Konu: Neden Canon?

angelofthesouth2 Nickli Üyeden Alıntı

Yaklaşık 3-4 sene sadece pentax kullandım.Pentaxın analog dijital her makinasına sahip oldum ve görmediğim lensi kalmadı.pentax iyidir beni hiç üzmedi ama bi yerden sonra marka sıktı
Hop atladım nikona.Nikonuda sevdim sırf ayran gönüllülükten ve manuel lens hastası olduğumdan ve nikkor set düzmenin maliyetli oluşundan bi canona geçeyim dedim.
Canonuda sevdim 3-5 model makinasını kullandım ama ccd sensörü özledim ve en son sony ye geçtim.
Sony sanırım birkaç yıl durak noktam olacak.Gerek markadan gerekse up ucuz bulunan eski minolta lenslerin inanılmaz kalitesinden çok memnunum.Misal 250 liraya aldığım minolta 70-210 sabit f4 lensin şuanda piyasası 1100 tl olan l serisi canon 70-200 f4 le kafa kafaya performansta olduğunu düşünüyorum.
Bu arada olympus ve panasonicte kullandım onları fasulyeden sayıyorum.

Ben canondan memnundum çünkü bilinçli ekipman seçtim ama Canon için düşüncem en kullanıcı düşmanı marka olduğu yönünde.Canon yan sanayi düşmanı lensi çipli pili çipli buda yetmiyor ikide bir yeni modellerde çip değişimine gidiyor.3. parti lens üreticileri olan sigma-tamron-tokina nın lenslerinde sorun üzerine sorun çıksın diye elinden geleni yapıyor.En çok arıza veren gövdeler açık ara canonlar ve giriş seviyesi lenslerinin kalitesi inanılmaz kötü.hele o 50mm yokmu onun gibi bi lensi piyasaya çıkarmak nasıl bir anlayış anlamak zor.Af esnasında bile lenslerin ortadan ikiye ayrıldığı oluyor.

Üstad senin gibi mf hastası birisinin en iyi durağı bence de sony olmalı.
Canon 3. seriye gıcıklığı konusunda kendisi adına doğru bir strateji uyguluyor olabilir. Ama bu senin gibi beni de sinir eden bir durum. mesela FD lenslerin Canonlarda kullanılamaması büyük bir saçmalık. Nikon ve Pentax bu konuda kullanıcı dostu olmuşlar zaten. Tabi ki m42 gibi lensleri bir adaptör ile kullanmak durumundayız. Ama FD de Canon üretimi. Ben bu yüzden fena gıcığım. 6D ile Tamron 24-70in eski serileri arasındaki uyumsuzluk ise 3. parti üreticilerine fena gıcık olduğunun bir hareketi.

Ancak giriş seviyelerindeki lenslerin kalitesi konusunda sana katılmıyorum. 50mm 1.8 kötü bir lens olabilir. Nikondaki karşılığı ile kıyasladığında 50mm 1.8 Nikon 50mm f/1.8D Lens | Fotografium.com 330TL iken, Canon 50mm 1.8 Canon EF 50mm f/1.8 II Lens | Fotografium.com ise 250TL. Sıfır garantili. Yani %32 daha pahalı. Hal böyle olunca f/p mantığına göre ne kadar ekmek o kadar köfte diyor canon. Nikon ise her zaman Canon muadili lenslerde daha pahalı.

Bu söylemim sana değil. Renkler ise dijital dünyada çok sorun olacak şeyler değil artık. Neredeyse fotoğraf ile ilgilenen herkes bir şekilde fotoğrafa müdehale ediyor. Nikon'un renk aralığı daha canlı duruyor gerçekten de. Ama bu da raw çektikten sonra çok da sorun değil bana göre. Çok mu biliyorum PS hayır ama benim bilgimle bile bişeyler yapılabiliniyor artık.

Cunku Fenerbahceliyiz.


Nikonu GS lılar kullansın

Kötünün iyisi diyebilirim.

Canon ve Nikon un ayni segment bodylerini elime aldigimda hep Nikon un govde yapısını daha kaliteli bulmusumdur. Ama yinede Canon dan asla vazgecmedim. Bu bir aşk sanirim

GT-I9300 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

(Bu yazıyı yazdıktan sonradır ki, farkettim, konu "yeni başlayanlar" bölümünde imiş. Fakat olsun, hem yeni başlayanlara "yeni bir küpe" olur. Hem de bilmem kaç yıldır canon - vaya başka birşey- kullanıyorum diyenlere de "iyi" olur).

Buraya yazıyorum çünkü “Niçin Canon? (veya Nikon)” sualini hiç kimse “fotoğraf” üzerinden cevaplamamış (veya cevaplayamamış). Durum çok klasik. Canon´un / Nikon´un verdiği fotoğrafın karakteristiklerini / vasıflarını ve tabiatıyla bunlar arasındaki farkları sıralamak yerine, fetişizmin maddeleri sıralanıyor: AF noktası sayısı, ISO rakamları, kütle / hacim vs. Bu çerçevede o rakamların tamamı fetiş olarak kalmaya mahkûm.

“Halk” diye bir şey var. “DSLR kitlesi” denen “Pazar” herhalde bu şeyin ancak 1/500-1000´i filandır.

Şu başlıkta geçen 7 sayfaya baktım ve anlıyorum ki, “DSLR kitlesi” (dikkat, “fotoğraf kitlesi” dahî değil, DSLR kitlesi)nin de %95´inden fazlası “fetiş”ten ibaret. Yani, CaNikon için ballı “pazar” taş gibi gerçek cinsinden ortada duruyor.

Şimdi bendeniz böyle bir gerçek karşısında fotoğraf ile 1979´den bugüne cebelleşen biriyim. Fakat benim açımdan asıl gerçek şu ki, 1997´den bugüne tamamen –computer üzerinden- “dijital görüntü” ile uğraşıyorum. Neredeyse dün gibi bir zamana kadar bu dijital imaj konusunu –fotoğrafın uzağında- mecralarda ele aldım. Ancak 2010 ve sonrasında “Photography Editing”ten daha fazla kaçamayacağımı anladım. Takdir edilir ki, bu bende “0”dan başlamak gibisinden olamazdı ve olmamıştır da.

Pazarın dilindeki bazı ifadeler bana çok komik geliyor.
Meselâ, “verdiği renkler” olayı tam bir komedi. Tıpkı “fotoğrafın tabî hali” ifadesindeki komedi gibi. Benim şu tabirim bilincimde klasikleşti: Adamın biri, markanın binasında, mavi kanalına kafayı takıp yıllar boyu “farklı bir mavi” için cebelleşmiş ise o makinadan gelen fotoğraflardaki mavi elbette farklı olur (Olympus).

Ben burada sualin cevabı olarak, hiç olmazsa, “Canon EOS seriinin görüntü karakteristikleri”nin ifade edilebilmesi gayretini görmek isterdim.
Meselâ, Canon EOS seriinin -alt modellerinde dahî- “sinematografik soft” nereden geliyor? Bana göre, bu topic´in sualinin cevabı da bundadır. Bunun haricinde o ezber / fotoğraf okuması olmayan kitleyi tavlama rakamlarının hiçbirinin bir anlamı yok…
(İlave etmeliyim ki, bu spesifik hususta biraz daha uyanık bir amatörün vereceği "sensorun önündeki AA filtresi" cevabı da benim gözümde "ezber" olmaktan kurtulamayacaktır).

Niçin Canon? sualinin cevabı “photography editing”den geçiyor. Bu kitlede olmayan da bu.

Bu konu -malûm programda- giriş seviyesi adjust´lar veya toolbox klasikleri ile geçiştirilemeye çalışıldıkça sual cevapsız kalmaya mahkûmdur.

(Bu arada 3. Dünyanın toptan ne mal olduğu yanında, burada sporun da bu tezgâha nasıl kapaklanmış olduğu bakımından önce Platini, olmazsa Blatter, o ibroş (!) futbol takımı müsveddelerine kilidi vururlarsa bunun bende -küçük rakamlı- bir Canon EOS cinsinden tadı olacak… ).

mstdem Nickli Üyeden Alıntı

(Bu yazıyı yazdıktan sonradır ki, farkettim, konu "yeni başlayanlar" bölümünde imiş. Fakat olsun, hem yeni başlayanlara "yeni bir küpe" olur. Hem de bilmem kaç yıldır canon - vaya başka birşey- kullanıyorum diyenlere de "iyi" olur).

Buraya yazıyorum çünkü “Niçin Canon? (veya Nikon)” sualini hiç kimse “fotoğraf” üzerinden cevaplamamış (veya cevaplayamamış). Durum çok klasik. Canon´un / Nikon´un verdiği fotoğrafın karakteristiklerini / vasıflarını ve tabiatıyla bunlar arasındaki farkları sıralamak yerine, fetişizmin maddeleri sıralanıyor: AF noktası sayısı, ISO rakamları, kütle / hacim vs. Bu çerçevede o rakamların tamamı fetiş olarak kalmaya mahkûm.

“Halk” diye bir şey var. “DSLR kitlesi” denen “Pazar” herhalde bu şeyin ancak 1/500-1000´i filandır.

Şu başlıkta geçen 7 sayfaya baktım ve anlıyorum ki, “DSLR kitlesi” (dikkat, “fotoğraf kitlesi” dahî değil, DSLR kitlesi)nin de %95´inden fazlası “fetiş”ten ibaret. Yani, CaNikon için ballı “pazar” taş gibi gerçek cinsinden ortada duruyor.

Şimdi bendeniz böyle bir gerçek karşısında fotoğraf ile 1979´den bugüne cebelleşen biriyim. Fakat benim açımdan asıl gerçek şu ki, 1997´den bugüne tamamen –computer üzerinden- “dijital görüntü” ile uğraşıyorum. Neredeyse dün gibi bir zamana kadar bu dijital imaj konusunu –fotoğrafın uzağında- mecralarda ele aldım. Ancak 2010 ve sonrasında “Photography Editing”ten daha fazla kaçamayacağımı anladım. Takdir edilir ki, bu bende “0”dan başlamak gibisinden olamazdı ve olmamıştır da.

Pazarın dilindeki bazı ifadeler bana çok komik geliyor.
Meselâ, “verdiği renkler” olayı tam bir komedi. Tıpkı “fotoğrafın tabî hali” ifadesindeki komedi gibi. Benim şu tabirim bilincimde klasikleşti: Adamın biri, markanın binasında, mavi kanalına kafayı takıp yıllar boyu “farklı bir mavi” için cebelleşmiş ise o makinadan gelen fotoğraflardaki mavi elbette farklı olur (Olympus).

Ben burada sualin cevabı olarak, hiç olmazsa, “Canon EOS seriinin görüntü karakteristikleri”nin ifade edilebilmesi gayretini görmek isterdim.
Meselâ, Canon EOS seriinin -alt modellerinde dahî- “sinematografik soft” nereden geliyor? Bana göre, bu topic´in sualinin cevabı da bundadır. Bunun haricinde o ezber / fotoğraf okuması olmayan kitleyi tavlama rakamlarının hiçbirinin bir anlamı yok…
(İlave etmeliyim ki, bu spesifik hususta biraz daha uyanık bir amatörün vereceği "sensorun önündeki AA filtresi" cevabı da benim gözümde "ezber" olmaktan kurtulamayacaktır).

Niçin Canon? sualinin cevabı “photography editing”den geçiyor. Bu kitlede olmayan da bu.

Bu konu -malûm programda- giriş seviyesi adjust´lar veya toolbox klasikleri ile geçiştirilemeye çalışıldıkça sual cevapsız kalmaya mahkûmdur.

(Bu arada 3. Dünyanın toptan ne mal olduğu yanında, burada sporun da bu tezgâha nasıl kapaklanmış olduğu bakımından önce Platini, olmazsa Blatter, o ibroş (!) futbol takımı müsveddelerine kilidi vururlarsa bunun bende -küçük rakamlı- bir Canon EOS cinsinden tadı olacak… ).

Mesut Bey merhaba, bizi siz aydınlatın hangi makine neden? diye ya da hiçbir makine neden? diye.
Yaklaşık 35 yıllık tecrübelerinizden insanlar faydalansın. (Benim yaşım 34 fotoğrafta emeklemeye çalışıyorum daha onu da becerememiş biriyim.)

Levent Yaşar Nickli Üyeden Alıntı

Mesut Bey merhaba, bizi siz aydınlatın hangi makine neden? diye ya da hiçbir makine neden? diye.
Yaklaşık 35 yıllık tecrübelerinizden insanlar faydalansın. (Benim yaşım 34 fotoğrafta emeklemeye çalışıyorum daha onu da becerememiş biriyim.)

İmanızı / siteminiz anlıyorum, anlayışla karşılıyorum.
Fakat yürümeye ve sonra da koşmaya başlamak niyeti olmayanların arasında emekleme faslını aşabilmek zor.

"Makinasız fotoğraf olamaz" şeklindeki malûm fizik gerçek, elbette, emeklemeyi mümkün kılıyor fakat -maalesef- "emeklemeyi aşabilmek" bakımından garanti teşkil etmiyor.
Ben buna kendimce "güvenli bölge sendromu" diyorum. Yani, içinde emeklenilen bir çember, kişiye ve onun ait olduğu ahaliye "güvenli bölge" oluyor.
Tekrara düşmek istemiyorum fakat artık -bilhassa- 20-30´lu yaşlarındaki insanlar makinalarındaki / lenslerindeki rakamlar ve hatta "çekim"e tahsis ettikleri zamanın enaz 2/3´ünü monitörlerinde fotoğraf çalışmaya adayabilmeliler.

ben kısmi olarak size katılmıyorum

tamam belki haklı olabilirsiniz bilgisayar mudahalesi fotoğrafı uçuruyor ama şuda varki dünyada dilden dile dolaşan en ünlü fotoğrafların çoğu çekilirken belki bilgisayar yoktu

yada şöyle anlatmak gerekirse bazen çekilen fotoğraf nekadar teknik açıdan kötü olmuş olsada anlattığı duygu ve olay itibarıyla insanların beğenisini kazanır ve takdirlerini toplar

demek istediğim fotoğraf ile dijital fotoğraf arasında bazen çok fazla fark olabiliyor

ama size katıldığım çok nokta var

mstdem Nickli Üyeden Alıntı

İmanızı / siteminiz anlıyorum, anlayışla karşılıyorum.
Fakat yürümeye ve sonra da koşmaya başlamak niyeti olmayanların arasında emekleme faslını aşabilmek zor.

"Makinasız fotoğraf olamaz" şeklindeki malûm fizik gerçek, elbette, emeklemeyi mümkün kılıyor fakat -maalesef- "emeklemeyi aşabilmek" bakımından garanti teşkil etmiyor.
Ben buna kendimce "güvenli bölge sendromu" diyorum. Yani, içinde emeklenilen bir çember, kişiye ve onun ait olduğu ahaliye "güvenli bölge" oluyor.
Tekrara düşmek istemiyorum fakat artık -bilhassa- 20-30´lu yaşlarındaki insanlar makinalarındaki / lenslerindeki rakamlar ve hatta "çekim"e tahsis ettikleri zamanın enaz 2/3´ünü monitörlerinde fotoğraf çalışmaya adayabilmeliler.

mstdem Nickli Üyeden Alıntı

İmanızı / siteminiz anlıyorum, anlayışla karşılıyorum.
Fakat yürümeye ve sonra da koşmaya başlamak niyeti olmayanların arasında emekleme faslını aşabilmek zor.

"Makinasız fotoğraf olamaz" şeklindeki malûm fizik gerçek, elbette, emeklemeyi mümkün kılıyor fakat -maalesef- "emeklemeyi aşabilmek" bakımından garanti teşkil etmiyor.
Ben buna kendimce "güvenli bölge sendromu" diyorum. Yani, içinde emeklenilen bir çember, kişiye ve onun ait olduğu ahaliye "güvenli bölge" oluyor.
Tekrara düşmek istemiyorum fakat artık -bilhassa- 20-30´lu yaşlarındaki insanlar makinalarındaki / lenslerindeki rakamlar ve hatta "çekim"e tahsis ettikleri zamanın enaz 2/3´ünü monitörlerinde fotoğraf çalışmaya adayabilmeliler.

Mesut Bey ben size sitem ya da imada bulunmuyorum. Öncelikle bu yanlış anlamayı ortadan kaldıralım.
Bu sitede fotoğrafa konu olan çokca konu var ama son günlerde fotoğraftan çok ekipman konuşulduğu gerçeği de tartışılmaz. Ben de kendimce bunun sitemini dile getirmiş biriyim. Bu konu fotoğraf değil fotoğraf ekipmanını konusu. Soru belli Neden Canon veya neden başka marka? Bence siz yanlış konuyu değerlendirmişsiniz.

Forumun içinde bilgili bu konu ile alakalı hiçbir maddi beklentisi olmayan sadece paylaşım adına burada olan onlarca arkadaş var. Birçok konuda da yardımcı olmuşlardır bir çok kişiye hala da oluyorlar. Onların hakkını yemeyelim.

Kendi adıma fotoğraf adına birşeyler öğrenmeye çalışıyorum. Bu sadece bir hobi benim için. Dediğiniz şeyler çok doğru ekipman peşinde olacağınıza fotoğrafın peşinde olmak lazım. Ne nasıl çekiliyor? Fotoğraflara bakmak lazım, kadraja bakmak lazım, tekniğe bakmak lazım, PS öğrenmek lazım, lazım, lazım. Sizin gibi benim yaşımdan daha fazla fotoğraf ile ilgilenen büyüklerimizin ve üstadların yol göstermesi lazım.

http://www.canonturk.com/vbulletin/cekim-teknikleri-sorunlari/ mesela buradaki linkde birçok konuya değinilmiş. Tecrübelerinizi ve eleştirilerinizi buradaki konularda da görmek isterim kendi adıma. Eğer ki varsa internet üzerinde bir portfolyonuz incelemek isterim gerçekten birşeyler öğreneceğimi düşündüğümden. Hiçbir imada ya da sitemde bulunmadan söylüyorum bu yazdıklarımı.

“Niçin Canon? (Canon mu Nikon mu?)" suali herşeyden önce bu (veya diğer markaların) verdikleri fotoğrafların vasıfları ile cevaplanmalıdır. Aksini mantık hatası veya –beni bağışlayın- saptırması olarak görürüm.

Yani fotoğraf makinalarını kıyaslamak, ancak, nihaî amaçları bakımından anlamlı olabilir. O da “fotoğrafın kendisi”dir.

Bunun haricinde hiç kimse, kaliteli sonucun karşısında kalitesiz olanı (ve tabiatıyla, kalitesiz sonuç veren makinayı) savunamaz (buna aşkın gücü de yetemez). Bu bakımdan, iki alternatiften birinin sunduğu fotoğrafın kalitesi bariz olarak üstünlük kurduğunda, diğeri açısından söylenebilecek söz kalmaz. Ki, -tıpkı sizler gibi bendeniz de- Canon veya diğer makinaların sonuçlarını elimden geldiği kadar elden geçiriyorum.

Burada bir üstünlük de “üretim” bakımından ortaya çıkıyor. Bunu ilk gönderdiğim cevapta da yazmıştım. Canon EOS serii fotoğraflarındaki “sinema soft” sadece üst modellerde değil, aynı zamanda alt modellerde de bulunmakta (populatif “giriş seviyesi” deyişi bunların “alt model” olduğunu anlamamıza engel olamaz). O soft karakteristikleri Nikon D800´de de görebiliyorum. Fakat Nikon´un alt modellerinde bu bütünüyle ortadan kalkıyor.

O halde Canon´un üst modelleri ile alt modelleri arasındaki fark ortadan kalkmış mı oluyor? Elbette hayır.

Buna ilaveten, demek ki, -nihaî görüntü / fotoğraf bakımından da- üç kulvarın varlığını anlayabiliyoruz:

1.Tarz:
Bu, Can Bey´in “çekilen fotoğraf nekadar teknik açıdan kötü olmuş olsa da anlattığı duygu ve olay itibarıyla” cümlesi ile ifade ettiği tarzdır.
Ki, kabul etmem mümkün olamaz. Bunu, compact makinası ile çektiği görüntüleri doç.luk kariyeri ile savunmaya kalkan akademisyen bir arkadaşıma da aynen söylüyorum. Üst yarısı her defasında tipik chromatic aberrassion´dan uçmuş karelerinden için kendisine, “beni otoriteden saymasan bile, gün gelir, eline Canon 5D MarkIII veya Nikon D800 alabilmiş bir amatör -veya otoriteden saymak mecburiyetinde kalacağın bir başkası- karşısında zor durumda kalabilirsin” diyorum. Elbette, o bunu umursamıyor. Çünkü o, bir resim doç.u ve fotoğrafın fizik gerçekliğini idrak edebilecek seviyede değil. Öğrencileri de nasıl olsa onun karelerini fotoğraftan sayıp beğenmek mecburiyetinde…

2.Tarz:
Benim makinam zaten Canon 5D Mark III (veya Nikon D8000), sen bilgisayarda uğraşmaya devam et, diyen tarz. Bunu da kabul etmiyorum, çünkü

3.Tarz olarak, ben makine 5D Mark III (veya Nikon D800) de olsa onu “geliştirmek” mecburiyeti var, diyorum (işte burada da Canon´un sonuçları etkili oluyor).

Bir de şu var ki, Canon 5D Mark III´ü (ve elbette herhalde hepsi de beyaz renkli lensleri de olan) ve yaşça benden yukarıda biri, 500pix vb sitelerde gördüklerine özenip bana gelmiş ve üstelik benden ayaküstü birşeyler kapıp bunlarla işi kıvırabileceği küstahlığını sergilemişti. Ben de ona, “kendisine düzenli özel ders versem dahî onun o seviyelere gelmesinin zor olduğunu” söylemek mecburiyetinde kalmıştım.

( Yani, Can Bey “Photography editing” bakımından galiba yanlış anlamış. Çünkü ben fotoğrafı geliştirme gayreti “uçuruyor” demiyorum. Tam aksini söylüyorum ).

Şimdi Canon mu Nikon mu? suali işte ancak bunlardan sonra anlamlı olabilir ve cevap gerekir.

( Bu arada, Levent Bey, elbette, “portfolio” talebinizle neyi ima ettiğinizi de anlayamamış değilim).

Sonuç olarak dikkat edilirse ben ne çekimden, ne de çeken´den bahsettim. Çünkü bahis konusu olan, çeken kişi veya onun aşk / hormon seviyeleri vs ile ilişkilendirilemeyecek kadar objektif.

Elbette, koskoca bir forumda biryerlerde ele alınmış olabilecek olan hususları buraya yığmak peşinde değilim. Ben aslında sadece soruya cevap vermiş oluyorum:
(aşk / meşk, hele ki futbol yok).

DSLR´de "Canon" çünkü "Fotoğrafın fizik gerçekliği (fotoğrafın detaylarınden gelen ve pixel kurgusu / piksellerin leke meydana getirmede komşu piksel / ilinti olgunlukları) ve buna bağlı "toplam görüntü olgunluğu".

Mesut Bey yine bir imada bulunmuyorum yine yanlış anlıyorsunuz. Açıkca söylüyorum niye ima edeyim?

Ben canon diyorum sonucla hic ilgilenmiyorum... İlk makinemdi aşk ile bagliyim.... Ayrica fotoşop vs de pek sevmiyorum , 2-3 ayar yetiyor... Beğendiğim fotoğraflarım var, beğenmediğimde... Ancak bazılarını evimin duvarların asmam bile yetti... 1000d ile çekilmişti....


iPhone 'den Tapatalk aracılığı ile gönderildi

Benim ilk makinamda nikondu o yuzden Canon diyorum guzeli guzel yapar


iPhone 'den Tapatalk aracılığı ile gönderildi

Zaytung " Ne canon, ne nikon ! En iyisi PS "
Not: Fotografa müdahale cüzzi oranda olursa ok. Diğer türlü fotoğraf değil resim olur..

Sony A7R bence tek geçer ..............

Alnef Nickli Üyeden Alıntı

Sony A7R bence tek geçer ..............

Orhan sana bulaştırmış abi belli

Canon hayalimdi menusu cok pratik

GT-I8190 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Nikon hayranı biriyimdir. Bana her zaman Canon'dan daha sempatik, kaliteli ve daha profesyonel gelmiştir. İlk DSLR'm de Nikon D70 idi ki hayranı olduğum bir makineydi nedense. Nikon sanki profesyonellere, bu işe ciddi anlamda uğraşacak olanlara; Canon ise elini suya hamura karıştırmak istemeyenlere hitap ediyor gibi geliyor bana Ayrıca Nikon'un renklerini daha çok beğeniyorum.

Ancak şuan Canon kullanıyorum. Nedeni ise; manuel lens kullanıma imkan, TR'de daha geniş ticari yelpaze ve daha geniş 2. el piyasası, yan ürünlerde Canon için daha fazla çeşitlilik ve ucuzluk vs vs.

Ama bu benim Nikon hayranı olmamı değiştirmez

Canon'un menüsü ve kullanımı kolay.body nin ele oturuşu daha iyi.Nikon her tarafa düğme koymuş makinaları çok eski teknolojiyi andırıyor.ben 400d ile başladım.sonra 5D ve son olarak 7D..Aklım hep Mark 2 de idi..1D serilerinin duruşu yeter..sırf vitrine koymak için 1Ds makinam olsun isterdim.Canon'un renkleride harika..Mark 3 ve 1Dx gibi makinalar var..Canon dünya dslr piyasasında açık ara önde..

Objektif fiyatlarıda keşke nikon fiyatlarına olsa