85. yilinda Ulu Onder Ataturk'un Nutuk'unu Mustafa Balbay'in yazisi ile paylasmak istedim.
Hepinizin okumasi dilegi ile Bedi Yazıcı'nin gunumuz Turkcesi ile sadelestirilmis linkinide paylasiyorum.
Mustafa Balbay'in Yazisi:
85. YILINDA NUTUK
CHP tarihinde, Sivas Kongresi partinin birinci kurultayı olarak kabul edilir. CHP’nin 2. kurultayı ise Atatürk’ün “Nutuk”u okumasıdır.
Atatürk, 15 Ekim 1927’de “Nutuk”u okumaya başlamış, 20 Ekim’de tamamlamıştır. Tam 36 saat 31 dakika süren bu okuma, sadece Kurtuluş Savaşı sürecinin birinci ağızdan, kaynağından tarihe mal edilmesi değildir.
Anlatım sanatı üzerine akla gelecek neredeyse bütün türleri içine alan çok yönlü bir eserdir.
“Nutuk”, bugün de pek çok boyutuyla günceldir, almak isteyene sayısız dersler içermektedir.
***
Okunuşunun 85. yılında “Nutuk” üzerine genel bir ufuk turu yapalım.
“Nutuk”, bir yanıyla bağımsızlık destanıdır. Bağımsızlığa böylesine inanmış, bunu başarabilmek için her şeyi göze almış, ancak sabrı ve mantık süzgecini hiç elden bırakmamış, hırsıyla aklı hep birbiriyle barışık olmuş bir lider.
Samsun ve sonrasındaki süreçte sadece İstanbul hükümetleri değil, yakın çevresindeki pek çok kişi o koşullarda bağımsız bir devlet kurulabileceğine inanmamış. Atatürk, kendisi inanmakla kalmamış, bıkmadan usanmadan etrafını da inandırmış, İstanbul hükümetleriyle son ana kadar hedef amaçlı işbirliğini zorlamış.
“Nutuk”, bir yanıyla halk hikâyesidir. Atatürk, elinde bulundurduğu güç ne olursa olsun halka yaslanmaktan hiç vazgeçmemiş. O günkü ortamda, savaşlardan bıkmış bir halkı yeniden canlandırmak, ona idealler vermek için her yöntemi denemiş. Meşruiyetin sadece ve sadece halktan alınabileceğini düşünmüş. Halkı hiç küçümsememiş. Hep onun temsilcileriyle birlikte hareket etmiş, onlarla karar almış.
“Nutuk”, bir yanıyla siyaset bilimi eseridir. Savaşın, siyasetin silahlarla sürdürülmesi olduğu gerçeğini hiç ihmal etmemiş. O nedenle savaşın en ateşli günlerinde bile o anın yanı sıra bir, iki hatta üç hamle sonrasının planlarını kurmuş. Bunu yaparken hem pratikten esinlenmiş hem kitaptan. Kitapla hayatı birleştirip kendi çıkarımlarını üretmiş.
Bu anlamda “Nutuk”tan Atatürk’ün iki sözünü aktaralım:
“Tarih itiraz edilemez bir şekilde ispatlamıştır ki, büyük davalarda başarı için sarsılmaz bir yetenek ve güce sahip bir önderin varlığı şarttır.”
“Cesaretle ileri görüşlülüğün bağdaştırılamadığı yerlerde ve işlerde, sonuç pek parlak da olsa, bunun tez elden tersine döndüğü ve yararsız kaldığı örnekleriyle görülmüştür.”
“Nutuk”, bir yanıyla macera belgeselidir. Daha Samsun’a çıkmak için İstanbul’dan ayrılış günlerinden başlamak üzere her aşaması Atatürk’ün hayatına mal olabilecek tehlikelerle doludur. Yolun başını şöyle özetlemiştir:
“İstanbul’da kalıp tutuklanmaktansa, Karadeniz’de batıp boğulmayı tercih ettim.”
***
“Nutuk”, Atatürk’ün gençliğe seslenişiyle son buluyor.
Bugün başta genç kuşaklar olmak üzere her kesimin “Nutuk”tan öğreneceği çok şey var.
Kendisinin de etten-kemikten herkes gibi insan olduğunu, heyecanlar, hayal kırıklıkları yaşadığını yalın ve samimi bir dille anlatan Atatürk, ortaya attığı her iddianın, dile getirdiği her önemli konunun belgesini de göstermeyi ihmal etmemiş. Ben söyledimse inanılır deyip kolaycılığı yeğlememiş.
Bir yandan mandacı İstanbul hükümetiyle, bir yandan işgal kuvvetlerinin sinsi planlarıyla, bir yandan Anadolu’daki cehaletle, bir yandan uğradığı ihanetlerle, bir yandan umutsuzlukla uğraşan Atatürk ana hedeflerinden milim ödün vermeden yürümüş.
“Nutuk”, her satırıyla bunun kanıtlarıyla dolu.
Bugün, Atatürk’ü aşacağını iddia edenlerin, önce ona ulaşabilmesi gerek.
Bugün, Atatürk’ün yolundan gittiğini iddia edenlerin önce onu özümsemesi gerek.
Bugün, Atatürk’ü silebileceğini düşünenlerin aklından şüphe etmek gerek.
15 Ekim 2012 - Cumhuriyet
Mustafa Balbay