CT Yazarı & CT Eskişehir Sorumlusu
Status
Offline Rui Palha: Sokaklarda Olmak
(Kaynaklar:fotoritim, 1x.com, flickr)
Sokak fotoğrafçılarının yakından tanıdığı bir isim Rui Palha. Onu ve fotoğraflarını tanımayanlar için yararlı olacağını düşündüğüm için, çeşitli kaynaklardan yazılar ve fotoğraflar derledim. İyi seyirler
Rui Palha kim, tanıyabilir miyiz sizi?
1953 yılında Portekiz’de doğdum ve Lizbon’da yaşıyorum. Fotoğrafçılığa 14 yaşımda özel bir merakla başladım ve kesintisiz olarak 2001 yılına kadar sürdürdüm özellikle sokak fotoğrafçılığı alanında. Kendim hakkımda konuşmak çok da doğru değil, benim dünya için ne yaptığımı juri, yani diğer insanlar karar vermeli diye düşünüyorum.
Fotoğraf sizin için nedir? Özellikle sokak fotoğrafçılığı?
Bu cümle belki benim sokak fotoğrafçılığı ile ilgili fikrimi anlatabilir:
”Fotoğraf benim hayatımın önemli bir parçası. Özgür düşünebilmenin, yaşayabilmenin, öğrenebilmenin, fark edebilmenin, kalbinizle hissettiğinizi yakalayabildiğiniz o anlardır fotoğraf, sokaklarda olabilmek, özgürlüğün ne olduğunu direkt anlamak ve var olmaktır.”
Kim ya da nasıl bir etken sizin fotoğrafçılığa başlamanıza neden oldu?
Özgürlük aşkı; Yaratıcılık ve fotoğrafı sihirli bir şekilde her defasında kâğıdın üzerinde görebilme mucizesi önemli bir çıkış noktası oldu. Birçok insan belirli sonuçları almak için yoğun çalışıyor olsa da, ben hep makinemi kullanarak benim için doğru anlarda deklanşöre “ DUR” dedim.
Beğendiğiniz bir fotoğrafçı var mı, web sitesi ya da sokak fotoğrafçılığı ile ilintili kitap?
Derinden etkilendiğim Henri Carter-Bresson, Eliot Erwitt ve Doisneau diyebilirim.
Özel bir eğitim aldınız mı?
Hayır. Sadece okuyarak, beğendiğim fotoğrafçıların çalışmalarını takip ederek ve sokaklarda pratik yaparak tecrübe kazanıyorum.
Sokak fotoğrafçılığı nedir? Sokaklarda kurallarınız var mıdır?
Size ana bir temam olduğunu söyleyemem. Ancak benim konularım sokaklar, insanlar, duygular, hayat… Anlarla fazlasıyla ilgileniyorum, daha önce yakalamadığım, belki bir daha rastlayamayacağım kadrajlar. Ben az ışıklı ortamları, yağmurlu günleri ve problemli bölgelerde olmayı seviyorum. Öncelikle ben insanları yani gerçek insanları seviyorum. Genellikle yürürüm ve günde 10, 15, 20 kilometre yol kat ederim. Yürür, insanlarla kimliklerin önemsiz olduğu bir duyguyla sohbet eder, hissettiğim ve çekebildiğim şeyleri fotoğraflamaya başlarım. Bazen bu kadar kolayda olmuyor. Çoğu zaman izlediğim yolu tekrarlasam da her an aynı duygu durumu ya da enerjide olamayabiliyorum. İnsanlar da durumlarına göre değişiyor. Ben çalışmalarımı daha çok tek başıma gerçekleştiririm. Ancak ben hep dünya tarafından sarmalandığımı ve bana eşlik ettiğini hissederim. İnsanlar tarafından muazzam bir şekilde inşa edilmiş ve şekil almış güney cephesinin sokak aralarında kendimi görmeyi severim. Parke taşları, taştan yapılmış duvarlar, duvar yazıları, dikkatsizce oynayan çocuklar, yetişkinleri izlemek. Fotoğraflarımda ki insanlar, benim için tek ve özeldir. Ve fotoğraflarlarımın parçasıdırlar. Bu yüzden onların hikayelerine, duygularına, kırılganlıklarına yaklaşarak manevi bir destek sağlamak ve bunu harekete geçirmek yapmayı denediğim şey…
Ne kullanıyorsunuz makine olarak?
Çok çeşit malzeme kullanıyorum bu biraz da nereye gidip ne istediğimle orantılı olarak değişiyor. Argentic fotoğraf makinesi, DSLR fotoğraf makinesi, sabit fotoğraf makinesi ve çekim için kullandığım fotoğraf makinelerim var. Yanımda sürekli taşıdığım ise sabit fotoğraf makinem ve çekim makinem, “Yasak bölgeler” yeraltı gibi, büyük alış- veriş merkezleri gibi ve “Sorunlu bölgeler” gibi alanlarda kullanmak için. Ben, genellikle, geniş açı lensler kullanıyorum çünkü çektiğim insanların her haline yakın olmak istiyorum. Son zamanlarda dijital daha çok kullanıyorum çünkü orijinal karanlık odam artık yok ve bu nedenle çekimlerimin yıkanırken ya da baskıları yapıldığında garip sonuçlar vermesinden hoşlanmıyorum.
Fotoğrafçılılığınıza dair bir hedefiniz var mı?
Kendi sosyal olarak peşinden koştuğum ilgi alanlarım ve zevklerim dışında açıkçası arşivlerime yönelik bir hedefim yok. Bildiğiniz üzere ben bir amatörüm ve bu hayatımın sonuna kadar devam edecek. Tek nokta şu ki; benim ne istediğim önemli, başkalarının değil.Kişi yaptığı işlerde özgür olmalıdır.Ürettikleri işlerde yaratıcılığı keşfetmelidir ve kendini bulmalıdır. Özgünlük!
Çalışmalarımda hep sosyal olguları önemseyerek çalışıyorum. Sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ediyorum. Lizbon’da sosyal projelerin içindeyim, yani çevreme yardım edebilecek sosyal çalışmalar yürütüyorum. Her zaman gerçek, samimi insan arayışı içersindeyim ve sokaklarda aradığım da bu. Ve bu tabii ki çok şey öğretiyor. Biz fotoğrafçıları büyüten şeyin, anlarını yakaladığımız insanları sevmemiz ve manevi zenginliğini görebilmemizden geçtiğini düşünüyorum.
Eğer bir tavsiye vermeniz gerekseydi bu ne olurdu diğer fotoğrafçılar için?
Bir yorum var Robert Capa’ya ait olan benim de izinden gittiğim; “Fotoğrafın yeterince iyi değilse, yeterince yakın değilsindir”
Ne tavsiye edersiniz sizin gibi sokak fotoğrafçılığı ile yeni ilgilenen fotoğrafçılara?
İnsanlara saygı duymalarını ve onların hikâyelerini dinlemeyi bilmelerini tavsiye ediyorum. Çünkü onlar hayatın gerçek dersini yaşıyorlar. Fotoğrafladıklarınıza yaklaşıp, samimiyetinizi hissettirmelisiniz. Bu yolla onları anlama ve ruhlarını hissetmeyi başarırsınız.
Sizin çalışmalarınızı Flickr üzerinden fark etme şansım oldu. Bu adres dışında başka bir web adresi kullanıyor musunuz çalışmalarınızı sunduğunuz?
Çoğunlukta çalışmalarımın olduğu web sitesi Flickr. Ancak başka yerlerde de var çalışmalarım.
Fotoğraflarınızı incelediğimizde ağırlıklı olarak siyah beyaz tercih ediyorsunuz. Neden siyah beyaz?
Evet, sadece Siyah ve Beyaz. Renk yok, aldatmaca yok. S&B fotoğraflara baktığınızda, içinde oyun ya da aldatmaca görmüyor iseniz ve eğer birşeyler hissettiriyor ya da daha fazla şey anlatıyorsa emin olun ki o daha iyi bir fotoğraftır. Bazen renkler çekici olabiliyor çünkü renklerin birbiriyle uyumu güzel. Bu tabii ki renkleri sevmediğim anlamına gelmiyor ancak ben S&B çekimleri seviyorum. Fotoğraflarım benim kişisel olarak istediğim ve hissettiğim dokuyu, estetiği, konuyu taşımalı.
Fotoğrafla ilgili çalışmalarınızda ana ilham kaynağı nedir?
Sokaklar ve sokaklarda olmak yeterli bir ilham kaynağı. Ve sıklıkla HCB ve Eliot Capa’nın işlerine bakmak!
Sizin özellikle tercih ettiğiniz “çekim sonrası düzenleme, rötuş” metodunuz var mı?
Ben uzman değilim rötuş, çekim sonrası düzenlemelerde. Genellikle bildik yolları seçiyor, PaintShopPro 8 ve direkt dönüşüm ile gri ölçeği, düzeyler, kontrast, Temizleme&Yakma (Karanlık oda gibi) ve keskin olmayan kamuflaj. Bazen taklit dahi olsa karanlık oda havası etkisi yaratan oynamalar yapıyorum(S/B tarzda) özellikle film, gren, kağıt üzerinde oynamalar sağlayan. Çekim sonrası düzenlemeler için genellikle 2, 3 dakikamı harcıyorum. Çektiğiniz fotoğraf her anlamda iyi ise, üzerinde çok fazla çalışma yapmanıza gerek kalmayabiliyor. Çekimlerimi genellikle gün içinde yapıyorum. Gece boyunca da fotoğrafları incelerim(hızlıca bir bakarım) ve çok beğendiğim bir iki tanesini seçerim. Cidden dürüst olmam gerekirse elimde binlerce fotoğraf var hiç görmediğim. Fotoğraflarımı yıla, aya, güne göre düzenler, onlara günün önemini anlatan isimler vererek arşivlerim. (Yer, insan, özel bir an vb. gibi) Ve fotoğraflarımda yüzde 99 kroplama, kesme işlemi yoktur. Ne çekiyorsam, insanlar da onu görüyor. Sevmiyorum kesme ya da kırpmaları fotoğraflarımda. Bu disipline eder ve çekim sırasında kompozisyonu hızlı yakalamanızı destekler.
Canon 5D II
Canon 17-40L
Canon 50mm f/1.4