ikinci gün Estergon Kalesi ve orada bulunan büyük kiliseye gittik…

Şirin ve güzel Macar köyleri arasından geçerek sonunda en uç noktaya, serhad’de, Türk’ün Batı’da yerleştiği en ileri karakola Estergon’a ulaştık…Rehber bolca bilgi verdi ama yazmadik ki… Dönünce internetten bilgileri pekiştirdim birazcık bilgi :

Estergon; Budin’in 50 kilometre kuzeybatısında, Tuna’nın güneyinde, Avusturya, Slovakya, Macaristan sınırlarının birleştiği yerde, Tuna ve Gran nehirlerinin kavşağında şöhretli bir sınır kalesiydi. Almanlar bu kaleye Gran, Macarlar Estergom, Türkler Estergun derlerdi. Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1543 yılında fethedilmiştir. Evliya Çelebi ziyaret ettiğinde, 16 mahallesi, 2900 evi, 4 camii, 2 medresesi, bir çok mektebi vardı. Ayrıca asker aileleri için özel evler yapılmıştı. En büyük camii “Mahkeme Camisi” idi ve kapısında şu mısralar yazılıydı :

Adı belli şehidler var yanında,
Kimisi sağında, kimi solunda.
Salâ oldu, namaza başlanıldı,
Muhammed Mustafa’ya vakfolundu.
Şehadet eyledi hep hâsı âmı bittamam.
Bu cami oldu şehidler makamı,
Kabul ola namazlar bittamam.
Hûda makbul ede ânı yapanı. (Kaynak: Evliya Çelebi)

Bu cami Türk çekilmesinden sonra Avusturyalılar tarafından yıktırılarak 1850’lerde yerine büyük bir kilise inşa edilmiştir. Macarlar; “Bu kilisenin kubbesi Roma’daki Sen Piyer Kilisesi kubbesinden sonra en büyük kubbedir” diye övünürler …. Aşağıdaki fotoğraflar o kiliseye ait… Yerden yüksekliği (toprak altıyla sayılıyor çünkü alt kısımda din adamı mezarları var…) 100 metre… Yazılarıyla, resimleriyle, heybetiyle çok güzel bir yapı…

Kale ile ilgili tarihi bilgiler veren Rehber, birde Mehter marşını koyunca ciddi gaza geldi millet  Burayı görmekten çok memnun oldum. Ama kalenin belli bir kısmı ayakta yüksek bir tepede olduğu içinde öyle devasa surlar yok…

Kalenin duvarları sağlam kalmış ama asıl görkemi şatafatlı iri mavi kubbesiyle Estergon Kilisesi oluşturuyor. Macaristan Katolikliğinin merkezi. Kalenin köşesinde Papa’nın Estergon’u kutsayan bir heykeli yer alıyor. Kalenin altında şerifesi ve külahı olmayan bir minaresiyle ‘kültür mirası’ olarak onarılmış küçük bir cami duruyor.Adı, ‘Hacı İbrahim Camisi. Onlarca Osmanlı eserinde bugün ayakta kalabilen tek eser bu. Camiye bitişik bir alanda; kemerleri ortaya çıkmış, caminin eki olabilecek bir başka Osmanlı eserinin kazıları sürüyor.

Müze kısmı kapalı olduğu için gezemedik…





Buradaki resim tek parça kumaşa işlenmiş sanırım 13 metrelik bir çalışma...