Portre Fotoğraf Teknikleri
Insanın kişiliğini, duygularını, iç dünyasını ortaya koyan fotoğrafa portre fotoğrafı denir. Portre fotoğrafı, çoğumuzun algıladığı gibi yalnızca vesikalık fotoğraf klişesinden ibaret değildir. Yani cepheden bakış ve omuzları içeren kafa fotoğraflarından söz ediyorum. Bunlar da tabii ki portredir. Ama portre fotoğrafı çekmek istediğiniz zaman, kendinizi bu kadar dar kalıplar içinde hissetmenize hiç gerek yok. Profilden bir baş, bütün bir beden, piyano çalan bir el, hamile bir bayanın karnı, bir bebeğin ayağının altı gibi farklı yaklaşımlar portre fotoğrafçılığının tadı, tuzudur. Fotoğrafçı için asıl önemli olan, insanların kişiliğini algılamalarıdır. çekilen fotoğraf bu kişiliği ortaya koyabiliyorsa başarılı bir portre fotoğrafıdır.
Doğal bir bakış, fotoğrafı çekilen kimse tarafından verilmesi gereken pozdur. Bunu sağlayacak olan da fotoğrafı çeken kişidir. Portresi çekilecek olan model ile portreyi çekecek olan fotoğrafçı arasında sağlam bir diyalog olmalıdır. Yani model, fotoğrafının çekileceğinin bilincinde olmalıdır ve fotoğrafçının istediği etkiyi gerçekleştirmek için iletişime açık olmalıdır.
Her şeyin Başı İletişim
Portresini çekmek istediğiniz kişiye isteğinizi anlatabilmeniz için onu kesinlikle tanıyor olmalısınız. Eğer tanımıyorsanız da bir an önce tanışın. Ona kendinizi tanıtın, havadan sudan da olsa bir şeyler söyleyin ve onun kişiliği hakkında ipuçları elde etmeye çalışın. Bu iletişimi kurduktan sonra, uygun bir fon ve uygun bir ışık altında onun portresini çekmek istediğinizi söyleyin. Bunu yapmaktaki amacınızı anlatın. Büyük bir olasılıkla kabul edecektir ve çaktırmadan çekeceğiniz bir fotoğraftan çok daha iyi bir sonuç ortaya çıkacaktır. Diyelim ki kabul etmedi; ne olacak, dünyanın sonu değil ya. Kaçırdığınız yığınla konudan biri olarak unutulup gidecek. Modele bu şekilde yaklaşımı kuşkuyla karşılayanlar olabilir. Ama inanın bana, iletişimsiz bir fotoğraftan çok daha fazlasını elde edeceksiniz. Bu konuda pratik yapmak için, işe yakın arkadaşlarınız ve akrabalarınızdan başlayabilirsiniz. Yakınlarınıza hem nazınız geçer, hem de onları zaten tanıyor olduğunuz için hangi özelliklerini vurgulamak istediğinizi bilirsiniz.
Işıklandırma
çekim için uygun ışık ve temiz bir fonun varlığından emin olmanız gerekir. Doğal ışık yeterli değilse, yapay ışık kaynaklarından yararlanmanız ya da yüksek ASA lı film kullanmanız gerekir. Ama portre fotoğrafında keskinlik önemli olduğu için iri gren (yani yüksek ASA) pek tercih edilmeyecek bir etki yapacaktır. Bu yüzden, ne yapıp edip ışık bulun!
Işığın miktarı ve niteliği çok farklı olabilir. Mum ışığında güzel bir portre çekebilirsiniz, ama sert öğle güneşi altında çekim yapmamalısınız. üünkü tepe ışığı olumsuz gölgeler oluşturarak ifadeyi çok değiştirecektir. Benzer şekilde cephe ışığı da derinlik duygusunun kaybolmasına yol açtığı için uygun bir aydınlatma şekli değildir (Makine üzerindeki flaşın da olur olmaz kullanılmaması gerektiğini ayrıca belirtmeme gerek yok sanırım!). Tek ve ideal bir aydınlatma şekli bulunmamasına karşın, yarı cephe ışığı ile yanal ışık kullanımının diğerlerinden daha iyi sonuç vereceğini söyleyebilirim. Direkt cephe ışığı yerine, bir yüzeyden yansıtılarak ya da dağıtılarak verilen ışıkla iyi bir aydınlatma sağlanabilir. Sert bir ışık yerine, yumuşak (yaygın, difüz) bir ışık daha iyi detay verecektir ve modeli rahatsız etmeyecektir. Bunu pencere önünde tül perdeyle, flaş önünde ise difüzörler (ya da kağıt mendil) aracılığıyla yapabilirsiniz. Açık havada iseniz, sabahın ilk saatleri ile akşamın son saatlerini kullanmanızı öneririm. üünkü bu saatlerde gün ışığı daha yumuşaktır, yataydır ve daha sıcak renklidir.
Mutlaka flaş kullanmak zorundaysanız, flaşı dolgu ışığı olarak kullanmanızda yarar var. Yani ortam ışığına göre pozlandırma yapıp, flaşı 1/2 ya da 1/4 gibi bir güçte, yalnızca gölgeleri yumuşatmak amacıyla kullanın. Flaşı asıl ışık kaynağı olarak kullanmak istiyorsanız, lütfen makine üzerinde kullanmayın. üünkü makine üzerindeki flaş çok sert bir cephe aydınlatması yapacaktır. Bir senkron kablosu yardımıyla, flaşı gövdeden bağımsız ve yarı cephe ışığı oluşturacak biçimde kullanmanız daha sağlıklıdır. Birden çok flaş kullanmanız durumunda ise ana flaşı yarı cephe ışığı olarak, yardımcı flaşları ise dolgu ışığı, saç ışığı ve fon ışığı olarak kullanmanız doğru olur. Bu ışıkların yerleri ve açıları değiştirilerek farklı etkiler elde edilebilir. Bu konuda biraz deneme yapmakta yarar var. Genel olarak dolgu ışığı cepheden ya da ana ışığa simetrik olarak, saç ışığı ters açıdan ve fon ışığı da fona paralel olarak kullanılır.
Objektif Seçimi
Uzun odak uzaklığına sahip bir objektif kullanımı, burun çıkıntısını gizleyip, normal ya da geniş açılı bir objektife oranla yüz hattı oranlarının daha uyumlu olmasını sağlayacaktır. Kısa tele dediğimiz 105 mm ve buna yakın odak uzaklığına sahip objektifler portre çekimlerinde idealdir (85-135 mm arası). Bu rakamlar 35 mmlik sistem için geçerlidir. Dijital, APS ve orta format için dönüşüm yapılmalıdır. Geniş açılı objektiflerin yakın çekimde insan yüzünde yarattığı distorsiyon inanılmaz ölçüde komiktir. Biraz eğlenmek için bunu deneyebilirsiniz. Ancak, klasik anlamda bir portre fotoğrafı için asla kullanmamalısınız. Normal ya da standart olarak adlandırılan objektifler ise ciddi bir distorsiyon yaratmamakla birlikte, uygun bir kadraj için konuya çok yakınlaşılması sonucu, modelin gözlerinde şaşı bir ifadenin oluşmasına neden olurlar. üok uzun telelerde ise, modele çok uzak kalınması nedeniyle modelin anlamsız bakışlar takınması olasılığı yüksektir. Uygun bir konuşma mesafesi kadar pay sağlayan kısa teleler, en rahat ifadelerin oluşmasına yardımcı olurlar.
çekim Aşaması
Her şeyi hazırladıktan sonra yapılacak ilk iş, poz veren kişinin yapay bir ifade takınmasını önlemek, yani onu rahatlatmaktır. Bu da ancak iletişimle sağlanabilir. İnsan başının girintili çıkıntılı olması nedeniyle alan derinliği sorun olabilmektedir. Gözlerin net olması önemli bir kriterdir, ancak gözlere netleme yapıldıktan sonra, yüzün diğer noktalarındaki hafif netsiz görüntüler fazlaca önemli değildir. Ayrıca, bir portre çekiminde arka planın netsizliği, portrenin ön plana çıkmasına yardımcı olan bir etkendir.
Sonuç olarak, farklı diyafram değerleri deneyerek farklı vurgular yaratabilirsiniz. çeşitli ışıklandırma şekilleriyle modelin karakterini ve ruhsal durumunu yansıtan görüntüler elde edebileceğiniz için, modeli yakalamışken kolay kolay bırakmayın ve aklınıza gelen tüm ışıklandırmaları deneyin. Modeli arka plandan soyutlamak gibi bir yaklaşım denenebileceği gibi, modelin arka planla uyumuna özen göstermek gibi bir yaklaşım da denenebilir. Anlatıma katkıda bulunmayan gereksiz ayrıntıları kadraja sokmadıktan sonra her yol mübahtır!
Vesikalık mantığında yalnızca kafa görüntüsüyle kadrajı doldurmak, arka planın çok karmaşık olduğu durumlarda ya da arka planla uğraşılmak istenmediği durumlarda en sık başvurulan yöntemdir. Kompozisyon bakımından en kolay uygulama olan bu türdeki yaklaşım, ışık, ifade, makyaj ve diğer etkenler açısından ise en zor uygulamadır. üünkü bu tür fotoğraflarda, her türlü ayrıntı daha kolay görünebilir niteliktedir ve en küçük hata fotoğrafı bozabilir. Genel olarak yetişkin erkek portrelerinde sert bir aydınlatma, bayan fotoğraflarında ise yumuşak aydınlatmanın tercih edilmesinin nedeni, erkek yüzünde çekici bulunan çizgi ve kırışıklıkların vurgulanması, buna karşın bayan yüzlerinde bu tür izlerin gizlenmeye çalışılmasıdır. Bebek, çocuk ve genç fotoğraflarında ise belirgin bir ışıklandırma eğiliminden söz etmek zordur.
Modelin yüzündeki herhangi bir kusurun gizlenmesi için çeşitli yöntemler denenebilir. Bunlardan biri, kusurun bulunduğu tarafı görmeyecek olan çapraz bir bakış ya da profilden bakıştır. Cepheden bakılarak; fakat yanal bir aydınlatmayla kusurun gölgede bırakılması da sıklıkla uygulanan bir yöntemdir. Bir başka yaklaşım ise, modelin ellerini kullanarak kusuru gizlemektir. Bu anlatım yönteminde tek bir el kusurun üzerine konabileceği gibi, simetrik bir etki yaratmak amacıyla iki el birden de kullanılabilir.
Gözlük Sorunu
Gözlük kullananların fotoğraflanmasındaysa en çok dikkat edilmesi gereken şey yansıma kontrolüdür. Yansımanın oluşması kaçınılmazdır. Ancak ne ölçüde rahatsız edici olduğuna çok dikkat etmek gerekir. En azından fotoğrafçının kendi görüntüsü yansımamalıdır. Başın yönünü ya da ışık kaynaklarının yerlerini değiştirerek yansımalar minimuma indirebilir, hatta bazen tamamen kaldırabilirsiniz. Yansımaları engellemek için polarize filtre kullanma düşüncesi ise pek uygulanabilir değildir. üünkü polarize filtre hem iki stopluk ışık kaybı yaratacaktır, hem de kontrastı çok artıracaktır. Oysa, daha önce de belirttiğim gibi, portre fotoğraflarında yüksek kontrast pek istenmez. Yine de, ortam ışığı elveriyorsa ve sert etkiler elde edilmek isteniyorsa bu filtre kullanılabilir.
Gözlük camındaki yansımalardan kurtulmanın kesin çözümü ise camları çıkarmaktır! Yarım çerçeve ya da sıfır çerçeve söz konusu değilse, yani cam çıkarıldığında gözlük formunu koruyorsa, uygulanabilecek en iyi yöntemdir. Küçük bir tornavida yardımıyla bu işi bir dakikada yapabilirsiniz.
Son olarak, gözlüğü modelin yüzünde değil de, kadraja girecek şekilde elinde tutarak kullanmasını sağlayabilirsiniz. Gözlük kullanan birisi olarak, zaman zaman gözlüğümü çıkardığımda neler yaptığımı gözümün önüne getiririm. Gözlük sapının ağza alınması, sandalyenin arkasına yaslanılarak gözlüğün elde çevrilmesi gibi çeşitli görüntülerin, son derece doğal etkiler yarattığını düşünürüm. Bunları siz de uygulayın; ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız.
Beden Dili
Omuzlar ve göğsün de dahil edildiği kompozisyonların, kelle fotoğrafına göre iki farklılığı vardır. Birincisi, modelin üzerindeki giysinin de anlatımda (olumlu ya da olumsuz) yer almasıdır. İkincisi ise beden dilinin de devreye girmesidir. Modelin üzerindeki giysinin renk ve desen bakımından çok karmaşık olmaması ve çok fazla takı kullanılmaması, ilginin yüze daha çok yönelmesini sağlayacaktır. Ayrıca saç biçimi ve makyaj konusunda da söylenebilecek çok şey var, ama sanırım bu daha profesyonelce bir çekim için gereklidir ve başlı başına bir yazı konusudur. Kısaca, yüzdeki parlamaları azaltacak bir pudralama işleminin ve yüz kusurlarını gizleyecek bir saç modelinin işe yarayacağını söyleyelim.
İnsanları put gibi oturtmak yerine öne, arkaya, yana eğilerek oturmalarını sağlamak, anlatıma dinamizm kazandıran uygulamalardır. Modelin ellerini ve kollarını kullanarak grafik çizgiler oluşturabileceğinizi hiç aklınızdan çıkarmayın. Bu arada modeli mutlaka oturtmak zorunda olmadığınızı da belirtmeliyim. Ayakta, yaslanarak, yatarak ya da çömelerek poz vermelerini de sağlayabilirsiniz. Bu uygulamaların her biri çok ilginç sonuçlara ulaşmanızı sağlayabilir.
Belki de en önemli özelliği en sona bıraktığımı fark ettim. İnsanları, yaptıkları işin başında görüntüleyin! Bir torna işçisini torna tezgahının başında, bir madenciyi elinde kazması ve başında baretiyle, bir yüzücüyü ıslakken ve mayosuyla, bir iş adamını masası başında, oyun oynayan bir çocuğu oyuncaklarıyla ya da yemek pişiren bir kadını mutfak dekoru içinde görüntüleyin. Bu tür uygulamalar hem anlatımı güçlendirecektir hem de sizi mekana uygun ışıklandırma yapmak zorunda bırakacağı için teknik çözümleme pratiğinizi geliştirecektir.
Not;Alıntıdır..