Sevgili koraycım herkes dine inanacak diye bir kural yok.Konuyu dini boyutlara çekmediğimi daha öncede söyledim sadece bilimsel olarak tartışıyoruz.Biz İlahımıza Allah deriz avrupalılar başka der başka biri çıkar başka bir şey der bunlar kafaya takılacak konular değil.Hayatımda herşeye objektif bakmayı denedim.Bu din olgusu içinde geçerli. ve öyle olduğumu sanıyorum.İnsanlar inançlarını bazen kendi çıkarlarına uydurmuşlardır.Dindede böyle.Fakat meraklı biriyim tasavvufuda incelemiş biri olarak dini görüşler budur demen yanlış bu konuda konu açarsan öğrendiğim doğruları bugünkü islamın yanlışlarını konuşuruz.Gelelim konuya çok yoğunum fazla nete giremiyorum kusura bakma,fakat şuda bir gerçek araştırmlarda gösteriyor.Evrimi herkes kurbağanın prens olması gibi algılıyor,insanlar bunu imkansız görüyor.
Evrimciler ise, bir türün içindeki varyasyonları teoriye delil olarak göstermeye çalışırlar. Oysa varyasyon evrime delil oluşturmaz, çünkü varyasyon, zaten var olan genetik bilginin farklı eşleşmelerinin ortaya çıkmasından ibarettir ve genetik bilgiye yeni bir özellik kazandırmaz.
Varyasyon her zaman genetik bilginin sınırları içinde olur. Genetik biliminde söz konusu sınıra "gen havuzu" denir. Bir canlı türünün gen havuzunda bulunan bütün özellikler, varyasyon sayesinde çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir. Örneğin varyasyon sonucunda, bir sürüngen türünün içinde diğerine göre biraz daha uzun kuyruklu ya da biraz daha kısa ayaklı cinsler ortaya çıkabilir, çünkü kısa ayak bilgisi de, uzun ayak bilgisi de sürüngenlerin gen havuzunda vardır. Ama varyasyon sürüngenlere kanat takıp, tüy ekleyip, metabolizmalarını değiştirip onları kuşa dönüştüremez. Çünkü bu tür bir dönüşüm canlının genetik bilgisinde bir artış olmasını gerektirir, fakat varyasyonlarda böyle bir durum söz konusu değildir.
Darwin, teorisini ortaya attığında bu gerçeğin farkında değildi. Varyasyonların bir sınırı olmadığını sanıyordu. 1844'te yazdığı bir yazısında, "çoğu yazar doğadaki varyasyonun bir sınırı olduğunu kabul ediyor, ama ben bu düşüncenin dayandığı tek bir somut neden bile göremiyorum" demişti.Kaynak.Loren Eiseley, The Immense Journey, Vintage Books, 1958, s. 186.
Türlerin Kökeni adlı kitabında da çeşitli varyasyon örneklerini teorisinin en büyük delili gibi göstermişti. Örneğin Darwin'e göre; daha bol süt veren inek cinsleri yetiştirmek için farklı inek varyasyonlarını çiftleştiren hayvan yetiştiricileri, sonunda inekleri başka bir canlı türüne dönüştüreceklerdi. Darwin'in, bu "sınırsız değişim" fikrini en iyi ifade eden ise, Türlerin Kökeni adlı kitabında yazdığı şu cümleydi:
Bir ayı cinsinin doğal seleksiyon yoluyla giderek daha fazla suda yaşamaya uygun özellikler elde etmesinde, giderek daha büyük ağızlara sahip olmasında ve sonunda bu canlının dev bir balinaya dönüşmesinde hiçbir zorluk göremiyorum.Kaynak.Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press, 1964, s. 184.
Darwin Retried adlı kitabıyla Darwinizm'in geçersizliğini ortaya koyan Norman Macbeth bu konuda şöyle yazar:
Sorun canlıların gerçekten de sınırsız bir biçimde varyasyon gösterip göstermedikleridir... Türler her zaman için sabittirler. Yetiştiricilerin yetiştirdikleri değişik bitki ve hayvan cinslerinin belirli bir noktadan ileri gitmediğini, hatta hep orijinal formlarına geri döndüğünü biliriz.Kaynak.Norman Macbeth, Darwin Retried: An Appeal to Reason, Harvard Common Press, New York: 1971, s. 33.
Hayvan yetiştiriciliği konusunda dünyanın en önemli uzmanlarından biri sayılan Luther Burbank bu gerçeği, "bir canlıda oluşabilecek muhtemel gelişmenin bir sınırı vardır ve bu kanun, bütün yaşayan canlıları belirlenmiş bazı sınırlar içinde sabit tutar" diyerek ifade etmektedir.Kaynak.Norman Macbeth, Darwin Retried: An Appeal to Reason, s. 36.
Bu galapagos isponazlarıyla ilgili yazı yazan bir türk doçentin yazısını okumuştum.Olayı öyle abartıyorlarki sanki bir dinsel tören gibi oluyor.
Galapagos Adaları'nda 13 ispinoz kuşu türü, Galapagos'un yaklaşık 600 kilometre kuzeydoğusundaki Cocos Adası'nda da 1 ispinoz türü yaşamaktadırAralarındaki benzerlik nedeniyle Galapagos ispinozlarını ayırt etmenin zor olduğu ve uzmanlık gerektirdiği, uzun süredir bilinmektedir. Kuş bilimciler bunu yazdıkları kitaplarda sık sık ifade etmişlerdir. Kaynak.Dr. Robert Rothman, "Darwin's Finches", 2001. Dolayısıyla, bu ispinozların 14 ayrı tür olarak gruplandırılması, bilim adamları arasında tartışma konusu olmuştur..Evrimcilere göre bu kuşlar evrimin bir kanıtıdır.
İngiltere'nin tanınmış kuş uzmanı John Gould, Darwin'in topladığı ispinoz örneklerini 1837'de detaylı olarak inceledi. Gould'un vardığı sonuç, bu kuşların tamamen Galapagos'a özgü olduğu ve Darwin'in kayıtlarının çoğunun yanlış olduğuydu. Beagle'daki mürettebatın yakaladığı ispinozlar ve tuttukları düzenli kayıtların incelenmesi, Darwin'in hatalarını gün ışığına çıkardı. Kaynak.Carl Zimmer, Evolution: The Triumph of an Idea, Harper Collins Publishers, New York, 2001, s. 32
Peter Grant, Ekim 1991 tarihli Scientific American dergisindeki makalesinde, söz konusu araştırmanın evrimin doğrudan doğruya bir kanıtı olduğunu ilan etti. Grant'a göre, orta yer ispinozunu büyük yer ispinozuna dönüştürmek için 20 seleksiyon vakası yeterliydi;
Kuzey ve Güney Amerika'nın batı bölgelerinde her birkaç yılda bir etkili olur ve bu dönemlerde Galapagos Adaları'na büyük miktarda yağış düşer. Bu durum adalardaki bitkilerin gelişimine ve bol tohum meydana getirmesine yol açar. Böylece yer ispinozları ihtiyaç duydukları tohumları kolaylıkla temin ederler. İspinozlar böyle yağışlı dönemlerde sayıca çoğalırlar.
Yağışlarla birlikte tohumlar bollaşmış ve yer ispinozlarının gaga büyüklüğü ortalaması 1977 kuraklığı öncesindeki değere geri dönmüştür. Bu durum, gaga büyüklüğünün düzenli bir artış göstereceği beklentisi içinde olan evrimci araştırmacıları şaşırtmıştır.
Galapagos ispinozlarının gaga büyüklüğü ortalamasındaki değişim şundan ibarettir: Tohumların az olduğu kuraklık yıllarında, normalden biraz daha büyük gaga ölçüsüne sahip kuşlar, daha güçlü gagalarıyla kalan sert ve büyük tohumları açabilmektedir. İspinoz popülasyonu içindeki küçük gagalı ve güçsüz bireyler, çevre şartlarına uyum sağlayamadığı için ölmekte; böylelikle gaga büyüklüğü ortalaması artmaktadır. Küçük ve yumuşak tohumların bol olduğu yağışlı dönemlerde ise bu durum tersine dönmektedir; bu kez daha küçük gagalara sahip olan yer ispinozları ortama daha iyi uyum sağlamakta ve sayıca çoğalmaktadır; böylece gaga büyüklüğü ortalaması normale geri dönmektedir. Nitekim Peter Grant ve öğrencisi Lisle Gibbs, Nature dergisinde 1987 yılında yayımlanan makalelerinde bu durumu itiraf etmişlerdir. Kaynak.Lisle Gibbs, Peter Grant, "Oscillating Selection on Darwin's Finches", Nature, vol. 327, 1987, s. 511-513
Kısacası, bulgular evrimsel değişim diye bir şeyin olmadığını açıkça göstermektedir. Gaga büyüklüğü ortalaması mevsimlere göre sabit bir değerin etrafında bazen biraz artmakta, bazen de biraz azalmakta, diğer bir deyişle dalgalanmaktadır. Sonuç olarak ortada net bir değişim söz konusu değildir.
Bu gerçeği fark eden Peter Grant, "doğal seleksiyona maruz kalan popülasyonun (duvar saati sarkacı gibi) ileri ve geri salınım yaptığını" ifade etmiştir. Kaynak.Peter R. Grant, "Natural Selection and Darwin's Finches", Scientific American, Ekim 1991, s. 82-87.
Galapagos Adaları'ndaki farklı ispinoz gagaları bir varyasyon örneğidir ve türlerin evrimi iddiasına bir delil oluşturmaz.
Harvard Üniversitesi'nden ünlü hayvan bilimci Louis Agassiz, 1872 yılında Galapagos'u ziyaret etmiş ve adadaki canlılar arasında yaşam mücadelesi diye bir şeyin söz konusu olmadığını, tümünün lütuf sahibi bir Yaratıcının işlediği bir hayat sürdürdüğünü ifade etmiştir. Kaynak Richard Milner, "Our Evolving View of the Galapagos", Scientific American, Temmuz 2001; Edward J. Larson, Evolution's Workshop, Basic Books, New York, 2001.