Flaşla olacak şeyler değil bu tarz çekimler. Flaşla derken tepe flaşı ile.

Gün içerisindeki ışıktan faydalanmanızı öneririm.

Kiliseler doğu batı yönünde inşa edilir. genellikle + biçiminde inşaalar söz konusuyken genellikle de üç nef'lidir. ve orta nefin en başında yani hac şeklinin üst kısmına denk gelen apsis kısmında renkli pencereler bulunur. Gün doğumunda doğudan gelen ışık tanrısal ışık gibi düşünülebilir. Işığı en iyi aldığı saatler sabah erken saatlerdir.

TAbi tüm kiliselerde aynı durum söz konusu olmayabilir. Apsis bir volkanik kayanın iç kısmı da olabilir kapalı bir duvar da olabilir. kapadokya kiliselerinin çoğunda güneş gören yer bulamazsınız mesela. Ama oralarda da flaşa izin verilmez. En iyi yöntem bir sabit ışık ve tripoddur. Duvarlar yakın olduğu için sıkıntı çekmeden sabit ışıkla aydınlatır tripodla da uzun pozlayabilirsiniz. Tabi bunun için de izin almanız gerekir ki hala o yasa aynı şekilde ve değiştirilmedi yanlış bilmiyorsam 90'ların başından beri. (müze ve ören yerlerindeki profesyonel çekim ücretlerinden bahsediyorum)

Başta dediğim gibi gün ışığından yararlanarak daha etkili bir ışık yakalayabilir hem de bulunduğu bölgedeki o ışığın ritmini yansıtabilirsiniz.

Camiler de kısmen benzerlikler gösterir. Anadolu'daki birçok cami zaten (tarihi olanalrı ve son yy'da yapılmamış olanalrdan bahsediyorum) kilise mimarisi üzerine kurulan ya da kiliseden camiye çevrilen yapılardır. bu sebeple pencerelerin yerleri yine aynıdır. Sadece giriş kapısı güney-kuzey yönüne bakacak şekilde düzenlenmiştir.

Mimari fotoğrafı biraz tarih okuyarak rahatlıkla anlamlandırabilirsiniz. Diğer türlü saf fotoğraftan öteye geçmeyecektir. Önemli olan ne çekildiğini bilmek ve bilerek hareket etmektir.

Eldeki ekipmanlara alınabilecek en iyi tercih flaş yerine tripod olmalıdır. Camilerde ve kullanılan kiliselerde sorun yaşamazsınız fakat müze ve ören yerlerinde tripod kullanmanızın zorluklarını da hatırlatırım. İzinlerin alınması, yüksek meblağlar, uğraştırması vs. O yüzden tercihleri ona göre yaparsanız sizin için daha iyi bir proje olur. Diğer türlüsüne bakanlık bile anlamıyor demek ki hiç el atmamışlar. Farkında değiller ki turizmin geleceği bireysel tanıtımdan geçiyor. Biraz düzenleme ile Türkiye çok daha iyi bir tanıtıma hiç para vermeden hatta küçük meblağların toplamında büyük meblağlar alarak gerçekleştirebilir.

Ama ne diyelim çok önemli işleri var bakanlığın.