HES lere değil yapım şekilllerine karşıyım.

Karadeniz eğer basit bir coğrafya dersi alınmışsa bu işin son yapılacağı yerlerden. Karadenizde yapılan Heslerin ömürleri kısadır. 50-100 yıl arası. Türkİyenin bu tarz şeyleri hızlı tükettiği düşünülürse bunu yarı yarıya indirebilirsiniz. Zira önce baraj yapan zihniyet sonrasında suyu kaynağından yok ediyor. Vahim hem de çok vahim.

Nükleer enerji; Eğer ilk 10 a girmek istiyorsanız ŞART.
Yenilenebilir Enerrji: Gerekli ama yetersiz. %10'dan az hatta %5'den az karşılanıyor. Evimde on tane lamba varsa birini de yakmayıveririm buna gerek kalmaz.
İnsanlar: bilinçlenmeli ve hangisinin gerekli olduğuna karar verebilmeli. Nükleer mi yoksa ormanları ve tarihi mahvetmek mi.
Petrol: Enerjinin her dakika artan parasal karşılığı.
Bor: ülkemizde var ama kullanım olanağı sıfıra yakın. Geliştirilmeli.
Madeni kaynaklar: Çıkacağı kadar çıktı zaten. En verimli yerindeydik ama herbir şeyi tükettik.

Müneccim ya da Kahin değilim. Zaten bunları bilmek için kahin olmak gerekmez; ama yakın zamanda (10 yıl)Nükleer hayatımıza girecek.
Yenilenebilir enerji de yüzde olarak aynı seviyede kalsa da üretim olarak artacak. Yapılan bu HES lerin de 20-30 yıl kadar sonra önemi sadece suyu depolamak gibi görülecek. Emin olun bu süre zarfında içilebilir su ÇOK BÜYÜK önem kazanacak. Şimdiden değerini bilelim bazı şeylerin. İğneyi önce kendimize batıralım. Dünyanın başlatmış olduğu tüketim çılgınlığına uymayalım. Ne olursa olsun.