(Kaynak:Utku Kaynar)
Size fotoğraf dünyasında herkesin bildiği, ama kimsenin söylemediği bir şeyi söyleyeyim:
İyi fotoğraflar çekmenizde fotoğraf makinanızın önemi yok.
Dijital fotoğrafçılığın da etkisi ile, artık herkesin fotoğraf çekebildiği günümüzde nedense herkes aynı şeyle büyülenmiş görünüyor : Daha iyi ekipman = daha iyi fotoğraf!
150$’lık bir makina ile 5000$’lık bir makinanın farkını görmek istiyorsanız, kendiniz bakın. Piyasadan kalkmış bir Canon A620 ile nasıl fotoğrafların çekilebileceğini görün.
Bazı ekipman bağımlıları hala fotoğraf makinalarının -insanların değil- fotoğraf çektiğine inanıyorlar. Onlara ünlü fotoğrafçı Chase Jarvis’in özellikle iPhone ile çektiği portfolyoyu göstermek isterim.
Eğer gerçekten iyi fotoğraf çekebiliyorsanız tek ihtiyacınız kullan-at bir fotoğraf makinası, oyuncak bir kamera veya cep telefonu bile olabilir. İyi fotoğraflar yaratmak için, bir Leica veya Nikon D3x‘e gereksinim duymuyorsunuz.
Fotoğrafta parayı sanat öğrenimine ve eğitime harcamak, daha fazla, daha iyi, daha vb. fotoğraf makinalarına harcamaktan her zaman daha iyidir.
Fotoğraf makinalarındaki, film kalitesindeki, keskinlikteki veya çözünürlükteki ilerlemelere rağmen, neden Ansel Adams‘ın 60 yıl önce başardığını başaramıyoruz?
Düşünün, Ansel’in photoshop’u dahi yoktu! Yine de ona yaklaşmak için bütün çabalar boşa çıkıyor, Jack Dykinga gibiler epey yaklaşsa da…
Amerika’da hala, Ansel Adams’ın veya Jack Dykinga’nın yıllar önce fotoğraf çektiği noktaları GPS koordinatları ile bulup, aynı fotoğrafı çekmek için ayın pozisyonunu gösteren yıldız diyagramlarından yararlanmaya çalışan salaklar var. Orjinal fotoğrafların tıpkı-kopyalarını elde etmeye çalışıyorlar. Ancak fotoğrafları yine de ilk eserin duygusal yoğunluğundan uzak. İşte burada…
Dalga geçmiyorum. Bu meraklılar, üniversite astronomlarından faydalanarak aynı manzara koşullarının 20 yılda bir biraraya geleceğini hesaplayıp, aynı tarihte 300 kişi fotoğrafın çekildiği noktada kamp kurdular. Fotoğraflar çekildi ama hala bulutlar, gölgeler ve kar doğru yerde değildi. İşte bu, Ansel’i veya herhangi başka bir sanatçıyı eşsiz yapar. Elbette ki istediklerini elde edemediler, çünkü sanat bundan fazlasıdır.
Michalengelo Sistine Kilise’sinin tavanını boyamak için 4 yıl neredeyse sırt üstü yaşadı. Bugün onun ne tür boya ve/veya fırça kullandığını merak edeniniz var mı?
Gerçekten iyi fotoğraflar kaynağını kopyalamaktan değil, ilhamdan alır.
Geçenlerde fotoğrafa yeni başlayan bir arkadaş bana şunu sordu : “14MP bir makina mı almalıyım, 10MP yeterli mi?”
Aklıma şu fıkra geliyor, adam bileğini kırmıştır, doktora sorar “doktor, piyano çalabilecek miyim” diye, doktor yanıt verir “kesinlikle, şüpheniz olmasın!”. Adam güler, çünkü daha önce hiç piyano çalmamıştır.
Bir Steinway sahibi olmanız piyano çalabileceğiniz anlamına gelmediği gibi, yüksek düzey bir fotoğraf makinası da fotoğraf çekebileceğinizi garanti etmez.
Fotoğrafı makinalar çekmez, fotoğrafçılar çeker. Fotoğraf makinası sadece araçtır.
Neden herkes artık Photoshop’u gayet etkin kullanmasına rağmen, kötü çekilmiş bir fotoğraf saatlerce süren photoshop masajından sonra hala baştakinden daha kötü görünmektedir?
Belki de şundandır : Fotoğrafı yapan sanatçının gözü, yeteneği ve teknik becerileridir. Aletleri değil.
Ansel Adams’ın dediği gibi, fotoğraf makinasının en önemli komponenti makinanın 10cm arkasında durmaktadır!
Hayalgücü yoksa, düşünce yoksa, incelik yoksa fotoğraf ta yoktur. “Image” sözcüğü, “imagination”, hayalgücünün köküdür. Lens keskinliğinin, çözünürlüğün vb. konuyla ilgisi yoktur.
David LaChapelle‘in işleri yalnızca hayal gücünün ürünüdür, makinasının değil. Zor kısım mizanseni kurmaktır, fotoğraf makinasının ayarları ikinci gelir. Mizansen bir defa kurulduğunda, herhangi bir makina konunun fotoğrafını çekebilir.
Joe Holmes’in 13"x19" boyutundaki, Amerikan Doğal Tarih Müzesi‘ndeki çalışmaları, Jen Bekman Gallery‘de 650$’a satılmaktadır. D70 ile çekildiler.
Tüm dünyada bir fanatizm halini alan, orta format plastik kamera Holga’dan çıkan fotoğraflar galerilerde yüzlerce dolara satılmaktadır. Holga 30$’a eBay‘‘den alınabilir.
Contact Press’den David Burnett’in Beyaz Saray Haber Fotoğrafçıları Tarihin Gözü 2006 ödülünü kazanan fotoğrafı, Holga ile çekilmiştir. (Aşağıda)
Bu fotoğraf şu anda, Corcoran Modern Sanat Müzesi‘nin duvarında asılıdır.
Ekipmanlarınız, fotoğraflarınızın kalitesini etkilemez. Ekipmanlarınız, lensleriniz, megapiksel vb. hakkında ne kadar az düşünürseniz, iyi fotoğraflar yaratmak konusunda düşünmeye o denli vaktiniz kalır. Doğru ekipman sadece sonucun daha hızlı ve daha güvenli şekilde size gelmesini sağlar. Hepsi bu.
Ansel Adams’ın 1937′de söylediği gibi, “her yeni modern lens büyük diyaframlarda maximum definisyon için düzeltilmiştir. Daha küçük diyafram değerleri yalnızca derinliği artırır.” (Ansel Adams Otobiyografisi, hangi lensi kullanacağını soran Edward Weston’a mektup, S.244)
Ansel Adams, bunda tam 70 yıl önce objektiflerinin keskinliğini çok kafaya takmaksızın inanılmaz keskinlikte fotoğraflar üretti. Bugün bizler, onun yarattığı sonuçlara yaklaşmak şöyle dursun, objektiflerin kıyaslama tablolarından başımızı kaldıramıyoruz. Elbette, o zamanın büyük format lensleri yavaştı, tipik olarak minimum 5.6 ve üstü. Bugünün modern lensleri en iyi performanslarına, iki stop kısıldıklarında ulaşmaktadırlar.
Yeni ekipman almak fotoğrafınızı geliştirmeyecektir. “Ah o lensi alabilsem” diyen bir sürü fotoğrafçı tanıyorum, o lensi aldılar, şimdi başkasını istiyorlar, ama fotoğrafları daha iyi olmadı.
Ernst Haas bu konuyla ilgili yorumunu 1985′te düzenlediği bir atölyede yapmıştı.
Atölyeye katılmak için uzaklardan gelen iki hanım, atölyenin başından itibaren Leica lensleri ve gövdelerinin üstünlüğünden dem vurmaya başlarlar. Bir Leica bayisinde çalışmaktalardır ve Haas’ta Leica gövdelerini kullanması ile ünlüdür.
Dördüncü günü sonunda Haas’ın sabrı taşar, bir tartışmanın ortasında hanımlardan biri Wetzlar objektiflerinin üstünlüğünü sorgulayan bir soru sorduğunda şöyle der : “Leica, Salayka! Makina bir milim fark ettirmez. Çünkü hepsi gördüğünüzü kaydeder. Ama bunun için, GÖRMELİSİNİZ.”
Ve ekler : “En iyi geniş açı lens mi ? İki adım geri çekilin ve aha!”
Kimse, atölyenin geri kalanında Leica, Canon, Nikon veya diğer markalardan söz etmez.
Dünyanın en iyi fotoğraflarından bazılarını burada görebilirsiniz. Bu fotoğrafları çeken sanatçı da burada aynı şeyi söylemektedir. Burada da $3 değerindeki 50 yıllık bir fotoğraf makinesi ile çekilmiş fotoğrafları görebilirsiniz.
Yukarıdaki fotoğraf 20 yıllık bir Yashica Electro ile çekilmiştir. Ebay’den 20$’a aldım.
Bu fotoğrafta yine 30 yıllık Canon QL17 GIII ile çekildi. Yanlış hatırlamıyorsam 30$ filandı.
Andreas Feininger (1905 – 1999) şöyle demiştir : “Fotoğrafçılar sürekli şunu söylüyorlar, ah bir Nikon’um olsaydı, ah bir Canon’um olsaydı, şu olsaydı, bu olsaydı.. Bu hayatımda duyduğum en aptalca şey. Fotoğraf görmek, ilgi ve düşünmekten ibarettir. Hepsi bu. Sonrasında, herhangi bir şeyi reddebilmek olgusu gelir. Kötü ışığı, kötü arka planı, kötü zamanlamayı, vs. Sadece çekmemeniz gerekir, konunuz ne kadar güzel olursa olsun.”
Dolayısıyla, yaratımı ne kadar öne koyup ekipmanı ne denli az düşünürseniz o kadar iyi fotoğraflar çekersiniz.
Kirsten Galon, Nikon’un en alt seviye 18-55 ve 70-300 objektiflerini kullanmaktadır.
Ekipmanın en önemli fonksiyonu, tekrar ediyorum en önemli fonksiyonu, yaratım sürecinde yolunuzdan çekilmek ve bir daha karşınıza çıkmamaktır.
Herhangi bir alanda virtüoziteye ulaşmış birini yakalayıp (sponsorları yanında olmaksızın) sorun, o da size aynısını söyleyecektir.
Peki neden tüm profesyoneller, sanatçılar yüksek profilli ekipman kullanma eğilimindedir ?
İnsanlar arabaların kendi kendisini sürmediğini bilir, daktilolar kendi kendilerine roman yazmarlar, Rembrandt’ın fırçalarının da kendi kendilerine resim yaptığı görülmemiştir. Öyleyse bazı zeki insanların fotoğraf makinalarının etrafta dolaşıp fotoğraf çekebildiklerine ilişkin yanılgısı nereden kaynaklanmaktadır? Dünyanın teknolojik olarak en gelişmiş arabaları dahi otoyolda kendiliklerinden aynı şeritte kalmayı beceremez. Dünyanın en teknolojik makinaları dahi, sizi gitmek istediğiniz yere götürmek için ayarlara ihtiyaç duyar. Her makina buna ihtiyaç hisseder. Dolayısıyla, lütfen pozlamayı yanlış yaptığı veya bulanık bir fotoğraf çektiği için makinanızı suçlamayın.
Bakın, fotoğraf sanatında yol almış herkes fotoğraf ekipmanlarının aslında pek te önemi olmadığını anlamak için yıllarını harcar. Daha sonra, elinizdeki ekipmanın en iyi ekipman olduğunu ve aslında bunun pek te önemli olmadığını kavrarsınız. Sonrasında öğrenme evresi bitmiştir ve yaratım başlar.
İşte nedeni :
1. İyi ekipmanlar yoldan daha iyi çekilir, işinizi yaparken sorun çıkarmaz.
2. Daha sert ve uzun süreli kullanıma göre yapıldıklarından daha dayanıklıdırlar.
3. Bazı ileri seviye kullanıcılar, bu ekipmanların yine bazı küçük özelliklerini kullanışlı bulabilir.
4. Paranız varsa ve illa da harcamak istiyorsanız, pahalı ekipman almak sorun değildir. Yeter ki ekipmanı, yaratımınızdan daha çok düşünmeyin.
İşte netlik ayarı yapılamadığı için sürekli offset netlik ile çalıştırılmak zorunda kalan, tamircinin yapılamaz dediği makina ile çekilen fotoğraf : Bu fotoğraf fotoğrafçısına en önemli ödüllerden bir kaçını kazandırmıştır.
Herhangi bir fotoğraf makinası, dergi kapaklarında kullanılabilecek kalite ve güzellikte görüntüleri ortaya çıkartabilme yeteneğine sahiptir. Dolayısıyla bu yazısı okuyorsanız muhtemelen siz de sahip olabileceğiniz en iyi ekipmana sahipsiniz, yapmanız gereken tek şey onu son katresine kadar kullanmayı bilmektir.
Bu fotoğraf da yine 20 yıllık Yashica Electro ile çekildi. 40$ değerinde. Muhtemelen, 2000$’lık Leica ile veya 2-3 milyarlık motorlu Canon ile daha iyisini çekemezdim.
Elbette aynı ayarda değil, ancak yukarıdaki fotoğraf, muhteşem Edward Steichen tarafından otelin garsonundan alınan bir makinayla çekilmiş bir Isadora Duncan portresidir. Whitney müzesinde, 2000 – 2001 yıllarında sergilendi. Steichen, asıl amaç film çekmek olduğu için yanında makina götürmemişti.
Dünyada kötü fotoğraflar çekmenin en kısa yolu, hangisini kullanmanız gerektiğini bilemediğiniz pahalı bir ekipman yığınına sahip olmak ve o ekipmandan öbürüne sıçramaktır.
Her bir objektif, her bir makine ayrı bir dil öğretir. Bu dilleri öğrenmeden bir sonrakine geçmek, yolunu bilmediğiniz bir şehirde dolaşmaya benzer. Ancak rastlantılarla kazanırsınız.
İyi fotoğraflar çekmek için görmeyi ve kompozisyonu öğrenmek gerekir. Nerede duracağınızı ve hangi anda deklanşöre basacağınızı öğrenmelisiniz.
Benim şu anda bu sayfayı yaratmak için hangi yazılımı kullandığım sizi ilgilendiriyor mu? Elbette hayır, çünkü bu yazıyı önemsiyorsunuz, araçları değil.
Piyanonun nasıl çalındığını hepimiz biliyoruz, tuşlara elinizle basıp belirli pedalları basılı tutarsınız. Çok basit halde teknik budur. Bu bize Fazıl Say’ın konçertolarındaki duyguyu açıklıyor mu?
Fotoğraf makinenizin önemi yok.
Aklınızı ne kadar ekipmandan alıp, fotoğraflarınızdaki ışığa, kompozisyona, detaylara odaklanırsanız, fotoğraflarınız o denli iyi olacaktır.