Bu fotoğrafın içinde bulunduğu 36 poz Profoto'mu Sirkeci-Halkalı banliyösünün son sefer gününde bitirdim. Yeşilköy durağına kadar gittim ve indiğim durağa kadar her durağı kapı açıldığında makinemi dışarı çıkartıp çektim. Yeşilköy'de indim. Ardından Halkalı'ya gidip makiniste rica edip yanına sıvışıp Sirkeci'ye kadar makinist kabininde geldim.

Bu nesil ve şu anki yönetim banliyöyü sevmiyor. Onu tinercilerle, ölümlerle, hurdalıkla özdeşleştiriyor. Abdülhamid Sultan'ın yıllar önce ileriyi görüp yaptırdığı ve eksiklerine rağmen tıkır tıkır işleyen bu güzelliği yer altına alıyor. Hattı yenilemek, banliyö kavramını devam ettirerek tarihi korumak yerine hep ''yenisini'' arıyor. Yeniyi ve değişiği güzel zannediyorlar. Halbuki çevrelerine bakabilseler onca ülkenin bu hatları nasıl revize edip tarihi koruduğunu görebilirler. Sirkeci istasyonundaki Gar Müzesi'ne gidenler oradaki görevlilerle hattın ve tarihin nasıl yağma edildiğini, hatıraların nasıl silindiğini öğrenebilirler.

Bir görevlimize eski trenlerin nerede kullanılacağını sorduğumda cevabı başımdan aşağı kaynar sular boşalttı. ''Kesip demir hurdasına kiloyla verecekler''.. O vagonlar binlerce evsiz insanın içinde sıcacık kalacağı evciklere dönüştürülebilir, Türkiye'nin dört yanına dağıtılıp mini kütüphane işlevi görebilir. Müzelik olanlar saklanıp gelecek kuşaklara sergilenebilir. İçinde çiçek bile yetiştirilir be !

Bu olay yıllarca böyle devam etmiş. Bundan önce de güzelim 60 küsür model italyan Fiat üretimi 120 km/s hız yapabilen lüks trenler 'kilo parasına' satılmış.. Düzen böyle gelmiş, böyle gidiyor..

Ben Sirkeci'den binip sırf eğlence olsun diye Menekşe durağına gidip döndüğümü hatırlarım. Plajda ayaklarımı suya sokup tornistan eve dönerdim. Şimdi öğrendim ki Menekşe durağı kaldırılıyor hat üzerinden.. Cankurtaran durağında inip arkadaşlarımla Erol Taş'ın kahvesinde simit çay yerdik.. Kumkapı'da inip fotoğraf çekmek ister ama eli bıçaklı zencilerce kovalanıp yine durağa sığınırdım. Bakırköy'e gidip kız arkadaşımı evine bırakırdım. Yeşilyurt'ta inip sahilde kafa dinlerdim. Yeşilköy'de inip dostlarımla gezer, ermeni mahallesi'nde bi çaylanırdık. Florya'dan teyzeme giderdim..

Lanet bir projeyle hattın tüm tarihi silinip, özellikleri kaybettiriliyor. Ben bu fotoğrafımda pek birşey anlatamasam da, bunları düşünerek bastım deklanşöre.. Eleştirilerinizi bekliyorum.

Son sözüm : Banliyösüz şehir düşünülemez !