Neden sanmıyorsunuz, dediği bir bakıma haklı. Ortada bir hata/sorun var ve tepki gösterilmesi gerekiyor. İran'a diktatörlük de bu şekilde gelmişti, 3 sene içinde.
Neden sanmıyorsunuz, dediği bir bakıma haklı. Ortada bir hata/sorun var ve tepki gösterilmesi gerekiyor. İran'a diktatörlük de bu şekilde gelmişti, 3 sene içinde.
Doğru diyorsunuz da bu arz talep meselesi, tepki göstermedikçe koyun çok güdülür. Zamanında Zeki-Metin kabareleri falan vardı, kasetlerden dinleyebilmiştim, şimdi bu tarz çalışmalar görebiliyor musunuz? Yahu bir dizide ilk haftasındaki tecavüz sahnesi günlerce ana haber bültenlerinde kendine yer buldu. Reytingleri tavan bu dizilerin. Bu tuhaf değil mi?İnternet ve televizyonun maalesef "yozlaşmaya" katkısı inanılmaz derecede yüksek...
Çocuk tecavüzlerinin, "olur canım öyle, çocuk da karşı koysaymış o da istemiş" diye geçiştirildiği bir ülkede, ahlak kavramından bahsetmek kusura bakmayın ama ahmaklıktır.. Yasaklayıcı bu adamlar, ak sakallı yandaşlarının 14 yaşında çocukları taciz etmesini hiç konuşmazlar, görmezler..Sonra otobüste sevdiğine sarılana badem bıyıklarıyla saldırırlar, yaparlar, evet.. Durmak yok yola devam, okyanus ötesine selam olsun, di mi?..
cısss detttt kaka siyasi yorum yapmayın siteyi kapatırlar valla yanarız yasaklı ct
Buradan aklıma şöyule bir soru geliyor, hazır olmayan ve de eğitimsiz bir toplumu onlar öyle istiyor yada tercih ediyor diye o şekilde beslemek doğru mudur?
Yani reyting herşey midir?
Bir ülkenin bir kültür politikası olmalı mı?
Cinsellik o kadar da serbest bir şey midir?
Kız arkadaşın ile herkesin ortasında öpüşmek doğru mudur?
Evlilik öncesi cinsellik doğrumudur?
Tabii bütün bunları örf-adet vedin gibi kavramları daha devreye dahi almadan sormak isterim...
Evlenmeyeceği kız arkadaşının bekaretini bozup, kız kardeşini bir başkası ile gördüğünde tırlatan bir milletiz biz... O sebeple çok basit olduğuna inandığımız bazı konular aslında çok ama çok derin....
Bu arada bütün bunları hiç kimsenin fikrini yargılamak yada masaya yatırmak için değil sadece bu konularda biraz tartışmacı ve irdeleyici olduğum için soruyorum...
vefa bey reyting herşeydir deli paralar var işin içinde onun için insanlara ne verildiğinin bir önemi yok izlensin yeterki,sanırım ingilterede yıllar önce bildiğim kadarıyla halkın tv izleme oranıyla işgücü kaybını kıyaslayan ve maddi zararı hesaplayan bir birim vardı, bizdede maddi kazancı hesaplayan birimler var
bir ülkenin kesinlikle kültür politikası olmalı kültür konusunda kimse darılmasın ama yerlerdeyiz(bu genellemedir bireysel düşünmesin kimse)...cinsellik serbest olmamalı elbette ulu orta yapılmamaması gereken şeyler bunlar.evlilik öncesi cinsellik evlenmek istemekle alakalı...aslında çok derinlemesine meseleler bunlar fakat burada bu kadarını ifade edebiliyorum.
körler ülkesi sanki, son derece basit ve çözülmüş bir meseleden neler neler çıktı.
yok 8 yılda gördüğümüz yasaklar, yok iran oluruz, yok badem bıyıklı ahlak bekçileri, yok basılmamış kitap zırvaları, hepsine bir cevabım var benim, hemde içerisinde fikir içeren mantıki olarak problemsiz.
8 yıllık yasaklar konusu süper yalnız, mesela nerden alalım, Atatürk döneminde Atatürkten icazetli muhalefet partisinin yasaklanması, yasaklananlarda milli mücadelenin paşaları, herhangibirileri değil , geniş bilgi için okuma yazma bilen ve bu yeteneğini kullananlar için cemil koçak itina ile tarihiniz temizlenir iletişim yayınları, biraz kalın bir kitap, tıpkı gerçeklerin kalın, sloganların ince ve saçma olması gibi.
İstiklal mahkemelerini unutmayalım, yasaklar deyince istiklal mahkemeleri demekle mahkemelerede hakaret ediyoruz ya neyse, kanun yok, nizam yok, kılıç ali ve saz arkadaşlarının astıklarınında hesabı yok, rivayetler var, çünkü mahkeme hakkında konuşanı bile götürüyorlar, geniş bilgi mi Mavi Sürgün Halikarnas Balıkçısı can yayınlarıydı galiba, güzel kitap anı kitabı, bodrum günlerini anlatıyor, İstiklal mahkemeleri hakkında en doyurucu bilgi orada okuduklarım arasında, korkmayın yahu bu öbürü kadar kalın değil
Birde tek parti zamanı var Atatürk vefatı sonrasında memleket yasak neymiş o zaman gördü, ezan yasak, evde Kur'an okumak okutmak yasak, şapka takmamak yasak, aslına bakarsan dedelerimden dinlemiştim (ikiside çanakkale gazisi, vefat ettiler çok oldu, çocukken masal gibi, savaşlı olanların dışındakileri çok anlatırlardı) yüzbaşının yasak dediği herşey yasak, yüzbaşı çok büyük adam tabi, ezan yasak türkçe okunuyor, içerde arapça kamet serbest, chp dışında partiye zaten oy veremiyorsunuz, parti yasak, sonra iş çıkmaza giriyor, Amerika yardım versin diye İnönü seçim yapmaya razı oluyor memlekete menderes geliyor da bir nefes alıyor memleket, sonra darbe, anlıyacağınız istediğine oy vermekte yasak. Sonra Askerler, sözde seçimler falan. Yokluk yılları herşey yasak, ithal herşey yasak memlekette don lastiği, toplu iğne bile yok. Sonra ecevit dönemi, demirelin defalarca dönemi, dolar mark yasak, birleştirici olmak yasak bölücü olmak serbest, adam öldürmek serbest adamlar ölmesin demek yasak, sonra bir darbe daha, bir sürü asılanlar işkenceler falan, bu sefer konuşmak yanında düşünmekte yasak... Çoğuna yaşamak yasak, Uzar gider şimdi bütün bunlarla son 8 yılı karşılaştırıpta yasakçılıkta böylesi olmadı demek... süper yani
İran konusuda apayrı, eski rejim şah dönemi, bildiğin krallık yani, işin ilginç tarafı iran oluruz diyicilerin temel yaklaşımı şöyle, İran rejimi kötü, bu yüzden eski iran rejimi iyi, ulaştıkları sonuç bu, en ufak bilgi kırıntısı yok, yau adam kraldı, o gitti mollalar geldi, al brini vur ötekine durumu, Türkiye ile arada en ufak bir benzerlik yok... uzar gider...
Badem bıyıklı ahlak bekçileri kendinize bakıncı tayfada bir ayrı alem canım, yahu kardeşim, kimse senin evinde ne yaptığına karışıyor mu, yok, otobüs, park bahçe senin tapulu malın mı, değil, senin ne kadar hakkın varsa benimde o kadar hakkım var, ve senin sana ait olmayan yerlerde genel ahlaka aykırı hareket etmen beni rahatsız ediyor. Bu kadar basit. yani rejimle problemim olupta hıncımı senden çıkardığımı sanıyorsun ama alakası yok.
En basitide şu basılmamış kitap zırvalığı, yahu hem yargı bağımsız diyeceksin. Sonrada mahkeme arayın kardeşim, tutuklayın dediğinde, hükümete laf atacaksın. Yahu hükümet ben karışmam kardeşim diyor. Bu ne perhiz ne lahana turşusu.
her neyse.
(canon 500d + 18-55 + 55-250+50) + canon g10 + manfrotto 496rc + 055xprob tripod + muhtelif filtreler + toshiba 16gb c10 sdhc + RC1 + nike el çantası + yağmurlu havalarda güvenli çekim için dibi ısırılmak suretiyle delinmiş poşet + ekipmanı güvenli taşımak için Hama canberra 140 çanta
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Atatürkü ağzına alma kanka. Buna ne hakkın var ne de yeterli bilgin.. Konuyu kapat bence. Bu konu da kapatılsın. İş çığrından çıkmaya başladı..
Şöyle bir sahne canlandıralım, mesela Atatürk olsun, sen ol, birde ben olayım, sonra sen dedki Atatürk'ün adını alma ağzına, sence Atatürk ne derdi bu durumda. Bu arada yeteri bilgim olduğunu iddia etmem, ama bir şeyler bildiğimi iddia ederim, en güzelide öğrenmeye açığım ben, dar kalıplarım at gözlüklerim yok. Herkesle konuşur her şeyi okurum, problem değil. Doğmalarım yok benim. tavsiye ederim. Bir tavsiye daha hangi Atatürk taha Akyol Dogan yayınlarından çıktı galiba, birde nutuk'u tavsiye ederim. Atatürk anlatıyor direkt.
(canon 500d + 18-55 + 55-250+50) + canon g10 + manfrotto 496rc + 055xprob tripod + muhtelif filtreler + toshiba 16gb c10 sdhc + RC1 + nike el çantası + yağmurlu havalarda güvenli çekim için dibi ısırılmak suretiyle delinmiş poşet + ekipmanı güvenli taşımak için Hama canberra 140 çanta
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Vefa Bey affınıza sığınarak söylüyorum çikolatayla sıvanmış siyanür drajeleri gibi söyleminiz.. Manisalı bir vekilimizin söylemlerini çağrıştırdı bende.
Toplumu eğitimsiz bırakıp bundan faydalananlar aynı zamanda yasakları koyanlar değil midir? Halkın çağdaş, müreffeh bireylerden oluşması mı, bir file erzak, iki torba kömüre iradesini satmak zorunda kalan kişilerden oluşması mı işlerine gelir, yapmayın..
Diğer sorularınıza gelecek olursak; cinsellik herkesin kendi anladığı-algıladığı kadar birşeydir, bunun resmi tanımı olmadığı gibi çerçevesi ve kısıtlaması olmaz. Uluorta öpüşmek sadece ve sadece öpüşenleri bağlar. Bugün öpüşenlere yumruk atanlar emin olun ki yarın el ele tutuşanları, hatta aynı hizada yürüyenleri de sapkınlıkla itham edeceklerdir.
Tek katıldığım fikriniz "bunların çok olmasa da derin konular olduğu, irdeleyici olmak gerekliliği"
24-105, 70-200 F:4 L IS
Kubilayı hatırla, İşte ben bir Kubilayım. Lafları geçirip de ATA'na sonrasında demogoji yapma.
1900 yılındaki afganistan ve 2000 yılındaki afganistan'a bakın. şah dönemi iran'a ve şimdiki iran'a bakın, Yine pakistan güzel bir örnek.
Milli Kurtuluş Dönemi'ni gerek resmi tarih'ten gerekse alternatif kayıtlardan incelerseniz kazın ayağının öyle olmadığını görürsünüz.
1919-1923 yılları arasında tek hedef milletin kurtuluşu idi, kurtuluş tamamlandıktan sonra ülke ikiye bölündü: Cumhuriyetçiler ve Saltanatçılar. Mustafa Kemal çok sesli bir siyasi hayat istedi ve kendi elleriyle muhalefet partisini kurdu, fakat bu parti Saltanatçı'ların merkezi haline gelince mecburen kapatıldı.
tarihi olayları irdelerken o günkü şartları gözönünde bulundurmak gerekir. bu bizi saçmalamaktan korur. tarihi bugünle kıyaslamak, canon 1d ile 1dmkiv'i karşılaştırıp, bakın 1d ne kadar kötü demeye benzer..
Evet bugün ülkeyi bölmeyi istemek demokratik bir haktır, fakat bölücülere karşı mücadele etmek, antiamerikancı olmak postalyalayıcılıktır, darbeciliktir.
eğer gerçekten sıkıntımızı merak ediyorsanız afganistanın son 60 yılda çekilmiş fotoğraflarnı inceleyin lütfen.
Set almış başını gitmiş... Buraya yazınca imzaya yer kalmıyor...
Açılın, ben mühendisim!
okadar güzel sorular sormuşsuki hocam aslında tam yerinde sorular faaaakat cevapları cok basit olsada yüzde dosandokuzu müslüman bir ülkede dinden bahsetmek suç gibi algılandıgından cevap veremiyorum. örnek vereyim :gene yüzde 99 u müslüman oldugu söylenen bu ülkede şeriat kelimesinin anlamına bilen yüzde 1 varmıdır eh işte
Nikon D800E
keşke o olay yaşanmasaydı, keşke esrarkeş 3-5 şerefsizin çıkardığı olaylara abanmak için bu kadar gayretli olmasaydı bazı çevreler. Bu arada kubilay olayı için yıllar önce okuduğum bir haberi buldum.
AKSİYON
okumak lazım tabi
(canon 500d + 18-55 + 55-250+50) + canon g10 + manfrotto 496rc + 055xprob tripod + muhtelif filtreler + toshiba 16gb c10 sdhc + RC1 + nike el çantası + yağmurlu havalarda güvenli çekim için dibi ısırılmak suretiyle delinmiş poşet + ekipmanı güvenli taşımak için Hama canberra 140 çanta
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Menemen’de 23 Aralık 1930’da patlak veren Cumhuriyet karşıtı olayda yedek subaylığını yapmakta olan öğretmen Kubilay şeriat isteyenler tarafından öldürüldü.
Olayın elebaşısı “mehdi” olduğunu iddia eden Giritli Mehmet (Derviş Mehmet) adında Nakşibendi tarikatına bağlı biriydi. 7 Aralık’ta 6 müridiyle (Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan, Küçük Hasan) Manisa’dan yola çıkan Derviş Manisa’dan yola çıkan Derviş Mehmet, 23 Aralık sabahı, gün doğarken Menemen’e girdi. Belediye Meydanında çevresine topladığı yaklaşık yüz kişiyle zikrederek şeriat ilan etmeye kalkıştı. Meydandaki kalabalığın bir bölümü çağrısına uymuş, bir bölümü ise seyirci kalmayı yeğlemişti. Silahlı olan asiler bir müfrezenin başında olaya müdahale eden yedek subay Asteğmen Kubilay’ı hemen ardından da Hasan ve Şevki adındaki iki mahalle bekçisini öldürdüler.
Olay, arkadan yetişen askeri birlikler tarafından şiddetle bastırıldı. Bu arada Derviş Mehmet de vuruldu. Kaçanlar yakalandı, ilişkisi olanlar hakkında hemen kovuşturma başlatıldı.
27 Aralık’ta, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ile Ordu Komutanı Fahrettin Paşa (Altay) İstanbul’a giderek Dolmabahçe Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’e olay hakkında bilgi verdiler.
Mustafa Kemal Paşa, 28 Aralık’ta orduya gönderdiği başsağlığı mektubunda şöyle diyordu:
"Mürtecilerin (gericilerin) gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar bulunmaları bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadisedir."
31 Aralık 1930’da toplanan bakanlar kurulu, Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir merkez ilçelerinde bir ay süre ile sıkıyönetim ilan edilmesine karar verdi. Sıkıyönetim komutanlığına 2. Ordu Kumandanı Fahrettin Paşa (Altay), Divan-ı Harp Reisliği’ne 1. Kolordu Komutan Vekili Muğlalı Mustafa Paşa atandı.
Olay 1 Ocak 1931’de Denizli Milletvekili Mazhar Müfit (KANSU) ve arkadaşlarınca verilen soru önergesiyle TBMM Gündemine getirildi. Soru önergesini Başbakan İsmet Paşa (İnönü) cevaplandırdı. Daha sonra Sıkıyönetim ilanına ilişkin önerge tartışıldı ve oybirliğiyle kabul edildi.
7 Ocak 1931’de Çankaya’da, Mustafa Kemal Paşa başkanlığında, Başbakan İsmet Paşa, Meclis Başkanı Kazım Paşa (Özalp), Sıkıyönetim Komutanı Fahrettin Paşa (Altay), İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ve Milli Savunma Bakanı Zekai Bey’in (Apaydın) katıldıkları bir toplantı yapıldı ve Menemen Olayı bütün yönleriyle ele alındı. Olayın gerici nitelikte, düzenli ve siyasi olduğu görüşüne varıldı.
Sıkıyönetim mahkemesi, 105 sanığı 15 Ocak 1931’de yargılamaya başladı. Duruşmalar, 25 Ocak’ta sona erdi ve 105 sanıktan 37’si için ölüm cezası verildi. 6’sının ölüm cezası yaş haddi nedeniyle 24 yıl “idama bedel hapis cezası”na çevrildi. Diğer sanıklardan 20’sine bir yıl, 14’üne üç yıl, 6’sına 15 yıl, birine 12,5 yıl hapis cezası verildi, 27 sanık beraat etti.
Karar, 31 Ocak 1931’de TBMM’ye sunuldu. Aynı gün Adalet Komisyonu’nda görüşüldü. Komisyon, 31 ölüm cezasından 28’ini onayladı. 2 kişinin ölüm cezasını 2 yıl hapis cezasına çevirdi. Bir kişinin cezası da, ölmesi nedeniyle kalktı. TBMM Genel Kurulu, 2 Şubat 1931’de cezaları onayladı.
Ölüm cezaları 3 Şubat 1931’de yerine getirildi.
Sıkıyönetim, 28 Şubat 1931’de Manisa ve Balıkesir’den, 8 Mart 1931'de de Menemen’den kaldırıldı.