Konu: Ankara'da fotoğraf çekmek veya çekmemek

ankaraya en yakın nokta 'abant' ordada şöyle bir sorun var. mayısın ilk haftasında gittiğinizde ortalık çiçekten böcekten geçilmez . mayısın 2. haftası gittiğinizde ne çiçek kalır ne böcek. gölün kenarı kelepir bir durum alır.
köylü gölün kenarındaki otları biçer davarlarına yedirir yedire yedire çiçek türüde kalmadı geçen sene çok kıttı. 10 sene önce gitmiştim. 500-1000 farkllı tür gölün kenarında vardı geçen sene bu oran geçen 30-40 a inmiş durumda idi bu sene dahada az olabilir . açıkcası kastamonu ılgaz dağında tam dorukta toprak yoldan bir köye gidiliyor orda kocaman bir göl var etrafı çiçek dolu .bakir ve el değimemiş. yani ankaradanm gidilecek tek yer. neye göre tek yer manzara, çiçek, böcek çeken fotoğrafçı için tek yer diyeyimde yanlışlık olmasın

Bence bütün sıkıntılar yaklaşım tarzıyla alakalı

valla ben kendi görüşümü söyleyeyim. Türkiye'nin öyle her yerini gezmedim. ama tek bi şehirde de yaşamadım. en az bir 15 şehir gezmişimdir. Ankara'ya toz kondurmayan arkadaşlara öncelikle avrupa kentlerindeki şehircilik olayını görmelerini tavsiye ediyorum. Kızmayın bana ama avrupanın en kıytırık şehirlerinde bile historical center kavramı vardır. Oraya dokunulmaz, tarihsel olarak kalır. Hatta oraya evin sahibi olsan bile dokunamazssın. Ancak belediye ekipleri uzman ustalarla restore eder evini dükkanını..Hemen ulusu buna örnek göstermeyin. Ulustaki meclis binasının mimarisi cumhuriyet dönemi mimarisi olarak keşke devam ettirilseydi. Keske oralar hep o tür binalarla dolsaydı. Viyana, Freiburg, Saksonya, Bratistlava, Dresden, Roma, Venedik, Floransa, Berlin vs bunlarınn hepsini gezdim. Yok böyle beton dan bi şehir. Yok! 300 kilometre yanımızdaki Eskişehir bile şehircilik konusunda bence en başarılı kentlerden biridir. 4 yılımı geçirdim orada ve şehir bambaşka bir güzelliğe gözümüzün önünde büründü. Keşke Ankara içinde böyle tatlı yorumlar yapabilsem... Acaba derim hep, bir ırmak geçseydi şu şehirden herşey ne kadar farklı olurdu...


Ankara her yeri beton olan, ufak parkları olan maalesef şehircilik anlayışından zerre nasip alamamış, AVM dikmenin moda oldugu bir şehir. Türkiye'nin başkenti böyle olmamalıydı. Bi merkezini bile konumlandıramassın Ankara'nın. Bunu ben demiyorum ünlü mimarlar diyor. Ankara'nın herşeden önce büyük parklara ihtiyacı var. İnsanların nefes alıp koşabileceği yürüyebileceği büyük parklar. Hatta "theme park" lara..Yok böyle bir yer. O yüzden Ankara'yı savunacaksanız önce bir dünya standartlarını görüp değerlendirin ondan sonra karar verin derim.


Ama sonucta yaşıyoruz. Alışıyoruz. Hatta seviyoruz. Yapacak bişey yok. bu arada sevgilili nighfish gel senle bi interrail yapalım da farkı gör..

kalede sarı bir kastamonu mimarisi tarzı bir ev var. bakliyatçıların hemen sağında . bin dereden su getirseniz evi çekemezsiniz önünde emlakçı tabelası yada koca koca sağında solunda üstünde levhalar çoğu bu durumda
3 kez gittim 3 ünde de çekemedim evlerin her tarafından kablolar fışkırıyor sonuçta koruma altında değil . antalyaya gidin kale içinde bu durum yok . ankara foto açısından ölü bir şehirdir ben 81 ilin 80 ini gördüm bingöl hariç hepsini gördüm. karış karış gezdim. ara güler ömründe bir kez ankaraya foto çekmeye gelmiş adam bir daha gelmemeye tövbe etmiş sadece 1 adet kale içinde çektiği fotosu var başka yok )
ben iş olsun diye ankarada foto çekiyorum yani içinden 1 adeti işe yarar diye değil. belki 1 kare denk gelirse gelir

Selman abi, kusura bakma ama verdiğin cevap tamamen düz mantıkla yazılmış bir cevap. Kimsenin Ankara'ya toz kondurmadığı yok, herkes Ankara'nın ne olduğunun farkında. Fotoğraf çekmek sadece tarihi yer çekmek mi peki ? Yazdığın yazı bu yönde çünkü, Avrupayı görün oranın belediyelerini görün vs vs şeklinde. Çiftlikte kokoreç yiyen insanları çekmek bin yıllık bi binanın fotoğrafından çok daha önemli bence. Çok daha da eğlenceli. Ankara'nın simgeleri zaten belli. Gider Kuğulu Park'ta hayatında ilk kez Kuğu gören bi çocuğun fotoğrafını çekersin. Kocatepe, Atakule'ye uzun pozlama atarsın illa bina çekeceksen.
Tek fotoğraf tipi mimari fotoğraf mı ? Bunun portresi falan nerede ? Avrupadaki belediyeler insanlara da portre fotoğraf tekniğine göre mi çeki düzen veriyor ?

Ha bir de, şu soru önemli. Sizce kale o 2 tane duvardan mı emanet ? Yoksa han içindeki gözlemeci mi, baharatçılar mı önemli ? Duvar diyorsanız Çin'e gidin. Çin seddini bi uçtan öbür uca kadar fotoğraflarsınız...

Bence en büyük sıkıntı, İstanbul dışında toplumumuzun henüz elinde fotoğraf makinasıyla gezen kişilere alışamamış olması. Ekonomi ve kültür ne kadar gelişirse insanlar da hobilerine hem daha fazla zaman hem de bütçe ayırabilirler. Daha fazla insan DSLR sahibi olur. Daha fazla kişi sokaklarda fotoğraf çekmeye çıkar. Göre göre alışır insanlar. Elinde makinayla sokaklarda gezenlere de uzaydan inmiş muamelesi yapmazlar.
Kocaeli Yarımca sahilinde sabah sporu yaparken fotoğraf çekenlerin yanından geçerken "Ne o gamara mı yerleştiriyonuz her yere" gibi saçma sapan cümleler kuranların sayısı da azalır.

Abi ben de o kadar fotoğrafa çıktım, insanlar makinenin ne olduğunun gayet farkındalardı genelde. Yalnızca kamera meraklısı çok bildiğiniz üzere. İnsanlar yanınızdan geçerken 'oha lan alete bak' diye geçiyor genelde. Köylerde sıkıntı olabiliyor sadece, onda da kimse gelip de ne yapıyorsun demedi. Sadece yiyecek gibi bakıyorlar

o değilde yurdumun olduğu yerde 3 tane bakanlık 1 tane sendika ve mahkeme var 2 senedir buradayım sürekli sokakta bizim arkadaşları çeker olurum karda kışta yağmurda 1 tane güvenlik 1 tane polis bile gelip ne yapıyorsun demedi bana.

Barkın!...
Seni turist sanıyor olabilirler mi?

mertop Nickli Üyeden Alıntı

Barkın!...
Seni turist sanıyor olabilirler mi?

Bir Ankaralı olarak katıldığım ve katılmadığım noktalar var. Katıldığım nokta: Zaman zaman işin zorlaşabiliyor olduğu. Bürokrasinin kalbinde yaşamanın kendine göre kuralları var.

Misal,
Yer: Ankara.
Zaman: 2006-2007 aralığı.
Olay: Bir film çekiminde roketatar olarak kullanılacak, siyaha boyanmış boruyla büyükelçilik önünden geçmeye çalışırken polisler tarafından durdurulan set ekibinin dramı.

Ama diğer yandan "Ankara'da çekecek yer yok" demek de abesle iştigal. Yıllardır yaşadığım yer olan Gölbaşı'nda hala çıkıp tuhaf yollara saptığımda, hiç görmediğim yerlere ulaşabiliyorum -ki bahsettiğim yer Ankara'nın sadece bir ilçesi. Kısaca efendim, şehirde gezilecek, görülecek, fotoğraflanacak yer çok. Benzin parasından, toplu taşımadan, bol bol yürümekten korkmamak lazım.

[QUOTE=abozkurt;184647]

emekli_06 Nickli Üyeden Alıntı

bu konuda en şanslı olanlar İstanbulda yaşayanlar, fotoğraf çekerken kimsenin dik dik baktığını görmedim.

Sen bi tarlabasi dolapderede bi gece cekimi yap bi abim, keske sadece dik dik baksalardi dersin valla

emekli_06 Nickli Üyeden Alıntı

"Ankara'nın (görsel ve her açıdan) ne kadar yavan, vasat ve hatta beş para etmez bir yer olduğunu unutmuşum,

Adnan bey benim size cevap yazmamın nedeni sadece bu cümledir. Bunu yakıştıramadım size sadece yoksa diğer yönlerde haklı olabilirsiniz tabi ki sizin düşüncenizdir herkesin düşüncesine saygım vardır.

Katılıyorum, biraz ağır olmuş ve o kısmı kaldırdım.

Erçin görmeden yaşamadan bilemezsin. Görmeden yazdığın her yorum ezberedir. Gördüm ben.

Düz mantık cevap no 2...

eşimle geçen gün tunalıhilmide elimizde dslr geziyroduk. dedik kızılaya yürüyelim dönerken. ben makinayı kendimize çevirdim self timer ile iki geniş açı poz aldım. pıt diye gençten bir eleman belirdi burada fotoğraf çekmeyin dedi. niye dedim arkası nerenin büyükelçiliği? adam dediki yok orası biryer değil yoldan geçecekler emir var. oysaki çoktan makam araçları geçmişti. dedimki yolun nesini çekeyim kendimizi çekiyorum ben. neyse böyel salak bir şehir ankara. doğma büyüme ankaralıyım. iklimi hariç sevilecek birtarafı yok şehir içinin. dışındada tarlalar bayırlar haricinde sevdiğim bir tarafı kalmadı artık.

Herkesin bir fotograf tarzı vardır kimileri sokak fotografcılıgını sever Ankara bunun için çok müsaittir mesela.

Kimileri mimari fotograf sever atakule , sheraton otel , kocatepe cami , beypazarı evleri , ankara kalesi vs.

Doğa fotografı seviyorsanız Ankara küçük kalır çekilecel yerler tabikide vardır ama 1 2 sene içinde tüketirsiniz sıkılırsınız

Ben ne mimari , ne doga , ne sokak fotografcılıgını severim . Çekerim ama çektiklerimin %95'ini silerim genelde

Fotografcılıga basladıgımdan beri hobi olarakda ticari olarakda modellerle çalışmayı seviyordum bay bayan farketmez . Dış mekan çekimlerinde belki öteki şehirler kadar zengin degildir Ankara ama bakmak - görmek cidden farklı şeyler . Her gün yanından geçtigimiz yerlerde bile farketmeden öyle güzel model çekimleri yapabiliyoruz .

Bürokrasi şehri oldugu dogru , nitekim bunu fazla yadırgamamak lazım tahminimce bütün bürokrasi şehirlerinde bazı kısıtlamalar vardır , olmasıda gerekir . Herkes iyi niyetle çekmiyor o fotografları . Bilgi toplama amaclı , plan - kroki çizme amaclı cekiliyorda olabilir ki olmayan birşey degil bu durum.

Elektrik kablolarına gelince hemen hemen bütün şehirlerinde aynı sorun var Türkiyede bende o levhalardan elektrik kablolarından mutsuzum ama öyle yapılmışlar malesef ama photoshop elinden geldigince yardımcı oluyor bize bu konuda

Ankarada fotograf çekilir mi evet çekilir her yerde çekilir , ama kimin tarzına uyar kim severek yapar bilemem.Ankara biraz daha gizemlidir hazır manzara bulunmaz pek
Elimdeki bir fotograf dergisinde çubuk - nallıhan taraflarında çekilmiş çok kücük arazilerde insan geçmeyen yerlerde süper gün batımı - yıldız pozlamaları yapılmış utanmıştım kendimden gördügümde ben nasıl Ankalıyım diye

fotografın keyfi birazdan zor yerden uygun kadraj ve uygun zamanla gözün gördügünden farklı bir yalınlık yakalamak. o zaman her yerden fotograf cıkar. sehrin içindeki bir tabelayı saklayabilmek yada uygun yere taşımak farklı görebilmek. fotografcı farklı görebilmeli yada farkı kovalamalı ki anı fotografından cıksın kadrajı.

İlk mesajda anlattıklarınıza şaşırdım. Eskişehir'i daha çok sevmeliyim diye düşündüm. Ama Eskişehir'de üniversitler olmasaydı böyle olmazdı.