Bana bugün gelen, çok hoşuma giden bir yazıyı paylaşmak istedim. Umarım beğenirsiniz
Ali Poyrazoglu'ndan...
Şunları bir toplayayım.
Bir güzel sohbet edelim diye düşündüm.
Mutfak işlerinden de anlarım. Donattım sofrayı,
Bayağı uğraştım...
Hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten,
ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim.
Bayağı da para gitti.
Birinin yediğini öbürü
yemez.
Ötekinin içtiğini beriki
içmez.
Dört kişilik sofra kurdum, mumları da yaktım.
Bak hepsi, Erick Satie severdi. Hatırladım.
Müziği de ayarladım.
Geldiler.
20 yaşında ben,
35 yaşımda ben, 40
yaşımda ben ve
bugünkü ben dördümüz.
Birden yirmi yaşımı,
Otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
Kırk yaşımın karşısına da ben geçtim.
Yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu.
Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.
Yatıştırayım dedim.
"Sen karışma moruk" dediler. Büyük bir hır çıktı.
Komşular alttan üstten
duvarlara vurdular.
Yirmi yaşım, kırk yaşıma bardak attı.
Evin de içine ettiler.
Bende kabahat.
Ne çağırıyorsun
tanımadığın adamları
evine.