2000 ve 2001'de 8-10 defa gittim Reyhanlı'ya. Ben İskenderun/Arsuz'da askerlik yapıyordum, abim de Reyhanlı'da. Zaman zaman onu ziyarete gittim oraya. Tam sınır karakolundaydı birliği.
Arsuz'dan İskenderun'a, İskenderun'dan Antakya'ya, Antakya'dan Reyhanlı'ya... Oraları güzel anılarla hatırlıyorum. Minibüs yolda Suriye'ye sınırına paralel giderdi, Suriye'den Türkiye'yi ayıran tek şey tellerdi. Bazı yerlerde o bile yoktu. Türkiye tarafında gözetleme kuleleri, nöbette askerler, Suriye tarafında öküzüyle tarla süren çiftçiler. Özellikle yaz aylarında oralar cehennem gibi sıcaktı, minibüste pencereyi açsan yüzüne esen rüzgar alev gibiydi.
Yol boyu bakar bizim tarafın tetikte, onlarınsa işinde gücünde olmasını garipserdim.
Reyhanlı genel olarak bizim Milas'a çok benziyordu, sınıra yakın yerleri de köye benziyordu. Reyhanlı merkezden sınıra kadar çok yürüdüm. Etrafta gezinen yaşlısı, genci, çocuğu, işinde gücünde dükkanında insanlar...
Ben orayı güzel hatırlıyorum. Bugün youtube'da bir video izledim. Siyaset olmasın diye yazmıyorum, ancak oradaki insanlara bu hali reva görenlere yazıklar olsun.
Çok şey yazarım bu konuda, -ki başka yere yazacağım, ancak orada gezinen, elinde ekmekle, yüzünde kirle oyun oynayan çocukları hatırladıkça olanlara çok daha fazla üzülüyorum. Yazık.