Enes, bilginin ya da öğrenmenin kimseye zararı olmaz diye genel bir inanış vardır.
Sana gerçek bir öykü:
Üniversitemizde kurulan fotoğraf, sinema, müzik, dağcılık gibi öğrenci kulüplerinden birisi de bilimsel araştırma kulübüydü. Daha birinci sınıfta bu kulübe üye olan öğrencilerimizden laboratuvar ortamına kendilerini kaptırarak sınıfta kalıp sonra da fakülteyi terk edenler oldu. Bu kulüp, kapatıldı!
Kapatılma önergesi veren bendim. Üniversitenin her öğrencisinin bilimsel yöntemleri öğrenerek eğitim alması için var olduğumuzu inkar ederek bir grup öğrenciye ayrıcalık sağlamış oluyorduk. Sonuçlarından sadece birini anlattım.

Bilim ayrıca hobi olamayacak kadar pahalı bir uğraştır. Bakmayın siz üniversitelerin (özelde tıp fakültelerin denmek isteniyor) "zarar ettiği" açıklamalarına.Bir yandan fiyatı belirleyen, faturayı denetleyen, kesintiyi yapan ve parayı ödeyen aynı kurum olunca hangi bilimsel yöntemle zarar açıklanıyor bilemiyorum. Yeterli para verirsen zarar etmez! Öte yandan bilimin zarar ettiği, kar zarar ilişkisi içinde değerlendirildiği dünyadaki belki de evrendeki tek canlılarız!

Bilimsel çalışmalar için hem yeterli teorik bilgiye hem de metodolojiye tam olarak hakim olma gereği vardır. O nedenle herbilimsel projenin danışmanları vardır. Proje zaten var olan ve işi bu olan belli kurullardan (üniversitelerde genelde anabilim dalı kurulları, bölüm kurulları, etik kurullar, vs gibi) onaylanmış, denetlenen, finanse edilen, değerlendirilen işlerdir.

Mahmut beyin yazdıkları, bilimsel ortamlar dışında gerçekleştirilmesi neredeyse mümkün olmayan önermeler olmaları nedeniyle arkadaşlarımı sonuç alamayacakları, oldukça zaman ve para kaybedecekleri maceralara sürükler endişemi dile getirmek istedim.

Son olarak, bilimsel projeler tamamlandıklarında bilimsel eserler olarak ortaya konurlar. Mahmut beyin de söylediği gibi, bilimsel platformlarda değerlendirilmeleri için. Sosyal medyaya malzeme olmaları için değil.