songül hanım amacım tartışma yaratmak veya sizi eleştirmek değildi..fikirlerimi ve tecrübelerimi paylaşmak istiyorum..beslenme ile hayat süresi arasında bilimsel olarak direk pozitif bir korelasyon yoktur,kişinin hayat süresini etkileyen yüzlerce faktör vardır,örnek olarak genetik yapı, çevresel faktörler,toksine maruz kalması, içme suyu kalitesi, yaşam tarzı, alışkanlıkları, emosyonel durumu vs. vs...benim savım şudur: doğa bize en güzel örnek ve kaynaktır ...mümkün olduğu kadar doğal beslenelim.
ben de mesleki olarak yasaklanan ve kötü gösterilen herşeye şüpheli yaklaşmışımdır, 1970-75 yılları arasında tıp ve beslenme dünyasında, anne sütünün yararsız olduğu, yapay mamaların daha yararlı olduğu tüm batı dünyası ciddi bilimsel kaynaklarında iddaa edilmiştir ve bunda en büyük pay ilaç firmalarının yanlış ve kasıtlı yönlendirmelerii rol oynamıştır..günümüzde de benzer bir oyunun kolestrol,yağ,protein ve bazı benzer doğal kaynaklar üzerinde oynandığını görüyoruz... L-carnitin zaten vücudumuzda yapılmakta olan bir maddedir, bunu artırma yolu egzersizdir, fazladan, destek diye alınan L-carnitine nin tamamı boşaltım yoluyla atılmakta ve doğal L-Carnitine gibi etki göstermemektedir.ama vücutta bir eksikliği varsa tabiki verilmelidir, vitamin eksikliği olmayan bir insanın vitamin alması gereksizdir ve fazladan alınan vitaminin hiç bir faydası yoktur..
bir gereksinim olmadan takviye adı altında veya bir başka amaçla bir ilaç alınmamalıdır.
şehir efsanelerine çok rağbet etmeyelim...dünya sağlık örgütünün gıda firmalarının baskısıyla yayınladığı besin piramitini tersine çevirmeli tepede protein olmalı...(tamamen şahsi düşünce,tartışılabilir)
hayat kalitesi için damak lezzeti de oldukça önemlidir..akşamları eve geldiğinde tabağında brokoli gören erkek mi yoksa köfte gören erkek mi mutlu olur??
bu konu uzar gider...sonuçta midemize ne kadar doğal besin girerse o kadar faydamıza olur...