Döner için kesilirken et eğer bembeyazsa ve büyük parçalar halinde dönerden düşüyorsa uzak durun. Sulu yemekler ne kadar baharatlı ve tuzluysa önceki günden kalma ihtimali çok yüksek. Özellikle içerisinde sebze barındıran bir yemekse ve sebzeler erimeye yüz tutmuşsa uzak durun. Pilav kendi başına zehirlemez fakat dünden kalmaysa ısıtılıp tekrar servis yapılıyor ve cidden mideyi rahatsız eder. Et dönerin içinde kıyma , sakatat vb. bir sürü ürün olabilir ve bunlarda adamı sakata getirebilir. Tezgahta donmuş veya keserken pembe şeklini almış etten uzak durun. Gıda işi riskli ve çıtayı tutturabilmekte çok zor. Zehirlenen arkadaşlara geçmiş olsun. Genelleme yapmayım fakat 8 liradan aşağı yenilen bir et yemeğine güvenmeyin derim.
Madem Ki Unuttunuz Kür Şad Adlı Çeriyi.. Hatırlatırız O Yağmur Kokan Geceyi..
Buyuk gecmis olsun. Zor is zehirlenme vakasiyla ugrasmak.
Biz artik isyerinde imeceye donduk. Evden pisen yemeklerden sefertasi yapiyoruz. Hem bol cesit hem ev yemegi yiyoruz. Hem butceye katki oldu hemde risksiz.
Sakasi bir yana nereden ne yediginize ne aldiginiza dikkat edin arkadaslar. Silivride ufak capli kendi mahsulumuzu ekip kendi hayvanlarimizi besliyoruz. Hem yumurta hem tavuk hemde sebzemizi organik yetistirmeye gayret ediyoruz. Siz siz olun dogal yolla olan yumurtanin disinda yumurta yemeyin, yani gezen tavuk ve dogal dölleme ile olan tavuk yumurtasi.
Ziraat konusundada durum cok vahim, israilden gelen tohumlar var, o tohumun mahsulu sonrasi tohum olarak kullanilamama durumu var, yani genetik olarak mudahaleli, zirai urun satan dukkanlarda GDO lu ve GDO suz tohum ayni rafta satiliyor fakat satilirken bilgisi verilmiyor. Uretici ziraii ilaca gerek duymayacagim diye alip ekiyor GDO lu tohumu. Durum cok vahim arkadaslar. Ektigimiz tohumlu karpuzu biz anca agustos sonu gibi yerken (dogal sartlarda nisan mayis gibi) yan tarla ayni donemde ektigi karpuzu haziran temmuzda tuketiciye sunuyor. Benim 5 kg aldigim karpuzu o neredeyse 8-9 kg aliyor. Bu GDO lu karouz tohumuna birde balkabagi genetigi enjekte ediliyorki buyuk olsun.
Allah yardimcimiz olsun.
eyvallah,
buradan bir hatırlatma yazmak istiyorum ya da bilgilendirme diyebiliriz. kimseye akıl vermek veya hedef almak gibi bir niyetim yok. o yüzden kimse alınmasın. belki faydası olur dileğiyle yazıyorum.
inancımızca hastalıkta üç tane hikmet vardır
1- allah'ın seni kul yerine koyduğunu biliyorsun! biz biliyoruz ki iyi de kötü de allahtan, sadece hikmetini bilmiyoruz. alalade bir adam sana elma gönderse ne hissedersin, vali gönderse ne hissedersin? vali gönderse sevinir insan. bir hikmetle Allah seni yokluyor, alemler arasında zerre yer tutmayan seni yokluyor. sana kulum diyor, buna sevinmek lazım. dolayısı ile hastalık kula farkındalık kazandırıyor ihlas ve şuur katıyor.
2- dua allaha kulu yaklaştırır. şifayı benden isteyin diyor. bu musibet neticesi dua ediyorsun, allaha yakarıyorsun. aczini biliyorsun ve dermanı allahtan istiyorsun. hastalıkta bile tasavvuf var takva var inşallah. dolayısı ile hastalık kulu allaha yaklaştırıyor.
3- dünyada sıkıntı çekiyorsun ve bu çektiğin sıkıntı inşallah ahirette yanmanı engelleyecek. bunu biliyorsun. bir nevi hastalık kefaret demek. dolayısı ile hastalık kulu cehennemden uzaklaştırıyor.
son olarak değerli bir arkadaşımın hatırlattığı bir hadisten alıntı yapayım:
"Kul hasta olup yatağa yattığında şikayet etmez, şükür ederse onu anasından doğuduğu şekilde temiz ve pak çıkartırım, ölür ise şehit olur"