Kimseyi yadırgamamak lazım.
Düğün salonlarında çekenler için konuşayım.
Ankara gölbaşında öğrenciyken yaptım bunu.
Maksat bir yerden fotoğrafa para kazanarak giriş yapabilmekti.
ilk çektiğim makine d70 ve d70s ile nikkor 24-85 2.8-4 idi.
sb600-800 kullandım onlarla.
Bu sırada ben olduğum yerde saymadığım için yeni şeyler öğrenme konusunda çok ilerledim. Bir milat değildir ama diyafram enstantane iso üçlüsünün ne işe yaradığını öğrendim. Kapalı mekan çok karanlık olduğu için ve anı kaçırmamak için otomatik mod kullanırdı herkes.
Sonra baktım hep aynı kareler. Arka plan siyah surata patlatılmış bir portre. Dedim böyle olmaz. O zaman meşhur tavandan sektirme olayını denedim. baktım ışık yetmiyor vedim ayarı flaşa, baktım yine olmuyor pil bitti bu sefer o da ayrı bi sıkıntı dediler bana yapma böyle. Eski sistem devam et. Ben portrelerde ışığa hükmetmeye çalışıyorum adam bana makine senden daha estetik çeker diyor. Bahh hele.
Git gel ben portrelerde hep tavana hafif çapraz yukarıya falan vermeye devam ettim. Mümkün olduğunda eldeki ile çekmeye çalıştım. Tabi sahipleri gelince yine eski sistem devam ediyordum.
Evet. Sonra bir gün geldi ve benim kendi istedikleri gibi çektiğim fotoğrafç stüdyosunun sahibi o flaşı tavana kaldır bakalım. Güzel çıkıyor öyle dedi. Güldüm kendi kendime. Adam ben doğmadan bu işe başlamış bir fotoğrafçı. oğlu benden 5 yaş büyük çocukluktan beri çekiyor. Sadece bir senedir fotoğraf çeken adam onlara bir şeyler öğretti.
Dünyaya tamamen kapalılar. Kötü bir tabir oalrak görülebilir ama at gözlüğüyle bakmamak lazım. O zamanlar okumadığım kitap, dergi izlemediğim video bırakmıyordum. Bi fotoğrafçı arkadaş şu videoyu izledinmi dediğinde oohoohoho çok oldu diyordum.
Sonuç olarak o stüdyoya Dış mekan çekimlerinde neler yapılabileceğini, alan derinliğinin ve meşhur bulanık arka planın sırrını anlatıp basitinden bi 50mm aldırmıştım.
Bu flaşlar artık hız olarak yetmiyor sb900lerden alalım deyip makine de iyi olması lazım deyip d90 kitlerle birlikte 4 set makine ve flaş aldırdım.
Tek sıkıntı ff gövdenin kalitesini ne kadar anlatsam da 5d düz aldıramadım. Son zamanlarımda d700 yeni çıkmıştı ondan alayım falan diye kıvranıyordu.
Hala çekimler bu şekilde devam ediyor. Ama bireysel olarak çalışanlar çok fena bir ders verdi onlara ve ben bunu daha 2009 da falan çoktan söylemeye başlamıştım.
Yüklenen ve işlenen fotoğrafa baktığımda ay ve ışık biraz bilimkurgu tarafına kaçmış belki ama onun haricinde dikkatimi çeken şu oldu. Peri bacalarının olduğu yerde bu kadar yeşillik olmaz, bu kadar yeşilin olduğu yerde peri bacası olmaz. Ama madem bilimkurguya kaçmış onlar da oluversin diyelim.