Sevgili Ahmet, bu gördüğün, muhtemelen de görmeye bir süre daha devam edeceğimiz "yeni estetik" arayışları, batı sanatı ve estetiği ile yoğrulmuş, normlarını oluşturmuş kuşak için rahatsızlık vermeye devam edecek.
Cumhurbaşkanı Genel Sekreterliğinden bir edebiyat profesörünün değindiği konuya;
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, Edebiyat Profesörü, Mustafa İsen, "Muhafazakâr kesimin nasıl bir demokrasi anlayışı varsa, muhafazakâr demokrasi diye bir şeyden bahsedebiliyorsak, o zaman 'muhafazakâr estetik' ve 'muhafazakâr sanat' diye bir şeyden de bahsetmek, bunun normlarını ve yapısını oluşturmak gibi bir yükümlülük içindeyiz" demiş.
İki farklı bakış açısını sunmak istedim:
Birincisi, iktidarın altyapı meşguliyetini mazeret gösteriyor ve ancak zamanının geldiğine işaret ediyor.
Muhafazakâr Düşünce ve “Estetik” | Medeniyet ve Kültür Araştırmaları Merkezi
Diğeri ise konuya sol dan bakmaya çalışıyor.
“Muhafazakar Sanat” tartışması üzerine ilk notlar - Ergin Yıldızoğlu | soL Haber Portalı
Ergin Yıldızoğlu'nun oldukça soldan baktığı konu üç aşağı beş yukarı şu aşamada ve estetik kaygısı, hatta iddiası olan bizlerin de katılması gereken bir konu diye düşünüyorum:
Genel sekreterin ve sağcı yazarların, “muhafazakar sanat” tartışmasını gündeme getirmiş olmaları, yukarıda değindiğim adımlar bağlamında bir kültürel meydan okuma anlamına geliyor, daha önce görülmeyen bir öz güveni yansıtıyor.
Bu meydan okuma liberal demokrasiye ve komünist harekete büyük bir tehdit oluşturuyor. Ama bu meydan okuma, aynı zaman da büyük bir olanak açıyor diye düşünüyorum. Bu bağlamda, hem muhafazakar görüşlerle polemik yapmak, hem gelmekte olan “estetik rejimin” burjuva – liberal özgürlükleri bile hedef alan büyük bir saldırı anlamına geldiğini göstermek, bu alanda (!) geniş bir entelektüel muhalefet ve direniş inşa etmek olanağı doğuyor.
Ek olarak, hem “sanat” değince özgürlükleri kısıtlayan her şeye eleştiri ve muhalefet anladığımızı, bu işlevi yerine getirmeyen estetik ürünlerinin sanat değil, propaganda, meta, nihayet Kitscholduğunu vurgulama, sanatla, özgürlük mücadelesinin, kapitalizmin karşıtlığının ilişkisini yeniden ortaya koymak şansımız olacak. Hem de bu kültürel meydan okumayı kabul ederek “boyumuzun ölçüsünü” de almış, bu mücadeleyi taşımaya devam edip edemeyeceğimizi, eksiklerimizi güçlü yanlarımızı görmüş olacağız. Ben bu meydan okumayı heyecanla kabul ediyorum. Kendi hesabına tartışmaya başlıyorum, hem de en başından...