hadisi boş ver diyemem haşa dinden çıkarım.
oysa siz spesifik olarak söylenmiş bir uyarı metnini dinin geneline zorbalıkmış gibi gösterip saldırıyorsunuz.
örneğin,
evli adamın zinası recm (taşlanarak öldürme)dir. yalnız bunun şartları çok ağırdır. erkeği kadın ile cinsel münasebet halinde ve cinsel organın diğer cinsel organın içinde iken gören dört erkeğin şahitliği gerekir.
evet evli adam zina ederse recmedirilir / öldürülür. dinde müslümana zorlama vardır, gayri müslime yoktur. şimdi zina edeni yukarıdaki şartlar dahilinde bu kadar şahidi bulun bakalım. ondan sonra öldürmekten bahsedin.
verdiğiniz örneğe gelirsek:
ben bir şey ayıklamıyorum, kafa bulandıracak şeyleri yazmıyorum sadece. basitçe yazdıklarımı bile kabul noktasında belli ki zorlanıyorsunuz. karmaşık yazsam ne yaparsınız Allah bilir
örneğinizden peygamber zamanında bu hususla ilgili yaşananlarla devam ediyorum:
Halid b. Velid (r.a)'in başından geçen bir hâdise karşısında Allah Resûlü (s.a.s)'nün hâlet-i ruhiyesi. Hz. Halid, dinin irtidat mevzuundaki prensiplerini değerlendirmede acele davranıp bir infazda bulunur. Bu haber Allah Resûlü (s.a.s)'ne ulaşınca çok üzülür ve ellerini kaldırarak: "Allah'ım Halid'in yaptığından sana sığınırım" diyerek Cenâb-ı Hakk'a ilticada bulunur. (2)
Allah Resûlü (s.a.s)'nün bu hassasiyeti, etrafındakilerde de aynı şekilde ma'kes bulmuştur. Mesela Yemame'den dönen birisine, Hz. Ömer (r.a) ciddî birşeyin olup olmadığını sorar. Gelen zât, ciddî ve önemli birşeyin olmadığını, sadece içlerinden birinin irtidat ettiğini söyler. Hz. Ömer (r.a) heyecanla yerinden doğrulur ve, "Ona ne yaptınız?" diye sorar. Adam, "Öldürdük" deyince, Hz. Ömer (r.a) aynen Allah Resûlü (s.a.s) gibi bir iç geçirir ve adama hitaben, "Onu bir yere hapsedip bir müddet bekletmeli değil miydiniz?" der. Sonra da ellerini kaldırır ve Rabbine karşı şu niyazda bulunur: "Allah'ım, kasem ederim bunlar bu işi yaparken ben yanlarında yoktum. Ve yine kasem ederim, duyduğum zaman da yaptıklarından hoşnut olmadım." (3)
Bir dine tabi olmak veya çıkmak tamamen rıza işidir. kişinin hür iradesi ile karar verdiği bir durumdur. dolayısı ile kişi daha o dine girmeden kurallarına uyacağını kabul eder. benzer durumlar beşeri hayatta da vardır, askere giderken, işe girerken, okurken peşinen kuralları kabul edersiniz.
Dinin caydırıcı bazı hükümleri, hiçbir zaman dinde zorlama değildir ve sayılmamalıdır da. Bu gibi hükümler, serbest iradeleriyle dine girenlere aittir ki, onlar da zaten bu hükümleri kabul etmekle İslâm'a girmişlerdir. Meselâ, bir insan, İslâm dininden irtidat ederse ona mürted denir ve verilen süre içinde tevbe etmezse öldürülür. Bu tamamen daha önce yapılmış bir akde muhâlefetin cezasıdır. Ve tamamen sistemin muhafazasıyla alâkalıdır. Devlet, belli bir sistemle idare edilir. Her ferdin hevesi esas alınacak olursa devlet idaresinden söz etmek mümkün olmaz. O'nun içindir ki bütün müslümanların hukukunu muhafaza bakımından, İslâm, mürtede hayat hakkı tanımamıştır.
yine de peygamber bile Allahın kılıcı lakaplı orduların komutanı Halid bin Velid tarafından infaz edilerek direk öldürme işini hoş karşılamamış ve Allahın mağfiretine sığınmıştır. hz ömer zaman tanınmadığı için allah a sığınmıştır.
şeriatta bir yasağın olduğu hemen şak diye uygulanacağı anlamına gelmiyor. hepsinin şartları var.