yemeyeceksem yada tehlikede değilsem hayvan öldürmem. böcek bile öldürmem ben. öldüremem değil seçimin bu yönde. nokta. bu kadar kesin benim için. düşünceme göre avcılık spor değildir. spor yapmak ise amaç, alırım elime 1000 mm tele yi, çıkıp doğayı geyikmi istersiniz kartalmı onu "avlarım" istenen şey doğayla bütünleşmekse. bence asıl haz burada. tabi avcılıktan at avrat silah diyerek haz alan birilerine bunu anlatmak ne derece kolay olurdu bilmiyorum. nikon çıkmış piskopat gibi elinde otomatik tüfekle gezen kendine de avcı diyen insan müsveddelerine sponsor olduysa benim için bitmiştir. discovery channele de gördüm geçen sene. adam siyah ayıları besiyor ormanda iki dev gibi hayvanı var. resmen arkadaş onlarla. montana da sanırım olay. iki avcı beliriyor evin yakınlarında ayıları görüyorlar ateş edecekken ayıların dostu olan adam öne atılıp bağırıp çağırıyor. avcılardaki ekipmanları görseniz aklınız şaşar. acaip tüfekler gözlükler optikler vs. ayılarla tanıştırıyor avcıları. avcılar bir tuhaf oluyorlar nasıl olabilir ayı dediğimiz vurduğumuz hayvan böyle davranır diye. av yapmadan önce bir kere daha düşüneceğim herhalde artık diyor programın sonunda en kaba saba görünen avcı. çünkü özüne dönüyor. güzelliği görüyor. yaşamı görüyor.

benim hayatımda siyahlar yada beyazlar var yeri geldiğinde. gri yok. ilkel bir duygunun tatmini ise, neden tüfekle dürbünle gece görüş gözlükleri ile yapılıyor ki bir de bunu merak ediyorum. madem ilkel duyguların tatmini diyerek savunuyor bazı avcılık yapanlar, taş ile sopa ile ok ile tutun yaban domuzunu da görelim? yemiyormu?

deniz avcılığı konusunda da hislerim değişmiyor benim. özellikle problem çözebilen ahtapotları görünce youtube da, artık meze vs de yiyemez oldum. umarım en kısa sürede labaratuvar ortamında yetişen protein ticari olarak kullanıma sunulur.