CanonTURK Foruma Hoş Geldiniz.
Toplam 70 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 20 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Hybrid View

  1. #1
    canbazyusuf - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    YUSUF CANBAZ
    Makina:
    Olympus OM-D E-M1
    Üyelik tarihi
    25.November.2009
    Nereden
    Hatay
    Yaş
    37
    Mesajlar
    140

    Standart

    @karakuss
    Çok teşekkür ederim ne güzel açıklamışsınız.
    Ama nedense bazı arkadaşlar bilimsel kanıtlara itimat etmemektedir.
    Çok sevdiğim bir söz vardır. Ünlü bir evrim biyologu şöyle demektedir;
    Bizim evrim teorisini ispatlamamız insanların tanrıya inancını değiştirecek ya da tanrnın olmadığını kanıtlayacak değildir. Bizim evrimi kanıtlama çabamız dini yok etme çabamız olarak algılanmamalıdır. Çünkü bilim hiçbir zaman dinin yerini alamaz. İkisi çok farklı kulvarlardadır.











  • #2
    yıldırım beyazıt
    Guest

    Standart

    canbaz kardeşim niye sinirleniyorsunki sana bulduğu maymun kemiği ile ile avustralyalı bir yerlinin kemiğini karşılaştırak ki bunun bilimsel olrak ispat edilmesi mümkün değildir.bunlarınresimlerini buraya koyacaktım.zaten kemiklerin yumuşak dokuları zarar görmüştür.biri maymun kemiği diğeri yerli kemiğidir.bundan önce evrim ile ilgili ara geçiş ile ilgili hiç bir fosil bulunanamıştır.bunu fosil atlasından bakabilirsiniz.bundan sonrada ara geçiş ile ilgili bulunamayacaktır.bak darwininiz nler yapmış
    IRKÇILIĞIN KÖKENLERİ VE DARWIN'İN EVRİM TEORİSİ
    19. yüzyıl, Avrupalı "beyaz adam"ın diğer kıta ve medeniyetlere hızla yayıldığı bir dönemdi. Başta İngiltere ve Fransa olmak üzere, Avrupalı devletler Güney Asya'nın önemli bir bölümünü, Afrika'nın neredeyse tümünü ve Latin Amerika'nın bir kısmını kolonileştirmekle uğraşıyorlardı. Kuzey Amerika'da ise "beyaz adam"ın Kızılderili katliamı sürüyordu. ABD, üzerine kurulduğu coğrafyanın yerlilerini öldürerek Batı'ya doğru genişliyordu.

    Kısacası, o dönemde, yani 19. yüzyılın ikinci yarısında, dünya en acı biçimiyle emperyalizmi yaşıyordu. Batı, ulaştığı teknolojiyi kullanarak diğer medeniyetleri yağmalıyordu.Ancak Batı, hemen her işgalinin yaptığı gibi, yaptıklarına meşruiyet sağlayacak bir açıklama bulmak zorunda hissediyordu kendini. Afrika'da ya da Kuzey Amerika'daki yerlileri rahatlıkla öldürebiliyor, yurtlarından sürüp topraklarına el koyabiliyorlardı. Ama tarih yaptıklarını yazacaktı ve tüm bunları meşru hale getirecek bir açıklama bulamazlarsa, o tarihe birer yağmacı olarak geçeceklerini biliyorlardı.Peki emperyalizme meşruiyet sağlamak için ne gibi bir açıklama bulunabilirdi?

    Emperyalistlerin Hezeyanı: "Avrupalı Olmayanlar Bir Tür Hayvandır"

    Aslında bu soru henüz 16. yüzyılın başında gündeme gelmiş ve açıklamasını da beraberinde getirmişti. Kristof Kolomb'un 1492'deki keşfinden sonra, İspanyolların Amerika'yı sömürgeleştirmesi sırasında ortaya atılan bir açıklamaydı bu. Oldukça da basit bir mantığa dayanıyordu: Yerliler gerçek birer insan değil, gelişmiş bir hayvan türüydüler.

    Bu iddia, ilk kez Kristof Kolomb ve adamları tarafından ortaya atılmış, sonra da Güney Amerika'nın kolonileştirilmesi işini üstlenen İspanyol "conquistador"lar (işgalciler) tarafından savunulmuştu. Ancak altın, şöhret ve toprak peşinde koşan bu yağmacılara karşı, Katolik Kilisesi tavır koymuştu. Bunun en ünlü örneği, Chiapas piskoposu Bartolome de Las Casas'ın, Kolomb ile birlikte Yeni Dünya'ya ayak basan kolonicilerin "yerliler bir tür hayvandır" iddiasına karşılık, yerlilerin "gerçek birer insan" olduğunu savunmasıydı. Bu nedenle Las Casas "yerlilerin havarisi" olarak anılmaya başlamıştı. Daha sonra, 1537'de, Papa III. Paul de, yayınladığı Sublimis Deus adlı fermanında sömürgeci vahşetini lanetlemiş, Kızılderililer'in gerçek insanlar (veros homines) olduklarını, onları köle düzeyine indirgemek küstahlığını gösterenlere rağmen, iman sahibi olma yeteneğine haiz insanlar olduklarını ilan etmişti.

    Ancak 18. ve 19. yüzyıldaki materyalist ve din karşıtı fikirlerle birlikte Kilise, "dünyevi" konulardaki otoritesini tümüyle yitirdi. Bu nedenle Kilise, 19. yüzyıl sömürgeciliğine karşı çıkıp da sömürülen insanların da gerçek birer insan (veros homines) olduklarını söyleyemedi. Söylediyse de etkisi olmadı. Emperyalizm, yerlileri sömürmeye ve buna meşruiyet sağlamak için onları "bir tür hayvan" saymaya kararlıydı.

    Darwin'e Göre "Kayırılmış Irk"

    Tüm canlıların tesadüflerin ürünü olduğunu, insanın da maymun benzeri canlılardan evrimleştiğini iddia eden Darwin'in evrim teorisi, işte bu noktada emperyalizme büyük bir fırsat sundu. Çünkü bu teoriyle birlikte, sömürülen yerlilerin "bir tür hayvan" oldukları düşüncesine "bilimsel" bir dayanak göstermek mümkün hale gelmiş oluyordu. Teorinin bilimsel bir dayanağı yoktu (hiç bir zaman da olmayacaktı), ama gerekli zamanda gerekli siyasi güçlere hizmet edebilirdi.faşistlere ve koministlere

    Darwin, insanların yarı-maymun atalardan evrimleşerek bugünkü durumlarına geldiklerini ileri sürüyordu. Dahası, "Türlerin Kökeni: Doğal Seleksiyon ve Yaşam Mücadelesinde Kayırılmış Irkların Korunması Yoluyla" isimli kitabının başlığında da vurgulandığı gibi, bu evrim süreci içinde "doğa tarafından kayırılmış ırklar" olduğu iddia ediliyordu. Darwin'e göre insanların arasındaki kayırılmış ırk, "beyaz adam"dı. Kızılderililer, Afrikalılar ve diğer her türlü yerli halk ise, evrim sürecinde geri kalmış ırkları oluşturuyorlardı. Birer insan bile değillerdi. Ve insanların maymunları ya da diğer hayvanları "ehlileştirmeleri" ve kullanmaları nasıl meşruysa, bu geri ırkları "ehlileştirmeleri", onları köle olarak kullanmaları ve topraklarına el koymaları da o kadar meşruydu. Hatta, beyaz adam, kendi "ileri" kültürünü bu "geri" ırklara taşımakla, onların evrimine yardımcı olmak gibi bir iyilik bile yapıyordu.

    Sosyal Darwinizm'in Kurucusu: Darwin'in Kendisi

    Darwin'in evrim kuramının toplumlara uygulanması ile gelişen bu teori, "Sosyal Darwinizm" olarak adlandırıldı ve hem emperyalizmin en büyük "meşruiyet" argümanı hem de ırkçılığın en büyük dayanağı haline geldi. Hintli Antropolog Vidyarthi bu konuda şöyle der:

    "Darwin'in ortaya attığı 'en güçlülerin hayatta kalması' düşüncesi, insanoğlunun kültürel bir evrim sürecinden geçtiğine ve en üst kademenin Beyaz Adam'ın medeniyeti olduğuna inanan sosyal bilimciler tarafından coşkuyla karşılandı. Bunun bir sonucu olarak, 19. yüzyılın ikinci yarısındaki Batılı bilim adamlarının çok büyük bir kısmı ırkçılığı şiddetle benimsediler."


    Sosyal Darwinizm'in en büyük öncüsü de Darwin'in kendisiydi. Descent of Man (İnsanın Türeyişi) adlı kitabında, "insan ırkları arası eşitsizliğin apaçıklığı" hakkında bir çok çıkarım yapıyordu. 1871'de çıktığı uzun gezide gördüğü Tierre del Fuego'lu yerlileri tanımlarken de ırkçı önyargılarını açıkça ortaya dökmüştü. Yerlileri "çırılçıplak, boyalara batmış, yabanıl hayvanlar gibi ne yakalayabilirlerse yiyen, yönetimsiz, kendi kabileleri dışındakilere acımasız, düşmanlarına işkenceden zevk alan, kanlı kurbanlar sunan, çocuklarını öldüren, karılarına köle gibi davranan, ağır batıl inançlarla dolu" insanlar olarak tasvir etmişti. Oysa aynı bölgeyi ondan on yıl önce gezen W. P. Snow, aynı yerlileri "güzel, güçlü çocuklarına düşkün, bazı özgün elsanatlarına sahip olan, bazı eşyalarda özel mülkiyeti tanıyan, en yaşlı bir kaç kadının otoritesini kabul etmiş" insanlar olarak anlatmıştı. Darwin'in bu insanları abartılı biçimde aşağılaması, onları "evrim sürecinde geri kalmış bir ırk" olarak tanımlayabilme isteğinden kaynaklanıyordu.

    Darwin'in Türk Düşmanlığı

    Darwinizm'in 19. yüzyıl ırkçı emperyalizme verdiği desteğin önemli bir örneği, Darwin'in Türk Milleti için kullandığı ifadelerdi.

    Darwin'in Türk Milleti hakkındaki yorumları, 1888 yılında yayınlanan "The Life and Letters of Charles Darwin" adlı kitapta yayınlandı. Burada Darwin, doğal seleksiyonun "geri ırkları" eleyerek medeniyetin gelişmesine katkıda bulunduğunu öne sürüyor ve sonra da Türk Milleti hakkında aynen şunları söylüyordu:

    "Düşünün ki, birkaç yüzyıl önce Avrupa, Türkler tarafından işgal edildiğinde, Avrupa milletleri ne kadar büyük risk altında kalmıştı, ama artık bugün Avrupa'nın Türkler tarafından işgali bize ne kadar gülünç geliyor. Avrupa ırkları olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde Türk barbarlığına karşı galip gelmişlerdir. Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, bu tür aşağı ırkların çoğunun medenileşmiş yüksek ırklar tarafından elimine edileceğini (yok edileceğini) görüyorum."


    Darwin'in bu hezeyanı, İngiltere'nin Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkma politikasına destek vermek için yazılmış bir propaganda malzemesiydi. Nitekim bu propaganda malzemesi etkili oldu. Darwin'in "Türk Milleti yakında yok olacaktır, bu evrimin kanunudur" anlamına gelen sözü, İngilizlerin Türk düşmanı propaganda kampanyalarına sözde bilimsel bir destek verdi. İngiliz Başbakanı Willam E. Gladstone'un, "Türkler insanlığın insan olmayan numuneleridir. Medeniyetimizin bekası için onları Asya steplerine geri sürmeli veya Anadolu'da yok etmeliyiz" şeklindeki sözü, Darwinin teorisiyle Avrupa emperyalizmi arasındaki uyumun bir ifadesiydi.











  • #3
    canbazyusuf - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Canonturk Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    YUSUF CANBAZ
    Makina:
    Olympus OM-D E-M1
    Üyelik tarihi
    25.November.2009
    Nereden
    Hatay
    Yaş
    37
    Mesajlar
    140

    Standart

    Size sadece üzülüyorum...
    Çünkü dünyadan bir haber bundan 50 yıl önceki bilgiler ile konuşuyorsunuz. Ben darwin yüzde yüz doğru bir teori ortaya attı demedim(bilimsel birçok boşluk vardı) zaten bir sürü hatası ve açıklayamadığı konular vardı hatta bunları kendi bile görebiliyordu ama 150 yıl içinde bu yanlışlar birçok bilim insanı tarafından düzeltildi ve şu anda hayatın başlangıcı ile ilgili daha mantıklı ve elinde elle tutulur bilgiler olan bir teori olmadığı için(yaratılış bilimsel birşey değildir çünkü inanç hiçbir zaman bir bilim olamaz herkes istediğine inanır ve bunu ispatlamak zorunda değildir) bu teori hala günceldir ve gün geçtikçe kanıtlanmaya yakınlaşmaktadır.
    Umarım sizin gibi bilimsel gündemi 50 yıl geriden takip edenler bu ülkenin ilerlemesini daha fazla engelliyemez.
    Homo (cins) - Vikipedi
    Bakın yukardaki linkte homo sapiens(modern insan) 'İn aynı cinsinden(homo) olan diğer insansıların listesi ve bunların birbirinden farkları var.
    Lütfen güncel makale ve bildirileri takip edin!!!!!!
    Herkese iyi akşamlar.

    NOT:Hatta ordaki homo eractus lardan biri antalya karain mağarasında bulundu ve bizzat gördüm.











  • Bu Konu için Etiketler

    Yetkileriniz

    • Konu Acma Yetkiniz Yok
    • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
    •