“Eninde sonunda insanlar kendi içlerindeki güçlü etik değer sayesinde sanatın gerçek çalışmasının ne olduğunu anlayacaklardır.” Oscar Wilde

Selamlar,
Çoğumuz paylaşıldığı yer ile alakalı olmakla birlikte genellikle uzun yazıları okumaktan kaçarız. Umarım bu yazı ile laf kalabalığı yapan biri izlenimi oluşturmam.


Aristoteles’in mutluluğa ilişkin yazdıklarını odak noktası olarak alırsak:
...Mutluluğun en iyi şey olduğunu söylemede anlaşma var gibi görünüyor, ama bundan öte onun daha açık olarak ne olduğunun söylenmesi arzu ediliyor. Belki insanın işinin ne olduğunu kavrarsak bu gerçekleşebilir. Çünkü nasıl bir flütçünün, bir heykeltıraşın ve her ustanın genellikle bir işi ve bir yaptığı onların iyi olması, onların işiyle ilgili görünüyorsa, insan içinde böyle düşünülebilir; onun olan bir işi varsa elbette. Marangozun , ayakkabıcının belli işleri ve yaptıkları vardır da (tıpkı fotoğrafçının olduğu gibi ) insanın işi yok mudur? Yani doğal olarak işsiz mi? Yoksa,gözün, elin, ayağın, ve genellikle parçaların her birinin bir işi olduğu göründüğü gibi insanın da bunların ötesinde bir işinin olduğu ileri sürülebilir mi? Bu acaba ne olabilir? Yaşamak bitkilerle ortak görünüyor, biz ise insana özgü olanı arıyoruz. Öyleyse beslenme ve büyümeyle ilgili yaşamıda bir yana bırakmalı. O halde geriye akıl sahibi olanın – bununda akla boyun eğen olarak, bir de akla sahip olan ve düşünen olarak- bir tür eylem yaşamı kalıyor. Eylem yaşamından iki türlü söz edildiğinden, bunun etkinlik halinde olan yaşam olduğu belirtilmeli; çünkü “daha önemli” diye ona dendiği düşünülüyor. Eğer insanın işi ruha akla uygun ya da akıldan yoksun olmayan etkinliği ise ve belirli bir işin ve bu işte yetkin olanın işinin aynı olduğu nu söylüyorsak( örneğin gitarcının işi ile erdemli gitarcının işinin aynı olduğunu söylüyorsak, bunu da genel olarak her iş konusunda söylüyorsak – buna o işteki erdemde üstün olmayı eklemek koşuluyla; çünkü gitarcının işi gitar çalmak, erdemli gitarcının işi ise iyi gitar çalmaktır.) eğer bu böyleyse [ ayrıca insanın işinin belli bir yaşam olduğunu, bu yaşamın da ruhun akla uygun etkinliği ve böyle eylemler olduğunu; erdemli insana yakışanın bunları iyi ve güzel bir biçimde yapması olduğunu; her şeyin ise kendine özgü erdeme göre iyi yapılırsa; iyi gerçekleştirilmiş olduğunu da ileri sürüyoruz], insansal iyi ruhun erdeme uygun etkinliği olur – üstelik yaşamın sonuna kadar etkinliği ( Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, 1097b 22)


Halil Bey, sanırım kendinizi olayın faili gibi görmenizden dolayı yazılanları tam anlayamamakla beraber, söyleminizde, acilen cevap verme, veya savunma ihtiyacı seziyorum. Böyle olmayabilir lakin bu kişisel yorumum. Katiyen böyle bir kanıya kapılmayın lütfen, sizin eyleminizden kaynaklanan, zihnimde oluşan soru neticesinde bir olgu tartışılmakta. Yazmadan önce defa kez okumanızı, ve tekrar tekrar düşünmenizi rica ediyorum. Çünkü okumak bir şeyi anlamak için yetmiyor çoğu zaman.
zaten gözyaşlarının görünmemesini isteseydi gider evde ya da tuvalette ağlardı, beşiktaş meydanının tamamını yürüyerek yüzlerce insanın arasından ağlayarak geçip yine sokak ortasındaki bir bankta ağlamazdı
sonuçta bence sokak ortasında mahremiyet olmaz
(bu yazdıklarınız karşısında söyleyebileceğim en hafif şey : vahim )…..
ağlayan kız yerine kahkahalar atan hatta attığı kahkahalardan gözlerinden yaşlar gelen birini koysaydım aynı tartışmayı yapar mıydık şu an ( Defa kez yazmış olmama rağmen sizin için bir daha yazıyorum, ağlamak bilinçli bir eylem değildir, vücudun olay/duygu/hissiyat/sevinç/depresyon vb duyguların yoğunluğuna verdiği bir tepkidir. Rahatlamayı da sağlamakla beraber, fizyolojiktir; gülmek ise çoğu zaman kontrol edilebilir,kaslarla yönetilebilir, bilinçli şekilde gelişir, bahsi geçen olaya ilişkin ağlama örneğine takılmadan devam edebilmek adına sistit örneğini vermiştim, idrar kaçırmaya ilişkin, buradan yola çıkılabilirdi örnekleme üzerinden tartışılacaksa. Veya çok faydalı bir paylaşım olarak Güçlü beyin sara krizi örneği gibi.

Erman Bey, siyasetin, dinin konuşulamaması çok büyük bir tehlikedir. Bu örneğimizi de aynı kategoriye sokar ve tartışmaya değer bulmaz isek çok yazık olur kanaatindeyim. Konuşularak, okuyarak, araştırılarak her başlıkta olabileceği gibi bu konuda da kişiler yarar sağlayabilir. Her zaman hedefimiz, bir noktaya varmak olmayabilir, yola çıkmak, yolun kendiside mana taşıyabilir. Salt amaç birilerini kendimiz gibi düşünmeye çağırmak değil, düşünme etkinliğinin kendisini gerçekleştirmekte olabilir. Ve bunun kimseye zararı olmayacaktır sanıyorum

Tunç’un global ölçekte olanlar hususunda paylaştığı linke ilişkin olarak, önemli sayılabilecek kısmına göz attım ancak hiçbiri bende diğer konunun yarattığı etkiyi oluşturmadı.

Güçlü Bey,
Zaman ayırıp değerli fikirlerinizi belirttiğinizden, ve bunları okuyabilmekten dolayı çok mutlu oldum.

Fotoğraf çekme etkinliğimizin, bizlerin her daim mutlu olmamızda güçlü bir öncül, önemli bir araç olmasını temenni etmekle beraber, bu aracı nasıl kullandığımızda, hayattaki tortumuz, duruşumuz,ve geride ne bırakacağımız ile doğrudan ilgili diye düşünüyorum.

Bu satırlara gelip hala okumaya sabrı kalan birileride olduysa yazdıklarımı; minnet duyuyorum kendilerine

Saygılar.