biraz da şöyle düşünüyorum, o kadar kolaylaştı ki bu iş eskisinden daha çok rezil işler de görür olduk, iyilerin yanında.
belli bir estetik noktadan sonra 18-55 iğrenç geliyor ama kullanmak durumunda da kalınabiliyor.
öte yandan ben görüntü yönetmeniyim, içerik tabii ki önemli. ama işim o işin sinematografisiyle alakalı olunca lensti kameraydı imkanlar dahilinde optimum kaliteyi tutturmaya gayret ediyorum.
yeri geliyor 5d ile de çekiyorum, blackmagic kameramla da, c300'le, f55'le de red ile de fs700 ile de.
işe göre kamera lens ışık seçmek gerekir. basit işleri 5d ile tabii ki çekebiliriz. gökhan abinin dediği gibi 5d'nin bize tertemiz camlar sığ alan derinlikleri kazandırması gibi avantajlar yadsınamaz. ama 8 bitlik h264 görüntü ile de bir yere kadar gidilir.
herkes her şeyle film çekebilir, iphone ile bile. neyi nasıl çektiği önemlidir.
5d gibi kameraları kullanınca ışık yapmayarak görüntü yönetmenliği yapmak o işi yapıyorum demek değildir. ışık yapmak da büyük büyük 10kw-18kw lambalar yakmak değildir. ışığı kontrol etmektir bu meslek. bu kameralarla ilgili biraz da böyle bir yanılgı oluşturması sebebiyle böyle düşünüyorum açıkçası. eline her kamera ve lens alan görüntü yönetmeni olmaya başladı. ışık hakkında fikir sahibi olmadan. (telefondan eriştiğim için çok kabaca genelliyorum kusura bakmayın). olur olmadık yerlerde shutter'ı yükseltmek bile bir şey ifade ediyorken alelade kullanılıyor örneğin.
bana göre bazı açılardan görüntü yönetmenliği mesleğinin değerini düşüyorlar böyle böyle.
ama tekrar ediyorum, sinema yapmayı erişilir kılan da 5dmk2 ve arkasından gelenlerdir. Kesinlikle bir devrim yarattı ve hala sürüyor. Öğrenci filmleri ve bağımsızlar yetenekli ellerde şahane şeylere dönüşüyor bu kameralarla.
Sent from my iPhone using
Tapatalk