Konu: Bu fotoğrafı böyle bir fikirle çekmiştim (Fotoğraf eleştiri başlığı)

İlk paylaşımı da yapayım:



Fotoğraf 50mm lens ile 3200@1600 asa filmle çekildi.
Kalp rahatsızlığı olan ve genelde evde istirahat etmesi gereken bir adam kasvetli ve eski evinde sadece bir muhabbet kuşunun hayat doluluğuyla yaşama tutunmaya çalışıyor.
Evin karanlıklığı bu kasveti temsil ediyor, dışarıdaki ışık dışarıdaki hayatın normal seyrini, kuş dışarıdaki hayat ile kasvetli adamın ortasında adamın canlılıkla buluşmasında bir köprü görevi görüyor.

Buyrun söz sizde

Ben fotoğraftaki hüzün ve yalnızlığı görebildim, lakin çok fazla noise baskın çıkmış

Film bilgisini o sebeple yazmıştım.
1600ISO'da biraz böyle olabiliyor analogda.
Teşekkür ederim yorum için

Sağdaki içim yoğurt kabı görünmeyecek şekilde kesilse ve soldan da biraz keslierek dikey kadraj elde edilip ortaya abimiz ve kuş konumuz kalsa bence daha iyi ve özet bir konu olacak. Tekrar bir kadrajlama yapılsa yani.
Onun dışında özellikle "low light" fotoğrafları çok beğenirim, dışarıdan az gelen ışığın hafif aydınlatması hoş ancak daha iyi ve sade bir arka planla tekrar çekilse bence duygular biraz ön plana atacak kendini. Şu anda bu sebeplerden benim dikkatim dağılıyor Bol fotoğraflı sanat dolu günlere

Bence adamın suratı biraz aydınlatılabilse imiş. O kuşun adama verdiği mutluluk biraz ön plana çıkabilirmiş. zira Kuşa rağmen adamın Sağ tarafı hala karanlık ve sadece dışarıdaki ışın hafif sola vuran ışığı var.

Çok teşekkürler arkadaşlar.
Faydasını gördüm

Bence ışık mükemmel...hatta yoğurt kabının saksı olup kadraja girmesi de doğallığın parçası...
belki bizim evlerde şu an yok ama, annemizin ninelerimizin evleri hep yağ ve yoğurt kabı ile seraya dönüşmez mi idi...
adamın kasveti, yüzündeki korkulu ve sancılı bekleyiş falan hepsi çok güzel....
muhabbet kuşu da adamın canlılık ile buluşmasını sağlayan köprü, demişiz.
demişiz de kuşa sormadik ki bu işe talip oldunmu, ya da severek mi yapıyorsun diye....kuş belki amcadan daha beter...
başlık parası ile 60 yaşında ki adamlara satılan 13-15 yaşındaki kızdan farkı yok...sahibini memnun etsin yeter...

hayvan sever biri olarak çok güzel fotoyu anca böyle yorumladım...
farklı oldu ama kusura bakma ....

Yoğurt kabı İçim. Yani Ülker'in. Sahibi Murat Ülker. Siyasi olarak kime yakın? Ahmet, senin bu konuda kilitlenebilir he, benden söylemesi

Şaka bir yana, ilk yorumları okurken keşke kadrajdan yoğurt kabını çıkarsaydık diye düşündüm. Ama daha sonra onun içinde de bir canlı olduğunu, dolayısı ile adam ve kuşla birlikte fotoğrafta bir hayat daha olduğunu fark ettim. Muhtemelen o çiçeği de sularkenden aynı ilgi ve sevgiyi çiçeğine de veriyordur.

Bence çekim amacına ulaşmış bir fotoğraf. Ellerine sağlık.

Sağolun arkadaşlar, bu arada yoğurt kabının orada bulunmasını özellikle istemiştim. Eski fotoğraflarda da Bifa büsküvi tenekeleri olurdu ya.
Her neyse, ilgi için teşekkürler. Üç yorumu da geçmiş
Yeterince yorum olmuş.

Bakalım ikinci fotoğrafı kim yükleyecek...

ikinci Fotografta benden gelsin ozman. ilk gördüğüm anda aslında çok anlam yükleyemedim ama çok şeyler anlatabileceğinin farkındaydım.

Kaybedilmiş umutlar, çokluğunu yaşayamayan çocuklar, belki çocuk gelinler. hepsi için birşeyler barındırıyor sanki

Gayet güzel, söylediğiniz şeyleri anlatan bir kare.
Mekandaki "yıkım" ve çirkinlik de anlamı bütünleştirmiş.
Ancak alt kısım kadrajda çok yer etmiş gibi, basamak olduğu vurgulanmak istendiyse de basamak bitişine kadar kadrajda yer edebilirdi belki.
Ama tercihim alt kısmın olmaması olurdu. Güzel olması gereken bir çocukluğun büyümeyle (basamak yükseliyor) kötü, düzensiz ve kirli bir yola doğru ilerlemesi. Benim anladığım.

Tebrik ederim...

Tesekkur ederim. Basamak konusu dediginiz olabilir dusunmemistim acikcasi.


************************************************** *****
Ecnebi icadi tepetaklak turkce gostermiyor.
************************************************** *****

aklıma yorumdan önce katil bebek chucky geldi...



alt basamağı kapatınca fotoya ferahlık geliyor, Ahmet bey haklı sanki....
artık kayıp mı yoksa atıldımı bilemeyiz de, bulanı sevindirmiş ise eski ve kirli de olsa hala görevini yapıyor demektir...
elinize sağlık...

Tesekkurler. Yorumlar icin. Basamaga dikkat


************************************************** *****
Ecnebi icadi tepetaklak turkce gostermiyor.
************************************************** *****

Sevdi bey elinize sağlık. Fotoğrafın bende ilk çağrıştırdığı "terkedilme" durumu.

Ben bir anlam katamadım. Ama çok hoşuma gider bu fotoğrafım. sonbahar aylarında ve yağmurda çekilmiş olması askerdn önceki son karelerimden olması belki beğenmemde etkilidir. s&b olarak çekilmiştir. işlenirken de aynı şekle özen gösterilmiştir.

Bana sanki uzaktaki ile yakındaki arasında aslında bir fark olmadığına sadece bakış açısının bunu değiştirmiş gibi görünmesini sağlıyormuş hissi veriyor. Oturakalrın hepsi aynı ama gittikçe ufalıyorlar. Ayrıca ölüm ve tabut şeklini, musalla taşını simgelemiş gibi göründü.

Bu fotoğrafın içinde bulunduğu 36 poz Profoto'mu Sirkeci-Halkalı banliyösünün son sefer gününde bitirdim. Yeşilköy durağına kadar gittim ve indiğim durağa kadar her durağı kapı açıldığında makinemi dışarı çıkartıp çektim. Yeşilköy'de indim. Ardından Halkalı'ya gidip makiniste rica edip yanına sıvışıp Sirkeci'ye kadar makinist kabininde geldim.

Bu nesil ve şu anki yönetim banliyöyü sevmiyor. Onu tinercilerle, ölümlerle, hurdalıkla özdeşleştiriyor. Abdülhamid Sultan'ın yıllar önce ileriyi görüp yaptırdığı ve eksiklerine rağmen tıkır tıkır işleyen bu güzelliği yer altına alıyor. Hattı yenilemek, banliyö kavramını devam ettirerek tarihi korumak yerine hep ''yenisini'' arıyor. Yeniyi ve değişiği güzel zannediyorlar. Halbuki çevrelerine bakabilseler onca ülkenin bu hatları nasıl revize edip tarihi koruduğunu görebilirler. Sirkeci istasyonundaki Gar Müzesi'ne gidenler oradaki görevlilerle hattın ve tarihin nasıl yağma edildiğini, hatıraların nasıl silindiğini öğrenebilirler.

Bir görevlimize eski trenlerin nerede kullanılacağını sorduğumda cevabı başımdan aşağı kaynar sular boşalttı. ''Kesip demir hurdasına kiloyla verecekler''.. O vagonlar binlerce evsiz insanın içinde sıcacık kalacağı evciklere dönüştürülebilir, Türkiye'nin dört yanına dağıtılıp mini kütüphane işlevi görebilir. Müzelik olanlar saklanıp gelecek kuşaklara sergilenebilir. İçinde çiçek bile yetiştirilir be !

Bu olay yıllarca böyle devam etmiş. Bundan önce de güzelim 60 küsür model italyan Fiat üretimi 120 km/s hız yapabilen lüks trenler 'kilo parasına' satılmış.. Düzen böyle gelmiş, böyle gidiyor..

Ben Sirkeci'den binip sırf eğlence olsun diye Menekşe durağına gidip döndüğümü hatırlarım. Plajda ayaklarımı suya sokup tornistan eve dönerdim. Şimdi öğrendim ki Menekşe durağı kaldırılıyor hat üzerinden.. Cankurtaran durağında inip arkadaşlarımla Erol Taş'ın kahvesinde simit çay yerdik.. Kumkapı'da inip fotoğraf çekmek ister ama eli bıçaklı zencilerce kovalanıp yine durağa sığınırdım. Bakırköy'e gidip kız arkadaşımı evine bırakırdım. Yeşilyurt'ta inip sahilde kafa dinlerdim. Yeşilköy'de inip dostlarımla gezer, ermeni mahallesi'nde bi çaylanırdık. Florya'dan teyzeme giderdim..

Lanet bir projeyle hattın tüm tarihi silinip, özellikleri kaybettiriliyor. Ben bu fotoğrafımda pek birşey anlatamasam da, bunları düşünerek bastım deklanşöre.. Eleştirilerinizi bekliyorum.

Son sözüm : Banliyösüz şehir düşünülemez !

altiner Nickli Üyeden Alıntı

Sevdi bey elinize sağlık. Fotoğrafın bende ilk çağrıştırdığı "terkedilme" durumu.

teşekkür ederim. o anlamda çıkarılabilir muhakkak.

@tanerunlu

ilk baktığımda banada hani amerikan filimlerinde mezarlıklar vardırya sadece taşları gözükür ssıra sıra işte onları anımsattı. mekan neresi bilmiyorom ama sanki şöyle yola yakın bir yer olsa ve uzun pozlama ile insanları harektlendirebilsek. şehrin koşuşturmasına bir atıf olabilirmiş.

bu hali ile sanki biraz daha ağıdan çekilse imiş daha iyi olurmuş diye düşündüm tabi oturakların görünen dışında devamı var ise.

@ilbey

yazdılşarınıza da istinaden tren şunu diyor olabilir

Son 2 yolcumuda indirdim artık benim devrim bitti.! elveda.