Konu: Bugün 18 Mart "Çanakkale Şehitlerini Anma Günü"

Vefa abi yanılıyor olabilirim fakat dünyada emperyalizme karşı dur denilen ilk savaş Çanakkale muhaberesiydi sanırım? Anlatılanlar , izlettirilenler , herşeyin hayal gibi geldiği bir zaman ve mekan.. Çılgın Türkler'in kalbinde nasıl bir cesaret olduğunu tüm dünyaya gösterdik fakat biz zamanla unuttuk.. Umarım özümüze imanla , aşkla , aklın mantığın açıklayamadığı Seyit onbaşımızla , Kür Şad'ımızla , Mustafa Kemal , Kazım Karabekir ve nice isimsiz kahramanımızın adına yakışır şekilde tekrar özünde buluşuruz.

emperyalizm (isim Fransızca impérialisme):
isim Bir milletin sömürü temeline dayanarak başka bir milleti siyasi ve ekonomik egemenliği altına alıp yayılması veya yayılmayı istemesi, yayılmacılık, yayılımcılık, emperyalistlik

aslında teknik olarak biz de tarihte "emperyalist" idik...
bugün amerika donanmasının temeli bile bizim sayemizde atıldı...
çin seddine bakarak, ulan adamlar korkumuzdan neler yapmışlar demiyormuyuz: )

yine teknik olarak dünyanın neredeyse 3'te birinde at koşturduğumuzu düşünürsek eğer,
emperyalizme karşı mücadele eden belki en sonuncu ülkeyiz.
diğer ülkeler de bizimle mücadele etmişti...

eğer özeleştiri yapacaksak tarihe, ne yazık kı bu böyledir...

O zaman ektiğimizi biçtirmeye çalıştılar abicim.. Akıllarınca

HaDeS Nickli Üyeden Alıntı

O zaman ektiğimizi biçtirmeye çalıştılar abicim.. Akıllarınca

evet pozitif yaklaştığımız zaman, bir dönem yaptıığımızı onlar bize yaptı.

aslında bu yazdığıma insanlar kızabilir fakat, tarih tekerrür'den ibarettir...

mehmet akif'in güzel bir şiiri vardır:

geçmişten adam hisse kaparmış, ne masal şey!
beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
tarih'i tekerrür diye tarif ediyorlar,
hiç ibret alınsaydı; tekerrür mü ederdi?

ektiğini biçmek tanımı ya da "akıllarınca" tanımı tam olarak kullanılır mı bilmiyorum bu tip yorumlarda fakat şurası bir gerçek ki, tarih bir şekilde dönüp seni buluyor
ve o bulan şey de senin tarihin oluyor...
her milletin kendi savaşı birer "kahramanlık hikayesidir"; kendi dillerinde...
dolayısıyla bu da bizim "kahramanlık hikayemiz", kendi dilimizde...

ben beklenildiği gibi çok duygusal yazamıyorum daha çok objektif yazabiliyorum.

Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna Ya Rab! Ne güneşler batıyor...

Allah bu millete bir kurtuluş savaşı daha yaşatmasın, bir İstiklal Marşı daha yazdırtmasın

"Allah yolunda ölenlere "ölü" demeyiniz! Onlar diridirker ama siz fark edemezsiniz"
Bakara 154

benden de seslisi gelsin

Canakkale Sehitlerine - YouTube

mustafanazif Nickli Üyeden Alıntı

emperyalizm (isim Fransızca impérialisme):
isim Bir milletin sömürü temeline dayanarak başka bir milleti siyasi ve ekonomik egemenliği altına alıp yayılması veya yayılmayı istemesi, yayılmacılık, yayılımcılık, emperyalistlik

aslında teknik olarak biz de tarihte "emperyalist" idik...
bugün amerika donanmasının temeli bile bizim sayemizde atıldı...
çin seddine bakarak, ulan adamlar korkumuzdan neler yapmışlar demiyormuyuz: )

yine teknik olarak dünyanın neredeyse 3'te birinde at koşturduğumuzu düşünürsek eğer,
emperyalizme karşı mücadele eden belki en sonuncu ülkeyiz.
diğer ülkeler de bizimle mücadele etmişti...

eğer özeleştiri yapacaksak tarihe, ne yazık kı bu böyledir...

Mustafa Bey fotoğraf ile ilgili yazılarınızı büyük bir beğeniyle okuyorum yalnız burada size katılamayacağım üniversite yıllarında bir dersimiz vardı "Türkiye'nin Toplumsal Yapısı" adında ve o dersin en uzun yer teşkil eden konusu "Osmanlı neden kapitalistleşemedi" lafzıydı. Sizin Osmanlı daha önce emperyalistti sonra ektiğini biçti cümlesine katılmam mümkün değil ki öyle olsaydı bugünkü Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan, Makedonya topraklarında zamanında bu dediğiniz emperyalist yayılmacı politikayı tam manasıyla uygulasaydı bunu asimilasyonla destekleseydi, kültürlerini yok etseydi Osmanlı sanırım 19-20. yy. da ortaya böyle bir manzara çıkmazdı. Emperyalist olmak bir yere sadece saldırmak demek değildir; ekonomik olarak, siyasal olarak , kültürel olarak gittiğin coğrafyayı tamamen sömürmek, kendi istediğin şeye dönüştürmek demektir. Hollanda'nın, Fransa'nın Afrika'da yaptığı İspanyol'un, Portekizlinin Amerika kıtasında yaptığı budur bugün hala bunların gittiği ülkelerde bunların dili konuşuluyor bunların dini yaşanıyor, Afrika'nın göbeğinde Fransızca konuşan ülkeler var. Neredeyse bütün Latin Amerika'nın dili Portekizce ve İspanyolca halbuki Osmanlının gittiği hiçbir yerde böyle bir durumdan söz edilemez eğer böyle olsaydı bugün hala Osmanlı Devleti ayakta olurdu ve muhtemelen Çanakkale savaşı gibi bir şey olmazdı ya da kurtuluş savaşı olmazdı ama Türk Milleti her zaman gittiği yerlere adalet götürmüş, insanların diline, dinine karışmamış ve bunun karşılığında her seferinde arkadan vurulmuştur Hicazda Araplar, Balkan savaşlarında Slavlar yemek yedikleri kaba ihanet etmiştir hatta bugün çok sevdiğimiz Boşnaklar ve Makedonlar da buna dahil. Neticesinde tarihi yerinde incelemek ve yargılamak lazım görüşünüze saygı duymakla beraber katılmadığımı belirtiyorum sizin de sözlük anlamında verdiğiniz üzere emperyalist olmanın birinci gereği sömürgeci olmaktır elbette Osmanlı yayılmacı bir devletti ama bunu emperyalizme çeviremedi zaten o günkü gücüyle bunu yapsaydı bugün üzerinde güneş batmayan imparatorluk denildiğinde akla Birleşik Krallık değil Osmanlı İmparatorluğu gelirdi naçizane görüşlerimdir tekrar Çanakkale Şehitlerini anıyor hiç olmazsa bu güzel coğrafyanın elimizde kalmasının fitilini ateşledikleri için şükran duygularımı ifade ediyorum. Ruhları şad olsun...

Bu şiiri ne zaman okusam yada dinlesem gözlerim dolar içimi bir ateş basar...
Sonra birden siner ve susarım...
Gerçeğimle yüzleşip sonra yeniden ağlarım..

Mustafa Nazif'in tarih tespiti elbetteki çok doğru..
Biz de Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı döneminde emperyal bir güç görünümünde idiysek de; bu yayılmanın temel gayesi İslamiyetin Yayılması idi..
Hatta bu uğurda fethedilen bir çok bölge çoğunlukla ya kendiliğinden bağlanmak istemiş, ya tehdit altında kalmış, ya da bizi tehdit ettiği için zapt edilmiş..
Özel olarak İstanbul, peygamber efendimizin müjdesine nail olabilmek adına yapılmış bir fetihtir..
Ancak feth edilen bu bölgelerin hepsi de en baştan imar edilmiş ve uzun dönem mes'ud yaşamaları sağlanmıştır...
O cihetle, batının emperyal arzuları ve neticeleri ile bizimki arasında sanırım bir miktar fark vardır...

Çanakkale ise bir şımarıklığa tokattır...

Ancak hepsinden öte Mustafa Nazifin hatırlattığı Akif'in o acı dörtlüğü akıldan çıkmaması gereken zıkkım reçetedir:

Geçmişten adam hisse kaparmış, ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
Tarih'i tekerrür diye tarif ediyorlar,
Hiç ibret alınsaydı; tekerrür mü ederdi?


Unutmayalım ki hala Anadolu'dayız ve İstanbul'dayız...
Dolayısıyla bu film daha bitmedi....



Bu arada bu amaç uğruna kanlarını döken bilcümle şehitlerimiz için en azından bir 3-İhlas+1-Fatiha okumayı eksik etmeyiniz...
Bizler maalesef iki çelenk asıp geçer olduk... Asıl unutulmaması, onların da dualarından nasiplenmemiz için, gerekli olan budur kanaatindeyim..

aragorn20 Nickli Üyeden Alıntı

Mustafa Bey fotoğraf ile ilgili yazılarınızı büyük bir beğeniyle okuyorum yalnız burada size katılamayacağım üniversite yıllarında bir dersimiz vardı "Türkiye'nin Toplumsal Yapısı" adında ve o dersin en uzun yer teşkil eden konusu "Osmanlı neden kapitalistleşemedi" lafzıydı. Sizin Osmanlı daha önce emperyalistti sonra ektiğini biçti cümlesine katılmam mümkün değil ki öyle olsaydı bugünkü Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan, Makedonya topraklarında zamanında bu dediğiniz emperyalist yayılmacı politikayı tam manasıyla uygulasaydı bunu asimilasyonla destekleseydi, kültürlerini yok etseydi Osmanlı sanırım 19-20. yy. da ortaya böyle bir manzara çıkmazdı. Emperyalist olmak bir yere sadece saldırmak demek değildir; ekonomik olarak, siyasal olarak , kültürel olarak gittiğin coğrafyayı tamamen sömürmek, kendi istediğin şeye dönüştürmek demektir. Hollanda'nın, Fransa'nın Afrika'da yaptığı İspanyol'un, Portekizlinin Amerika kıtasında yaptığı budur bugün hala bunların gittiği ülkelerde bunların dili konuşuluyor bunların dini yaşanıyor, Afrika'nın göbeğinde Fransızca konuşan ülkeler var. Neredeyse bütün Latin Amerika'nın dili Portekizce ve İspanyolca halbuki Osmanlının gittiği hiçbir yerde böyle bir durumdan söz edilemez eğer böyle olsaydı bugün hala Osmanlı Devleti ayakta olurdu ve muhtemelen Çanakkale savaşı gibi bir şey olmazdı ya da kurtuluş savaşı olmazdı ama Türk Milleti her zaman gittiği yerlere adalet götürmüş, insanların diline, dinine karışmamış ve bunun karşılığında her seferinde arkadan vurulmuştur Hicazda Araplar, Balkan savaşlarında Slavlar yemek yedikleri kaba ihanet etmiştir hatta bugün çok sevdiğimiz Boşnaklar ve Makedonlar da buna dahil. Neticesinde tarihi yerinde incelemek ve yargılamak lazım görüşünüze saygı duymakla beraber katılmadığımı belirtiyorum sizin de sözlük anlamında verdiğiniz üzere emperyalist olmanın birinci gereği sömürgeci olmaktır elbette Osmanlı yayılmacı bir devletti ama bunu emperyalizme çeviremedi zaten o günkü gücüyle bunu yapsaydı bugün üzerinde güneş batmayan imparatorluk denildiğinde akla Birleşik Krallık değil Osmanlı İmparatorluğu gelirdi naçizane görüşlerimdir tekrar Çanakkale Şehitlerini anıyor hiç olmazsa bu güzel coğrafyanın elimizde kalmasının fitilini ateşledikleri için şükran duygularımı ifade ediyorum. Ruhları şad olsun...

dostum... "kapitalizm" ile alakalı bir görüş yazmadım, o ayrı bir konudur... osmanlı neden kapitalistleşmedi sorusuna maruz kalacak bir yanıt yazmadım. meselemiz emperyalizm. üstelik osmanlı'nın vergi aldığı ülkeleri sayarsak eğer; kapitalizm konusuna da ışık tutabiliriz...

eğer ben şunu yazmış olsaydım; "türkler gittikleri yerin içine etti" deseydim, bu yazdığınızda haklı olabilirdiniz... fakat bir ülkeyi kendi buyruğu altına savaşla almanın adı emperyalizm'dir.
bu tanım duygusal türk milletine karşı ağır gelebilecek bir tanım belki ama benim görüşüme göre bu tarihsel bir gerçektir. bu arada amerika'nın vergi ödediği tek ülke "osmanlı"dır... bunu da artı not olarak geçeyim. ve bu ödeme sistemi de öyle çok yumuşak olmadı, osmanlı'nın amerikan gemilerine el koyması ile başlayan bir sürecin sonunda amerika osmanlı'ya vergi ödemek zorunda bırakıldı (1700'lü yılların sonu)... o dönemlerde amerika bir ülke olarak görülmüyordu; bu anlaşma masasında amerika başkanı ve diğer devlet adamları muhatap olarak oturtulmadı bile...

yukarıda "emperyalizm" ile alakalı bir tanım var: "TDK"dan alıntı yaptığım bir tanım. bu tanıma göre yazarsanız sevinirim.
not: kapitalizm ayrı bir konudur.

artı not: bunları yazıyor olmam osmanlı karşıtı oluyorum anlamına gelmez. aksine, osmanlı kültürüne aşık bir adamım zaten çalışmalarımdan da belli oluyordur...

her okuduğumda tekrar gözlerim doluyor bu başyapıtta...

sevgili Mustafa Bey akademik durumunuzu bilmiyorum ancak bize iktisat derslerinde bir devletin kapitalist olabilmesinin "o yüzyıldan bahsediyorum" yolunun emperyalist olmaktan geçtiği söylenirdi yani ben hocalarımın yalancısıyım o gün büyük devlet olmanın yolu zenginlikleri sömürmekten geçiyordu Vefa hocanın da yazdığı gibi Osmanlının yayılmacı politikası din yaymak maksatlıydı ama bunu bile zorla yapmadı ilk görüşümde ısrarcıyım emperyalist olmak demek o milleti kendi istediğin şeye dönüştürmek demektir ve emperyalizm kapitalizmin tekelci evresidir bu durumu daha iyi incelemek için kapitalizm emperyalizm ilişkileri hakkında araştırma yapabilirsiniz örneğin Murat Belge hoca bu konuda önemli bir referans kaynaktır sevgiyle kalın sizin artı notunuzu gördüm bir tane de ben yazayım bu yazdıklarımdan Osmanlı taraftarı olduğum düşünülmesin aksine takdir ettiğim yönleri olduğu gibi tasvip etmediğim yönleri daha fazladır daha çok Cumhuriyetten yana tavır alan ama mirasını da reddetmeyen bir kişiyim ancak bu tip sosyolojik tartışmalara elimden geldiğince isimlerden arınarak yorum yazmaya çalışırım.

aragorn20 Nickli Üyeden Alıntı

sevgili Mustafa Bey akademik durumunuzu bilmiyorum ancak bize iktisat derslerinde bir devletin kapitalist olabilmesinin "o yüzyıldan bahsediyorum" yolunun emperyalist olmaktan geçtiği söylenirdi yani ben hocalarımın yalancısıyım o gün büyük devlet olmanın yolu zenginlikleri sömürmekten geçiyordu Vefa hocanın da yazdığı gibi Osmanlının yayılmacı politikası din yaymak maksatlıydı ama bunu bile zorla yapmadı ilk görüşümde ısrarcıyım emperyalist olmak demek o milleti kendi istediğin şeye dönüştürmek demektir ve emperyalizm kapitalizmin tekelci evresidir bu durumu daha iyi incelemek için kapitalizm emperyalizm ilişkileri hakkında araştırma yapabilirsiniz örneğin Murat Belge hoca bu konuda önemli bir referans kaynaktır sevgiyle kalın sizin artı notunuzu gördüm bir tane de ben yazayım bu yazdıklarımdan Osmanlı taraftarı olduğum düşünülmesin aksine takdir ettiğim yönleri olduğu gibi tasvip etmediğim yönleri daha fazladır daha çok Cumhuriyetten yana tavır alan ama mirasını da reddetmeyen bir kişiyim ancak bu tip sosyolojik tartışmalara elimden geldiğince isimlerden arınarak yorum yazmaya çalışırım.

tarz olarak beğendiğim bir konuşma, teşekkürler.
zannedersem yaklaşım tarzlarımızdaki farklılık şundan ileri geliyor: sizin yaklaşım tarzınız ve edindiğiniz bilgiler daha çok marksist kuram ile alakalı... benim yaklaşım tarzım daha çok muhafazakar, toplumsal ve psikolojik bir yaklaşım. benim yaklaşımıma göre, emperyalizm, kapitalizmin bir takipçisi değil; ayrı boyutlardır. sizin yaklaşımınızda ikisi daha çok ilişkili olarak ele alınıyor... akademik durum konusuna gelirsek eğer; bu konuda akademik bir eğitim almadım... uzun yıllardır basın yayın sektöründe olduğum için çok fazla yayın çıkartıtm ve okudum, artı olarak uluslararası ilişkiler bazlı bir dergi çıkarttım 4 sene... akademik bazda uyuşmadığımız noktalar olabilir doğru fakat önemli olan burada konuşabilmek, barıka-i hakikat efkâr-ı umumiyeden doğar...

"Biz ferdi kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size Bombasırtı vak'asını anlatmadan geçemeyeceğim. Mütekabil siperler arasında mesafemiz sekiz metre, yani ölüm muhakkak, muhakkak... Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına kâmilen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şayanı gıpta bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir fütur bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler ellerinde Kuranı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelimei şahadet çekerek yürüyorlar. Bu, Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebesini kazandıran, bu yüksek ruhtur."

Gazi Mustafa Kemal Atatürk

boyabadanaci Nickli Üyeden Alıntı

"Biz ferdi kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size Bombasırtı vak'asını anlatmadan geçemeyeceğim. Mütekabil siperler arasında mesafemiz sekiz metre, yani ölüm muhakkak, muhakkak... Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına kâmilen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şayanı gıpta bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir fütur bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler ellerinde Kuranı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelimei şahadet çekerek yürüyorlar. Bu, Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebesini kazandıran, bu yüksek ruhtur."

Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Gözümden yaş getirdiniz Vefa Hocam teşekkür ederim paylaşımınız için Çanakkale'yi anlamak için mutlaka Turgut Özakman hocanın Çanakkale 1915 kitabı okunmalı ve hatta okullarda okutulmalıdır filmini izlemek yetmez çünkü koca tarih 2 saatlik filme sığmamış sığmaz da

Toplu ölümlerin, katliama varan savaşların hemen hepsinin mekanlarının anıtlaştırılıp, yıl dönümlerinin anılması "tarihin tekerrür etmemesi" konusunda gösterilen çabalardır. Şöven duyguları kabartması yan etkidir.
Ders aldık mı?
Günümüzden söz ediyorum.
Bölgede her gün bir şeyler oluyor. "Yurtta sulh, cihanda sulh" olmadığı kesin.

Bugün bu mesajı bile yazabiliyorsak Yıllar önce bir an bile geri dönmeyi düşünmeyen O kahramanların Cesaretlerindendir...
RUHLARI ŞAD OLSUN..

promete Nickli Üyeden Alıntı

Toplu ölümlerin, katliama varan savaşların hemen hepsinin mekanlarının anıtlaştırılıp, yıl dönümlerinin anılması "tarihin tekerrür etmemesi" konusunda gösterilen çabalardır. Şöven duyguları kabartması yan etkidir.
Ders aldık mı?
Günümüzden söz ediyorum.
Bölgede her gün bir şeyler oluyor. "Yurtta sulh, cihanda sulh" olmadığı kesin.

Yani anılmasın mı 18 mart 1915 Atalay Hocam, bu gün mü şovenizmi körüklüyor? Ata'nın en anlamlı sözüne katılıyorum ancak bu tip günlerde bizi biz yapanları hatırlamazsak geleceğe nasıl güvenle bakabiliriz umarım ben yanlış anlamışımdır yazdıklarınızı eğer öyleyse lütfen düzeltin...

promete Nickli Üyeden Alıntı

Toplu ölümlerin, katliama varan savaşların hemen hepsinin mekanlarının anıtlaştırılıp, yıl dönümlerinin anılması "tarihin tekerrür etmemesi" konusunda gösterilen çabalardır. Şöven duyguları kabartması yan etkidir.
Ders aldık mı?
Günümüzden söz ediyorum.
Bölgede her gün bir şeyler oluyor. "Yurtta sulh, cihanda sulh" olmadığı kesin.

Sayın Hocam, ifade ettiğiniz gibi..
Lakin "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" bir gaye olmakla birlikte maalesef netice olamayacaktır..
Malum, insanlık hali...

boyabadanaci Nickli Üyeden Alıntı

Bu şiiri ne zaman okusam yada dinlesem gözlerim dolar içimi bir ateş basar...
Sonra birden siner ve susarım...
Gerçeğimle yüzleşip sonra yeniden ağlarım..

Mustafa Nazif'in tarih tespiti elbetteki çok doğru..
Biz de Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı döneminde emperyal bir güç görünümünde idiysek de; bu yayılmanın temel gayesi İslamiyetin Yayılması idi..
Hatta bu uğurda fethedilen bir çok bölge çoğunlukla ya kendiliğinden bağlanmak istemiş, ya tehdit altında kalmış, ya da bizi tehdit ettiği için zapt edilmiş..
Özel olarak İstanbul, peygamber efendimizin müjdesine nail olabilmek adına yapılmış bir fetihtir..
Ancak feth edilen bu bölgelerin hepsi de en baştan imar edilmiş ve uzun dönem mes'ud yaşamaları sağlanmıştır...
O cihetle, batının emperyal arzuları ve neticeleri ile bizimki arasında sanırım bir miktar fark vardır...

Çanakkale ise bir şımarıklığa tokattır...

Ancak hepsinden öte Mustafa Nazifin hatırlattığı Akif'in o acı dörtlüğü akıldan çıkmaması gereken zıkkım reçetedir:

Geçmişten adam hisse kaparmış, ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
Tarih'i tekerrür diye tarif ediyorlar,
Hiç ibret alınsaydı; tekerrür mü ederdi?


Unutmayalım ki hala Anadolu'dayız ve İstanbul'dayız...
Dolayısıyla bu film daha bitmedi....



Bu arada bu amaç uğruna kanlarını döken bilcümle şehitlerimiz için en azından bir 3-İhlas+1-Fatiha okumayı eksik etmeyiniz...
Bizler maalesef iki çelenk asıp geçer olduk... Asıl unutulmaması, onların da dualarından nasiplenmemiz için, gerekli olan budur kanaatindeyim..

Bu başlık altında yazdıklarınızın tamamına katılıyorum. Şehit olan bu insanlar inançlı kişilerdi ve çelenklere değil, Allahın rahmetine ihtiyaçları var tıpkı biz yaşıyanlar gibi. Allah hepsine rahmet eylesin, bu millete böyle acılar bir daha yaşatmasın İnşallah.

herkes kendi vicdanının önünü süpürse dünya bembeyaz olur...
anıtlar da olmazdı o zaman.

(atalay hocam katılıyorum)