratmaktadır...











    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

  • #6
    adk
    adk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Deniz
    Makina:
    Canon 550D
    Üyelik tarihi
    23.November.2010
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    33

    Standart

    Alıntı mehmet guzelipek Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Şunu sevinerek belirteyim ki böyle bir konu açtığınız için üzüldüm

    Şöyle bir ilan görmüştüm,Elazığ'da (gerçekten)
    'dalgıçlık kursu .......,not:yüzme bilmek gerekmez!'
    Alıntı savage24 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Süpermiş doğrusu
    dalgıçlık için yüzme bilmek gerekmiyor (gerçekten)










    CANON EOS 550D | CANON EF-S 18-55MM F/3.5-5.6 IS | CANON-EF 50 MM F:1.8 II

  • #7
    Draximal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Doğancan Beşikci
    Makina:
    550D
    Üyelik tarihi
    04.February.2011
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    109

    Standart

    Ödemeyi kim yapacak?

    Yunanlı ünlü avukat Protogras, verdiği özel dersin ücreti ile ilgili olarak öğrencisiyle bir anlaşma yapar. Bu anlaşmaya göre öğrencisi aldığı ilk davayı kazanırsa bu ücreti avukata ödeyecek, kazanamazsa ödemeyecektir. Dersin bitiminden hemen sonra herhangi bir dava almayan öğrenciden ses seda çıkmaz. Sabrını yitiren avukat, bir dava açarak bu ücreti öğrencisinden talep eder. Yeni avukat olan öğrenci bu ilk davasında kendini savunmayı üstlenir. Bu davayı öğrenci kazanırsa ilk davasını kazanmış olacağı için davayı kaybeden hocasına parayı ödemek zorunda kalacaktır. Tersine davayı kaybederse bu kez de davayı kaybettiği için hocasına yine ödeme yapmak zorunda kalacaktır.

    Bu bir paradoks değil çakallık olabilir ancak her yönde kendisini avantajlı durumda bırakmış.











  • #8
    savage24 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Ferdi Demircan
    Makina:
    CANON 60D
    Üyelik tarihi
    25.July.2009
    Nereden
    Karabük
    Yaş
    45
    Mesajlar
    589

    Standart

    Alıntı Draximal Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Ödemeyi kim yapacak?

    Yunanlı ünlü avukat Protogras, verdiği özel dersin ücreti ile ilgili olarak öğrencisiyle bir anlaşma yapar. Bu anlaşmaya göre öğrencisi aldığı ilk davayı kazanırsa bu ücreti avukata ödeyecek, kazanamazsa ödemeyecektir. Dersin bitiminden hemen sonra herhangi bir dava almayan öğrenciden ses seda çıkmaz. Sabrını yitiren avukat, bir dava açarak bu ücreti öğrencisinden talep eder. Yeni avukat olan öğrenci bu ilk davasında kendini savunmayı üstlenir. Bu davayı öğrenci kazanırsa ilk davasını kazanmış olacağı için davayı kaybeden hocasına parayı ödemek zorunda kalacaktır. Tersine davayı kaybederse bu kez de davayı kaybettiği için hocasına yine ödeme yapmak zorunda kalacaktır.

    Bu bir paradoks değil çakallık olabilir ancak her yönde kendisini avantajlı durumda bırakmış.
    Ama zeka saklı olduğu bir gerçek











    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

  • #9
    Draximal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Doğancan Beşikci
    Makina:
    550D
    Üyelik tarihi
    04.February.2011
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    109

    Standart

    Ona birşey diyemem tabi











  • #10
    kentucky - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Burak B.
    Makina:
    Canon EOS BinD
    Üyelik tarihi
    25.August.2011
    Nereden
    Ankara
    Yaş
    40
    Mesajlar
    181

    Standart

    Paradoksun kralı şuan gündemde.Devlet telefon dinleyerek maç kurtarıyor ama aynı devlet teröristlerin telefonunu dinl-emiyor(-eyemiyor,-emek istemiyor...vs) ve kardeşlerimizin şehti haberlerini alıyoruz.Çelişki yokmu sizdede ?











  • #11
    G.emre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CT İstanbul Avrupa Yakası Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Göktuğ Emre Gedikli
    Makina:
    5D II
    Üyelik tarihi
    10.January.2011
    Nereden
    İstanbul - Arnavutköy
    Mesajlar
    1,292

    Standart

    Alıntı kentucky Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Paradoksun kralı şuan gündemde.Devlet telefon dinleyerek maç kurtarıyor ama aynı devlet teröristlerin telefonunu dinl-emiyor(-eyemiyor,-emek istemiyor...vs) ve kardeşlerimizin şehti haberlerini alıyoruz.Çelişki yokmu sizdede ?
    Birincisi askeri bir olayda dinlemeyi devlet yapmaz.
    Devlet dinleme yapmaz bir kere o baştan yanlış, narkotik yapar, cinayet masası yapar, asker yapar...
    Burda bu iş askere düşüyor.Neden teröristlerin telsiz konuşmaları sadece genelkurmay sitesinde yayınlanıyor?
    Dinlenmediğini de nerden bilebiliyorsunuz ki.Asker dinlediği herşeyi açığa verirse ne anlamı kalır.
    Ayrıca sanıyor musunuz ki teröristler turkc*ll vodaf*ne av*a kullanıyor.
    Devlet sadece hükümet değildir ayrıca, devlet bir bütündür tüm kurumlarıyla.
    Eğer hükümeti eleştirmek istiyorsanız, eleştirilebilecek yönleri var tabii.
    Ancak bir konu hakkında yeterli bilgi edinmeden böyle bir şeye kalkışmanız sizi bir sonraki, haklı olabilecek eleştirinize bile önyargılı davranan insanları çoğaltacaktır, bu durum normaldir.


    Bir de konudaki fotoğraflar görünmüyor mu, ben de mi sorun var










    D90'lı sığınmacı

  • #12
    tanerunlu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CT İstanbul

    Status
    Offline
    İsim
    Taner Ünlü
    Makina:
    Canon EOS 50D Fujifilm X-E2
    Üyelik tarihi
    01.January.2010
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    39
    Mesajlar
    2,711

    Standart

    Alıntı G.emre Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Birincisi askeri bir olayda dinlemeyi devlet yapmaz.
    Devlet dinleme yapmaz bir kere o baştan yanlış, narkotik yapar, cinayet masası yapar, asker yapar...
    Burda bu iş askere düşüyor.Neden teröristlerin telsiz konuşmaları sadece genelkurmay sitesinde yayınlanıyor?
    Dinlenmediğini de nerden bilebiliyorsunuz ki.Asker dinlediği herşeyi açığa verirse ne anlamı kalır.
    Ayrıca sanıyor musunuz ki teröristler turkc*ll vodaf*ne av*a kullanıyor.
    Devlet sadece hükümet değildir ayrıca, devlet bir bütündür tüm kurumlarıyla.
    Eğer hükümeti eleştirmek istiyorsanız, eleştirilebilecek yönleri var tabii.
    Ancak bir konu hakkında yeterli bilgi edinmeden böyle bir şeye kalkışmanız sizi bir sonraki, haklı olabilecek eleştirinize bile önyargılı davranan insanları çoğaltacaktır, bu durum normaldir.


    Bir de konudaki fotoğraflar görünmüyor mu, ben de mi sorun var
    Doğru kelimeler bir araya gelince mantıklı oluyor.
    Bu arada konuda fotoğraf mı var ki. Varsa ben de görmüyorum.











  • #13
    G.emre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CT İstanbul Avrupa Yakası Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Göktuğ Emre Gedikli
    Makina:
    5D II
    Üyelik tarihi
    10.January.2011
    Nereden
    İstanbul - Arnavutköy
    Mesajlar
    1,292

    Standart

    Alıntı tanerunlu Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Doğru kelimeler bir araya gelince mantıklı oluyor.
    Bu arada konuda fotoğraf mı var ki. Varsa ben de görmüyorum.
    "Bu üçgen mümkün mü?"

    Burda bir fotoğraf olmalıydı sanırım, yazıda üçgene dair bir şey yok da










    D90'lı sığınmacı

  • #14
    tanerunlu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CT İstanbul

    Status
    Offline
    İsim
    Taner Ünlü
    Makina:
    Canon EOS 50D Fujifilm X-E2
    Üyelik tarihi
    01.January.2010
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    39
    Mesajlar
    2,711

    Standart

    Göktuğ haklısın şimdi gördüm. Fil ayakları da var sanırım.

    Ben de birkaç çözümleme yapayım.

    Tarihte bilinen ilk paradoks
    ******************************
    Epimenides paradoksu: ”Bütün Giritliler her zaman yalancıdır” ( Epimenides bir Giritlidir.) Öyleyse bu söz doğru mudur, yanlış mıdır?
    Bu söz yalan değil yanlıştır. Bütün giritliler yalancı değil belli bir kesim ve Epimenides yalancıdır.

    Peki, buna ne dersiniz?

    **********************
    Euplides, hiçbir zaman bir “kum yığını” oluşturulamayacağını iddia etmiştir. Çünkü bir kum tanesi, “yığın” değildir. Yanına bir tane daha koyarsak yine yığın oluşmaz. “Kum yığını” olmayan bir şeyin yanına (veya üzerine) kum tanesi koymakla yığın elde edemeyeceğimize göre Hiçbir zaman “kum yığını” oluşturamayız.

    Kum adet olarak ölçülemez. Genelde sıvı olan maddeler gibi ölçülmeye çalışılır. Yani şöyle diyeyim. Kendinden hariç bir kabın içerisine konulduğunda onun şeklini alabilen bir madde ise ve değişime uğramıyorsa o maddeler adet şekliyle ölçülemezler. Bu yüzden burada kum yığınındaki kum tanesi adedini saymak anlamsız olur ve paradoks olmaktan çıkar.
    Biraz karışık oldu ama anlatacak kelimleri seçmek zor oluyor.

    Ne olacak berberin hali?
    *************************
    Bir berber, bulunduğu köydeki erkeklerden, yalnızca kendi kendini tıraş edemeyen erkekleri tıraş ediyor. Berberi kim tıraş edecek?
    Berberin dükkanı başka köyde olabilir. Ama aynı köyde oturuyorsa berberin kendini tıraş edemediğini kim söyledi.

    …. ve işte kaplumbağayı geçemeyen ünlü Aşil? Ama nasıl?
    ************************************************** *
    Yunan kahramanı Akhilleus’un kaplumbağa ile bir yarış yaptığını hayal edelim. Çok iyi bir koşucu olduğu için Akhilleus kaplumbağa’nın belirli bir mesafe, örneğin yüz metre, ileriden başlamasına izin verir. Eğer her ikisinin de sabit hızlarda koştuğunu düşünürsek (biri sabit yüksek bir hızda, diğer sabit düşük bir hızda), belirli bir süre sonra Akhilleus yüz metre koştuğunda, kaplumbağanın başladığı yere gelmiş olacaktır; bu süre boyunca kaplumbağa da küçük de olsa belirli bir mesafe ‘koşmuştur’, örneğin 1 metre. Akhilleus bir süre sonra bu mesafeyi de tamamladığında, o süre zarfında kaplumbağa yine küçük de olsa bir mesafe ilerlemiş olacaktır ve bu böyle devam edecektir. Böylece, Akhilleus ne zaman kaplumbağanın varmış olduğu bir noktaya varsa, daha hâlâ gitmesi gereken bir mesafe kalmış olacaktır. Bu nedenle Zenon Akhilleus’un kaplumbağayı hiçbir zaman geçemeyeceğini söylemiştir.

    Yarışı zamanlama ile mi yoksa mesafe ile mi yapılıyor. Bir ölçüt koyulamadığı için bu bir paradoks olarak kalıyor. Yani yarış 150m ile sınırlandırılsaydı kim kazanırdı değil kim kimi geçecek diye sorulmuş. Bunu bilmek imkansızdır. Ama koy bakalım bir ölçü kim kimi geçiyor.

    Fizikçiler çıldırdı mı ne?
    **************************
    Hem bu yönde hem o yönde
    ‘Karşı konulamaz bir kuvvet, kımıldatılamaz bir kütle ile karşı karşıya geldiğinde ne olur? Bu bir paradoks. Çünkü kuvvet galip gelirse, o karşı konulamazlığını korurken, kütle kımıldatılamaz olmaktan çıkar. Aksi halde, kütle kımıldatılamazlığını korurken, kuvvet karşı konulamaz niteliğini yitirir. Aslında böyle birer kuvvet ve kütlenin var olması, kuramsal olarak mümkündür. Ne diyor bu fizikçiler?
    Bu şu sorunun bir başka versiyonu, ya da benim söylediğim sizin kinin bir başka versiyonu.
    Allah büyüktür. Peki allah kendinden daha büyük ve kaldırması imkansız bir taş yaratabilir mi? Yaratırsa bu taşı kaldırabilir mi? Soru saçma ama karşımıza çıkıyor.
    Kuvvetle kütle paradoksunun cevabı, fizikte böyle bir olay olmadığı için imkansız diye bir şey yoktur cümlesi türemiştir. Karşıkonulamaz bir kuvvet bizim aklımızın algılayamayacağı bir şeydir, Kımıldatılamaz kütle ise yine aynı, Dünya da var mı böyle bir kütle ve fizik kurallarına sığıyor mu? Tabi ki yok ve hayır.











  • #15
    savage24 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Ferdi Demircan
    Makina:
    CANON 60D
    Üyelik tarihi
    25.July.2009
    Nereden
    Karabük
    Yaş
    45
    Mesajlar
    589

    Standart

    Alıntı G.emre Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    "Bu üçgen mümkün mü?"

    Burda bir fotoğraf olmalıydı sanırım, yazıda üçgene dair bir şey yok da
    Şekiller için bakınız: Felsefi paradokslar- Bu işin içinden nasıl çıklılır? HER ŞEYDEN BİRAZ











    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

  • #16
    kentucky - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Burak B.
    Makina:
    Canon EOS BinD
    Üyelik tarihi
    25.August.2011
    Nereden
    Ankara
    Yaş
    40
    Mesajlar
    181

    Standart

    Alıntı G.emre Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Birincisi askeri bir olayda dinlemeyi devlet yapmaz.
    Devlet dinleme yapmaz bir kere o baştan yanlış, narkotik yapar, cinayet masası yapar, asker yapar...
    Burda bu iş askere düşüyor.Neden teröristlerin telsiz konuşmaları sadece genelkurmay sitesinde yayınlanıyor?
    Dinlenmediğini de nerden bilebiliyorsunuz ki.Asker dinlediği herşeyi açığa verirse ne anlamı kalır.
    Ayrıca sanıyor musunuz ki teröristler turkc*ll vodaf*ne av*a kullanıyor.
    Devlet sadece hükümet değildir ayrıca, devlet bir bütündür tüm kurumlarıyla.
    Eğer hükümeti eleştirmek istiyorsanız, eleştirilebilecek yönleri var tabii.
    Ancak bir konu hakkında yeterli bilgi edinmeden böyle bir şeye kalkışmanız sizi bir sonraki, haklı olabilecek eleştirinize bile önyargılı davranan insanları çoğaltacaktır, bu durum normaldir.


    Bir de konudaki fotoğraflar görünmüyor mu, ben de mi sorun var
    Devlet diyince işin içine devletin kurumlarıda girer (savsıcı,narkotikçisi,istihbaratı,askeri...vs).Din lemediğini yada dinleyemediğini veya dinleyipte cesaret edemediğini bilmiyorum ama çıkarımlarım sonucu hain pusuların ardı arkası kesilmeyince bu kanıya vardım.Bu kanıya varmak için istihbaratçı olmak gerekmiyor.Benim derdim "hükümet" değil devletin (yani bugüne kadar gelen ve terör konusunda bir arpa boyu yol alamayan hükümetLER) yıllardan gelen zihniyeti.Bunlar bana tezat geliyor.Ayrıca bu konuda yeterli bilgimde fazlasıyla var bilgi edinmediğim sizin hüsnü kuruntunuz sanırım.Terörirstin dinlenmesi için avea,vodafone,turkcell kullanmasına gerek yok,istihbaratı güçlü bir ülke hertürlü iletişim aracını kontrol altında tutar.Dinlemeden kasıt cep telefonu değil siz benim yazdıklarımı tam anlamıyla idrak edememişsiniz...











  • #17
    tanerunlu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CT İstanbul

    Status
    Offline
    İsim
    Taner Ünlü
    Makina:
    Canon EOS 50D Fujifilm X-E2
    Üyelik tarihi
    01.January.2010
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    39
    Mesajlar
    2,711

    Standart

    Burak bey. Demek istediklerinizi ve açıklamayı çok iyi anladım. Muhattap olarak Göktuğ'u seçmişsiniz ama ben de cevap verme gereği hissediyorum.
    Can ne isterse onu dinliyorlar. Asker de dinliyor telsiz konuşmalarını.
    Bizzat bir arkadaşımın sözleri(sınırda komando idi)
    "Sınıra yakın arka arkaya yürüyerek geçiyorlardı. Onlar kurşun sıkmadan biz de sıkamıyoruz. Adamlar güle oynaya geçiyorlar. " bu tarz şeylerde telsizler de dinleniyor o İSRAİL'e verilen tamir için uçaklar da görüntülüyor. Ama bizden önce gören çok insan var o görüntüleri. Artık hangi ülke istihbaratına askerinin eline ulaşıyor bilemiyorum ama kendimiz insansız hava aracı üretebilme kapasitesine sahipken tamir edememek ve İsrail'e tamir için göndermek de bir paradokstur.

    Konuyu fazla uzatmaya gerek yok. Gereken yapılıyordur, yapılmıyorsa son bellidir ve bireysel olarak yapacak bir şey yoktur. Ayrıca bu işin kafa tutmakla olmayacağını hükümetlerin bilmesi gerekir. Kocaman bir oyun ve Bizler de oyun içinde oyun oynuyoruz. Hepsi bu.











  • #18
    kentucky - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Burak B.
    Makina:
    Canon EOS BinD
    Üyelik tarihi
    25.August.2011
    Nereden
    Ankara
    Yaş
    40
    Mesajlar
    181

    Standart

    Alıntı tanerunlu Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Burak bey. Demek istediklerinizi ve açıklamayı çok iyi anladım. Muhattap olarak Göktuğ'u seçmişsiniz ama ben de cevap verme gereği hissediyorum.
    Can ne isterse onu dinliyorlar. Asker de dinliyor telsiz konuşmalarını.
    Bizzat bir arkadaşımın sözleri(sınırda komando idi)
    "Sınıra yakın arka arkaya yürüyerek geçiyorlardı. Onlar kurşun sıkmadan biz de sıkamıyoruz. Adamlar güle oynaya geçiyorlar. " bu tarz şeylerde telsizler de dinleniyor o İSRAİL'e verilen tamir için uçaklar da görüntülüyor. Ama bizden önce gören çok insan var o görüntüleri. Artık hangi ülke istihbaratına askerinin eline ulaşıyor bilemiyorum ama kendimiz insansız hava aracı üretebilme kapasitesine sahipken tamir edememek ve İsrail'e tamir için göndermek de bir paradokstur.

    Konuyu fazla uzatmaya gerek yok. Gereken yapılıyordur, yapılmıyorsa son bellidir ve bireysel olarak yapacak bir şey yoktur. Ayrıca bu işin kafa tutmakla olmayacağını hükümetlerin bilmesi gerekir. Kocaman bir oyun ve Bizler de oyun içinde oyun oynuyoruz. Hepsi bu.
    işte bende bu paradoksu yazdım dinleniyormu dinlenemiyormu yada dinleniyorda birşey yapılamıyormu...devletin her konuda iradeli davranıp dik durması görüşündeyim.ben dinleyemiyoruz diye birşey idda etmedim dinliyor isek (-ki ben bu kanıdayım) neden bunca saldırıya muhatap kalıyoruz.yok dinleyemiyor isek ozaman durum sandığımızdan daha vahim.bu oyunu yine siz biz bozacağız amaişte muhabbet siyasete doğru kaymaya başlamışken susuyorum
    +
    burada görüşlerimizi paylaşıyor ise muhatabımız tüm üyelerdir diye düşünüyorum...











  • #19
    G.emre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CT İstanbul Avrupa Yakası Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Göktuğ Emre Gedikli
    Makina:
    5D II
    Üyelik tarihi
    10.January.2011
    Nereden
    İstanbul - Arnavutköy
    Mesajlar
    1,292

    Standart

    Alıntı kentucky Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Devlet diyince işin içine devletin kurumlarıda girer (savsıcı,narkotikçisi,istihbaratı,askeri...vs).Din lemediğini yada dinleyemediğini veya dinleyipte cesaret edemediğini bilmiyorum ama çıkarımlarım sonucu hain pusuların ardı arkası kesilmeyince bu kanıya vardım.Bu kanıya varmak için istihbaratçı olmak gerekmiyor.Benim derdim "hükümet" değil devletin (yani bugüne kadar gelen ve terör konusunda bir arpa boyu yol alamayan hükümetLER) yıllardan gelen zihniyeti.Bunlar bana tezat geliyor.Ayrıca bu konuda yeterli bilgimde fazlasıyla var bilgi edinmediğim sizin hüsnü kuruntunuz sanırım.Terörirstin dinlenmesi için avea,vodafone,turkcell kullanmasına gerek yok,istihbaratı güçlü bir ülke hertürlü iletişim aracını kontrol altında tutar.Dinlemeden kasıt cep telefonu değil siz benim yazdıklarımı tam anlamıyla idrak edememişsiniz...


    "siz benim yazdıklarımı tam anlamıyla idrak edememişsiniz"

    Eğer ilk mesajınızda yeterli bir açıklama yapmış olsa idiniz, zaten bu 2. yazınız bir açıklama niteliğinde değil, cevaba cevap niteliğinde olurdu.
    Demek ki düşüncelerinizi ifade edemeyecek kadar sığ bir yazı yazmışsınız ki, bir açıklamaya gerek duyulmuş, ki onu da yazmışsınız 2. mesajınızda.

    "Ayrıca bu konuda yeterli bilgimde fazlasıyla var bilgi edinmediğim sizin hüsnü kuruntunuz sanırım."

    Şayet yeterli bilginiz olsa idi, mesajlarınızda "sanırım,sanıyorum ki vb." zan köklü kelimeler kullanmazdınız.

    7 yaşımdan beri adli olayların içindeyim, 200den fazla davayı yakından takip etmişimdir.Dinleme olaylarının ne şartlarda, nasıl yapıldığını biliyorum.
    Türkiye'de sanıldığından çok fazla kişi dinleniyor.
    En basitinden babam Ağır ceza avukatı, DGM (Devlet Güvenlik Mahkemesi)'de davası olduğu zaman, ciddi bir ağır ceza davasını aldığı zaman dinleniyor.
    Davalarda dinlemelerinin çıktısını okuma şansımız olmuştu hatta bir ara.
    Bir keresinde de dinledik kayıtları.
    Dinlemek kolay ancak bu dinlemenin sonuca bağlanması her zaman başarılı olmuyor, olmuyor ki bu şehitleri verebiliyoruz.
    Askeri dinlemelerdeki itirafları görüyorsunuz, dinlemelerden sonra basına yapılan itirafları.
    Şehitlerin sorumluluğu sadece bir kurumun üstüne yıkılabilecek bir şey de değildir.


    Her neyse daha fazla uzatmak istemiyorum, isterseniz bu yazdıklarımı kaale almayın, bu kadar yazmışken cevaplamadan bırakmak istemedim sadece










    D90'lı sığınmacı

  • #20
    kentucky - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Burak B.
    Makina:
    Canon EOS BinD
    Üyelik tarihi
    25.August.2011
    Nereden
    Ankara
    Yaş
    40
    Mesajlar
    181

    Standart

    Alıntı G.emre Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    "siz benim yazdıklarımı tam anlamıyla idrak edememişsiniz"

    Eğer ilk mesajınızda yeterli bir açıklama yapmış olsa idiniz, zaten bu 2. yazınız bir açıklama niteliğinde değil, cevaba cevap niteliğinde olurdu.
    Demek ki düşüncelerinizi ifade edemeyecek kadar sığ bir yazı yazmışsınız ki, bir açıklamaya gerek duyulmuş, ki onu da yazmışsınız 2. mesajınızda.

    "Ayrıca bu konuda yeterli bilgimde fazlasıyla var bilgi edinmediğim sizin hüsnü kuruntunuz sanırım."

    Şayet yeterli bilginiz olsa idi, mesajlarınızda "sanırım,sanıyorum ki vb." zan köklü kelimeler kullanmazdınız.

    7 yaşımdan beri adli olayların içindeyim, 200den fazla davayı yakından takip etmişimdir.Dinleme olaylarının ne şartlarda, nasıl yapıldığını biliyorum.
    Türkiye'de sanıldığından çok fazla kişi dinleniyor.
    En basitinden babam Ağır ceza avukatı, DGM (Devlet Güvenlik Mahkemesi)'de davası olduğu zaman, ciddi bir ağır ceza davasını aldığı zaman dinleniyor.
    Davalarda dinlemelerinin çıktısını okuma şansımız olmuştu hatta bir ara.
    Bir keresinde de dinledik kayıtları.
    Dinlemek kolay ancak bu dinlemenin sonuca bağlanması her zaman başarılı olmuyor, olmuyor ki bu şehitleri verebiliyoruz.
    Askeri dinlemelerdeki itirafları görüyorsunuz, dinlemelerden sonra basına yapılan itirafları.
    Şehitlerin sorumluluğu sadece bir kurumun üstüne yıkılabilecek bir şey de değildir.


    Her neyse daha fazla uzatmak istemiyorum, isterseniz bu yazdıklarımı kaale almayın, bu kadar yazmışken cevaplamadan bırakmak istemedim sadece
    güzel bir laf var Hz. Mevlana'dan "Ne kadar bilirsen bil,söylediklerin karşıdakinin anlayabildiği kadardır".Size göre sığ başkasına göre derin,kişiden kişiye değişir.

    "sanırım" dedim çünkü hüsnü kuruntu dışında ihtimaller var (art niyetli olabilirsiniz yazdıklarımı farklı açılara çekebilecek,yada başka örnekler verilebilir) ama ben hüsnü kuruntulu olduğunuzu düşünüp o yüzden diğer ihtimaller içinde sanırım dedim.ben devlet dinlemiyor demiyorum,tekrar ediyorum;
    "dinleyemiyor,dinliyorda birşey yapamıyor,dinlemiyor...vs" ihtimallerinden hangisi olursa olsun neticede sonuç negatif.bu negatif sonucun basit çözümlerle düzeltileceğini düşünüyorum.peki neden yapılmıyo?futbola hassas olduğumuz kadar başka şeylere hassas değiliz.Şehitler değil Şehitlerimizin sorumluğu bir kurumun değil tüm devletin yani hepimizin üstündedir (bana göre)...











  • Bu Konu için Etiketler

    Yetkileriniz

    • Konu Acma Yetkiniz Yok
    • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
    •