Yıldızların Dansı:

Eğer Galileo yaşarken fotoğraf icat edilmiş olsaydı ve yandaki fotoğrafı çekebilseydi, Dünya’nın dönüyor olduğunu ispat etmek daha kolay olurdu, sanırım. Belki de en azından, Galileo Engizisyon Mahkemesi’nde yargılanmazdı. Uzun pozlamayla, yani mekanik makinelerin "B" konumunu ya da elektronik makinelerin "Bulb" modunu kullanarak, yıldızların dansını görüntülemek ve bu yolla oldukça ilginç fotoğraflar üretmek, aslında çok da zor değil. Hele böyle bir fotoğrafı çekmek için yıldızlar altında geçirilecek bir gecenin huzurunu düşünürseniz, aslında oldukça keyif verici bir durum. Bu türden fotoğrafları üretebilmek için, "olmazsa fotoğraf olmaz" dedirtecek bazı donanımlara ihtiyacımız olacak. Şimdi bu donanımları inceleyelim.

Tripod:

Böyle bir fotoğrafın üretilmesinde ilk aklımıza gelecek olan parametre, uzun pozlamadır. Gecenin uzunluğuna göre pozlama süresi zaman zaman 6-8 saat civarında olacağı için fotoğraf makinemizin kesinlikle sabitlenmesi gerekir. Bu uzun pozlama esnasında kadrajımızdaki milimetrik bir kayma, yıldız çizgi izlerinin üst üste çakışması anlamına geleceğinden, makinemizi masa, sandalye benzeri bir cismin üzerinde sabitleme riskini göze alamayız. Bu nedenle fotoğraf makinemiz, istediğimiz kadrajı bu denli uzun bir süre hiç hareketsiz olarak kayıt edebilecek durumda, sağlam ve dengeli bir tripot üzerinde sabitlenmelidir.

Kablo Deklanşör:

Bu kadar uzun pozlamanın bizi mecbur bıraktığı bir başka gereklilikse, fotoğraf makinemize bağlı bir kablo deklanşörün olmasıdır. Gece boyunca 6, hatta 8 saat süreyle parmağımızla deklanşöre basabilme imkanımız olmadığından, olsa bile makinenin konumunda milimetrik değişikliklere neden olacağımızdan kablo deklanşörü mutlaka kullanmalıyız.

Pusula:

Bu tür bir yıldız çekiminde önemli olan bir diğer unsur da, Kuzey Yıldızı’nın yerinin gökyüzünde belirlenmesidir. Kadrajımızı bu yıldızın sabit kalacağını ve diğer yıldızların onun etrafında döneceğini düşünerek yapacaksak eğer, Kuzey Yıldızı’nın yerini belirlemek birden bire fotoğrafı doğru çekebilmek kadar önem kazanır. Bu konuda astroloji bilgimize güvenmiyorsak, pusula bize kesin çözümü verecektir.

"B" veya "Bulb" konumunda çalışabilen bir fotoğraf makinesi:

"Bulb" konumunda fotoğraf makineleri nasıl çalışıyor? Belki de ilk önce bu soruyu cevaplamalıyız. Fotoğraf makinemiz "Bulb" konumundayken deklanşöre bastığımızda obtüratör (makinemizdeki perde) açılır ve film görüntüyü görmeye, yani pozlanmaya başlar. Biz deklanşöre basmayı bırakana dek obtüratör açık kalır ve film görüntüyü kaydeder. Elektronik makineler 30 saniyeye kadar pozlama imkânı tanımakta, 30 saniyeden daha uzun sürede pozlama yapılacaksa "Bulb" modunu kullanmak gerekmektedir. Uzun pozlama yapılan gece çekimlerinde, kablo deklanşörlerin kilit ayarının olması çok işimize yarar. Kadrajınızı yapıp, kablo deklanşöre basacak ve kilitleyeceksiniz. Fotoğrafınızı kaç saat pozlamak istiyorsanız bu süre geçtikten sonra makinenizin yanına gelerek kablo deklanşörün kilidini kapatacak ve pozlamayı sonlandıracaksınız (eğer zaman ayarlı bir kablo deklanşörünüz yoksa). Bu tür uzun yıldız çekimlerinde olmazsa olmaz birkaç durum söz konusudur. Kısaca sıralamak gerekirse, ilk olarak ışık kirliliğine maruz kalmayan bir gökyüzü, başlangıç noktamız olmalıdır. Astronomların en büyük derdi olan, gözlem evlerini yerleşim merkezlerinin onlarca kilometre dışına kurmalarına neden olan ışık kirliliği, bizim de en büyük sorunumuzdur.


İstanbul’da ya da herhangi bir şehirde, ilçede, köyde, bu türden fotoğraflar çekmemiz neredeyse imkânsız. Bize şehir ışıklarından etkilenmeyen bir gökyüzü gerekli. Kocaeli ve civarındaki fabrikalar kilometrelerce uzakta olmasına rağmen gökyüzünde öyle bir aydınlanmaya neden oluyor ki, makinemiz pek çok fersiz yıldızı fark edemiyor ve gökyüzü de yapay, ilginç bir aydınlığa bürünüyor. Bir diğer mecburiyetimiz, aysız bir gece. Eğer gökyüzünde ay varsa, hatta gece boyunca bizim kadrajımızdan geçerek parabol yapıp ilerleyecekse o fotoğrafı elde etmemiz imkansızdır. Ay olacaksa bile çok hafif bir hilal şeklinde olmalı. Bu tür gece fotoğraflarının çekimlerinde mümkün olan en açık diyafram değerini kullanmalısınız. Eğer optik kalite kaygılarıyla f:8 gibi değerler denerseniz Kuzey Yıldızı ve çok parlak birkaç yıldız dışında hiçbir şeyin kaydedilemediğini göreceksiniz. f: 2.8 / 3.5 arasındaki değerler, 100 ASA duyarlılığındaki filmlerde oldukça başarılı sonuçlar verir. Film olarak ise 100 ve 400 ASA arası ve üretici firmaların "profesyonel" sınıflandırmasına soktukları dia pozitif filmler kullanılmalı. Tüm filmler, dakikaları hatta saatleri bulan pozlama sürelerinde renk sapması yaparlar. Üretici firmaların katalog değerleri incelenerek renk sapması yapmadan en uzun süre pozlama imkanı veren filmler tercih edilmelidir. Ancak uzun pozlamaya en uygun profesyonel bir film seçilse bile sonuçta renkte oluşacak sapmalar peşinen kabul edilmelidir, çünkü 6-8 saat pozlanıp renk sapması yapmayacak bir film, üreticiler tarafından maalesef üretilememektedir. Tabi ki siyah-beyaz negatif ya da dia pozitif tüm filmler bu tanımın dışındadırlar, ancak onların kullanılması halinde de pozlamayla ilgili sorunlarla karşılaşılmaktadır. Kullanacağımız objektifin odak uzaklığını elbette ki kadrajımız belirler ama 28 mm ve daha geniş açılı objektiflerle çok daha başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir. Gökyüzü, yıldız hareketleri tarafından çok cazip bir hale geldi. Peki Ay’ın olmadığı bir gecede, aşağıdaki siluetlerle neler yapabiliriz? Bu sorunu aşmak için kadrajınızı gündüz belirlemeli, karanlığa yalnızca deklanşöre basma işini bırakmalısınız. Yeryüzündeki tüm konular siluet olarak elde edileceğinden konuların birbirini kesmemesine, formlarının belirgin ve anlaşılır olmasına, leke dağılımının dengeli ve etkili olmasına dikkat etmelisiniz.
Ateş nedeniyle oluşacak kızıl-sarı rengi de peşinen kabul etmelisiniz. Pozlamaya hangi saatte başlarsanız nasıl bir gökyüzü rengi elde edersiniz? Sonuçta elde edilecek tam siyah bir gökyüzü pek de keyifli olmayabilir. Bu yüzden parliament mavisi tanımıyla anılan lacivert bir gökyüzünü fon yapmak, fotoğrafınızın çok daha etkili sonuçlar vermesine katkıda bulunur. Fakat bu noktada da "hangi tonda parliament mavisi?" şeklinde bir soru aklımıza takılabilir. Gözümüzün parliament mavisini hissetmeye başladığı anlar, aslında bu ışığa dakikalarca maruz kalacak olan film için oldukça aydınlık dakikalardır. Eğer bu maviyi kaydedebilmek için pozlamamıza gereğinden erken başlarsak, fazla ışık filmin gökyüzünü fazla aydınlık elde etmesine neden olur ki bu da sonuçta yıldız izlerimizin etkisini azaltır, Bu noktada pozlamaya başlamak için doğru başlangıç zamanı, güneş tam olarak battıktan en erken 45 dakika sonradır. Bu doğru anda pozlamamızı başlatmak için deklanşöre basarsak, lacivert bir gökyüzü elde edebiliriz. Uçakların kadraja girmesi, bu tür uzun pozlamalı yıldız fotoğraflarında bir başka önemli sorunu oluşturur. Hava trafiğinin çok yoğun olduğu bölgelerde, bu sorun daha fazla karşımıza çıkar. Örneğin Bodrum’a 90km mesafede olan Çamiçi (Bafa) Gölü’nde, her 10 dakikalık periyotta mutlaka 1 ya da 2 uçak kadrajımızdan geçer. Böyle uçak trafiğinin yoğun olduğu bölgede çektiğimiz bir yıldız fotoğrafını banyo ettirdiğimizde kadrajımızda "T" cetveliyle çizilmiş gibi duran pek çok kesikli ışık çizgisinin oluştuğunu görürüz . Peki bu soruna çözüm bulmak için ne yapabiliriz? Uçak geçerken objektifin önünü bir cisimle kapatsak? En az 1 dakika objektifin önü kapalı kalacak, bu durumda tüm yıldız çizgilerinde bir kesilme göreceğiz. Netice olarak bu durum fotoğrafımızdaki yıldız hareketlerinin sürekliliğinin bozulması adına maalesef hiç de hoş olmayan sonuçlar oluşturuyor. Bu nedenle, bu sorunu çözebilmemizin tek yolu, bu denli uzun pozlamaları yapacağımız bölgeleri seçerken başlangıçta hava trafiğine dikkat etmek ve mümkün olduğunca az uçak geçen bölgelerde bu tür fotoğrafların peşine düşmektir. Bu konuda bir başka önemli sorun makinenizin pili olabilir mi? Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, 6-8 saatlik bir pozlama süresi, yeni takılmış bir pil takımında pek çok makinede sorun yaratmaz. Ancak başka bir uzun pozlama, bir başka gece yeniden yapılacaksa yeni bir pil takımı takmanızı öneriyorum. Pil çoğunlukla pozlamanın ilk 3-4 saatinden sonra bitiyor ve obtüratör kapanıyor. Bu durum da, farkında olmadan, bizim daha kısa yıldız izleri elde etmemize neden oluyor. Mekanik fotoğraf makinelerindeyse, pil yalnızca poz saatini çalıştırdığı için bu makinelerin böyle bir sorunu asla olmayacaktır.

Keyifli çekimler!